İmralı'da itirazları engelleme oyunu

Sevda Çelik Özbingöl

Sevda Çelik Özbingöl

  • DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, İmralı’daki mutlak tecridin sorumluları hakkında yasal işlem talep ettiklerini söyledi.
  • Eşsözcü “Disiplin cezalarının yasal itiraz süreçlerinin işletilebilmesi için avukatlara tebliğler yapılmayarak itirazlar fiilen imkânsız hale getiriliyor” dedi.

     

İmralı için görüşme başvurularına yanıt verilmeyen DEM Parti'nin Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, sadece hukuki değil, insani, toplumsal, politik ve siyasi sonuçları olan bu mağduriyetin giderilmesi ve hukuka işlerlik kazandırılması konusundaki taleplerinde ısrar ettiklerini; başvurularını da tekrarlayacaklarını söyledi.

DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüleri Sevda Çelik Özbingöl ve Öztürk Türkdoğan, 25 yıldır İmralı Adası’ndaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tek kişilik hücrede ağır tecrit altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmek için Cuma günü Adalet Bakanlığına başvurdu. Jinnews'e konuşan Sevda Çelik Özbingöl, ciddi anlamda hukuki ihlallerin ve tecridin devam ettiğini söyledi. Sevda Çelik Özbingöl, "En son  Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin ve CPT’nin raporlarının yanı sıra ülke içerisindeki birçok sivil toplum kuruluşunun yaptığı tespitlerle bir ihlalin mevcudiyeti kamuoyunun ve bizim gündemimizde. Mevcut yasal düzenlemeler, hiçbir ayrım yapılmaksızın bütün tutuklu ve hükümlüler için uygulanmalı. Bütün demokratik kamuoyu, Kürt halkı ve Kürt sorununa barışçıl çözüm bekleyen bütün kesimler, İmralı'daki durumu ciddiye alıyor. Dolayısıyla İmralı'daki görüşmelere ilişkin aksaklıkların basit bir aksaklık olmadığını biliyoruz” dedi.

Verilen cevaplar hukuki değil

Avukatların, ailelerin, kurum ve kuruluşların başvurularına verilen cevabın hukuki olmadığını, özellikle de orada hukukun işletilmesinde açık bir aksaklığın mevcut olduğunu kaydeden Sevda Çelik Özbingöl, şöyle devam etti: "18 Mart 2014'te AİHM aracılığıyla verilen bir ihlal kararı ve akabinde de 2011 sürecinden başlayan görüş yasaklarıyla 8 yıl devam eden bir parçalı hukuk ihlaline tanıklık ettik. En son 25 Mart 2021'de aile görüşü, 7 Ağustos 2019'da son avukat görüşünün gerçekleştirilmiş olması, açıkçası vahim bir tarihi işaret ediyor. Zira AİHM’e ve BM’ye yapılan başvurular çerçevesinde de ihlal söz konusu. İnsan hakları kurum ve kuruluşlarının talepleriyle beraber yapılan bir başvuru, ancak İmralı'daki uygulamanın bir istisna olduğu söyleniyor. Yasal anlamda böyle bir istisna uygulamasının mevcut olmadığını bütün hukukçular biliyor.”

İtirazlar imkansızlaştırılıyor

Adalet Bakanlığına yapılan başvurulara işaret eden Sevda Çelik Özbingöl, şunları söyledi: “Sayın Abdullah Öcalan’la kalan Veysi Aktaş, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım’ın avukatları aracılığıyla yapılan başvurularda verilen cevapların çoğunda ‘elde olmayan sebeplerden kaynaklı görüşmelerin gerçekleştirilemeyeceği’ söyleniliyor. Bu gecikmelerin de bu sebepten ötürü makul olduğu söyleniliyor. Şimdi biz hukuki olarak açıklanabilir bir cevap olmadığını ve kanunsuz olduğunu biliyoruz, çünkü bu süreçte görüşmelerin engellenmesinin en önemli gerekçelerden biri verilen disiplin cezaları. Disiplin cezalarının yasal itiraz süreçlerinin işletilebilmesi için de avukatlara tebliğlerinin yapılması gerekiyor ama bunların da yanıtsız kaldığını çok iyi biliyoruz. Tebliğler yapılmayarak, itirazların fiilen imkânsız hale getirildiğine de tanıklık ettik. Bu temelde hukuku uygulamayan, kanunu da mevzuatı da hiçbir ayrım yapmaksızın uygulamak zorunda olan sorumlularla ilgili de işlem yapılmasını talep ettik."

