Sabiha Gökçen’i Naziler mi eğitti?
Dosya Haberleri —
- Savaş uçağı ile Dersim'i bombalayan ve Dersim Soykırımı'nın "baş kahramanı" ilan edilen Sabiha Gökçen'in Nazi pilotları ile buluştuğu bilgisi neden saklanıyor? Bunu sadece Türkiye saklamıyor. Bu bilgiyi Almanya da saklıyor. Bu durumda aklımıza gelen ilk soruyu doğal olarak soruyor ve cevabını bulmaya çalışıyoruz.
- Elimizde Nazi pilotları ile Sabiha Gökçen'in bir fotoğrafı var. Fotoğrafta görüldüğü kadarı ile Alman pilotlar oldukça rahat neredeyse ev sahibi intibası bırakıyor. Sabiha Gökçen’in sağında Hans Joachim Herrmann, solunda Martin Harlinghausen görülüyor.
- Türk, Alman ilişkilerini burada ele almaya gerek yok. Almanya zehirli gaz kullanımında ve üretiminde başarılıdır. Türkiye zehirli gaz üretimine tüm zamanlar ilgi göstermiştir. Zehirli gaz Nazi Almanyasından tedarik edilir. 1937 yılında Dersim'de zehirli gazın kullanılmasının tüm hazırlıkları hızlı bir şekilde yürütülür. Aynı yıl Elaziz'de zehirli gaz kursu verilir.
HÜSEYİN ÇATAL
Dersim Soykırımı'nın "baş kahramanı" olan Sabiha Gökçen, 1913 Bursa doğumludur. Sabiha Gökçen 1925'te Mustafa Kemal'in Bursa'yı ziyareti sırasında onunla tanışır ve sonrasında Mustafa Kemal onu evlat edinir. Ve Sabiha Gökçen o günden sonra “Mustafa Kemal'in kızı” olarak anılır. Dersim'deki halkı bombalayarak katleden Sabiha Gökçen "ulusal kahraman" ilan edilir. İsmet İnönü onu ilk kutlayanlar arasındadır: "Atatürk kadar bizler de senin çalışmalarını, başarılarını, cesaretlerini çok yakından takip ediyoruz... Sen savaş boyunca bize cephane taşıyan Türk kadınlarından birisin. Onlar bu işi yerde yapıyorlardı, sen gökte yapıyorsun ve yapacaksın."
Sabiha Gökçen hakkında elimizde birçok bilgi var. Fakat bugüne kadar Sabiha Gökçen’in Nazi pilotları ile bir araya geldiği bilgisine sahip değiliz. Birçok emare Sabiha Gökçen’in Almanya’da Nazi pilotları tarafından eğitildiğine işaret ediyor. Sabiha Gökçen'in Kırım yarım adasında 1936 yılında 7 Türk pilotu ile birlikte askeri pilot eğitimi aldığını biliyoruz. Keza yine Sabiha Gökçen'in Balkan seyahatini de biliyoruz. Türk basınının bu ziyaretleri büyük puntolarla duyurduğunu okumayan, bilmeyen de yoktur. Peki neden Sabiha Gökçen'in Nazi pilotları ile buluştuğu bilgisi saklanıyor? Bu durumda aklımıza gelen ilk soruyu doğal olarak soruyor ve cevabını bulmaya çalışıyoruz: Bu bizim hakkımız.
Bu Nazi pilotları kimdir?
Elimizde Nazi pilotları ile Sabiha Gökçen'in bir fotoğrafı var. Fotoğrafın nerede çekildiği bilgisine tüm çabalarıma rağmen ulaşamadım. Birçok arşive başvurdum. Şu ana kadar ne bu buluşma ne de bu fotoğrafın nerede çekildiğine dair bir bilgi edinemedim. Fotoğrafta görüldüğü kadarı ile Alman pilotlar olukça rahat neredeyse ev sahibi intibası bırakıyor. Sabiha Gökçen’in sağında Hans Joachim Herrmann, solunda Martin Harlinghausen görülüyor.
Hans Joachim Herrmann kimdir?
