Bayramın tadı yok: Bin TL’ye baklava

Toplum/Yaşam Haberleri —

Ekonomik kriz ve bayram

Ekonomik kriz ve bayram

  • Bir bayrama daha ekonomik krizin gölgesinde giriliyor. Ne alışveriş yapan yurttaş ne de esnaf halinden memnun. Bayram şekeri 60 liradan 200’ye çıkmış; baklavası, kuruyemişi cabası. Küçükbaş, büyükbaşlara ise neredeyse hiç yaklaşılamıyor.

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Derinleşen ekonomik krizin gölgesinde Kurban Bayramı’nı karşılayan yurttaşlar, döviz kurunda yükseliş ve artan enflasyonun etiket fiyatlarına yansımasıyla alışveriş yapamaz hale geldi. Bayrama saylı günler kala alışverişe çıkan İstanbullu yurttaşlar, evlerine eli boş dönüyor. Görüştüğümüz yurttaşlar pahalılıktan, esnaf ise iş yapmamaktan dert yanıyor.

 

 

Çarşı, pazar canlılığını kaybetti

İstanbul’un en işlek bölgelerinden biri olan Eminönü semtinde esnaf sinek avlarken yurttaşlar ise pahalılıktan istediği alışverişi yapamıyor. Bayram alışverişlerinin uğrak yerlerinden biri olan Eminönü bölgesi bu yıl adeta boş kaldı. Ucuz alışverişin merkezi olan Eminönü Kapalı Pazar, Mısır Çarşısı civarı ve Tahtakale mahalleri geçen yıllarda iğne atsan yere düşmezken bu sene ise canlılığını kaybetmiş görünüyor.

 

 

Şeker, lokum ve baklava el yakıyor

Bayramın olmazsa olmazları olan baklava, şeker, çikolata, kahve ve lokum gibi ürünlerin fiyatları geçen seneye kıyasla yüzde artarken, geçen sene 60 ile 100 TL arasında satılan bayram şekerinin fiyatı bu sene 240 TL ile 300 TL arasında değişiyor. Geçen sene 450 TL’ye satılan bir kilo fıstıklı baklavanın fiyatı bu sene 875 TL ile 1050 TL arasında değişiyor. Yine geçen sene 200 TL’ye satılan bir kilo lokumun fiyatı ise 680 TL’den satılıyor. Bayramlı kuru yemiş fiyatları ise geçen seneye oranla yüzde 150 artmış görünüyor. 

Hayvan pazarında manzara aynı

Hayvan pazarlarında da bu manzara değişmezken geçen yıl satılan koyunun fiyatı 4 bin TL ile 6 bin TL arasında değişirken bu sene ise ortalama bir koyunun fiyatı 8 bin TL ile 12 bin TL arasında değişiyor. Büyükbaşların ortalama fiyatı 80 bin ile 160 bin TL arasında değişiyor. Ancak, fiyatlar hayvanların yaşına, cinsine, sağlık durumuna ve kilosuna bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor.

Gideri gelirinden fazla

Geçimini kuruyemiş satarak sağlayan 45 yaşındaki Ahmet Güdü, evli ve bir çocuk babası. 1992 yılında çalışmak için Ardahan’dan İstanbul’a gelen Güdü, yıllarca inşaat işçiliği yapmış. Geçirdiği bir iş kazasından kaynaklı inşaatlarda çalışmayı bırakan Güdü, yaklaşık 15 yıldır seyyar satıcılık yaparak geçimini sağlıyor. Mevsimine göre sattığı ürünlerin değiştiğini söyleyen Güdü, bayram zamanlarında kuruyemiş, lokum, bayram şekeri gibi ürünleri satarken, bazen de taze sebze meyve satıyor.

 

 

Her ay ekside

Yaptığı işten aylık ortalama 30 bin TL kazanç elde eden Güdü, aylık harcamalarını kalem kalem şöyle sıralıyor: “Ben aylık ortalama 30 bin TL kazanıyorum. 10 bin TL ev kirası, elektrik, doğalgaz, su ve internet faturalarının toplamı 3 bin 500 TL, ortalama 7 bin TL gıda harcamaları, oğlumun eğitim masrafları ve sağlık harcamalarını da buna eklediğimizde her ay ekside oluyorum. Kazancım asgari ücretin üzerinde olmasına rağmen kazandığım para yetmiyor ve her ay borçlanarak geçinmeye çalışıyorum.”

