Irak’a yeni bir müdahale olası mı?
Forum Haberleri —

Irak askerleri
- Haşdi Şabi gerekçesi ortadan kaldırılsa dahi, İran’a yönelik olası bir müdahalede Irak kaldıraç görevi görecek. İran’a olası bir müdahale de yer almak istemez ya da toprakları üzerinden böyle bir saldırının gelişmesini kabul etmezse yine de yeni bir müdahaleye maruz kalması kaçınılmazdır.
HALİT ERMİŞ
Irak önemli bir dönemece giriyor. İsrail’in Gazze ve Lübnan-Hizbullah saldırılarından sonra Suriye’de ilerlemesi, Suriye’nin HTŞ ile birlikte içine girdiği yeni ve belirsiz geleceğine eş zamanlı olarak Yemen’de devam eden savaşın Irak’a olası yansımalarını gündeme getirdi.
Irak, İran etrafından kurulan çemberden dolayı yeni müdahaleye uğrayacak mı yoksa politik hamlelerle kendisini yeni savaş denkleminin dışında tutabilecek mi?
Son zamanlarda Iraklı yetkililerden özellikle Haşdi Şabi üzerinden yapılan açıklamalar, Irak’ın Haşdi Şabi gerekçesiyle yeni bir küresel müdahaleye maruz kalacağı kanısı yaratıyor. Güvenlik uzmanları ve siyasi gözlemciler ise bu konuda farklı görüşler ortaya koyuyor.
Kimi gözlemcilere göre ABD, Irak’ı “stratejik ortak” olarak görüyor ve yeni bir krizli ortama sürüklemeyecek. Ancak kimi gözlemciler, olasılığın diğer ucunda yer alıyor ve İran’ın kuşatılması gereği Irak yeni bir müdahaleye maruz kalacak ve iç savaş eskisinden de daha şiddetli yaşanacak.
Iraklı yetkililerin son zamanlarda yaptıkları uyarılar ise olası bir müdahaleye erkenden işaret ediyor.
İlk uyarı yaklaşık iki ay önce Kanun Devleti Koalisyonu Başkanı ve eski başbakanlardan Nuri Maliki’den geldi.
4 Ocak 2025 tarihli "Zafer Liderlerini Anma" etkinliğinde yaptığı konuşmada Maliki, İsrail'in bölge ülkelerini küçük devletlere bölmeyi amaçlayan bir planı olduğunu ve Irak'ın haritasının yeniden çizilmesi tehlikesi bulunduğunu ve bundan dolayı da yeni bir müdahaleye uğrayabileceği uyarısını yaptı.
Ardından Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin 23 Mart’ta, Irak'ın "direniş ekseninin” bir parçası olmadığını belirtirken, Irak anayasasının resmi askeri kurumlar dışında herhangi bir silahlı oluşuma izin vermediğini vurguladı. Ayrıca, Iraklı silahlı grupların son aylarda gerçekleştirdiği eylemlerin ülkeye büyük zarar verdiğini, bunun Filistin davasına fayda sağlamadığını da ifade etti.
Gözlemciler ve güvenlik uzmanları farklı uçlarda durumu değerlendirse de yeni müdahale olasılığının üst düzey yetkililerce dillendirilmesi, durumun vahametini daha iyi açıklıyor.
İşin önemli noktası ise şu; yetkili merciler olası bir müdahaleye karşı sadece açıklama yapmakla mı yetinecek yoksa bu olasılığı ortadan kaldırmak için pratik adımlar mı atacak?
Gözlemcilerin bu konudaki görüşleri ise gözden kaçırılmaması gereken bir durumda. Gözlemciler, olası yeni bir müdahale durumunda 2003 yılından bu yana kaosun orta yerinde bulunan Irak’ın bugüne kadar yaşanandan daha zor bir sürece gireceği yönünde.
Bu olasılıklar ışığında olası bir müdahale durumunda Irak’ta neler olabileceğine bakmak daha aydınlatıcı olacaktır.