Yasal işlem başlatma talebi

Mutlak iletişimsizlik hali olarak tarif edilen hukuka aykırı uygulamanın sonlandırılması ve mutlak iletişimsizlik haline sebep olan, hukuku uygulamayarak bu sonucu oluşturan kişiler hakkında da yasal işlem başlatılmasını istediklerini belirten Sevda Çelik Özbingöl, "Akabinde de görüşme talebimizi ilettik. Bize bir cevap verilmesini bekliyoruz, ancak bugüne kadar yaptığımız başvurularda bir cevabın verilmeme olasılığı da mümkün, çünkü hukuken izahatı yapılabilecek, cevabı olmayan bir uygulama. Bu temelde kanuna aykırı olan, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere, iç yargı mekanizmasındaki infaz yasası hükümlerine aykırı uygulamanın hukuki bir cevabının olmadığını biliyoruz. Sadece hukuki değil, insani, toplumsal, politik ve siyasi sonuçları olan bu mağduriyetin de giderilmesi ve hukuka işlerlik kazandırılması konusunda da talebimizin takipçisi olacağız. Olmazsa biz taleplerimizi ve başvurularımızı da tekrarlayacağız” şeklinde konuştu.

Cezai sorumlulukları da mevcut

Adalet Bakanlığının vekillerin yaptığı başvuruya yazılı olarak gönderdiği yanıtta tecridin olmadığını söylemesi ve cezalara itiraz edilmediği iddiasına işaret eden Sevda Çelik Özbingöl, şunları belirtti: “Biz bu noktada yapılan işlemin, hukuka ve kanuna aykırı olduğunun farkında olmak olarak tanımlıyorum. Eğer bunun farkındaysa ki her hukukçunun kanuna, mevzuata dayalı bir düzenlemeye dair yükümlülüğü olan herkesin, kanuna uygun davranması gerekiyor. Herkesin de yükümlülüğü ve cezai sorumlulukları da mevcut. Belki şu an bir yaptırımla karşılaşmamış olabilirler, ancak yapılan işlemin kanuna aykırı olduğu gerçekliğini ortadan kaldırmıyor. Zira kanunen izahatının yapılamayışı da bundan kaynaklanıyor. Biz kanuni ve yasal çerçevede sorumluluğu bulunan herkese bakanlık, yargı mercileri, ilgili ceza ve tevkif evleri genel müdürlüğü çerçevesindeki bütün sorumlu görevlilerin kanun çerçevesinde görevlerini yerine getirmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

Raporladıklarının takipçisi olmalı

Uluslararası kurumların sorumluluğunu hatırlatan Sevda Çelik Özbingöl, CPT’nin en son 5 Ağustos 2020'de bir açıklama yaptığını ve o tarihten sonraki son görüşmenin 2021’de gerçekleşen telefon görüşü olduğunu anımsattı. Raporları takip etmenin önemli olduğunu kaydeden Sevda Çelik Özbingöl, şunları ekledi: “Sadece hukuka aykırı bazı tespitlerin yapılması değil, tespitlerin akabinde çözümlerin üretilip üretilmediği, kanuna aykırılıkların ya da usulsüzlüklerin giderilip giderilmediği konusunda da bu raporlamaları yapanların sorumlulukları olduğunu düşünüyoruz. Kamuoyunu bilgilendirmeleri gerektiği kanaatindeyiz. Ciddi bir yükümlülükleri var. Beklentimiz de bu temelde.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.