300 kilodan 50’ye düştü

Bayramın gelmesiyle birlikte işlerinin biraz hareketleneceğini uman Güdü, ancak umduğunu bulamamış. Artan fiyatlar ve hayat pahalılığının insanların alım gücünü düşürdüğünü anlatan Güdü, “Bu da bize yansıyor. Eskiden günde 300 kilo kuruyemiş satarken şimdi günde 50-60 kilo kuruyemişi zor satıyorum” dedi.

Tatil yapsam aç kalırım

Bayrama dair hiçbir planı olmayan Güdü şöyle devam ediyor: “Bayramda belki ilk gün dinlenirim ama ondan sonra kahvehanelerde ve sokakta kuruyemiş satmaya devam edeceğim. Eskiden bayram tatillerinde köye giderdik ama son 3-4 yıldır onu da yapamıyoruz. Çünkü yol masrafları çok pahalı 9 günlük tatilde köye gitmeye kalkışsam bu ay aç kalırım. O yüzden çalışmak zorundayım.”

Hem yoksul hem baskı altında

Yaşanan krizin sorumlusunun yönetenler olduğunu söyleyen Güdü, “Yaşadığımız bu sefaletin sorumlu bizi yönetenlerdir. Eğer ki bu ülke doğru yönetilmiş olsaydı biz bu kadar yoksulluk içinde olmazdık. Ancak bizi yönetenler vurdum duymaz olduğu ve agresif bir siyaset izlediği için yoksulluk çekiyoruz” diye ekliyor.  Söyleşimizden sonra fotoğrafını çekmemize ise izin vermiyor. “İnsanlar bu ülkede hem yoksul hem de baskı altında. Ufak bir eleştiriye tahammülü olmayan iktidar önüne gelen herkesi cezalandırıyor. Ben size konuştum ama bu kadarı kâfi olsun fotoğrafımı çekmenize gerek yok” diyerek elindeki seyyar pazar arabası ile Tahtakale semtinin kalabalığına karışıyor.

 

Aydın Işık

 

Yüzde 70 düşüş var

Tahtakale semtinden çıkıp tarihi bıçakçılar sokağına sapıyoruz. Burada önümüze ilk çıkan bıçak dükkanına giriyoruz. Burada 55 yıldır bıçak bileme ve yapım işini yapan Aydın Işık ile tanışıyoruz. Aslen Kastamonu Cideli olan Aydın usta, doğma büyüme İstanbullu. 65 yaşında olan Aydın usta 10 yaşında çırak olarak bıçakçılık işine giriyor.

Kısa bir çay sohbetinin ardından Aydın usta yaptığı işi anlatmaya başlıyor. Daha çok mutfak, tarım, inşaat ve kasap bıçakları üzerinde üretim yapıyor. Bayram nedeniyle kasap bıçaklarının yapımı ve bileme işini yaptığını söylüyor.

Geçen senelerde bayram arifesinde çok yoğun olduklarını belirten Aydın usta, bu yıl ise işlerde yüzde 70’lik bir durağanlık olduğunu belirtiyor. Nedenini de şöyle anlatıyor: “Birkaç yıl önce koronavirüsün yarattığı krizden çıktık. Bu krizin etkileri hala sürüyor. Ancak bunun yanında bir de ekonomik kriz patlak verdi. Aldığımız her ürün yüzde 300 ile yüzde 500 arasında zamlandı. Dolayısı bu da bize olumsuz yansıyor.”

 

 

Turist dışında kimse yok

Geçen yıl ile bu sene arasında işlerinde ciddi bir düşüş olduğunu sözlerine ekleyen Aydın usta, “Geçen sene bayramda burada iğne atsan yere düşmezdi şimdi sokak bomboş. Eminönü Mısır Çarşısı civarında turistler dışında kimseyi bulamazsınız. Bunun nedeni de artan hayat pahalılığı. Bayramda artık insanlar kurban kesemiyor. Bir koyunun fiyatı 10 bin TL’nin üzerine çıkmış. Bir dananın fiyatı 200 bin TL’ye dayandı. Haliyle vatandaş kurban alamayınca bizler de iş yapamıyoruz. Kurban alabilenler de belediyelerin kesimhanelerinde işlerini görüyor bize de ihtiyaç kalmıyor” ifadelerini kullandı.

