Güncel

Barış ve demokrasiye mücadeleyle varılır

Forum Haberleri —

foto:MA

foto:MA

  • Kürt halkının talepleri ve özgürlük arayışı Türkiye devleti tarafından karşılanmış mı veya karşılanacağına dair bir anlaşma olmuş mu? Hayır. Hükümet hala manipülasyon ve "Kürt belasından’’ kurtulma planlarıyla hareket ediyor.

ZEKİ AKIL

Önder Apo’nun barış ve Demokratik Toplum çağrısı üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. Güya çağrıdan bir hafta sonra üzerindeki tecrit kalkacak ve serbest çalışma koşulları sağlanacaktı. Bu olmadıkça PKK’nin kongre toplaması ve kendisini feshetmesi, silahlı mücadeleye son verme kararlarını alması olanaksızdır. Bu bilindiği halde AKP iktidarı neden adım atmıyor veya geciktiriyor? Kendisi ağırdan alıyor ama PKK’nin de acele etmesini istiyor.

AKP’nin gerçekten Kürt sorununu çözme planı var mı? Demokratik bir Türkiye hedefine sahip midir? Bu sorular önemlidir. Bahçeli de çağrılar yapıyor, demokratik bir Türkiye ve yeni bir anayasadan söz ediyor. Ama hükümet karşı adımlar atıyor. Muhalefeti entegre etme, İstanbul gibi bir şehire kayyım atama kumpaslarıyla uğraşıyor. Kürt sorununu çözmek isteyen bir yönetim bunun ortamını oluşturur. Muhalefetin desteğini almayı ve özgür tartışmayı teşvik eder. Halkın aydınlatılması ve barış sürecine katılması sağlanır. Ama AKP’nin yaptığı bu sürecin ruhuna terstir. Zaten sürecin adını demokratikleşme veya Kürt sorununu çözüme değil, "Türkiye’yi terörden arındırma’’ olarak belirlemişler.

Erdoğan ve etrafındakilerin gerçek niyeti Kürt sorununu çözme ve Türkiye’yi demokratikleşme değildir. Böyle bir yol haritaları yoktur. Hedefleri ayaklarına vurulan prangadan kurtulmaktır. PKK ve gerilla gücünü bir bela olarak tanımlıyorlar. Amaçları da bu beladan kurtulmaktır. PKK’den kurtulurlarsa ekonomi ve iç-dış politikada rahatlayacaklar. Yayılmacı amaçları önündeki engelden kurtulmuş olacaklar.

2013-15 arası çatışmalar durmuş ve barış sürecine halkın büyük desteği sağlanmıştı. Dolmabahçe Mutabakatı de halka açıklanmıştı. Ama Erdoğan tekmeyi vurup masayı devirdi ve "Kürt Sorununu buzdolabına aldığını’’ açıkladı. Çünkü hedefi gerçek anlamda bir çözüm değildi. Bu sorunu hep bir iktidar aracı olarak gördü, o amaçla kullanmaya baktı. Görüşmelerle PKK gevşetilemedi, kitlesi daraltılamadı ve yedeklenemedi. Tersine 2015 seçimlerinde HDP 80 milletvekili çıkardı ve Erdoğan parlamentoda çoğunluğu yitirdi. Bu defa PKK’den ve Kürtlerden kurtulmak için "Çöktürme Planı"nı devreye soktu. On binlerce insan yaşamını yitirdi. Ekonomi çöküşe gitti, hukuk ve demokrasi ağır darbeler aldı. Türk ordusu Irak’ın içlerine yayıldı ve Suriye’de geniş alanları işgal etti. Savaşta yasaklanmış silahlar kullanıldı, devletin bütün olanakları ve ittifak güçleri kullanıldı.

Bütün bunlara rağmen "PKK ve gerilla belasından’’ kurtulamadı. Suriye’de Baas rejimi yıkıldıktan sonra Rojava’yı ortadan kaldırmak için saldırıya geçti. HTŞ Şam’a gitmiş, Türkiye’nin eli güçlenmişti. Baas döneminde oluşan dengeler yıkılmıştı. Türkiye büyük bir psikolojik savaş eşliğinde Kürtlere "ölümlerden ölüm beğen’’ çağrıları yapıyordu.

Ancak Suriye’de değişen dengeler onların istediği gibi olmadı. Bu defa İsrail eksenli bir Ortadoğu planıyla yüz yüze geldiler. Ortadoğu İsrail’in güvenliği ekseninde yeniden dizayn ediliyor. ABD bu planı tümüyle sahipleniyor. Bu defa Erdoğan ve ortakları paniğe kapıldılar. Ya İsrail Kürtleri desteklerse? ABD ve İsrail Kürtleri desteklemeye başlarsa bir Kürt devletinin kurulma ihtimali ortaya çıkıyordu. Onlar ise ABD ve diğer güçlere sürekli baskı yapıyor, SDG’ye destek vermemeleri için tavizler, öneriler sıralıyordu. Bu değişen dengeler ve riskler onları İmralı’ya gitmek zorunda bıraktı. Şunu iyi bilelim; hükümet yaptıklarının yanlış olduğunu anladığından ya da artık yeter daha fazla kayıplar olmasın, bu tarihi sorunu demokratik yollarla çözelim sonucuna vardığı için İmralı’ya gitmemiştir.

Önder Apo onların niyetlerini, amaçlarını hepimizden daha iyi biliyor. Türkiye devletini Önder Apo’dan daha iyi tanıyan ve üzerinde kafa yoran başka birisi yoktur. Buna rağmen demokrasiye inanan ve halklara karşı kendisini sorumlu gören birisi olarak süreci çözüm ve demokrasiden yana değerlendirmek istiyor. Bu konuda inisiyatif alarak girişimlerini sürdürdü. Barış ve Demokratik Toplum çağrısını yaptı.

Önder Apo barışın ve demokrasinin önünü açmak için PKK’nin feshini ve silahlı mücadelenin sonlanmasını gündeme getirdi. Bu adımlar tarihi adımlardır. Kürt halkı bu sorumluluğun ve atılan adımın anlamını büyük oranda anlamış durumda. Kürdistan’ın her tarafında muazzam bir katılım ve coşkuyla Newroz’u karşıladı. Milyonların meydanları doldurması aslında bir referandum niteliğindeydi. Kürt halkı hem barış hem de demokrasi talebini sahiplenmiş ve önderliği etrafında bir araya gelmişti.

Kürt halkının talepleri ve özgürlük arayışı Türkiye devleti tarafından karşılanmış mı veya karşılanacağına dair bir anlaşma olmuş mu? Hayır. Hükümet hala manipülasyon ve "Kürt belasından’’ kurtulma planlarıyla hareket ediyor. Bir çözüm planı var mı, açık değil. Halka açıklanmış bir proje yoktur. Bu açıdan devrimci güçler, demokrasi çevreleri barışa ulaşmanın ve demokrasiyi kazanmanın bir mücadele sorunu olduğunun bilinciyle hareket etmek zorunda.

Kürt halkı, kurumları ve dostları güçlü bir örgütlenmeye ve mücadeleye ihtiyaç olduğunu bilmelidirler. Gevşekliğe, kafa karışıklığına izin verlememeli. Önder Apo’nun özgürlüğü ve çalışma koşullarının sağlanması için daha fazla girişimlerini sürdürmelidirler.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.