Depremzede çocuklar nerede?

Hatice Göz

Hatice Göz

  • Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, uzun yıllardır cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalıyor. Yıllardır çocuk bakım evlerinin yönetimlerini de tarikatlara veriyor. Deprem sürecinde de beslediği cemaatleri alana gönderdi. Şu anda ne kadar çocuk, nereye verildi, kimin gözetiminde açıklanmıyor.
  • Depremin üzerinden bir aydan fazla süre geçmesine rağmen bölgedeki çocuklar için güvenli bir ortamın oluşturulmadığını belirten TÖP Çocuk Hakları Meclisi üyesi Hatice Göz, “İstismar vakaları açığa çıkıyor. Üstelik kolluk güçleri yapıyor. Önleyici politikaların geliştirilmesi gerekiyor” dedi.

11 kentte büyük bir yıkıma neden olan depremlerden en fazla etkilenen kesimlerin başında ise çocuklar geliyor. Deprem hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkilerken, refakatçisi olmayan yüzlerce çocuk hala ailelerine ya da yakınlarına kavuşmuş değil. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının son olarak 27 Şubat'ta açıkladığı verilere göre; enkaz altından çıkarılan ve refakatçisi olmayan bin 902 çocuk kayıt altına alındı. Bu çocukların bin 476'sı ailelerine teslim edilirken, 322 çocuğun hastanelerdeki tedavisi devam ediyor. 105 çocuk ise bakanlığın bünyesindeki kurumlarda gözetime alındı. Kimliği tespit edilen çocuk sayısı bin 820 iken 82 çocuğun ise henüz kimlikleri tespit edilemedi. Bölgede eğitim, sağlık, barınma ve beslenme haklarına erişemeyen çocukların yaşadığı problemler devam ediyor. 

Depremden etkilenen çocukların yaşadıklarıyla ilgili MA'dan Tolga Güney'e konuşan Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Çocuk Hakları Meclisi Üyesi Hatice Göz, bir aydan fazla süre geçmesine rağmen eksikliklerin ve belirsizliklerin devam ettiğini belirtti. Göz, yüzlerce çocuğun deprem bölgesinde olumsuz şartlarda güvensiz bir ortamda yaşadığını söyledi. Konteyner alanlarının kurulmaması, çocukların yaşlarına uygun beslenebilecekleri gıdaların olmayışı gibi birçok sorun olduğunu dile getiren Göz, “Bağışıklıkları düştüğü için hastalıklar artıyor. Bu da yaza doğru salgın hastalıklardan en çok çocukların etkileneceğini gösteriyor. Bu ciddi riske karşı bir önlem yok. Çocuklar kepçelerin, kamyonların vızır vızır gidip geldiği bir ortamda gününü geçiriyor. Güvenli alanların yaratılması, çocukların buradan uzak tutulmasına dair bir politika yok" diye konuştu.

Sağlık ve eğitim

En temel sorunlardan birinin de sağlık hakkına erişim olduğunu ifade eden Göz, temel aşılamanın yanı sıra bölgede görülen vakalara karşı da aşı ve sağlık taraması yapılmadığına dikkat çekti. Bölgede eğitimin de ciddi bir sorun olduğunu aktaran Göz, şöyle dedi: “Çocukların gidebilecekleri eğitim alanları kurulmuş değil. Birkaç yerde askerlerin çocuklara eğitim verdiği birkaç çadırdan bahsediyoruz. Henüz bu ortam sağlanmamışken 4-6 yaş çocuk grubuna Kur'an kursu açıldığını görüyoruz. Çocukların güvenle gidebileceği bir ortam organize edilip, belirli saatlerde okulda zaman geçirmesi sağlanmalı. Yetişkinler gibi çocukların da rutinlere ihtiyacı var. Okul bu rutinlerin başında geliyor. Halen bütünlüklü bir politika yok. Bakanlık bu durumun Mart sonunda tekrar değerlendireceğini söylüyor." 

Kolluk güçlerinin istismarı

Deprem bölgesinde çocuğa yönelik cinsel suçların yaşanmaya başlandığını ve bunun artma olasılığı olduğunu söyleyen Göz, buna dair önleyici, koruyucu politika bulunmadığını vurguladı. Çocukların hem deprem bölgesinde hem de göç edilen yerlerde tek başına bırakıldığını dile getiren Göz, şunları ifade etti: "Çadır kent ya da tekil yerler çocuklar için çok güvensiz. Halen tuvalet, banyo yok. Oyun alanları çok uzak olabiliyor. Buralarda istismar vakaları açığa çıkıyor. Bir kaç tane duyduk ve hukuki sürecin başlatıldığını öğrendik. Bunlar da alandaki kolluk güçlerinin yaptığı istismar. Bunun önlemi bütün bölgelere polis, asker yığmak değil. Çocuk istismarının önlenmesi için bölgede çalışma yürüten herkesle ortak politika üretilmesi lazım."

Bakanlık ağırdan alıyor

Kayıp ve refakatsiz çocuklar sorununun ise bakanlığın işleri ağırdan almasından kaynaklı devam ettiğini vurgulayan Göz, halen pek çok ailenin çocuğunu aradığını söyledi. Bakanlığın verilerinin hangi yöntemle tespit edildiğinin açıklanmadığını belirten Göz, şöyle devam etti: "Bizim de içerisinde bulunduğumuz Afet Sivil Çocuk Koordinasyonu’na gelen 300'den fazla kayıp çocuk sayısı vardı. Bu rakamlarla bakanlığın sayıları arasında örtüşmeyi bilmiyoruz. Bu belirsizlik kendisini koruyor. Yine bakanlık işleri çok ağırdan alıyor. Örneğin; Maraş'ta bir baba depremin ilk günü kendisinden önce enkazdan kurtarılan kızının o gün ölüp kimsesizler mezarlığına defnedildiğini 25 gün sonra öğrendi. 25 gün boyunca bir baba kızının yaşadığını düşünerek hastane hastane gezdi. Bu korkunç bir durum ve ilk görevi bu olan bir bakanlığın işi ne kadar zamana yaydığını görebiliyoruz. Aileler yavaş yavaş çocuklarının öldüğünü düşünerek, DNA testi vermeye başladı. Kimliği belirsiz şekilde defnedilmiş çok fazla çocuk var."

Ne kadar çocuk ve nerede?

Kimi çocukların cemaat yurtlarına gönderildiği haberlerine de işaret eden Göz, şunları söyledi: "Bakanlık cemaatlerle uzun yıllardır protokoller imzalıyor. Deprem sürecinde de bunlara devam ederek cemaatleri maddi olarak destekleyip alana gönderdiler. Bu iktidarın kimsesiz olup olmadığı da bilinmeyen çocukları tarikat yurtlarına vermesi anlayışlarına uygundur. Bakanlığın güvenlik açısından çocukların tam adresini söylememesi gerekir ama temel sorun çocukların çok rahat bir şekilde tarikatlara, cemaatlere verebileceğini düşünüyor ve biliyoruz oluşumuz. Bu güvensizliği yıkacak açıklamalar da yapmıyorlar. Şu anda ne kadar çocuk, nereye verildi, hangi kurumun gözetiminde bilmiyoruz. Devlet aynı zamanda yıllardır çocuk bakım evlerinin yönetimlerini de iktidara yakın olan cemaatlere veriyor." İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.