Kalemin, kameran ve sözün bizdedir

Seyit Evran

Seyit Evran

Kürt’tü ve halkının özgür olması için son nefesine kadar kalemini ve kamerasını kullandı, sözünü söyledi...

  • Gazeteci-yazar Seyit Evran, şehadetinin birinci yılında yoldaşları ve meslektaşları tarafından mezarı başında anıldı.

Kalemi ve kamerasıyla 30 yılı aşkın bir süre Kürt halkının özgürlük mücadelesini, ülkesini, gerillasını, yurtseverini anlatan; dağlarından kentlerine kadar kadar direnişini paylaşan; düşmanlarının vahşetini duyuran gazeteci-yazar Seyit Evran'ın aramızdan ayrılışının üzerinden bir yıl geçti. Meslektaşları ve öğrencileri, hem mücadelesine sahip çıktı hem de kalemini ve kamerasını çoğalttı.

Gazeteci-yazar Seyit Evran, şehadetinin birinci yılında yoldaşları ve meslektaşları tarafından Qamişlo’nun Şehit Delil Saroxan Şehitliği’ndeki mezarı başında anıldı. Saygı duruşunun ardından konuşan Şehit Aileleri Meclisi Üyesi Mihyedîn Hesen, “Şehit Seyit, mücadelesiyle bizlere büyük bir miras bıraktı. Bu mirası sahiplenerek yolumuza devam ediyoruz” dedi. Özgür Basın Birliği (YRA) Eşbaşkanı Dilyar Cizîrî de Seyit Evran’ın şehadete ulaşmadan önce yazdığı son mesajı okuyarak, şehit Seyit Evran’ın 30 yıllık mücadelesine vurgu yaptı. YRA Yönetim Kurulu Üyesi Evîn Îbrahîm de anmada söz alarak, Seyit Evran’ın öğrencileri olarak mücadelesini sürdüreceklerini belirtti.

11 yaşında zulümle tanıştı

Seyit Evran (Seyit Mahmut Evran), 22 Eylül'de Kuzey ve Doğu Suriye'de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 54 yaşında hayata gözlerini yuman Evran, Amed'in Hênê (Hani) ilçesinde 1969'da dünyaya geldi. Henüz 11 yaşındayken, 12 Eylül askeri darbesine şahit oldu ve darbe döneminde yaşanan insanlık dışı uygulamalara tanıklık etti. 12 Eylül sonrası kendisini her zaman "mücadele ve başkaldıran tarafta" olarak konumlandıran Evran, üniversiteyi kazandıktan sonra aktif bir mücadeleye atıldı. Çukurova Üniversitesi'nde okumaya başlayan Evran, Türkiye’de ilk kadın Genel Yayın Yönetmenliği yapan Gurbetelli Ersöz ile tanıştı. Bu tanışıklık Evran için bir dönüm noktası oldu. 

Gazetecilik bedel gerektirir

Evran, Kurdistan’da çatışmaların yoğunlaştığı, köy yakmalar ve boşaltmaların yaşandığı, faili meçhul cinayetlerin yoğun olduğu bir dönemde ise mesleğe başladı. Özgür Ülke gazetesinde 1994'te "gerçeklerden taviz vermemek" için bedel ödemeyi göze aldı, tüm ezilen halkların sesi olmaya başladı. Evran'nın Özgür Ülke'de Yazı İşleri Sorumlusu olduğu 3 Aralık 1994 gecesi, gazetenin İstanbul’daki merkezi ile Ankara ve Amed’deki ofisleri bombalandı. Ersin Yıldız'ın yaşamını yitirdiği ve 23 gazete çalışanının yaralandığı patlamada, Evran şans eseri yara almadan kurtuldu. 

Kürdistan dağlarından yazdı

Evran, sonraki süreçlerde Kürdistan dağlarında yaşananları kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Evran, 1995'te yönünü verdiği Kürdistan dağlarında yaşananları şöyle anlatıyordu: "Dağın Kürtleri, Kürtlerin dağında her insanın birden fazla hikayesi var. Tek bir hikaye onları anlatamaz, yetmez. Bazen insan birkaç saniyeye hayat sığdırıyor. Bazen bir arkadaşını uzun yıllardan sonra görebiliyorsun, çünkü savaş koşullarında yaşıyoruz.”

