İklim şokları

Toplum/Yaşam Haberleri —

İklim krizi / foto:AFP

İklim krizi / foto:AFP

  • Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi geçtiğimiz aylarda dünyanın bu yıl küresel ısınma eşiği olan 1.5°C’yi ilk defa geçtiğine dikkat çeken bir rapor yayınladı. İklim araştırmacıları 1,5'un artık geride kaldığını kabul ediyor. Bilim insanları “Küresel ısınma er ya da geç felaketle sonuçlanacak, ancak şimdilik inkar işe yarıyor.  Geri dönüşü olmayan bir yerdeyiz” diyorlar.

Dünyanın yıllık ortalama sıcaklığı, klimatologların küresel ısınmanın etkilerinin yoğunlaşmasını beklediği 1,5°C sınırına doğru ilerlerken, sosyal bilimciler insanlığın, insanlık tarihinde tehlikeli yeni bir döneme uyurgezer bir giriş yapmak üzere olabileceği konusunda uyarıyor. Araştırmalar, artan iklim şoklarının daha fazla toplumsal huzursuzluğu ve otoriter, milliyetçi tepkileri tetikleyebileceğini de gösteriyor.

Avrupa Birliği (AB) Copernicus İklim Değişikliği Servisi de geçtiğimiz aylarda dünyanın bu yıl küresel ısınma eşiği olan 1.5°C’yi ilk defa geçtiğine dikkat çeken bir rapor yayınladı. Rapora göre, Şubat 2023 ile Ocak 2024 arasında yıllık sıcaklık artışı 1.52°C’ye ulaştı.

2,7 santigrat dereceye doğru

2015 Paris Anlaşması ile belirlenen ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 2018 tarihli bir raporuyla da onaylanan 1,5 derecelik sınır, iklim eyleminin kaçınmaya çalıştığı bir uçurum kenarıydı. Ancak küresel sıcaklık verilerine ilişkin son analizler bu konuda sallantıda olduğumuzu gösterdi.

Büyük bir veri seti, eşiğin 2023'te zaten geçildiğini öne sürmüştü. Çoğu tahmin, bu yılın daha da sıcak olacağını söylüyor. Mevcut küresel iklim politikaları, dünyayı 2100 yılına kadar yaklaşık 2,7 santigrat derece ısınma yoluna sokuyor; bu da, bugün doğan çocukların ömrü boyunca modern insan uygarlığını tehdit edecek.

Oysa Paris müzakerecileri ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma çabası konusunda kasıtlı olarak belirsiz davrandılar ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ise hedefi 30 yıllık küresel ortalamalar bağlamına yerleştirdi. Nitekim Berkeley Earth'ün yıllık iklim raporu, Dünya'nın 2023'teki ortalama sıcaklığının, 1850-1900 sanayi öncesi ortalamanın 1,54 üzerinde olduğuna işaret ederken, bu, hedefin ötesine geçtiğimizi gösteren ilk adım oldu.

3 derece uygarlığın çöküşü

Ancak Viyana Doğal Kaynaklar ve Yaşam Bilimleri Üniversitesi'nden iklim araştırmacısı Reinhard Steurer, yanlış iklim propagandası bombardımanına uğrayan ve artan hayat pahalılığı ve bölgesel savaşlar yüzünden dikkati dağılan insanların bu konuyla pek de ilgilenmediğini söylüyor. "Asıl tehlike, çevremizde o kadar çok kriz var ki, iklim krizi için hiçbir çabanın kalmamış olması" dedi.

Steurer, 1,5 derecelik eşik gerçekten geçilene kadar, ki bazı yıllarda muhtemelen 2 santigrat dereceye yaklaşacak olmasına rağmen, büyük iklim kurumlarından herhangi bir resmi açıklama beklemediğini belirterek, "Sanırım çoğu bilim insanı 1,5'un artık geride kaldığını kabul ediyor. Gerçekleri kabul etmiyoruz, iyi bir iş yapıyormuş gibi davranıyoruz, o kadar da kötü olmayacakmış gibi davranıyoruz" diyor.

Geçmişe bakıldığında, 1,5 derecelik sıcaklık artışını iklim eyleminin işe yarayıp yaramadığının temel ölçüsü olarak kullanmanın kötü bir fikir olabileceğini ekliyor: "1,5 derecenin uyum sağlayabileceğimiz ve sonuçlarına katlanabileceğimiz bir iklim anlamına geldiğini, 2 derecelik ısınmanın gerçekten tehlikeli olduğunu, 3 derecenin ise uygarlığın çöküşü anlamına geldiğini her zaman anlatmalısınız.”

1,5 hedefinin ihlal edildiğine dair herhangi bir resmi bildirim bulunmadığından dolayı, daha fazla bilim insanının en kötü durum sonuçları hakkında kamuoyuna konuşmasını umuyor.

