İmralı'da siyaset yapmak
Forum Haberleri —

imralı
- Ortadoğu halklarının kaderi üzerinde belirleyici etkisi olan İmralı satrancının büyük hamle ustası tarihsel fırsatlar yaratıyor. Öyle ki, bu büyük bilge karşısında karşı yıllardır oyun kuran Hakan Fidan büyük şok yaşıyor. İmralı satrancını çok iyi okumak gerekiyor.
TOLA WELAT
Kürt demokrasi baharının mimarı Önder Öcalan’ın zamanın ruhunu okuyan ve yön veren feraseti bir kere daha kanıtlanmış oldu. Önder Öcalan'ın demokratik toplum ısrarı ve inşacılığı karşısında Türkiye ulus- devlet rejiminin tüm varyantları bir bir çözülme yaşıyor. Kürt özgürlük baharı, tüm toplumun ortak geleceğini kurtaracak tek alternatif olarak kendisini kurumlaştırıyor. Türkiye'nin kamusal belleği, yönetim biçimi ve toplumsal zihniyeti demokrasiye alerjilidir. Barış kültürü zayıf ve statiktir. Demokratik dönüşüm yaşayan Kürt halkının ise demokratik barış kültürü canlı ve dinamiktir. Buna karşın, topluma karşı ceberut darbeler sistematiği yıllardır toplumun sessizliğinden güç devşiriyor ve yaşam buluyor. Türkiye toplumu, tam da Kürt halkının demokrasi formu ve diriliş bayramı olan Newroz'da üstündeki ölü toprağı atarak öcü gibi baktığı demokratik direniş için kamusal alana çıkmaya başladı. Bu cesaretin ana kaynağı, Önder Öcalan’ın toplumda karşılık bulan Demokratik Devrim manifestosudur. Yaşamı özgürce hissetme gücü, faşizme karşı anıtsal duruşlar gerektirir. Kürt halkının yıllardır verdiği demokratik mücadele, bu baş eğmez anıtsal duruşa fazlasıyla sahiptir. Herkes artık Kürt halkının bu demokratik direniş modelini örnek alıyor.
Kayyum rejimi, darbe mekanizmasıdır
Türkiye'de çözülme yaşayan faşizan rejim, bu demokratik hamleye klasik şiddet ve bastırmayla toplumun dip dalgasına, demokrasi talebine darbe vurmayı amaçlıyor. Sokak gücünden yoksun bir muhalefet hiçbir şey başaramaz. Artık Gezi'den önemli dersler çıkarılmalıdır. Diktatörün örgütlü faşizmine karşı tek yol demokratik devrim seferberliği ve tek yöntem ise kesintisiz sokak direnişidir. Faşist diktatörlüğün İstanbul merkezli hamlesi, Kürt özgürlük baharına ve Önder Öcalan'ın demokrasi manifestosuna direkt verilmiş bir derin devlet darbe refleksidir. Erdoğan’ın Gestapo emir erleri, polisler, hâkim ve savcıları toplum üstünde terör estiriyor. Faşizm rejimi, toplumsal siyaset ve kamusal alanı toptan işgale çıkmış. Toplumsal muhalefetin tüm demokratik kurumlaşmaları, kazanımları ve ittifakları yok edilmek isteniyor. Siyasetin tümden iptali söz konusu. Toplumun siyasi iradesi yok sayılıyor ve her türlü demokratik örgütlülük “terörize” ediliyor. Kayyum rejimi, bir faşizm darbe mekanizması olarak toplumsal alanın tümünde hayata geçiriliyor. Topluma karşı darbe dinamiği aktifleştirildi ve toplumun tüm kesimleri üzerinde test edilmeye başlandı. Böl, parçala ve yönet stratejisini özel savaş yöntemleriyle hayata geçiren neo İttihat Terakki projesi, eğer güç bulabilirse Kürt halkına da Tamil soykırım modelini hayata geçirmeyi amaçlıyor.
