Güncel

Bir stratejist, bir diplomat; Hecî Ehmedî

Dosya Haberleri —

Hecî Ehmedî

Hecî Ehmedî

Yoldaşları Hecî Ehmedî’yi anlatıyor:

  • Abdurrahman Hecî Ehmedî Kürt halkının direniş hafızasında sadeliği, inancı ve mücadeleye adanmışlığıyla hatırlanır. Mahabad’ın küçük bir köyünde doğup büyüyen bir çocukken tanık olduğu adaletsizlikler O'nu bir direnişçi yapar. O çocuk büyür ve yıllar sonra Avrupa’nın siyaset merkezlerinde, Kürt halkının sesi olmayı görev bilir. 
  • Ehmedî'nin 63 yıllık dostu Hesen Qazî, "Ben O'nun birine kızdığına ya da birini küçümsediğine hiç tanık olmadım. Günlük yaşamında son derece mütevazıydı. Yanında insan kendini rahat hissederdi. Konuşmalarında hep dikkatliydi, kelimelerini özenle seçerdi ama yapmacık değildi, içtendi. Bence O'nu bu kadar özel kılan da buydu" diyor.
  • Hecî Ehmedî’yle Avrupa’da tanışan siyasetçi Remzi Kartal ise; "Hecî Ehmedî, mücadeleyi sadece bir siyasi görev değil, bir yaşam biçimi ve aile bağı olarak görüyordu. Yaşadığı deneyimlerle ulusal birliğe zarar veren siyasi yaklaşımları doğrudan görmüş, bu birikimini halkla paylaşarak saygın bir yer edinmişti" diye vurguluyor.

 

ERKAN GÜLBAHÇE

Abdurrahman Hecî Ehmedî’nin yaşamı, Kürt halkının acılarına, umutlarına ve direnişine eşlik eden uzun bir yolculuktur. Bu yolculuk, yalnızca bir biyografi değil; aynı zamanda bir kuşağın, bir halkın, bir ulusun tarihine düşülen nottur. Ehmedî Kürt halkının direniş hafızasında sadeliği, inancı ve mücadeleye adanmışlığıyla hatırlanır. Ehmedî, resmi kayıtlarda doğum tarihi 1 Ocak 1941 olarak geçse de, gerçekte 1940 yılında Doğu Kürdistan’ın Mahabad kentine bağlı Kosekerez köyünde dünyaya gelir. O dönem, bölgede topraklar genellikle ağalar ya da aşiret liderlerinin elindedir. Halk, bu toprak sahipleri için çalışır ve kazancının bir kısmını onlara vermek zorunda kalır. Hecî Ehmedî de bu sömürü düzeninin içinde, ağanın yanında çalışan bir ailenin çocuğu olarak büyür. Mahabad’ın küçük bir köyünde doğup büyüyen bir çocukken tanık olduğu adaletsizlikler O'nu bir direnişçi yapar. O çocuk büyür ve yıllar sonra Avrupa’nın siyaset merkezlerinde, Kürt halkının sesi olmayı görev bilir. Hayatı boyunca dört parça Kürdistan’ın tamamına temas eder: Rojhilat’ta gerilla, Rojava’da halk savunucusu, Bakur’da direngen bir aktivist, Başûr’da stratejist ve Avrupa’da diplomasi yürütücüsü olur. Hecî Ehmedî’nin yaşamı ve mücadelesini içeren dosyamız iki gün sürecek. Dosyamızın ilk bölümünde O'nun hayatından kesitlere yer verip 63 yıllık dostu Hesen Qazî ile KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal’a kulak vereceğiz.

Eğitim hayatı

Köyünde okul olmadığı için, ilk ve orta eğitimini bitişikteki bir Azeri köyünde okur. Daha sonra, bölgedeki bazı aşiret liderlerinin çocuklarıyla birlikte Mahabad’a giderek eğitimine burada devam eder. Ortaöğretimini tamamladıktan sonra Tebriz Üniversitesi’nde mühendislik eğitimi alır. Bu süreçte, Almanya’nın İran konsolosluğunda görev yapan Eli Qazî, Rojhilat Kürdistanı’na yaptığı bir ziyarette Hecî Ehmedî ve birkaç Kürt öğrenciyle tanışır. Onlara Almanya’da burslu eğitim imkanı sunar. Böylece, Hecî Ehmedî 1964 yılında bir grup öğrenciyle birlikte Almanya’ya gider, önce dil eğitimi alır, ardından üniversite eğitimine başlar.