Hans Joachim Herrmann, 1936 yazında savaş filosuna katılır. Ağustos 1936 tarihinden Nisan 1937 tarihine kadar İspanya iç savaşında “Legion Condor” birliğinde bombacı pilot olarak Franko saflarında görev alır. Franko faşizmine karşı direnen sivilleri bombalar, Guernika'nın bombalanmasında da yer alır. Guernika'da yangın bombaları kullanılır. İspanya'dan döndükten sonra teğmenliğe terfi edilir. İkinci Dünya Savaşı’nda bombacı pilot olarak ün yapar. Hava Kuvvetleri’nde tümen komutanlığına kadar yükselir. “Başarılarından” dolayı kendisine birçok ödül verilir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Mayıs 1945 yılında Sovyetlere esir düşer. 12 Ekim 1955 tarihinde serbest bırakılır ve Almanya'ya geri döner. 1956 yılından itibaren Düsseldorf'ta hukukçu olarak çalışır ve birçok Nazi'nin savunmasını üstlenir. Hiçbir zaman Holokost’u kabul etmez, reddeder. Son nefesine kadar bir Nazi subayı olarak yaşar.
Martin Harlinghausen kimdir?
Bir fabrikatörün çocuğudur. Göttingen'de hukuk eğitimi alır. 1933 yılında pilot olarak eğitilir. Bir yıl sonra da Alman Hava Kuvvetleri Bakanlığı’nda havacılık eğitimi sorumluluğuna getirilir. Harlinghausen aktif savaş pilotu faaliyetine gönüllü olarak İspanya savaşında Franko saflarında yer alarak katılır. Harlinghausen da Hermann gibi Aralık 1937’den Aralık 1938’e kadar “Legion Condor” birliğinde görev yapar. Daha sonra Genelkurmaylığın eğitim kadrosunda Gatow'daki Hava Savaşı Eğitim Okulun'da eğitimci olarak görev alır, İkinci Dünya Savaşı başlayıncaya kadar sürdürür. Birçok ödül alır. Savaş sonrası Amerika'ya esir düşer. Bu esareti 1947 yılına kadar sürer. Hemen şunu da belirtelim; “Legion Condor” birlikleri İspanya savaşına resmi olarak gönderilmez. İspanya iç savaşına katılımı gizli tutulur. Bu operasyona katılmaları illegal bir faaliyettir. İspanya iç savaşına katıldıkları daha sonra ortaya çıkar.
Türkiye'ye verilen Heinkel 111 F uçakları
Türkiye, İngiltere'den Blenheim, Amerika'dan Martin ve Vultee, Polonya'dan PZL avcı ve Fransa'dan Morane avcı bombardıman uçakları da alır. Fakat bu uçaklar Heinkel 111 F uçakları kadar etkili değildir. Heinkel 111 F uçakları Mart 1937 tarihinden itibaren İspanya iç savasında, “Legion Condor” birliği tarafından kullanılır. Bu savaşta He 111'in diğer uçaklara karşı üstünlüğü de görülür. He 111 daha süratli ve daha yüksek bir savunma sistemine sahiptir. Buradan elde edilen tecrübeler sonrası seri şekilde üretimine geçilir ve 1936 yılından 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar 8000 Heinkel savaş uçağı üretilir. 24 Heinkel 111 F uçağı Türkiye'ye satılır. Daha sonra 6 adet Heinkel 111 G daha verilir. Heinkel 111 F birçok özelliğe sahiptir.
Hemen burada şunu da ekleyelim: He 111 F 1937 başlarında Bombardıman Deney Filosu 88 tarafından birkaç kez denenir. Yapılan bu deney uçuşlarında uçağın etkisi tam olarak tespit edilemez. Asıl etkisi İspanya iç savaşında görülür. Herrmann ve Harlinghausen'in üyesi olduğu “Legion Condor” Heinkel 111 F ile yaptıkları bombalamalarda büyük tecrübeler edinirler. Uçak esas olarak İspanya iç savaşında test edilir, başarıları kanıtlanır. Uçak toplam 3 ton bomba taşıyabiliyor; 1 ton bomba ile 2 bin 900 kilometre uçabiliyor. Uçağın gövdesinin üstüne, altına ve kenarlarına MG 81 makinalı silahlar monte edilebiliyor. Uçağın bir diğer özelliği "Yatay Bombardıman" uçağı olmasıdır. Dersim'in dağlık olduğu göz önünde bulundurulduğunda, korunmak için mağaralara sığınan halkın vurulması, imha edilmesi için en uygun savaş uçağıdır.
