‘Dünyanın şimdiki belası’
Forum Haberleri —
- İngiliz tarihçi Richard Knolles, Türklerin Avrupa’ya yayılmacılığını ‘dünyanın şimdiki belası’ tespitini 500 yıl önce yapmıştı. Bu bela halen devam etmektedir. Faşist Türk devleti güç bulduğu her dönemde bu coğrafyanın halkları için her zaman bela olacaktır.
RAUF KARAKOÇAN
Osmanlılar, İranlıları yola getirip, Memlükleri yıktıktan sonra savaşın yönünü Avrupa’ya kaydırmışlardı. İmparatorluk Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) gücünün en üst noktasına ulaşmıştı. 1526 yılındaki Mohaç savaşında Macaristan krallığı ordusu Osmanlılar tarafından bozguna uğratıldıktan sonra, Macaristan’ı geçip, 1529 yılında Viyana’yı ilk kez kuşattılar. Hristiyan dünyası bir kez daha İslam’ın yayılması tehdidiyle karşı karşıyaydı. Haçlı seferleri son bulmuş ve Cihat tekrar başlamıştı.
Elizabeth döneminde Türklerin tarihini yazan Richard Knolles, Türk imparatorluğuna ‘dünyanın şimdiki belası’ demişti. Bunu derken Avrupa’daki ortak görüşü ifade ediyordu. Osmanlılar ilk Viyana’yı alma çabasından sonra 150 yıl sürecek ama sonuçsuz kalacak kanlı bir mücadele başladı. Bu dönem 1683 yılındaki ikinci Viyana kuşatmasıyla son buldu. Güçlerinin doruğundayken başlattıkları Viyana kuşatmaları, gerilemenin başladığı yüzyıl olmuştur. Kesin ve tam bir yenilgi alan Türkler 1571 İnebahtı savaşıyla da Akdeniz’de ilk büyük yenilgiye uğradılar. Osmanlı tarihçilerine göre de Osmanlı’nın çöküşü Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümüyle başlar.
Sedat Peker’de yayınladığı videoların sonunda Turan’ın yeniden kurulmasına, birleşik Türki cumhuriyetinin yaratılmasından söz etmektedir. Pantürkizm, Panislamizm, yeni Osmancılık hayalleri peşinde koşanlar günümüzde de ‘dünyanın şimdiki belası’ olmaya devam ediyorlar. Atalarına öykünen zihniyet belalı bir zihniyettir. Övünecek yerine utanılacak bir tarihi geçmişe sahip olduklarını görmezden gelmektedirler. Şimdiki AKP-MHP faşist iktidarının hedefleride benzer bir yayılmacılık üzerine kurulmuştur. 2023, 2071 hedefleri derken tam da yayılma ve işgal operasyonlarından dem vurmaktadırlar. Mevcut faşist iktidarın başındaki diktatör Erdoğan’ın hayallerini süsleyen ve başkanlık sistemiyle ulaşmak istediği yeni Osmancılık planları başlamadan bitmiş bir noktaya gelmiştir. Türkiye’deki Başkanlık sisteminin kendisi bile tarihin belki de en kısa ömürlü sistemi olmaya adaydır.
Gerek iktidardaki faşist diktatör Erdoğan’ın ileriye dönük hedefleri ve gerekse Sedat Peker’in Turan’ı kurma hedeflerine ulaşması demek, insanlığın büyük belası haline gelmek demektir. Devletin ne hale geldiği, devlet gücünün nasıl kullanıldığı, yoksulluğun, yolsuzluğun ve yozluğun boyutlarını birilerin itiraf etmesine gerek duyulmayacak kadar apaçık ortadır. Bütün tarihi geçmişleri aslında bir beladan ibaret olan akıncılık, bozkurtçuluk zihniyeti, günümüzde İslam’a bulandırılarak, bozkurt ve rabia sembolleri yan yana getirilerek ifade edilmesi, daha büyük belalara zemin hazırlamaktadır.
Türk devletinin işgal ve soykırım saldırıları; genişleme ve alan tutma yönünde engel olarak gördükleri Kürtleri bertaraf etmek için baş vurdukları saldırılardır. Hem de bütün dünyanın gözleri önünde yapılan bu saldırılar, yoğunlaşarak devam etmektedir. Suriye ve Irak devletinin içlerine kadar dalarak her türlü hukuksuzluğu ve ahlaksızlığı sergilemesine, alenen savaş suçu işlemesine rağmen dünya sessizliğini koruyor. Dünyanın belası durumundaki faşist Türk devletine karşı direnen Kürt özgürlük hareketinin, bu büyük insanlık belasını def etmek için verdiği mücadele bu anlamda bir insanlık mücadelesidir. Türk devleti, amaç ve hedeflerine ulaşmak için işgal ve soykırım yöntemlerine başvurmaktadır. Günümüzde yaptıkları imha amaçlı askeri operasyonların hedefinde Kürtler olsa da aslında bütün Ortadoğu halkları hedef durumundadır.
Türkçülük kafasıyla düşünen herkes, yani milliyetçi, ulusalcı, Kemalist, dinci, bakış açısıyla Kürt meselesine yaklaşan her kes Kürtler için her zaman beladır. Kürtler başta olmak üzere bütün farklı etnik yapılar, Aleviler başta olmak üzere bütün farklı inanç grupları sürekli namlunun ucundadır. Bu bela Ortadoğu’yu sarmalamaktadır. Osmanlıların Arap halklarına ve Arap coğrafyasına hükmettikleri dönemde yaptıkları mezalimler Arapların tarihinde genişçe yer bulmaktadır. İnsan etti yedirmekten tutalım, yeniçerilerin akıl almaz insanlık dışı uygulamaları bilinmektedir. Böyle bir zihniyet ve kültürden gelen şimdiki iktidar, avazı çıktığı kadar Filistinliler için bağırmaktadır. İsrail devletiyle ticaret hacmine bakıldığında Filistin halkı için söylediği her şey bir yalandan ibarettir. Türk devletinin beslediği emeller herkes için bir bela olduğu bilinmelidir.
İngiliz tarihçi Richard Knolles, Türklerin Avrupa’ya yayılmacılığını ‘dünyanın şimdiki belası’ tespitini 500 yıl önce yapmıştı. Bu bela halen devam etmektedir. Faşist Türk devleti güç bulduğu her dönemde bu coğrafyanın halkları için her zaman bela olacaktır. Kendisine soykırım dayatılan Kürtler ve tüm Ortadoğu halkları bu büyük belanın farkında olmalı ve Kürt özgürlük hareketinin mücadelesine omuz vermelidir.