 

Hecî Ehmedî, Fettahî Qazî, Hesen Qazî, Seîd Mensûr Qazî, Ewla Qazî, Mahabad 1962-1963 (sağdan)

 

Siyasi mücadele

O dönemde Avrupa’da Kürtlerin örgütlenmesi oldukça sınırlıdır. Almanya’da yalnızca Münih’te, KDP’ye bağlı Kürt Öğrenci Derneği faaliyet göstermektedir. Hecî Ehmedî bu derneğe üye olarak Kürt yurtseverlik mücadelesine katılır. Barzani hareketine duyduğu sempatiyle bir süre Münih’teki çalışmalara dahil olur. Ancak daha sonra eğitimine devam etmek üzere 1966-1967 yıllarında Çekoslovakya’ya gider. Burada, İran Kürdistan Demokrat Partisi (HDK-İ) lideri Abdurrahman Qasimlo’yla tanışır ve partiye aktif olarak katılır. Politik faaliyetlerinin yanı sıra, günümüzde Slovakya’nın başkenti olan Bratislava’da yüksek lisans eğitimini tamamlar ve ardından Almanya’ya döner.

Rojhilat’a dönüş

1978 yılında İran’da büyük bir halk hareketliliği yaşanır. Avrupa ve Bağdat’ta eğitim gören birçok Kürt genci, Rojhilat’a dönme kararı alır. Hecî Ehmedî de bu süreçte Dr. Qasimlo ile birlikte Kürdistan’a döner, siyasi ve askeri faaliyetlerde öncülük yapar. 1980 yılında Mahabad’da düzenlenen HDK-İ’nin (Hizbi Demokrat a Kurdistana İranê-İran Kürdistanı Demokrat Partisi) üçüncü kongresinde, diplomatik görevler için Avrupa’ya gönderilir. Bu dönemde birçok Avrupa ülkesini ziyaret ederek diplomatik ilişkiler geliştirir. Aynı yıl Danimarka’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Kongresi’ne katılır ve burada İsveç’in Sosyal Demokrat lideri Olof Palme başta olmak üzere birçok Avrupalı sol liderle tanışır. 1981 yılında HDK-İ, İran rejimine karşı silahlı mücadele hazırlıklarına başlar. Kentlerden kırsal alanlara çekilen direnişçilere katılmak üzere Hecî Ehmedî de yeniden Rojhilat’a döner. Ancak 1982 yılında parti içinde yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle HDK-İ’den ayrılarak tekrar Avrupa’ya döner.

 

Selahudin Muhtedî, Dr. Muhemed Sedîq Muftîzade, Hecî Ehmedî, Selim Baban, Şêx Hemet, Sware Êlxanîzade, oturan Hesen Qazî, Bonn- Almanya 1972 (sağdan)

 

Serdemî Nû

Avrupa’da bazı arkadaşlarıyla birlikte, Rojhilat Kürdistanı’nda devrimi gerçekleştirmek amacıyla yeni bir parti kurma fikri üzerine tartışmalar yürütür. Ancak Hecî Ehmedî, doğrudan bir parti kurmayı desteklemek yerine, halkı bilinçlendirmeyi önceleyerek bir gazete çıkarılmasını önerir. Bu doğrultuda hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 'Serdemî Nû' adlı gazete İsveç’te yayın hayatına başlar. Hecî Ehmedî, bu gazetenin çalışmalarına kısa bir süre katkı sunar. Ardından HDK-İ ve KDP çevresindeki siyasi faaliyetlere katılsa da burada aradığını bulamaz ve bir süre siyasetten uzak durur.