Zehirli gaz ve yarattığı ölümler
Türk, Alman ilişkilerini burada ele almaya gerek yok. Almanya zehirli gaz kullanımında ve üretiminde başarılıdır. Dünyada ilk kez büyük çaplı zehirli gaz kullanan ülkedir. Büyük miktarda ilk gazı 22 Nisan 1915 yılında Belçika'nın kuzey batısında Ypern kentinde kullanır. Alman ordusu şehirdeki direnişi kıramadığı için çelik şişeler içinde 180 ton sulu Color gazı kullanır. Burada 5 bin asker ölür, 10 binden fazla asker de yaralanır. 1. Dünya Savaşı’nda da zehirli gaz kullanılır; 90 bin asker ölür, 1.2 milyon asker yaralanır. Zehirli silah veya kullanımı 1. Dünya Savaşı öncesi 1907’de Haager Kara Savaşı düzenlemesi ile yasaklanır, fakat fazla bir bağlayıcılığı yoktur.
Daha sonra 1. Dünya Savaşı’nda yaşanan vahşet ile birlikte 1925 yılında yapılan Cenevre Protokolü ile zehirli gaz ve bakteriyolojik araçların kullanımı yasaklanır. Bu anlaşmayı daha sonra Fransa, İtalya, Sovyetler Birliği, İngiltere, Japonya, Amerika onaylar. Almanya da bu protokolü 1930 yılında imzalar. Almanya anlaşmaya imza koymasına rağmen 1930’lu yılların sonlarına gelindiğinde endüstriyel düzeyde sinir gazları üretebilen tek ülkedir. Sadece üretmek ile kalmaz, bu gazın taşınması, kullanılması içinde gerekli teknik alt yapı ve silahlara sahiptir.
Türkiye Cumhuriyeti ve zehirli gaz
Türkiye zehirli gaz üretimine hep ilgi göstermiştir. Versay Anlaşması ile birlikte Almanya'ya askeri yaptırımlar uygulanır. Deniz kuvvetlerinden tutun, hava, kara güçlerine kadar ciddi kısıtlamalar getirilir. U-Bot, Panzer, savaş gemileri ve kimyasal silahlara sahip olması yasaklanır. Almanya'ya 102 bin tüfek, 40.8 milyon mermi sınırlaması getirilir. Daha fazlasına izin verilmez. Versay Anlaşması’nı imzalamamak için direnir. İttifak güçleri bu durumda Almanya'yı işgal etmek ile tehdit ederler ve imzalamak zorunda kalır.
Almanya Versay Anlaşması nedeni ile silah üretemez, bunu illegal bir şekilde başka ülkelerde yapmaya çalışır. 1920’li yıllarda Türkiye ile Almanya arasında silah üretimi, zehirli gaz da dahil olmak üzere girişimler olur, fakat sonuç alınmaz. 1930 yılların başından itibaren Türk basınında yoğun bir zehirli gaz tartışması başlar. Almanya, İngiltere ve İtalya'nın zehirli gaz kullanabilecekleri tartışmaları yürütülür. Zehirli gazın çeşitleri ve etkileri, buna karşı korunma yöntemleri sürekli dile getirilir, kurslar verilir. Zehirli gazın tehlikeleri üzerine onlarca makale yazılır.
Elaziz’de zehirli gaz kursu
Bütün bu tartışmalara paralel olarak 1937 yılından itibaren Dersim'de kullanmak üzere zehirli gaz tedarik edilmesi için kararlar alınır, bütçe ayrılır. Dersim'e atanan General Abdullah Alpdoğan gazın temin edilmesi için dönemin hükümetine yazılı olarak başvurur. Hükümet, bu talebi yerinde ve uygun bulur. Gazı tedarik etmenin peşine düşer. Zehirli gaz Nazi Almanyası’ndan tedarik edilir. 1937 yılında Dersim'de gazın kullanılmasının tüm hazırlıkları hızlı bir şekilde yürütülür. Aynı yıl Elaziz'de zehirli gaz kursu verilir. Tan Gazetesi 11.07.1937 tarihindeki haberinde “Elaziz’de zehirli gaz kursu bitti. Zehirli gazlara karşı halkı irşat kursu bitmiştir. General bütün öğretmenleri köylere gitmeye ve halkı uyandırmaya davet etmiştir... Atatürk'ün verdiği nur ile münevver halkın elbirliği ederek ışıklandıracağı köylerde hemen faaliyete başlamak lüzumunu söylemiştir” ifadeleri yer alır. Bu general, Alpdoğan’dan başkası değildir. Dersim'de kullanılacak zehirli gazın etkileri biliniyor ve bu nedenle Dersim çevresindeki iller ve köylere bilgi veriliyor.
