Güncel

Bin yıllık kardeşlik…

Forum Haberleri —

Kurdistan

Kurdistan

  • Tarihsel gerçekler, halklar arasındaki ilişkilerin statik olmadığını, aksine siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklere bağlı olarak sürekli değiştiğini gösteriyor. Tarih, zaman zaman işbirliği, zaman zaman çatışma içeren bir tablo sunmaktadır.

ŞAHİN KUCİN

Sıkça dile getirilen bir söylem vardır; Türkler ile Kürtlerin bin yıldır kardeşçe yaşadığı. 

Peki, tarih gerçekten bu iddiayı doğruluyor mu? Yoksa geçmiş daha karmaşık ve inişli çıkışı bir süreci mi işaret ediyor? Bu yazıda iki halk arasındaki ilişkileri tarihsel bağlamda ele alarak İşbirliği ve çatışma dönemlerini anlamaya çalışacağız.

Kürtler, Mezopotamya, Anadolu'nun doğusu ve İran'ın batısında binlerce yıldır varlık gösteren köklü bir halktır. Tarih sahnesine çıkışları M.Ö dönemlere uzanır. Medeniyetin doğuşuna tanıklık eden Kürtler, bölgenin etnik, kültürel ve siyasi dokusunun şekillenmesinde önemli roller oynamışlardır.

Türkler ise Orta Asya bozkırlarında gelişen göç hareketleriyle farklı coğrafyalara yayılmış, 11. yüzyılda Selçuklular önderliğinde Anadolu'ya giriş yapmışlardır. Anadolu'ya gelen Türkler köklü, toplumsal bir yapıya sahip Kürtlerle karşılaştı. İki halk arasındaki etkileşim, yalnızca yan yana yaşamakla sınırlı kalmayıp kültürel, siyasi ve sosyal düzeyde de derinleşerek bölgenin tarihine yön vermiştir.

Selçuklular döneminde Kürt Türk ilişkileri

Selçuklu hakimiyetinin pekişmesi ile birlikte Kürt emirlikleriyle askeri ve diplomatik ilişkiler kurulmaya başlandı. Otoritesini sağlamlaştırırken doğrudan çatışmadan kaçınan Selçuklular, bölgedeki Kürt beylerini yarı özerk yapılar olarak tanımayı tercih etti. Böylece Kürt yönetimleri iç işlerinde bağımsız hareket etme imkanı bulurken, Selçuklular da hızlı ve kalıcı yerleşim sağladı. Siyasi ittifakların yanı sıra ekonomik kültür, etkileşim de önemli rol oynadı. Kürtlerin yaşadığı bölgeler, ticaret yolları açısından stratejik konumdaydı. Bu durum, Kürt beyleri ile Selçuklu yöneticileri arasında karşılıklı çıkarlara dayalı işbirliklerinin gelişmesine olanak tanıdı.

Osmanlı ve Kürtlerle kurulan denge

Osman, Selçuklular'dan miras aldıkları yönetim anlayışını devam ettirdi. Selçuklular, Anadolu ve çevresindeki hakimiyetlerini güçlendirirken Kürt beyleriyle doğrudan çatışmaya girmek yerine, özerk yapılarını tanıyarak onları kendi otoriteleri altında tutmayı benimsediler. Özellikle Osmanlı- Safevi mücadelesinin yoğunlaştığı 16. yüzyılda bu politika stratejik önem kazandı.

1514'te Yavuz Sultan Selim'in Safevilere karşı kazandığı Çaldıran zaferinde Kürt beylerinin desteği belirleyici oldu. Safevilerin Şii mezhebine bağlı olması, Osmanlı'nın Sunni kimliğini vurgulayarak İslam dünyasında birlik sağlama çabasını güçlendirdi. Bunun sonucunda Kürt emirliklerine geniş ölçüde özerklik tanındı ve yerel yönetimler büyük ölçüde serbest bırakıldı.

