Sessiz katil
Toplum/Yaşam Haberleri —
- İklim değişikliğini bir sağlık sorunu olarak ele alınmasını isteyen bilim insanları, çok daha fazla can kaybına neden olduğu için sıcak havayı “sessiz bir katil” olarak nitelendiriyor.
Sıcak hava, çoğu insanın fark ettiğinden çok daha fazla can kaybına neden olduğu için, tıp dünyası sıcak havayı “sessiz bir katil” olarak nitelendiriyor. Nature Medicine dergisinde yayımlanan son çalışmaya göre, insanlar son 20 yıl içinde artan sıcaklıklara uyum sağlamamış olsalardı, 2023’teki yıkıcı ölüm oranı yüzde 80 daha yüksek seviyede olacaktı.
Barselona merkezli olan ve küresel sağlık sorunları üzerine araştırmalarıyla tanınan IS Global adlı enstitüden çevre epidemiyologu ve çalışmanın başyazarı olan Elisa Gallo, toplulukların sıcak havaya uyum sağlama çabalarının etki sağladığını kaydetti. Ancak sıcak havayla bağlantılı ölüm sayılarının hala çok yüksek olduğunu hatırlatan Gallo, “Avrupa, küresel ortalamanın iki katı hızında ısınıyor. Dolayısıyla başarılarımızla yetinemeyiz” diye konuştu.
Sıcak hava dalgaları, fosil yakıtların yakılması ve doğanın yok edilmesi sonucu daha sıcak, daha uzun ve daha yaygın hale gelmiş durumda. Öyle ki, küresel olarak 2023 bugüne kadar kaydedilen en sıcak yıl olurken, bilim insanları 2024’ün yakında bu unvanı almasını bekliyor.
Araştırmacılar, Birleşik Krallık, Norveç ve İsviçre gibi daha serin Avrupa ülkelerinde rahatsız edici derecede sıcak günlerin görülme sıklığında en çok artış yaşanacak ülkeler olduğuna dikkat çekti. Öte yandan araştırma bulguları, sıcak hava koşullarına daha iyi uyum sağlayan ama kavurucu sıcaklıklara daha fazla maruz kalan Güney Avrupa’da ise ölüm sayısının en yüksek olmaya devam edeceğini de gösterdi.
Yunanistan, İtalya, İspanya
Açık Radyo’nun haberine göre bilim insanları, 2023’te sıcak hava ile ilişkili ölüm oranının milyon kişi başına 393 ölüm ile en yüksek Yunanistan’da gerçekleştiğini, bu ülkeyi milyon kişi başına 209 ölüm İtalya’nın ve milyon kişi başına 175 ölümle de İspanya’nın takip ettiğini buldu.
2003 yılında, bir sıcak hava dalgası kıta genelinde 70 bin kişinin ölümüne yol açmış ve yetkilileri hayat kurtarmak için erken uyarı sistemleri ve önleme planları kurmaya zorlamıştı. Ancak 2022’de yaşanan ve 60 binden fazla can alan rekor kıran sıcak hava dalgası, araştırmacıları bu önlemlerin ne kadar etkili olduğunu merak etmeye itti.
İklim değişikliği bir sağlık sorunu
Bilim insanları, söz konusu araştırma için yüzyılın başından itibaren farklı zaman dilimlerinde sıcaklığın sağlık üzerindeki etkilerini modelledi ve geçen yılki ölüm sayısını 47 bin 690 olarak tahmin ettiler. 2023’teki sıcaklıkların 2000-2004 döneminde etkili olması durumunda ise ölüm oranının o dönem için %80 daha yüksek olacağını da ortaya koydular.
Araştırmanın başyazarı Gallo, iklim değişikliğine uyum sağlamak ve sıcaklık artışını hafifletmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu vurguladı ve ekledi: “İklim değişikliği, bir sağlık sorunu olarak ele alınmalıdır.”
Daha az beton ve serin şehirler
Bilim insanları, hükümetlerin daha fazla park ve daha az beton içeren serin şehirler tasarlayarak, insanları yakın tehlike konusunda uyaran erken uyarı sistemleri kurarak ve sağlık sistemlerini güçlendirerek, insanları sıcak hava dalgalarından koruyabileceğine de dikkat çektiler.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi NOAA’dan yapılan açıklamada, Temmuz’da ölçülen ortalama küresel yüzey sıcaklığının 20. yüzyıl ortalamasının 1,21 derece üzerinde olduğu bildirildi.