Kuzey Kürtleri ile tanışma

1994 yılında Yaşar Kaya’nın Almanya’ya sürgün gelmesiyle birlikte O’nunla tanışır ve Avrupa’daki Kuzey Kürdistanlı siyaset çevresiyle daha yakın ilişkiler kurar. Bu dönemde Kürdistan İşçi Partisi’ni (PKK) daha yakından tanır ve ideolojik-politik çizgisinden etkilenir. O yıllarda, Kuzey Kürdistan’dan sürgünde bulunan seçilmişlerin öncülüğünde kurulan Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’na üye olur. Ardından Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Hazırlık Komitesi’nde yer alarak çalışmalara katılır. 24 Mayıs 1999’da Hollanda’da kuruluşu ilan edilen KNK’nin kurucu üyeleri arasında yer alır. Aynı zamanda KNK Yürütme Konseyi üyeliği yapar ve hayatının sonuna dek bu yapının aktif bir üyesi olarak faaliyet gösterir.

 

 

PJAK’ın kurucu başkanı

2004 yılında, bir grup arkadaşıyla birlikte Kandil’e gider. Burada farklı bölgelerden gelen aydın ve siyasetçilerle bir araya gelerek faaliyet alanı Rojhilat Kürdistanı olacak olan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nin (PJAK) kuruluş kongresine kurucu üye olarak katılır. Kongrede yapılan seçimle PJAK Genel Başkanlığı’na seçilir. Hecî Ehmedî, 2014 yılına kadar 10 yıl boyunca PJAK Genel Başkanlığı görevini yürütür. Bu süreçte özellikle PKK’nin paradigma değişikliği sonrası partide yaşanan görüş ayrılıklarına karşı büyük çaba harcar. Ayrılmak isteyen arkadaşlarını mücadeleye kazandırmak için yoğun bir emek verir.

 

Dr. Osman Ismail, Hecî Ehmedî,  Karzan Osman, Hesen Qazî.  2020 (sağdan)

 

Aynı zamanda sanatçıydı

Hecî Ehmedî sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir ressamdır. Halkının acılarını, öfkesini ve direnişini tuvaline yansıtmıştır. Ressamlığının yanı sıra Almanca'dan Kürtçe'nin Sorani lehçesine çeşitli kitap çevirileri yapmıştır. 2020 yılında kaleme aldığı anılarını da kitaplaştırdı ancak bu çalışma henüz yayına hazırlık aşamasındadır.

Aramızdan ayrıldı

Hecî Ehmedî, 18 Mart 2025’te Almanya’nın Köln kentinde beyin kanaması geçirerek 84 yaşında hayatını kaybetti. 30 Mart 2025’te Köln’de bir cenaze töreni düzenlendi. Vasiyeti üzerine önceki gün Kandil'de defnedildi.

 

 

Tek işi halkının özgürlüğüydü

Hecî Ehmedî’yle 1994 yılında Avrupa’da tanışan siyasetçi Remzi Kartal ise O'nu şu sözlerle anlatıyor: “Hecî Ehmedî tamamen Kürt halkının özgürlük mücadelesine odaklanmıştı. Ziraat mühendisiydi ve Avrupa’da eğitim almıştı. Ama ne bir ticari uğraşı vardı ne de kişisel bir çıkar peşindeydi. Tüm birikimini, tecrübesini ve zamanını Kürt sorununun çözümüne ve ulusal birliğe adadı. O'nu özel kılan da buydu. Yürüttüğümüz her çalışmada yer aldı ve kendini tüm benliğiyle ortaya koydu. Tanıştığımızda 30 yılı aşkın zamandı Avrupa’ya gelmişti. Doğu Kürdistanlı bir siyasetçi olarak İran KDP saflarında yer almış, 1980’li yıllarda ülkeye dönmüş, sonra tekrar Avrupa’ya gelmişti. PKK’nin yükselişiyle birlikte Önder Apo’nun düşüncelerine büyük bir inançla bağlandı ve çözümün bu çizgide olduğuna yürekten inandı.

PKK’nin savunduğu dört parçayı kapsayan mücadele anlayışı, O’nun hem yaşadığı deneyimlerle hem de gördüğü pratikle iyice netleşmişti. O'na göre sömürgeci devletler ortak hareket ediyorsa, Kürtlerin de parçalar arası güçlü bir birlik oluşturması kaçınılmazdı. Kolektif ve ulusal bir duruş şarttı.