Rojava Devrimi'nin seslerinden

Evran, PKK gerillalarının yaşamlarına dair birçok derleme ve makale kaleme alarak, anılarını “Hayatın Kıyısına Yolculuk” kitabında derledi. Ermenistan ve Rusya’da da gazetecilik yapan Evran, 2012'de Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönünü verdi ve buradaki gelişmeleri anı anına takip etti. Rojava Devrimi'ni tüm dünyaya duyurmak için yoğun çaba harcadı. Birçok kez ölümle burun buruna gelen Evran, Kuzey ve Doğu Suriye’de Basın Akademileri'nde dersler de verdi. 

Sağlık sorunlarını dinlemedi

Federe Kürdistan'a 2017'de geçen Evran, burada da birçok önemli habere imza attı. Dört yıl sonra yeniden Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçti. Bu sırada kalp rahatsızlığıyla mücadele etti. İki defa kalp ameliyatı oldu. Tüm zorluklara rağmen son nefesine kadar çağlışmaktan, mücedele etmekten vazgeçmedi. Evran, "her geldiğinde hüzünlenirim" dediği Eylül ayının 22’sinde yaşama veda etti.

Kürt'tüm ve halkım özgür olmalıydı

Evran, vedasından önce şu mesajı bıraktı: "Yaşamın her anına anlam yüklemek büyük mücadeleleri gerektiriyor. Ben de bu anlam için büyük mücadeleler verdim. Kürt’tüm ve halkımın da özgür olması gerekirdi. Bunun için son nefesime kadar kalemimi ve kameramı kullandım, sözümü söyledim. Şimdi bakıyorum da kaç nesil değişti? Bildiğim her gün çoğaldık… Mezarda da olsak bu halkın özgürlüğü için üzerimize düşeni yaparız felsefesini ilke edinenlerin geleneğinden geliyoruz. Onun için var olduk ve yaşadık. Dedem, Şeyh Sait’le birlikte yürürken bu mücadeleyi başlattı. Ben dedemin torunuyum, devraldığım bayrağı Önder Apo ve PKK ile sürdürdüm. Amed’den Garzan’a, Efrîn’den Qamişlo’ya, Zap’tan Süleymaniye’ye, Urmiye’den Mahabad’a her yerde oldum. Şimdi bir yanım Bakur, bir yanım Rojava, bir yanım Başûr, bir yanım Rojhilat oldu. Tümüyle Kürdistan oldum. Artık ardımda milyonlar var ve bu geleneği devam ettirecek… Yapacak çok şey vardı daha ama zaman bu kadarmış. Hoşça ve sevgimle kalın!"

Seyit Evran'ı anlattılar

Evran ile birlikte uzun süre çalışan Mehmet Emin Mutlu, meslektaşının mücadelesini anlattı. Evran ile Federe Kürdistan'da tanıştığını belirten Mutlu, "Öğrencileriydik. Özgür Basın geleneğini temsil ediyordu ve bize öğretiyordu. Duruşuyla bir hakikat arayışçısı olduğunu gösteriyordu. Bu hakikati Mazlum Doğan, Gurbetelli Ersöz, Halil Dağlardan aldığını hissettiriyordu” dedi. Evran'ın ‘Kürdistan’da gazetecilik yapmak istiyorsanız gerillayı anlamanız gerek’ dediğini aktaran Mutlu, halkın sesi olmak için hakikatin yolunda yürümek gerektiğini öğrendiklerini söyledi.

Hep yol gösterendi

Mutlu, şöyle devam etti: "Kime dokunduysa onda bir iz bıraktı. Rojava’da beraber çalıştık. Basın çalışmalarına kim başladıysa Seyit arkadaştan etkileniyordu. Ondan birçok şey öğreniyorlardı. Onun sayesinde özgürk Kürt basın geleneğini seviyorlar ve bunun arayışçıları oluyorlardı. O hep öncüydü, hem öğretmen hem de öğrenciydi. Fiziki olarak yanında olmasa da bir şekilde sana dokunur ve yardımcı olurdu. Zor durumlarda, ağır süreçlerde hep bize yol gösteren oldu. Anlatmaya kelimeler yetmiyor.”