NOAA’nın 175 yıllık küresel verilerine göre tarihin “en sıcak Temmuz” ayı, aynı zamanda üst üste en yüksek sıcaklıkların yaşandığı 14. ay oldu.
Denizler ısınıyor
İnsanlığın doğumundan bugüne kadar geçen sürede hiç görmediği sıcaklıkları bugün yaşıyor olmamız elbette gezegenin her bölgesinde tahribata yol açıyor. Bunlardan biri de denizlerde gerçekleşmekte. Yapılan yeni bir araştırma, insan kaynaklı iklim değişikliğinin etkilerini tarihi bir bağlamda ele alması açısından nadir olma özelliğine sahip. Avustralya’daki üniversitelerden bir grup bilim insanı, mercanlardan örnekler alarak, ağaçların halkalarını sayar gibi, farklı örnekleri analiz etti ve 1618 yılına kadar yaz ayı okyanus sıcaklıklarını ölçtü.
Gemi ve uydu verileriyle birlikte yapılan araştırmaya göre, yüzlerce yıl boyunca sabit kalan okyanus sıcaklıklarının 1900 yılından itibaren insan etkisiyle yükselmeye başladığı sonucuna varıldı. Çalışmayı kaleme alan bilim insanları, 1960’tan 2024’e kadar, Ocak-Mart döneminde her 10 yılda ortalama 0.12 derece ısınma gözlemlediler.
Adalar yaşanmaz hale gelecek
Pasifik bölgesi ve çevresinin iklim krizinden en çok etkilenen alan olduğu kesin. Panama’nın kuzey kıyısında yer alan küçük mercan adası Gardi Sugdub’da yaşayan 300 aile, hükümet tarafından inşa edilen yeni konutlara taşınıyor.
Haziran ayında başlayan göç, Latin Amerika’da iklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleştirilen ilk planlı tahliye olarak dikkat çekiyor. Adanın ve çevresindeki diğer adaların büyük bir kısmı deniz seviyesinin sadece bir metre üzerinde bulunuyor ve deniz seviyesi her yıl 3.4 milimetre yükseliyor. Smithsonian Tropikal Araştırma Enstitüsü’nden Steve Paton’a göre, bu adalar yüzyılın sonuna kadar yaşanamaz hale gelecek.
Guna halkı
Ancak iklim değişikliği yüzünden insanların evlerinden göç etmek zorunda kalması karmaşık bir durum. Gardi Sugdub Adası’nın yaşlı sakinleri, yağışlı mevsimdeki sellerin daha sık hale geldiğini ve su seviyesinin yükseldiğini fark etmiş olsalar da, son 20 yıldır en büyük endişeleri hijyen sorunları oldu. Artan nüfus, adadaki yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı; çocukların oyun alanı kalmadı, su temini yetersiz hale geldi.
Guna halkı, bu taşınmanın büyük bir kültürel kopuşa neden olmayacağını düşünüyor. Zira, iki yüz yıl önce İspanyol sömürgecilerin baskısından kaçmak için adalara taşınmadan önce anakarada yaşamışlar. Bu taşınma, aynı zamanda daha iyi konut, hijyen ve eğitim gibi diğer kalkınma hedeflerini de desteklediği için başarılı bir örnek olarak görülüyor.
Gardi Sugdub’dan başlayan bu planlı tahliye, toplulukları karar alma süreçlerine dahil ederek birçok ihtiyaca yanıt verdiği için başarı şansı yüksek bir model olarak öne çıkıyor.
İklim krizi ruhsal hastalıklara yol açıyor
Lancet’ta yayınlanan bir araştırmaya göre, gençler arasında artışa geçen ruhsal hastalıklar ele alındı. Araştırmada; nesiller arası eşitsizlik, sosyal medyanın yaygınlaşması, güvencesiz istihdam ve iklim krizinin, gençler arasında ruhsal hastalıklarda "tehlikeli ve endişe verici" bir küresel artışa yol açtığına dikkat çekildi. 10-24 yaşlarındaki kişilerde görülen sağlık sorunlarının yüzde 45'ini ruhsal hastalıkların oluşturduğuna işaret edilen araştırmada, küresel sağlık bütçelerinin yalnızca yüzde 2'sinin bu alandaki hizmetlere ayrıldığı kaydedildi. HABER MERKEZİ