Ayakta tutan mücadeledir
- Cezaevinden 30 yıl sonra tahliye edilen Yusuf Aydın, verilen mücadelenin kendilerini ayakta tuttuğunu söyledi.
Yusuf Aydın, 1961’de Mêrdîn’in Stewr (Savur) ilçesine bağlı Kunifir köyünde doğdu. Devletin baskılarından kaynaklı 1992’de ailesiyle İzmir’e göç etmek zorunda kalan Aydın, bir yıl sonra (1993) gözaltına alınarak, tutuklandı. 32 yaşında tutuklanan Aydın, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından yapılan yargılamada “Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını, devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” iddiasıyla müebbet hapis cezasına mahkum edildi. Sırasıyla Buca, Aydın, Bolu ve Buca Kırıklar cezaevlerinde kalan 62 yaşındaki Aydın, Şakran 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nden 19 Kasım’da tahliye edildi.
Hem öğrendi hem de öğretti
Cezaevinde arkadaşlarının yardımıyla ana dili Kürtçeyi geliştiren ve bu süreçte binlerce tutsağa da ana dilinde okuma ve yazma öğreten Aydın, henüz yayınlanmamış bir roman, üç hikaye ve 11 şiir kitabı kaleme aldı. Bu süre zarfında resim yapmayı da öğrenen Aydın, cezaevlerindeki mücadeleye ilişkin MA’ya konuştu.
Cezaevinin birçok zorlayıcı yönünün olmasına rağmen bu 30 yıllık sürecin kendisini daha çok netleştirdiğini söyleyen Aydın, “Bir yandan zindan da olmak, diğer yandan ailenin yanında olamamak zorlayıcı olabiliyordu. Çocuklarım o zaman küçüktü. ama biz devrimciydik ve mücadele ediyorduk. Halkımın çocukları ile kendi çocuklarımın arasına hiçbir zaman ayrım koymadım. İster istemez bir yanımız orada kalıyordu fakat mücadele de böyle yürüyor. Kendim için de beraber kaldığım binlerce arkadaş için de böyleydi. Halkımızın mücadelesi bizi cezaevinde ayakta tutuyordu” dedi.
Önce kendimizi tanıdık
Cezaevinin insanın hayatında birçok yönüyle değişimlere neden olduğunu dile getiren Aydın, şöyle devam etti: “İnsanı ayakta tutanda ürettikleri ve yaratıklarıdır. 'Neredeydim, nereye geldim' diye düşünüyorum. Arkadaşlarımdan öğrenerek, öğrettim. Büyükşehirlerde bilinçsizce çalıştık ve büyüdük. Cezaevindeki yaşam ise bizi değiştirdi. Önce kendimizi tanıdık. Cezaevini okula çevirdik, bu da insanda bilinç ve inanç oluşturuyor. Cezaevinden önce iki kelimeyi bir araya getiremiyordum. Şu an daha yayınlanmamış 15 tane kitap yazdım.”
Çocukları görme mutluluğu
Cezaevinden çıktığı ilk anda çocuklarını görünce mutluluktan uçacak gibi hissettiğini, ancak diğer yandan geride bıraktığı arkadaşları nedeniyle hüzünlü olduğunu dile getiren Aydın, bir gün mutlaka herkesin özgür olacağına inandığını söyledi. Aydın, "Daha coşkulu olmamız gerekiyor. Sistem bütün kurumlarıyla baskı uyguluyor. Son iki yıldır uygulanan infaz yönetmeliği ile büyük bir hak ihlali yaşanıyor. 30 yıl önce tutuklanan insanlar için iki yıl önce çıkan düzenleme işletiliyor. Asıl haksızlık burada ortaya çıkıyor. Cezası biten tutukluların tahliyesi erteleniyor” şeklinde konuştu.
Hasta tutsakların durumu
Cezaevinde yaşanan en büyük sorunlardan birinin de hasta tutsakların durumu olduğunu ifade eden Aydın, şunları paylaştı: “Cezaevinde doktor var, revir var ama sağlık sorunlarına cevap olmuyor, sadece ilaç yazıyorlar. Ağır hastalıkları olanların hastaneye gitmesi gerekiyor. Ancak orada da engeller çıkarılıyor. Hastaneye giderken, ‘Ayakkabını çıkar', 'arkanı dön', 'ağzını aç’ gibi binlerce bahane üretiliyor. Bu da arkadaşlarımızın sağlık sorunlarının derinleşmesine yol açıyor. Mesela Şakran'da birçok arkadaşımın ağır sağlık sorunları var. Hasta tutuklulara karşı cezaevi idaresi, jandarma ve hatta hastanedeki doktorlar arasında sanki bir anlaşma var.”