Bir ay da sürse yürüyeceğim
- Wan’dan Colemêrg’e devam eden yürüyüşte en önde yer alan 83 yaşındaki Abdulhafız Çiftçi, kendi oyunun peşine düştüğünü dile getirerek, “Değil 83, 100 yaşında da olsam, bu yürüyüş bir ay da sürse ben verdiğim oyumun hesabını soracağım” diyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU / WAN
Wan’dan Colemêrg’e devam eden yürüyüşte 83 yaşındaki Abdulhafız Çiftçi de en önde yer alıyor. Hem mola anlarında hem de yürüyüşte söylediği şarkılar ve çektiği halaylarla enerjisi bir an olsun dinmeyen Çiftçi, yürüyüşe Colemêrg’den katılan isimler arasında.
Çiftçi, “Artık yeter demek için, bu sisteme dur demek için buradayım” diyor. 83 yıllık hayatına çok sayıda işkence ve gözaltı sığdıran Abdulhafız Çiftçi, kendi oyunun peşine düştüğünü dile getirerek, “Değil 83, 100 yaşında da olsam, bu yürüyüş bir ay da sürse ben verdiğim oyumun hesabını soracağım” diyor.
Kayyumu kabul etmiyoruz
Colemêrgli olan Abdulhafız Çiftçi, yıllardır toprağından başka bir yerde yaşamamış. Ailesi ile beraber verdiği kimlik ve varlık mücadelesinin bir neferi olan Çiftçi, yaşamı boyunca çok sayıda gözaltı ve tutuklamayla karşı karşıya kalmış. Ne geçmiş zulümleri ne de kayyumu kabul ettiğini kaydeden Abdulhafız Çiftçi, binlerin iradesini temsilen yürüyüşe katıldığını dile getiriyor.
Direniş için buradayım
“Kayyumlar Kürt halkına yapılan zulümlerden sadece biridir. Bu zulümlere artık sessiz kalmamamız gerekir. Ne kadar sessiz kalırsak o kadar çok şey başımıza geliyor” diyerek şöyle devam ediyor: “Artık ölsek de buna dur dememiz gerekiyor. Bu zulme karşı özgür olana kadar direneceğiz. Bu zulmün altında kalmayacağız. Ben 83 yaşındayım, hasta değilim, bir hastalığım da yok ama olsaydım da bir şey değişmezdi. Direniş için bu yolculuğa başladım. Değil Colemêrg, bize İran’a kadar gideceğiz denilse de ben gitmeye hazırım. Bu yürüyüşü sonuna kadar götüreceğim.”
85’ten bu yana işkence
Yıllardır devam eden baskılara karşı mücadeleden vazgeçmediklerini vurgulayan Çiftçi, şunları ifade ediyor: “Ben 85’ten bu yana işkence görüyorum. Daha geçen gün gözaltına alındım yeniden bırakıldım. 90’lı yıllarda yakılmadık köy bırakmadılar, yapmadıkları işkence kalmadı. Ben irademi korumaya devam edeceğim. Ölene kadar halkımın yanındayım. Ölümüm de yaşamım da bu halkın yanında olacak. Bu halkı da mücadelemi de yalnız bırakmayacağım. Ben bu inancı, bu ayaklar da bu gücü mücadeleden alıyor. İnancımla, bağlılığımla buradayım. Ne kayyumlar ne gözaltı ne de işkenceler bizi durdurabilir. Bu halka zulüm etmekten vazgeçsinler artık. Bizler ne olursa olsun davamızın arkasında olacağız.”