Husserl’in mirası Breda’nın cesareti

Toplum/Yaşam Haberleri —

Edmund Husserl'in arşivi

Edmund Husserl'in arşivi

  • Edmund Husserl, fenomenolojinin kurucusu olarak bilinen büyük Alman filozoftur. Husserl'in 1938'de ölümünden sonra, Nazi Almanyası'ndaki Yahudi karşıtı yasalar nedeniyle eserleri ciddi bir tehlike altındaydı. Bu durumu fark eden ve Husserl'in mirasını korumak isteyen bir kişi vardı: Herman Van Breda, Belçikalı bir rahip.

PETER SOMON / Çeviri: Serap GÜNEŞ

'Bir gün kutsal ilan edileceğimden çok korkuyorum...'

Friedrich Nietzsche

Edmund Husserl, fenomenolojinin kurucusu olarak bilinen büyük Alman filozoftur. Husserl'in 1938'de ölümünden sonra, Nazi Almanyası'ndaki Yahudi karşıtı yasalar nedeniyle eserleri ciddi bir tehlike altındaydı. Bu durumu fark eden ve Husserl'in mirasını korumak isteyen bir kişi vardı: Herman Van Breda, Belçikalı bir rahip.

24 Eylül 1938 sabahı, Van Breda, Berlin'deki Belçika Büyükelçiliği'ne üç büyük valizle geldi. Bu valizler, Husserl'in el yazmaları ve akademik çalışmalarıyla doluydu. Van Breda, bu değerli belgeleri güvenli bir şekilde Belçika'ya göndermek için büyükelçilik sekreteri Viscount J Berryer ile görüştü. Berryer, belgelerin güvenli bir şekilde taşınacağını ve Alman yetkililer tarafından incelenmeyeceğini garanti etti.

Nazilerin tehdidi

Husserl, son yıllarında üniversitedeki görevinden alınmış ve sosyal çevresinden uzaklaştırılmıştı. Nazi rejiminin Yahudi karşıtı politikaları, Husserl'in hayatını ve eserlerini tehlikeye sokmuştu. Husserl’in öğrencileri ve eşi Malvine, filozofun yazılarını üniversiteden çıkarıp evlerine taşıdı.

Van Breda’nın Kahramanlığı

Van Breda, Freiburg’a giderek Husserl’in yaklaşık 40 bin sayfa el yazısı ve 10 bin sayfa daktilo edilmiş metnini kataloglamaya başladı. Bu belgeler, Nazi yetkililerinin eline geçerse yok edilme riski altındaydı. Van Breda, önce belgeleri Konstantz’daki bir manastıra götürmeyi denedi ancak bunun çok tehlikeli olduğunu fark etti. Daha sonra belgeleri Berlin-Pankow’daki bir manastıra taşıdı.

Van Breda, belgeleri diplomatik kanallarla taşımayı düşündü ve bu amaçla Viscount Berryer ile görüştü. Belgelerin el yazması orijinalleri Berryer ile birlikte Belçika’ya gönderildi. Van Breda ise Husserl’in asistanlarının transkribe ettiği belgeleri kendi bavulunda taşıdı ve bu belgeler de Belçika’ya sorunsuz bir şekilde ulaştı.

Van Breda, hayatının geri kalanını Husserl Arşivi'ni kurmaya ve korumaya adadı. Louvain’de (Leuven) kurulan arşiv, zamanla dünyanın en önemli felsefi arşivlerinden biri haline geldi. Fransız filozoflar Jacques Derrida, Paul Ricoeur ve Maurice Merleau-Ponty gibi isimler, kariyerlerinin başlangıcında bu arşivden faydalandı. Bu başarı, Van Breda’nın cesareti sayesinde mümkün oldu.

Husserl Arşivi

Husserl Arşivi’nde çalışmak, bir saygı gösterisi niteliğindedir. Bu arşiv, Husserl’in yazdığı, üzerinde düşündüğü ve dokunduğu belgeleri barındırır. Bu belgeler, bir ölüm tehdidinin eşiğinde bulunmuş ve şimdi düzenlenmiş, kataloglanmış ve çapraz referans verilmiş bir bütünlük hissi taşır. Ancak arşivin kamuya açık olması gerektiği gerçeği, her zaman bir yıkım tehdidi altında olduğunu gösterir. Totaliter hükümetler, arşivlerin ve dolayısıyla hatıraların yok edilmesini önemser.

Bir yazarın veya düşünürün arşivi, yalnızca yayımlanmış eserlerini değil, aynı zamanda mektuplarını, günlüklerini ve diğer kişisel yazılarını da içerir. Bu yazılar arasında alışveriş listeleri ve notlar gibi kategorize edilmesi zor metinler de bulunur. Arşivin sınırlarını belirlemek zor bir iştir ve bazı yazarlar bu konuda oldukça katıdır. Örneğin, Franz Kafka, tüm yazılarının yakılmasını istemişti ancak arkadaşı Max Brod bunu yapmadı ve Kafka’nın eserleri günümüze ulaştı.

Nietzsche’nin arşivi

Arşiv oluşturmak, yalnızca edebi bir eylem değil, aynı zamanda politik bir eylemdir. Bir arşivden neyin dahil edilip neyin dışarıda bırakıldığı, yazarın eserlerini belirli bir şekilde sunma ve belirli bir amaca yönelik bir eylemdir. Bu, Nietzsche’nin arşivinde de görülebilir. Kız kardeşi Elisabeth, Nietzsche’nin eserlerini Nazi ideolojisine uygun hale getirmek için düzenledi. Bu nedenle Nietzsche, Nazi rejiminin bir tür ‘ev filozofu’ olarak kabul edildi.

Nietzsche’nin eserleri üzerindeki çalışmalar, Montinari ve Colli gibi İtalyan akademisyenler tarafından yürütüldü. Bu çalışmalar, Nietzsche’nin orijinal el yazılarını transkribe etmeyi ve doğru bir şekilde sunmayı amaçlıyordu. Ancak bu süreç, Derrida ve diğer filozoflar tarafından eleştirildi. Derrida, Nietzsche’nin eserlerinin anlamının sabitlenemeyeceğini ve her okuyucunun kendi yorumunu getirebileceğini savundu.

Husserl Arşivi’nin korunması ve düzenlenmesi, Van Breda’nın cesareti ve kararlılığı sayesinde mümkün oldu. Bu arşiv, sadece Husserl’in mirasını korumakla kalmayıp, birçok filozofun çalışmalarına ilham kaynağı oldu. Arşivlerin kamusal alanlarda korunması, hatıraların ve fikirlerin yaşatılması açısından büyük önem taşır.

https://aeon.co/essays/how-archives-can-make-or-break-a-philosophers-reputation

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.