Gerçeklikten kopmak yeni trajedilere yol açar
Dinci, milliyetçi ve cinsiyetçi salgın demokrasiyi mezara gömüyor. Çağdan düşmüş bu faşizm zihniyeti buna itiraz eden herkese deli (terörist, hain vb.) yaftası yapıştırıyor. Yasama, yürütme ve yargı kayıtsız şartsız Saray’ındır diyor. Daişist cepheye oynayanlar biraz daha Emevi hayalleri satsın! İsrail'e alan açan koçbaşı sahte Pirus zaferleri naraları atarken paradoksa bakın, sürüleştirdiği tebaası herkesi emperyalizm işbirlikçisi ilan ediyor. Emevi Camii'nde namaz kılıp ağlama duvarına hizmet etmek ancak siyasal İslamcılara yakışan bir “U” dönüşüdür. Siyasal dincilik ve ırkçılık koalisyonunun amacı, Nazi ruhunu taşıyan fanatizme dayalı yeni ulus- devlet örgütlenmesidir. Sürüleşmiş kitleler, siyasi beyin yıkamaya tabi tutulmuş yığınlardır. Faşizm melankolisi ve popülist şizofreni salgınına tutulmuş toplum yapısı hayra alamet değil. Doğal gelişimini tamamlamamış bir topluluk nefret salgılıyor. Keskin uçlar toplumu bu saldırganlık ve şiddet üreten yıkıcı cehalet sarmalından besleniyor. Çarpık kitle şiddet kültürü, kendisiyle yüzleşmekten ve hesaplaşmaktan korkan ve kaçan bir toplum gerçekliğinin varlığına işaret ediyor. Kavrayış yoksunluğu, toplumsal tutkudan yoksunluk ve gerçeklikten kopmuşluk yeni trajedilere davetiye çıkarıyor.
Patolojik kitle histerisi oluşmuş
Otoriteye itaat eden yandaş sürü psikolojisi, ötekileştirenleri kimliksizleştirme ve itibarsızlaştırma saldırılarında sürekli araçsallaştırılıyor. Patolojik kitle histerisi diri tutulmaya çalışılıyor. Zulüm yapan, zulme uğrayanı suçluyor. Türkiye toplumunun iç dinamiklerine tümden nüfuz etmiş militarist yapı çok güçlü. Tarihsel korkuyu körükleyen devlet aklı, toplumu sürekli “Sevr sendromu” ile korkutarak her türlü demokratik girişimi ve yüzleşmeyi bastırıyor. Toplumsal bilinç altında demokratik değişim ve dönüşüm dinamiği düşmanlaştırılmış durumda. Soykırım geçmişine sahip tarihiyle yüzleşemeyen Türklük inşası sorunun asıl kaynağıdır. İttihat Terakki, derin toplum mühendisliği tarafından biçimlendirilen siyasi ve askeri vesayet sistemi hala varlığını güçlü bir şekilde koruyor.
Bir toplumsal tufan gelişiyor
İşgalci Türk dış politikası dünya ve bölge genelinde fiyaskoyla sonuçlandı. Sürekli iç ve dış düşman yaratma furyası da artık ters tepiyor; Kıbrıs üzerinden Yunanistan düşmanlığını siyasete dönüştürmek, Karabağ-Azerbaycan üzerinden milliyetçiliği körükleyerek ve tahkim ederek soykırım mağduru Ermenistan'ı düşmanlaştırmak, Rojava ve Güney Kürdistan statüsünü hedef göstererek içeride dışarıda Kürt halkına karşı Türkleri düşmanlaştırmak da miadını doldurmak üzere. ABD-İsrail-Suudi-Birleşik Arap Emirlikleri-Kıbrıs-Yunanistan denkleminde Türkiye yok. “Ortadoğu’da önemli bir yemeğin davetli listesinde adınız yoksa bir de menüye bakın. Adınız orada olabilir” tespiti bir kere daha doğrulanmış oluyor. Oysa “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” manipülasyonları ile herkesi düşman gösterirken etrafını yarattığı düşmanlıklarla kuşatıldığını görmeyecek kadar bir politik körlük yaşıyor. Türkiye, kutuplaşmış iç dinamikler yüzünden dış müdahalelere açık hale gelmiş bir ülke. Doğu despotizmine teslim olan, bunda ısrar eden bir ülke profili var karşımızda. Tarihsel nefretler ülkesinin kötü imajının kodları çok derinlerde saklı. PKK’nın tasfiyesiyle taban bulma hayalleri kuran ve pusuda bekleyen devletin aparatı işbirlikçi Kürtler de olup bitenden dersler çıkarıp kenara çekilmelidir. Bu dipten gelen toplumsal tufan sonunda onları da yutacaktır. Tarihsel hatalarını telafi edecek arayışlar içerisine en acilinden girmelidirler. İşte Önder Öcalan, Türk faşizmine ve işbirlikçilerine Ortadoğu Balkanlaştırılırken tercihinizi kaostan yana yapmayın, bu çılgınlığının sonu hüsrandır diyor. Demokratik bir çözümle halklar barışla hep birlikte kazansın, çıkış yolunu gösteriyor.