En işlek çarşı yarı yarıya boşaldı

Aydın ustayla vedalaştıktan sonra Eminönü Meydan’da bulunan ve Tarihi Mısır Çarşısı’nın yanında bulunan lokumcular, şekerciler, baklavacılar ve peynirciler çarşısına hareket ediyoruz. Meydan neredeyse boş ve dükkanlar adeta sinek avlıyor. Esnafların içinde azda olsa turist kafilelerine denk geliyoruz ancak bayram arifesi olmasına rağmen çarşı yarı yarıya boş.

 

Faruk Kandemir

 

Fiyat etiketleri cep yakıyor

Fiyat etiketleri çarşının neden boş olduğu sorusuna yanıt olurken çarşıda 20 yıldır esnaflık yapan Faruk Kandemir ile tanışıyoruz. Ağrılı olan Kandemir, ekonomik nedenlerden kaynaklı 1996 yılında İstanbul’a gelmek zorunda kalır. Evli ve 4 çocuk babası olan Kandemir, günde 12 saat çalışırken ayda eline ancak bir asgari ücret geçiyor. Aldığı ücretin geçinmesi için yeterli olmadığını anlatan Kandemir, bu yüzden eşinin ve büyük oğlunun da çalıştığını belirtiyor.

Her yıl bir önceki yıldan kötü

Bayramlarda işlerin çok yoğun olduğunu ancak son iki bayramdır işlerin ciddi oranda düştüğünü söyleyen Kandemir, insanların yarım kilo baklava alamayacak duruma geldiğini söyledi. Bayrama az bir zaman kala çarşıda adım atacak yer olmadığını ancak bu sene çarşının tamamen boşaldığını sadece turistlerin alışveriş yaptığını aktaran Kandemir, her yıl bir önceki yılı mumla aradıklarını ifade etti.

Sattığı baklavayı yiyemiyor

Bir kilo baklavanın fiyatının 875 TL olduğunu söyleyen Kandemir şöyle devam ediyor: “İnsanlar yarım kilo baklava almak için bir gün çalışmak zorunda kalıyor. Bir günlük emek sadece yarım kilo baklava ediyor. Dolayısı ile hayat bu kadar pahalıyken insanların alışveriş yapamamasını anlayabiliyorum.”

Kandemir, baklava fiyatlarında yaşanan fahiş artışların nedenini ise şöyle açıklıyor: “Baklava unu, ceviz ve fıstık fiyatları almış başını gidiyor. Fiyatlar bu kadar artarken bizim maaşlarımız yerinde satıyor. Ben burada satış yapıyorum ama kendi sattığım baklavayı ben de yiyemiyorum. Bir kilo baklava alabilmem için bir buçuk gün çalışmam lazım. Haliyle ben de alamıyorum.”

Bayram tatilinde de çalışacak

Dokuz günlük bayram tatilinde ne yapacağını sorduğumuzda Kandemir şu yanıtı veriyor: “Benim için tatil diye bir şey yok. Hükümet 9 günlük bayram tatili ilan etti ama bunu bizim için yapmadı. Bu tatilden zenginler yararlansın diye yaptı. Eskiden bayram tatillerinde köye giderdim ama son 3 yıldır hiçbir yere gidemiyorum. Ailemle köye gitsem yol harcaması benim bir aylığımdan fazla çıkıyor. O yüzden bayramın ilk günü evde dinleneceğim geri kalan günlerde ise çalışmaya devam edeceğim.” 

Yönetenlerin hiç mi suçu yok!

“Yapılan zamların artık bir ayarı kalmadı. Neredeyse her gün her şeye zam yapılıyor” diyerek iktidarın ekonomi politikasına tepki gösteren Kandemir, “Önümüz bayram ama yüz binlerce eve hiç et girmeyecek. Biz aile olarak 3-4 ayda bir et yüzü görüyoruz. Bu kadar yanlış giden şey varken yönetenler şapkayı önüne koyup düşünmek zorunda” diye ekliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.