Steurer, "Bilim insanlarının toplumsal çöküş ve buna nasıl hazırlanılacağı hakkında daha fazla konuşması gerçekten bir fark yaratırdı çünkü bu, artık bunun 1,5 dereceden çok daha somut bir şekilde gerçeğe dönüştüğünün sinyalini verecektir" diyor.

Er ya da geç felaket

Pek çok sosyal bilimci gibi Steurer de, 1,5 derecenin üzerindeki ısınmanın yol açtığı, giderek şiddetli hale gelen iklim şoklarının, insanlar kolay yanıtlara ulaştıkça siyasi olarak yansımalarından endişe ediyor. "Bu genellikle inkardır, özellikle de konu sağ partiler olduğunda" diyor ve ekliyor: "Küresel ısınma er ya da geç felaketle sonuçlanacak, ancak şimdilik inkar işe yarıyor. Ve bir sonraki seçim için önemli olan tek şey bu."

West of England Üniversitesi'nden emekli profesör, sosyal politika araştırmacısı Paul Hoggett, 1,5 derecelik hedefin bilimsel kökleri, 2000'li yılların başlarında Exeter Üniversitesi'nde düzenlenen iklim konferansında bilim insanlarının bu ısınma seviyesinin üzerinde geri dönüşü olmayan iklim değişikliği noktalarını tetikleme risklerini ilk kez dile getirmesiyle sonuçlanan araştırmalara kadar uzanıyor.

Paul Hogget günümüzün siyasi ve sosyal ortamında 1,5 sınırının aşılmasına ilişkin büyük bir duyurunun, "otoriter milliyetçilik biçimlerinin acımasız yükselişinin" damgasını vurduğu bir siyasi ortamda aşırı inkarla karşılanabileceğini söylüyor: "Papa'nın bizzat yapacağı bir duyuru bile, küresel elitin gözümüzü boyamaya çalıştığının bir başka işareti olarak algılanacaktır."

Giderek artan sayıda sağcı anlatının bunu bir dizi yalan olarak gördüğünü ekliyor.

Hoggett 2023 tarihli bir makalesinde iklim krizinin bariz bir çözümü olmayan durumlardan biri olduğunu yazmış. “Kayıp Cennet mi? İklim Krizi ve İnsanlık Durumu” isimli yeni kitabında Hoggett, iklim acil durumunun otoriter milliyetçiliğin en büyük itici güçlerinden biri olduğunu ve krizin ilham verdiği terör ve kaygıdan yararlandığını söylüyor.

“Böyle büyük bir belirsizliğin olduğu zamanlarda, popülizm, otoriterlik ve totaliterlik gibi siyasi hareketlere etkili bir destek sağlayan gerçek bir toksik toplumsal duygu salgını ortaya çıkabilir" diyor.

Fosil yakıt endüstrisi biliyor

Kuzey Amerika İklim Psikolojisi İttifakı'nın eş başkanı psikoterapist Rebecca Weston da, "İnsanların etkileyemeyecekleri şeylerle yüzleşmekten hoşlandıklarını sanmıyorum ve travma sırasında insanlar, hissedilmesi dayanılmaz olan şeyleri hissetmemek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. 1,5 derecelik sınırın yakında ihlal edilmesinin kamuoyunu rahatsız etmemesinin bir nedeni de bu olabilir” diyor.

“Kendimizi korkudan koruyoruz, gelecek nesiller adına kendimizi derin acılardan koruyoruz, kendimizi suçluluk ve utançtan koruyoruz. Ve fosil yakıt endüstrisinin de bunu iyi bildiğini düşünüyorum."

Weston, 1,5 derecelik ısınma sınırının önemine dikkat çeken kişilerin, insanların psikolojik güvenliğini ihlal ettikleri için dışlandıklarını da belirtiyor. "Toplumların bunu duygusal olarak dayatma şekli gerçekten çok çarpıcı" diye ekliyor.