İmralı’da büyük oyun
3. Dünya Savaşı kızışırken bir kıyamet kavşağından geçiyoruz. Savaş tamtamları durmaksızın çalıyor. Barış bilgesi Önder Öcalan, tarihsel bir hamle ile Türk faşizmini ve işgalci, soykırımcı çizgisini demokratik barış zeminine gelmeye mecbur bıraktı. Ortadoğu halklarının kaderi üzerinde belirleyici etkisi olan İmralı satrancının büyük hamle ustası tarihsel fırsatlar yaratıyor. Öyle ki, bu büyük bilge karşısında karşı yıllardır oyun kuran Hakan Fidan büyük şok yaşıyor. İmralı satrancını çok iyi okumak gerekiyor. Kürt aklı çok önemli bir politik deneyime sahip. Sahanın büyük fotoğrafını iyi okuyor. B-C-D planlarını çoktan oluşturmuş durumda. Küresel diplomatik temaslarda somut paradigma çözüm öneriyorlar. Kürt takıntısı ve fobisinin artık kimseye bir faydası yok.
Bu son şanstır
Faşizm bir hastalıktır ve Türk toplumunun %90'ını zehirlemiştir bu hastalık. Siyasi hayat kayıtsızlığı ve suskun suç ortaklığı artık son bulmalıdır. Faşizmle hayat arasındaki kavgada hayattan yana olmak gerekiyor. Zihinsel kötürümün çaresi demokratik aydınlanmadır. Bu aydınlanmayı yaşayan Kürt halkı, Ortadoğu halklarına demokrasi taşıyıcı gücüdür. Demokratik toplum paradigması temelinde kendisini örgütleyen ve değişim dönüşüme hazırlayan Kürt halkı, şimdi de dinci, milliyetçi faşizm rehinesi Türk toplumunu demokratik dönüşüm sürecine çekiyor. Demokratik muhalefet bilinci geliştiriyor. Muhalefetsiz toplum yaratma projesinde gedikler açıyor. Önder Öcalan ve PKK, Türkiye’yi demokratik dönüşüm potasına soktu. Faşizm tarafından üretilen, yaratılan kategorik algıyı aşma gücü ve bilincini topluma aşıladı. Önder Öcalan, ezberleri bozarak ve kısır döngüleri kırarak yeni bir çıkış noktası bulmak isteyenleri demokratik ve onurlu bir barışın öz savunma seferberliğine çağırıyor. Direnmek ve direnenlere destek vermek gerekiyor. Yarınlara özgürlüğü miras bırakmak için bu şarttır. Zamanın ruhunu yakalayıp her türlü zulüm ve faşist kalkışmaya karşı çıkmak, insan olmanın da gereğidir. Bu son şanstır. Toplumsal öz savunma, demokratik barışın güvencesidir. Savaş baronlarına karşı barışı inşa etmek, toplumu barış için eğitmek, barışın siyasetini üretmek ve toplumu buna katma, aydınlatma ve kavratma görevi herkesi bekliyor.