Muhatabın adresini gösterdik
- Siyasetçi Ahmet Faruk Ünsal, "Barışa Çağrı" deklarasyonuyla doğru muhatabın adresini gösterdiklerini söyledi.
Türkiye’de artan ekonomik kriz başta olmak üzere tüm tıkanmaların, Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Ahmet Faruk Ünsal, “Barışın hem Türkiye hem de Rojava ve Başûr hattında tesis edilememiş olmasından kaynaklı. Savaşın ekonomik maliyetini de tekrardan halklarımıza anlatmamız gerekiyor” dedi.
İstanbul'da aralarında gazeteci, siyasetçi, akademisyen, aydın ve yazarlarında olduğu 78 isim, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için 28 Ekim’de bir araya gelerek, imzacısı oldukları “Barışa Çağrı” başlıklı deklarasyonu kamuoyuna duyurdu. "Çabamız, barışı aramak üzerinedir ve barış yolcusu olabilme cesaretine dairdir” vurgusu yapılan açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için çağrı yapıldı.
Deklarasyonun imzacılarından siyasetçi Ahmet Faruk Ünsal, MA’ya konuştu. Çözüme kavuşturulamayan Kürt sorununun, Türkiye’nin yanı sıra Suriye, Irak ve İran’ı da etkileyen bölgesel bir sorun olduğunu belirten Ünsal, bu durumun toplumsal barış açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu kaydetti. Ünsal, “Birçok gazeteci, düşünür, siyasetçi ve aydın arkadaşımızın imzaladığı deklarasyonun temel çağrısı, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün sürdürülmesinin arkasına sığınarak statükonun devam etmesini sağlamanın mümkün olmadığı ve bunun barışı, toplumsal huzuru ciddi anlamda tehlikeye atan bir potansiyel taşıdığıydı. Bu anlamda bu potansiyelin dikkatten kaçırılmaması için meseleyi otorite ve güç sahipleri ile Meclis’e uyarı olarak belirttiğimiz bir deklarasyon oldu” dedi.
Tıkanmaların kaynağı Kürt sorunu
Türkiye’de artan ekonomik kriz başta olmak üzere tüm tıkanmaların, Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Ünsal, “Türkiye, özellikle son iki yıldır ağır bir ekonomik bunalım yaşıyor. Üç haneli enflasyonların yaşandığı bir dönem ve korkunç bir hayat pahalılığı. Bunun önemli sebeplerinden birisi de barışın hem Türkiye hem de Rojava ve Başûr hattında tesis edilememiş olmasından kaynaklı. O halde Türkiye halkları, hem toplumsal barış ve toplumsal psikolojinin tesisi bakımından hem de genel ekonomik refaha katkısı bakımından meseleyi ele aldığı zaman buna büyük bir destek vereceğini söyleyebiliriz. Yani savaşın ekonomik maliyetini de tekrardan halklarımıza anlatmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
İmralı’nın kapısının açılması
Deklarasyonda Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için İmralı’da tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılmasının talep edildiğini anımsatan Ünsal, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz İmralı’nın kapıları 32 aydır kapalı. Ne avukatları görüşebiliyor ne de ailesinin görüşmesi mümkün kılınıyor. Çok önemli bir aktör olan Öcalan’ın tutulduğu İmralı kapılarının açılması, Kürt sorununun çözülmesi bakımından da önemli bir aktörün devreye girmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu aktörden feragat etmek için hiçbir sebep yok. Deklarasyon, Kürt sorununu Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin doğrudan gündemine almasını sağlayıp, hükümetin de kendi yasaları ve mevzuatını çiğneme pahasına kapattığı İmralı kapılarını açmak suretiyle Öcalan’ın devreye girebileceği bir süreci yeniden talep etmek oldu. İmralı’nın kapılarını açmamak için hiçbir sebep yok.”
İktidarın deklarasyona kulak vermesi halinde, Kürt sorununda çözümün kaçınılmaz olacağını ifade eden Ünsal, şunları ekledi: “Dolayısıyla bizim yapmaya çalıştığımız şey, barış talebini dikkate alarak, bunu yükselterek ve doğru muhataplığın adresini göstererek siyasal karar alıcılar üzerinde bir moment oluşturma çabasıdır. Eğer bu moment, iktidarı harekete geçirme şeklinde bir sonuç alırsa barış ortamına gidebiliriz.” ANKARA