Bu çatışmalara yol açacak

Amerikan Üniversitesi Uluslararası Hizmet Okulu'nda profesör ve Çevre, Toplum ve Eşitlik Merkezi'nin yöneticisi olan sosyolog ve yazar Dana Fisher ise 1,5 derece eşiğini geçmenin “iklim hareketi öncülüğünün ateşini körükleyeceğini” söylüyor. “Kendimizi Kurtarmak: İklim Şoklarından İklim Eylemine” adlı yeni yazdığı kitapta ana hatlarını çizdiği bu tehlikeli zincirleme reaksiyondan da bahsediyor Fisher: "Büyük bir aktivizm döngüsünün genişlediğini gördüğünüzde, özellikle sivil haklar döneminde gördüğümüz gibi şiddet içermese bile aktivizm daha çatışmacı hale geldikçe, karşı hareketlerde bir artış oluyor" diyor. "Bu da çatışmalara yol açacak" Tarihsel kayıtlara bakıldığında, sivil itaatsizliğe yönelik baskıcılığın genellikle şiddetin başladığı yer olduğunu söylüyor. Almanya'daki polis baskınları ve hatta iklim aktivistlerine yönelik tutuklamalar ve Birleşik Krallık ile diğer ülkelerdeki benzer baskıcı önlemlerle bu modelin tekrarlanacağına dair işaretler var. “İnsanların iklim eylemi için yaptıkları kadar, iklim eylemine karşı da baskı yapmalarının üzerinde konuşulması gereken önemli bir hikaye olduğunu düşünüyorum" diyor.

İklim değişikliğiyle etkili bir şekilde mücadele eden bir hükümetin, net bir kazanan ve kaybeden olmadığından emin olarak bununla başa çıkmaya çalışacağını, ancak 1,5 sınırını aşmanın getirdiği iklim şoklarının toplumsal gerilimleri daha da kötüleştireceğini ve yoğunlaştıracağını söylüyor. "Yangınlardan çıkan duman, aşırı sıcaklık, su baskını veya geleceğini bildiğimiz diğer olaylar nedeniyle yılın belirli zamanlarında dışarı çıkamayacağınız daha fazla bölge olacak. Bu sadece daha fazla insanı koltuklarından kalkıp aktivist olmaya teşvik edecek." diyor.

Geri dönüşü olmayan bir yerdeyiz

Yakın zamanda ünlü iklim araştırmacısı James Hansen ise, ısınmanın birkaç on yıl içinde 2 derecelik bir ısınmaya yol açacak bir hızla arttığını gösteren makalesinde gezegenin 1,5 derece sınırını aştığı konusunda kamuoyunun bilgisizliğinin, "daha ne kadar süre güç sahiplerinin sis perdelerini dağıtıp önemli bir şey yapıyormuş gibi davranabileceklerine” bağlı olduğunu söylüyor.

“1,5 kurgusunu koruyabildikleri sürece işlerini yaptıklarını iddia edebilirler” diyor. "Bilim camiası onların yanına kalmasına izin verdiği sürece sahtekarlık yapmaya devam edecekler."

Ancak Kaliforniya'da iklim bilimci ve aktivist olan Peter Kalmus, 1,5’yi geçtiğimiz farkına varıldığında bile bunun sosyal ve politik tepkileri pek değiştirmeyebileceğini söylüyor.

"Yeterli sayıda insan umursamıyor" diyor. “2006'dan beri iklim aktivistiyim. Pek çok şey denedim, pek çok konuşma yaptım ve hâlâ insanların bunu umursaması için ne gerektiğini bilmiyorum. Belki de asla umursamayacaklar.”

Bu önemli iklim eşiğinin kenarında kalmanın Kalmus'un "derin bir hayal kırıklığı, üzüntü, çaresizlik ve öfke" hissetmesine neden olduğunu söylüyor. "Bunu uzun zamandır hissediyorum. Ancak şimdi, bu geri dönüşü olmayan yerin daha da derinlerine indikçe, umursamıyor gibi göründüğümüzde, her şey daha da gerçeküstü geliyor.”

"Aslında kimse kesin olarak bilmiyor ama dünyanın sıcaklığının 1,5 derecenin altında kalması hala fiziksel olarak mümkün ama herkes istese bile fosil yakıtları bu kadar hızlı durduramayız. İnsanlar ölür. Geçiş hazırlık gerektirir.” Ve bu geçişi yapmak istemeyen pek çok insan olduğunu söylüyor Profesör Kalmus.

"Fosil yakıtları yaygınlaştırmaya aktif olarak devam etmek isteyen, aşırı güce sahip sömürücü kapitalizmden başlıca yararlananlar; milyarderler, politikacılar, CEO'lar, lobiciler ve bankacılar var. Ve bu güçlü insanları durdurmak isteyen çok az kişi de, bunu yapmak için nasıl yeterli güce sahip olacaklarını çözemedi" diyor.

Kalmus iklim etkilerinin gelecekte de kötüleşmeye devam edeceğini belirtiyor ve ekliyor: "Fosil yakıtlara son vermeyi seçene veya bir medeniyet olarak artık daha fazla fosil yakıt yakacak kadar organize olamayana kadar hiçbir üst sınır yok. Hareketin daha da radikalleşme zamanının geldiğini düşünüyorum. Fosil yakıt sebepli küresel ısınmayı durdurmak, insanlık ve gezegen için bir ölüm kalım meselesi; ancak çoğu insan henüz bunun farkına varmadı.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.