1980’li yıllarda Avrupa’da Özgürlük Hareketi’ne yakın çevrelerde aydınlar, sanatçılar ve bazı kurumlar şekillenmeye başlamıştı. Hecî Ehmedî bu çevrelere katılarak hareketi daha yakından tanıma imkanı buldu. Biz Avrupa’ya geldiğimizde kendisiyle doğrudan tanıştık. Son derece açık, yapıcı ve paylaşımcı bir ilişki kurdu bizimle. Yaptığımız her çalışmaya aktif şekilde katıldı. Özellikle de Ulusal Kongre fikrini en başından beri yürekten sahiplendi. PKK’nin önerdiği ulusal birlik ve ortak çözüm çizgisine inandı ve bu çizgide yer almaktan asla geri durmadı. Rojhilat’tan çıkmış bir siyasetçi olarak, özgürlük mücadelesiyle tam anlamıyla bütünleşti. Sadece düşünsel değil, pratikte de bu çizgiye çok güçlü katkılar sundu. Hem tecrübesi hem de entelektüel birikimiyle her ortamda fark yaratırdı. Hecî Ehmedî’nin tek işi halkının özgürlüğüydü. Tüm gücünü ve imkanlarını bu uğurda kullandı. Hecî Ehmedî, mücadeleyi sadece bir siyasi görev değil, bir yaşam biçimi ve aile bağı olarak görüyordu. Onun için özel bir hayat, ayrı bir çevre yoktu. Yurtseverler, mücadele arkadaşları, halk, hepsi O’nun ailesiydi. Bu samimiyeti ve içtenliği, insanlarla kurduğu ilişkilere de yansıyordu. Gittiği her yerde dört parça Kürdistan’dan gelen insanlarla bağ kuruyor, Avrupa’daki yurtsever çevrelerle güçlü ilişkiler kuruyordu. İran KDP’de başladığı siyasi yaşamı zamanla özgürlük mücadelesiyle fikirsel olarak buluşmuş ve kendisini tamamen bu çizgiye adamıştı. Yaşadığı deneyimlerle ulusal birliğe zarar veren siyasi yaklaşımları doğrudan görmüş, bu birikimini halkla paylaşarak saygın bir yer edinmişti."

 

* * *

Erdelan Abdulahi, Hesen Qazî, Hecî Ehmedî, Dr. Qadir Wurya  12 Temmuz 2019 (sağdan)

 

O'nun yanında herkes rahat hissederdi

Hecî Ehmedî’yi en yakından tanıyanlardan biri gazeteci ve yazar Hesen Qazî’ydi. Hesen Qazî, 63 yıllık yoldaşı Hecî Ehmedî’yi anlattı. 

Hecî Ehmedî ile ilk kez ne zaman ve nerede tanıştınız, o anı biraz anlatır mısınız?

Ben Hecî Ehmedî’yle ilk kez 1962 yılında, öğrencilik yıllarımda tanıştım. Aynı bölgedendik, ben O’nu o yıllardan beri tanırım. Sonra 1964’te Hecî, yurt dışına okumaya gitti. Ben ise 1971 yılında Almanya’ya yerleştim. Yollarımız orada tekrar kesişti. 1972’de Almanya’nın Bonn kentinde yeniden bir araya geldik. O günden sonra 1978’e kadar birlikte siyasi faaliyet yürüttük. 1978’de Hecî, İran’a döndü. Bu nedenle bir süre bağlantımız koptu ama 1982’de tekrar Almanya’ya döndüğünde yeniden görüşmeye başladık. Ara ara görüşmelerimiz oldu, bağımız hiç kopmadı. 1999’da Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) kuruluş süreci başladığında, mücadelede bir kez daha omuz omuza verdik. O günden itibaren dostluğumuz da, ortak mücadelemiz de yeniden güçlendi. Hecî’nin vefatına kadar bu dostluk kesintisiz sürdü.

Hecî Ehmedî ile uzun yıllara dayanan bir arkadaşlığınız var. O'nu bize biraz anlatır mısınız?