Bölgede yaşanan gelişmeler de dikkate alındığında, Irak kendi içinde gerekli adımları atmaz ve olası müdahale gerekçelerini ortadan kaldırmazsa, sanılandan daha zor ve karmaşık bir denklemle karşı karşıya kalır.
Zira Irak mezhep ve etnik yapılar üzerinden idari erkin paylaşıldığı ilginç bir sistemle yönetiliyor. Aslında buna yönetilemiyor demek belki de son 22 yılın pratikleri üzerinden bakılınca daha doğru bir tanımlama yapılmış olur.
Irak’a dönük gelişen DAİŞ saldırıları zaten bir türlü oturmayan sistemi daha da karmaşık hale getirdi. DAİŞ ülkeyi kasıp kavururken yamalı bohça durumunda olan Irak yönetimi ve ordusu gerekli duruşu sergileyemedi. DAİŞ bir günde Musul’u işgal etmiş olsa da işin perde arkası daha da önemliydi. O dönem Musul’un bir günde düşmesi dışarıdan bakanlar açısından şaşkınlık yaratmış olsa da Iraklılar için durum öyle değildi. Zira öncesinde DAİŞ’in Irak içindeki ilerleyişi Musul’un olası bir saldırıya direnemeyeceğini zaten göstermişti.
Tam da DAİŞ saldırılarının başladığı dönemde, ki DAİŞ Sünni selefi bir yapı olarak kendisini tanıtıyordu, buna karşı Şii milis güçlerinin ortak çatı örgütü olarak Haşdi Şabi kuruldu. Haşdi Şabi o dönem DAİŞ faşizmine karşı bir direniş sergilese de toplum bu iki yapı arasında mezhep ayrışmasını daha derinden yaşadı.
Haşdi Şabi’nin Irak açısından yarattığı bir diğer handikap ise, orduya paralel ve hatta onun operasyonel gücünü de aşan bir ordu haline gelmesiydi.
Haşdi Şabi içindeki gruplardan bazılarının Irak bazılarının ise İran merkezli Şia’lığa bağlı olması, aynı çatı altında yer alsalar da çelişkilerin süre gelmesine neden oldu.
Haşdi Şabi’nin orduya paralel bir askeri güç olarak giderek etkin hale gelmesi Bağdat’ın bu gücü resmi olarak tanımlamasını zorunlu kıldı. Ancak yine de Haşdi Şabi özerk bir güç olarak bugüne kadar varlığını sürdürdü.
Şimdi Suriye üzerinden İsrail’in bölgeye yayılma ve İran’ı sınırlama harekâtı Irak’taki Haşdi Şabi’ye dönük de olası müdahalesini gündeme getiriyor. Yetkililerin dikkat çektiği asıl tehlike de öz olarak bu oluyor.
Irak hükümeti son günlerde konuyu gündeme almış olsa da oluşan iç ve dış engelleri aşarak Haşdi Şabi oluşumunu dağıtabilmesi sanılanın da ötesinde zorlu bir durum.
Eğer gerekeni yapıp gerekçeleri ortadan kaldıramazsa, DAİŞ’in Irak’a müdahalesine karşı kurulan bu yapı yeni bir müdahale gerekçesi durumuna gelebilir. Eğer böyle olursa işte o zaman Irak yeni bir iç çatışmaya gebe kalır ki, bu durum DAİŞ zamanındaki kaostan çok daha derin bir kaos yaratabilir.
Fakat yine bir dipnot düşmekte yarar var: Bugün müdahale gerekçesi olarak gösterilen Haşdi Şabi gerekçesi ortadan kaldırılsa dahi, İran’a yönelik olası bir müdahalede Irak kaldıraç görevi görecek. Eğer Irak, İran’a olası bir müdahale de yer almak istemez ya da toprakları üzerinden böyle bir saldırının gelişmesini kabul etmezse yine de yeni bir müdahaleye maruz kalması kaçınılmazdır.