Ancak Osmanlı merkezi otoritesini güçlendirdikçe, Kürt beyleri ile ilişkileri de değişmeye başladı. 19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı, modernleşme ve merkezileşme hamleleri kapsamında idari reformlara yöneldi. Bu reformlar, yerel beylerin yetkilerini sınırlandırarak doğrudan yönetimi tesis etmeyi amaçlıyordu.

Kürt beyliklerinin Osmanlı'ya direnişi

Özerklikleri kısıtlanan Kürt beyleri, Osmanlı'yı tehdit olarak görmeye başladı. 2. Mahmut döneminden itibaren Kürt bölgelerinde isyanlar patlak verdi. 1830'lardan itibaren Osmanlı, doğrudan yönetimi sağlamak için askeri müdahalelerini arttırdı. Botan Emirliği'nin lideri Bedirhan Bey, Osmanlı'ya karşı en büyük Kürt ayaklanmalarından birini başlattı. Ancak Osmanlı ordusu bu isyanı bastırdı ve Bedirhan bey sürgüne gönderildi.

Osmanlı'nın uyguladığı merkeziyetçi reformlar, yalnızca Botan'da değil, diğer Kürt bölgelerinde de tepkilere yol açtı. 19. yüzyıl boyunca Baban Beyliği, Soran emirliği gibi yapılar, Osmanlı'ya karşı çeşitli isyanlar düzenledi. Fakat Osmanlı'nın askeri gücü karşısında başarısız oldular.

Bedirhan Bey'in tasfiyesi, Osmanlı Kürt ilişkilerinde kırılma yarattı. Yüzyıllardır süregelen Özerk yapılarının sona erdirilmesi, Kürtler arasında Osmanlı'ya duyulan bağlılığı zayıflattı. Kürt beylerinin üzerindeki baskının artması, Osmanlı yönetimine karşı duyulan hoşnutsuzluğun daha da derinleşmesine neden oldu. Osmanlı bir yandan idareyi sağlamaya çalışırken, diğer yandan Kürtlerin geleneksel yönetim sistemini parçalayarak otoritesini pekiştirmek istedi. Bu politikalar Kürtler arasında Osmanlı karşıtı hareketlerin doğuşuna ve ilerleyen yıllarda milliyetçi eğilimlerin gelişmesine zemin hazırladı.

Bin yıllık kardeşlik mi, karmaşık bir geçmiş mi?

Türkler ve Kürtler, yüzyıllarca aynı coğrafyada yaşadı. Ancak ilişkiler, genellikle bin yıldır kardeşle yaşamak şeklinde basitleştirilerek anlatılsa da, gerçeklik çok daha karmaşık ve çok boyutludur. Ne sürekli savaş ne de tamamen barış içinde yaşam sürdüler. Tarihsel süreç boyunca dönemsel çıkarlar doğrultusunda güçlü ittifaklar kurulmuş, fakat çıkar çatışmaları yaşandığında gerilimler ve isyanlar da eksik olmamıştır.

Özetle;

1. Selçuklu ve Osmanlı'nın ilk dönemleri. Kürt beyleri, Selçuklular ve Osmanlılarla stratejik ittifaklar kurmuş, karşılığında büyük ölçüde özerklik elde etmiştir.

2. 19 yüzyılda merkeziyetçilik. Osmanlı'nın "reform" girişimleri, Kürt emirliklerinin bağımsızlığını tehdit etmiş ve isyanlara yol açmıştır.

3. Bedirhan Bey isyanı. Botan Emirliği'nin Osmanlı tarafından ortadan kaldırılması, Kürtlerin Osmanlı'ya olan bağlılığını derinden sarsmıştır.

Bu tarihsel gerçekler, halklar arasındaki ilişkilerin statik olmadığını, aksine siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklere bağlı olarak sürekli değiştiğini gösteriyor. Bin yıl kardeşle yaşamak söylemi, yaşananları tek bir çerçevede anlatmaya yetmiyor. 

Tarih, zaman zaman işbirliği, zaman zaman çatışma içeren bir tablo sunmaktadır.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.