Güncel

İmralı’dan gelecek mesaj

Zozan SİMA yazdı —

  • 26 yıldır dinmeyen bir öfke ile karşıladığımız 15 Şubat’a bu yıl, farklı beklentiler ve anlamlar yüklemenin eşiğindeyiz. Bunun yeni bir mücadele biçimi olacağının bilincindeyiz elbet. Bu bir aşbatal değil, daha kıran kırana ama tek renk ve biçimle sınırlı kalmayacak yeni direniş yöntemlerine hazırlanmak anlamına geliyor.

Dünyanın dört bir yanına dağılmış milyonlarca Kürdistanlı, bölgede bir arada yaşamı inşa eden halklar, dostlar yani milyonlarca insan heyecanla Rebêr Apo’dan gelecek mesajı bekliyor. El tetikte, gözler düşman mevzilerinde, savaş tünellerinde insan üstü bir irade ile direnen binlerce özgürlük savaşçısı ve her türlü baskı ve işkenceye direnmiş binlerce siyasi tutsağın gözü kulağı İmralı’dan gelecek mesajda. Avrupa’nın insanın içine işleyen soğuk sokaklarında Rebêr Apo’nun özgürlüğü için sloganlarla yürüyenler ve Tişrîn barajında devrimci halk savaşını pratikleştirenler de bu haberi bekliyor. Çocuklarının mezarı ve kemiklerini vermeyecek kadar zalim bir düşmana insanlık onuruna yakışan bir barış mücadelesi ile yanıt veren analar, canla başla siyasal demokratik alanda emek harcayanlar, hakikatin sesi ve sözü olmak için ölümü, tutuklanmayı göze alan özgür basın emekçileri, halkının acılarını ve sevinçlerini en güzel haliyle sunan sanatçılar ve daha niceleri… Elbette Jin Jiyan Azadî sloganı etrafında direnen, örgütlenen, onu yaşam felsefesine dönüştüren milyonlarca kadın da heyecan, hasretle bekliyor İmralı’dan gelecek mesajı.

Neden bu kadar önemli? Neden bu kadar anlamlı ve neden bu kadar büyük bir önem taşıyor bu mesaj? Rebêr Apo’nun kişiliği, mücadelesi ve yarattığı değerler etrafında iki modernite, iki uygarlık geleneği çatışma halinde onlarca yıldır. Dolayısıyla onun şahsında, tarihsel-sosyolojik gerçeklikle bağ içerisinde ve engin bir yaşam tecrübesine dayalı öngörüler dile geliyor. Anlam vermesini, sonuçlar çıkarmasını, adımlar atmasını bilene süzülmüş bal kıvamında rafine fikirler sunması bundandır. Kürdistan ve Ortadoğu halklarının, sistem karşıtı hareketlerin, özgürlük arayışındaki kadınların, devrimci değerlerin ateşiyle yanan gençlerin bu fikirlere ihtiyacı var.

O sözlerin hangi koşullarda dile geldiğini ve yazıldığını da hep hatırda tutmak gerekir. Özgürlük Sosyolojisi kitabında yazım yöntemini ifade ederken Rebêr Apo koşullarına dair şunları yazmıştır; “Hücre koşullarında ancak bir tek kitap, dergi ve gazete bulundurma izni söz konusudur. Not almam ve alıntı yapmam mümkün olmadı. Önemli gördüğüm her hususu hafızama kaydetmem ve kişiliğime özümsetmem temel yöntemim oldu. Her yasağa kölece katlanmadım. Bu bölümü yazmaya hazırlanırken kalem yasağı da geldi. Ancak hücre cezasının onuncu gününde bu yasak kalkınca hemen yazmaya giriştim. Çünkü giderek gecikiyor, sözümü yerine getiremiyordum. Kalem yasağına verdiğim yanıt ana taslak üzerinde daha da yoğunlaşmak oldu.”

Rebêr Apo bir duvara on gün boyunca bakarak, özgürlük üzerine yazdığı bölümü tamamlamak isteyen ve fikirlerini yazabileceği kalem ve kağıdın yasaklanmasına inat o fikri derinleştirerek, taslağını kapsamlı kılarak direnen bir önderdir. İmralı sistemini ve direnişini anlamak için ve bundan sonraki süreçte de söylenecekleri, olacakları, atılacak adımları hep bu gerçeklikle mukayese ederek anlamamız gerekir. Rebêr Apo’nun önderlik gerçekliği, tüm yaşamı boyunca sürdürdüğü ve İmralı’da geliştirdiği yeni direniş ve mücadele yöntemlerini kavrayarak anlam vermeliyiz gelecek mesaja.

26 yıldır dinmeyen bir öfke ile karşıladığımız 15 Şubat’a bu yıl, farklı beklentiler ve anlamlar yüklemenin eşiğindeyiz. Bunun yeni bir mücadele biçimi olacağının bilincindeyiz elbet. Bu bir aşbatal değil, daha kıran kırana ama tek renk ve biçimle sınırlı kalmayacak yeni direniş yöntemlerine hazırlanmak anlamına geliyor. Zihnimizi özel savaştan arındırarak, gözlerimizi hakikati görecek ve duyacak keskinliğe ulaştırarak katılmamız gereken bir süreç. Kinimizi, öfkemizi, sevinçlerimizi en önemlisi de acılarımızı toplumsallaştırarak, politikleştirerek hissetmemiz gereken bir süreç. Dogmalardan, kalıplardan, klişelerden kurtulmuş özgür bir zihinle kavramamız gereken bir süreç. Yarım kalmış projeleri tamamlamak, zamanında yerine getirilmemiş görevleri bu kez layıkıyla yerine getirmek, yetersiz yoldaşlığın, sahte dostluğun özeleştirisini vermemiz gereken bir süreç. Yeni paradigmanın evren, toplum anlayışını örgütlenmeye, eyleme dönüştürmek için daha cesur adımlar atacağımız yeni bir döneme giriyoruz.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.