Almanya’nın derdi mülteciler
Elif SONZAMANCI yazdı —
- Suriye’deki durumun Almanya’ya yansıyan boyutu yeni bir göç dalgası. Mülteci krizi ülke gündemini belirleyen önemli bir gündem. Koalisyonu dağılan ve Şubat ayında erken seçime hazırlanan Almanya’da bölgedeki savaşların yıkımından çok, yeni bir göç dalgası ve bunu engelleme üzerine stratejiler konuşuluyor.
Suriye’de denklem yeniden değişti.
HTŞ öcülüğündeki cihatçılar 27 Kasım’da Halep’i almalarının ardından bu kez Hama’ya girdi. Bölgede tansiyon yeniden yükselirken, Batı cephesi de gelişmeleri yakından takip ediyor. ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere ortak bir açıklama yaparak, yaşananlardaki paylarını da görmezden gelerek, "gerginliğin azaltılması" çağrısında bulundu.
Suriye’de yaşanan sıcak gelişmelerle birlikte, bir süredir hem siyasette hem de ekonomide kriz yaşayan Almanya’da da şimdiden önemli bir tartışma başlamış durumda; yeni bir mülteci krizi olasılığı...
Zira BM Suriye'nin İdlib ve Halep vilayetlerindeki son çatışmalar ile birlikte 150 binden fazla insanın yerinden edildiğini açıkladı. Yerinden edilen insan sayısı bu rakamlardan çok daha fazla.
Suriye’deki durumun Almanya’ya yansıyan boyutu ise yeni bir göç dalgası.
Bildiğiniz üzere Almanya’da mülteci krizi ülke gündemini belirleyen önemli bir gündem. Öyle ki, aşırı sağın palazlanıp kendisine siyasi rant elde ettiği önemli bir argüman olarak yıllarca kullanıldı.
Koalisyonu dağılan ve Şubat ayında erken seçime hazırlanan Almanya’da bölgedeki savaşların yıkımından çok, yeni bir göç dalgası ve bunu engelleme üzerine stratejiler konuşuluyor.
Her şey, yaşanan deneyimlere rağmen tekerrür ediyor.
Mültecilerin sınırlarına ulaşmasını durdurmak adına Erdoğan ile yapılan mülteci anlaşmasının sonuçlarını hala yaşayan Avrupa, bir süredir mülteci politikalarını daha da sertleştirerek, yeni göçlerin önünü kesmek için düzenlemeler yapmakla meşguldü. Bunun akabinde Almanya ise tüm kara sınırlarında sıkı kontroller başlatmıştı. Nitekim övüne övüne sınırlardaki kontroller neticesinde mülteci akışını azalttıklarını açıkladılar.
Almanya’da tartışmalı olan bir diğer düzenleme de göçün önüne geçmek için 16 eyalet başbakanının sığınmacılara, adlarına düzenlenecek ödeme kartları aracılığıyla ayda en fazla 50 euro nakit ödeme yapılması konusuydu. Diğer taraftan mahkeme tarafından verilen bir emsal karar da bir Suriyelilerin geçici koruma statüsü talebi, ülkesinde can güvenliğinin tehlikede olmadığı gerekçesiyle reddedilmişti. Nitekim Suriye artık onlar için güvenli ülke statüsünde sayılırdı.
Açıklanan resmi rakamlara göre ise 2024 yılının ilk yarısında Almanya’da yaklaşık 3,48 milyon mültecinin kayıtlı olduğu belirtildi.
Ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi kriz ve aşırı sağın hızla yükselmesi, koalisyonu da daha sert düzenlemelere yönelmişti.
Peki şimdi her şey baştan mı?
Bu soru yeni gelişmelerle birlikte tedirginlik yaratmış durumda.
Siyasetçiler Suriye’den gelecek olası göç dalgasına yönelik şimdiden karşı açıklamalar yapıyor.
Hristiyan Birlik partilerinin iç politika sözcüsü Alexander Throm’un sözleri aslında düşünüleni net ortaya koyuyor.
Throm göçlerin komşu bölgelere olması gerektiğini, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerin öncelikle Ukrayna'dan gelen mültecilerden sorumlu olduğunu belirtti. Dolayısıyla Suriyeli mülteciler de ona göre öncelikle komşu ülkelere yerleştirilmeli.
Türkiye ile olası anlaşmalar da siyasetçilerin yorumları arasında yer alıyor.
Nitekim Şubat ayında yapılacak seçimlerde güçlü bir aday olarak öne çıkan CDU lideri Friedrich Merz, Erdoğan ile yeni bir mülteci anlaşması yapılmasından yana açıklamalarda bulunmuştu. Merz, Türkiye ile ilişkilerine de Merkel’in yolunda devam etmek istiyor.
Mevcut Başbakan Scholz de Türkiye ile ilişkileri geliştirmekten yana açıklamalar yaptı.
Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın mülteci krizini çözme çabalarında Türkiye’yi merkeze almaları yeni tehlikeleri de beraberinde getirir.
Bölgedeki kaosta payı olan, Kürt düşmanı politikalarından beslenmeye çalışan Erdoğan’ın politikalarına destek vermek, bu minvalde silah ihracatına son hız devam edilmesi gerilimi düşürmez, ilerletir. Akabinde Almanya’yı yeni krizler bekler.