Devrim'in gazetecilerini yetiştirdi

Evran’ın haber takibi sırasında birçok kez ölümle burun buruna geldiğini paylaşan Mutlu, 2015'te Kuzey ve Doğu Suriye’de açılan Basın Akademisi’nin kurucuları arasında da olduğunu hatırlatarak, “Rojava Devrimi bir basın devrimi de oldu ve buna Seyit ve birkaç arkadaş öncülük etti. Seyit arkadaş birçok devrimci gazeteci yetiştirdi. Hayatının son anına kadar akademi için emek verdi. Nereye giderse çalıştığı yeri akademiye çeviriyordu. Haber neredeyse oradaydı. Bazen Önder Apo ile bir anısı olan ihtiyarı dinlemeye göder, bazen bir duvar dibindeki kadına kulak verirdi. Devrimin çocukları ile oyun oynar, yaşamın yeniden yaratıldığı bir köyde her anı kaydederdi” diye konuştu. 

Coşkuyla akan tertemiz suydu

Efrîn’in Cindirês ilçesine bağlı Misk köyünden olan ve şu an Şehba’da yaşayan Mihemed Hesen, Seyit Evran’ı uzun yıllardır tanıdığını dile getirerek, “Bir gün olsun moral bozukluğu yaşadığını görmedim. Coşkuyla akan tertemiz bir su misaliydi. Heval Seyit’i gördüğünde ilk olarak akla gelen gerillaydı. Sanırsın tüm gerillalar yanında ve Kürdistan dağlarındasın. Heval Seyit’ten dağ, gerilla, devrim kokusu gelirdi. Halkla yakından iletişim kurmayı, halkı çok severdi. Onun için en kutsalı halktı. Şehit arkadaşları yaşatıyordu” dedi

Devrimcilik iliklerine kadar işlemişti

Seyit Evran’ın Kürdistan’da her insanın yaşanmışlıklarını değerli gördüğünü ve bunların hikayelerini açığa çıkarmayı çok sevdiğini ifade eden Hesen, şunları söyledi: “Bu mekânda daha önce Heval Seyit de benimle kendi yaşamıma ilişkin röportaj yapmıştı. Hikayelerin peşinden koşmayı çok severdi. Bir insanı, bir tarih olarak değerlendirirdi. Dürüst ve samimiydi. İdeolojide gelişkindi. İliklerine kadar işlemişti devrimci olmak. Halktan kopuk bir yaşamı yoktu. Halkı dinlemeyi çok severdi. Yorgunluk, dinlenmek nedir bilmez; sürekli çalışırdı. Gençleri iyi eğitti, iyi yetiştirdi. Kalemini ve kamerasını yerde bırakmadılar. Bıraktığı mirasla içimizde yaşıyor.”

Yurtseverlik ruhu çok güçlüydü

Seyit Evran’ın Rojava’da iz bıraktığı ve etkilediği bir isim de bölgenin köklü yurtsever ailelerinden Gulo Ailesi'ne mensup Necah Gulo. Devrimin ilk yıllarından itibaren Seyit Evran’ı tanıdığını belirten Necah Gulo, “Birbirimize ziyaretlerimiz olurdu. Yaşı büyük ama genç bir ruha sahipti. Yurtseverlik ruhu çok güçlüydü. Önderliğe, yurduna, devrime ve şehitlere sınırsız bağlıydı. Devrimde kaydedilen gelişmeler ve aşılması gereken eksiklikleri sürekli dillendirirdi. Bulunduğu ortamdan kopmak istemezdin. Herkesle yoldaştı. Korkusuzdu, cesur bir yüreğe sahipti. Kendinden istenilenden fazlasını yapardı” dedi.

Zor günlerin yoldaşıydı

Gazeteci Şehit Seyit Evran’ı, işgalci Türk devletinin SİHA saldırısı sonucu 9 Kasım 2022’de Qamişlo’da katledilen Yusuf Gulo (Apê Yusuf), Mazlum Nuredîn Gulo ve Mihemed Mehmud Gulo’nun şehadetleriyle daha yakından tanıdığını belirten Necah Gulo, şöyle konuştu: “Bir gün olsun yanımızdan ayrılmadı. Bir işi varsa gider halleder hemen dönerdi. En zor günümüzde bizi yalnız bırakmadı. Moral verdi, maneviyatımızı güçlendirdi. Yoldaşının yoldaşıydı. En zorlandığımız dönemlerde yanımızdaydı. Dolayısıyla zor günlerin yoldaşıydı.

Mezarına gidip söz verdim

Tarihi zinde tutmaya çalışırdı. İlkeliydi. Dürüst bir yoldaştı. HHeval Seyit’in mezarı başına giderek mücadelesini yarım bırakmama ve sonuna ulaştırma sözü verdim. Heval Seyit’i unutmak imkânsızdır.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.