Hecî Ehmedî köyde doğup büyümüş bir insandı. O doğallık, o sadelik hep üzerinde kaldı. O’nunla konuştuğunuzda bunu hemen hissederdiniz. Bir konuyu anlatırken mutlaka örneklerle süslerdi. İkna etmek için illaki kendi yaşadıklarından, doğup büyüdüğü topraklardan, tanık olduğu olaylardan söz ederdi. Bazen gülerdik, bazen durup düşünürdük ama onun anlattığı her şey bir şekilde daha anlamlı hale gelirdi. Çok alçakgönüllüydü, çok anlayışlıydı. İnsanlarla konuşurken asla tepeden bakmazdı. Kiminle konuşuyorsa ona göre bir dil kullanırdı. Eğer karşısında bir köylü varsa, o köylünün anlayacağı dille konuşurdu. Akademisyenle konuşuyorsa, akademik bir dille anlatırdı. Kimseyi kırmak gibi bir niyeti yoktu. Farklı düşünen birine bile kırmadan, sabırla yaklaşırdı. Dili her zaman yapıcıydı.

Şaka yapmayı da çok severdi. Ama daha güzeli, ona yapılan şakalara da hoşgörüyle yaklaşırdı. Hiç unutmam, bir gün çalıştığımız televizyon kanalına geldi. Rahmetli Mahmut Önder’le birlikte sohbet ediyorduk. O esnada Mahmut, İran’ın yeni cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’dan bahsedecekti. Ama dili sürçtü, “Köpek oğlu köpek Mahmud Hecî Ehmedî çok tehlikeli birisidir” deyiverdi! Bir anlık sessizlik oldu. Ama Hecî kahkahalarla gülmeye başladı. O kadar güzel karşıladı ki bu sözü, sonrasında da birçok yerde bu anıyı anlatıp yine güldü. Espri anlayışı çok genişti. Ben onun birine bağırdığına, kızdığına ya da birini küçümsediğine hiç tanık olmadım. Günlük yaşamında son derece mütevazıydı. Yanında insan kendini rahat hissederdi. Konuşmalarında hep dikkatliydi, kelimelerini özenle seçerdi ama yapmacık değildi, içtendi. İnsanları kırmadan, onları kazanmayı isterdi. Bence O’nu bu kadar özel kılan da buydu.

Kürtçeyi çok severdi. O'nun Almanca konuştuğunu hiç duymadım desem yeridir. İçinden ne geçiyorsa, yüreğinden ne geliyorsa açıkça söylerdi. Özellikle arkadaş ortamında, bazen söylemese de olur dediğiniz esprileri bile çekinmeden söylerdi. Asla diplomatik davranmazdı, dobra ve içtendi.

 

Hecî Ehmedî, Hesen Qazî, Husên Şîlazer, Berlin 1980 (sağdan)

 

Hecî Ehmedî ile devrimci mücadelesine nasıl başladığını hiç konuştunuz mu? Bu yola ne zaman ve nerede adım attığını anlattı mı?

Hecî Ehmedî’nin ailesi, bir ağanın yanında çalışıyordu. Yani toprak sahibi değillerdi. O, küçüklükten itibaren gördüğü haksızlıklarla büyüdü. Aynı zamanda köylerine ve çevresine yönelik Şah rejiminin baskılarına da tanıklık etmişti. Bu nedenle, Avrupa’ya çıkmadan önce belli bir siyasi bilinç kazanmıştı. Avrupa’ya gittikten sonra farklı parçalardan Kürtlerle tanışma fırsatı buldu. Aynı derneklerde çalıştı, tartışmalara katıldı. Almanya’daki sosyal ve ekonomik yapıyı gördükçe, insanların hangi haklara sahip olduğunu fark etti. Bu gözlemler O’nu bir kıyaslama yapmaya itti. Kürtlerin yaşadığı baskı ve yoksulluk ortamını Avrupa’daki yaşamla karşılaştırdıktan sonra, devrimci mücadeleye katılmayı bir görev olarak gördüğünü sık sık dile getirirdi.

Devam edecek...

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.