Türkiye’ye verilen gazlar
Hardal Gazı (İperit): Almanya bu gazı ilk kullanan ülkedir. En yaygın olarak Belçika'nın Ypern kentinde kullanır. İperit adını buradan alır. Zehirli gazdır. Vücuda temas ettikten sonra deri yanması, solunumu ile birlikte şiddetli kas kasılması sonucu bel kemiği kırılır, sinir sistemi çöker, vücudun iç ve dış düzeyleri erir. Büyük acılar çekerek ölüme sebebiyet verebilir.
Chloracetophenon Gazı: Göz, burun, boğaz zarlarında büyük tahribatlara sebep olur. Nefes borularına büyük zararlar verir. Deri de tahribatlar yaratır, baygınlık ve denge kaybetmeye yol açar. Deri kanserine neden olur.
Kaç kişi bu gazlarla katledildi?
Almanya'nın Türkiye'ye 20 ton zehirli gaz verdiğini ve bu gazın Dersim’de kullanıldığını da biliyoruz. Bu gazların etki ve tahribatları biliniyor. Fakat bilmediğimiz çok şey var? Ne kadar Dersimli kadın, çocuk, erkek bu gaz sonucu katledildi? Kurtulanlar oldu mu? Olduysa bunlar tedavi edildi mi? Yoksa ölüme mi terk edildi? Kullanılan bu gazların daha sonraki kanser, ölüm, doğum ve benzeri durumlardaki etkisi neydi? Bu etki kaç yıl devam etti? Bu sorulara cevap verilmelidir. Bu soruların cevaplarını TC'den almak mümkün değildir. O halde bu soruların cevabının muhatabı gazı Türkiye'ye veren Almanya'dır. Nazi Almanyasının insanlık suçlarını kabul eden, lanetleyen Federal Almanya Cumhuriyeti, Nazi Almanyasının Dersim halkına karşı işlemiş olduğu bu suçu açığa çıkarmalıdır. Zehirli gaz ve etkileri üzerine tüm bilgi ve belgeleri yayınlamalıdır.
Türk pilotları Almanya'da mı eğitildi?
1937 yılında Türkiye Almanya'dan 20 ton zehirli gazı yaklaşık 150 bin Lira karşılığında alır. Gaz ile birlikte dolum tesisleri de alınır. Bu gazın doldurulduğu kapsüller ve roketler de büyük bir ihtimal ile Almanya'dan alınmıştır. Almanya bu konularda bugüne kadar suskunluğu tercih ediyor. Ve yine Türkiye Almanya'dan 12 Mayıs 1938 tarihinde alınan karar ile ilkin 24 Heinkel 111 F uçağı ve daha sonra 6 He 111 G uçağı daha alarak toplam 30 Heinkel 111 uçağı alıyor. Eldeki tüm veriler Dersim'de kullanılan zehirli gazın bu uçaklardan atıldığını gösteriyor. İspanya iç savaşında bu uçaklar denenmiş, başarıları görülmüştür. İspanya iç savaşında zehirli gaz kullanıldığı bilgisi elimizde olmasa da Guernika'da bu uçaklardan yangın bombalarının atıldığı bilgisi elimizde var.
Bu fotoğraf bir tesadüf olabilir mi?
Bu uçakları Hans Joachim Herrmann ve Martin Harlinghausen İspanya iç savaşında kullanır. He 111 F uçaklarının kullanılması için en iyi, en etkili eğitimi Türk pilotlarına bu iki pilottan başkası verebilir miydi? Kesinlikle hayır. Bu iki pilotun 1938 yılında Sabiha Gökçen ile çekilmiş bu fotoğrafı bir tesadüfün sonucu olabilir mi?
Hayır.
Martin Harlinghausen Gatow'da bulunan Hava Eğitim Okulu’nun Sorumlusu değil mi? Bu okulda Savaş Pilotu yetiştirilmiyor mu?
Evet.
Almanya sadece zehirli gaz verme suçu işlemedi. Zehirli gazı atacak uçakları da verdi. Bu uçakların ve uçağa monte edilen silahların kullanılması eğitimini de verdi. Bu eğitim büyük bir ihtimal ile Gatow Havacılık Okulu’nda verildi. Almanya 1930 yılında kendisinin de imzaladığı, zehirli gazların kullanılmasını yasaklayan Cenevre Protokolü’nü ihlal etmiş, insanlık suçuna ortak olmuştur. Dersimlilerin zehirli gaz ile soykırıma tabi tutulmasını sağlamıştır.