AP seçimleri ve Türkiye

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Kurgulanmış bir iddianame üzerinden yürüyen ve sözüm ona yine gizli tanıkların yalan beyanları üzerinden Kobanê Davası’ndan siyasetçilere yüzlerce yıl hapis cezası verildi. Avrupa’dan yine tanıdık derin bir sessizlik vardı. Bununla da bitmedi… Bu kez hak gaspı Colemêrg ile devam etti.

Avrupa Konseyi’nin 2023 Yılı Cezaevi Raporu’na göre, nüfus bazlı en fazla hükümlü ve tutuklu bulunan ülke sıralamasında 31 Ocak 2023 itibarıyla yaklaşık 350 bin kişi ile Türkiye ilk sırada yer aldı.

Bu bizim açımızdan şaşırtıcı bir sonuç değil, nitekim Türkiye cezaevlerindeki doluluk bir yana, tutuklu sayısına yetişemediği için yeni cezaevleri inşa eden bir ülke. İfade özgürlüğü ise artık kısıtlı değil, yok… Dolayısıyla iktidar aleyhine söylenen her cümle suç kabul ediliyor.

İktidarın son dönemlerindeki yalanı ise normalleşme… ’Normalleşme’ sürecinde neler oluyor Avrupa bu durumu nasıl gözlemliyor hatırlayalım…

31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından yenilgisinin rövanşını almak isteyen iktidar, ilk iş Wan Belediyesi’ne kayyum atamak istedi ama halkın direnişi geri adım attırdı ve Wan Belediyesi halkın seçtiği Abdullah Zeydan’a geri verildi. Bu gelişmeler yaşanırken Avrupa rutin kınama modunun dışına çıkmadı.

Hukuksuzluklar bununla da bitmedi. Kurgulanmış bir iddianame üzerinden yürüyen ve sözüm ona yine gizli tanıkların yalan beyanları üzerinden Kobanê Davası’ndan siyasetçilere yüzlerce yıl hapis cezası verildi. Avrupa’dan yine tanıdık derin bir sessizlik vardı.

Bununla da bitmedi… Bu kez hak gaspı Colemêrg ile devam etti. Seçilmiş Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış her ne hikmetse YSK’ya takılmayan, yıllardır bekletilen bir davadan alelacele görevinden alındı, ardından 19 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Artık hukuk kaideleri ile ifade edilemeyen bu gelişmeler karşısında bildiğiniz üzere hala sessizlik devam ediyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un "bizim için önemli bir ortaktır" dediği Türkiye ile ekonomik ve politik ilişkilerini sürekli dinamik tutan Almanya kayyum atamalarının ardından Dışişleri Bakanlığı nezdinde İnsan Hakları ve İnsani Yardımdan Sorumlu Yetkilisi Luise Amtsberg imzası ile bir kınama mesajı yayımladı, kayyum atanmasının anti-demokratik olduğunu söyledi ve eleştirdi. 

Bu mesajların elbette bir kıymeti var, fakat sık sık gündeme getirdiğimiz kınama ediminin dışına çıkan herhangi bir eylem gerçekleşmemeside bize, Avrupa’nın ilişkilerde kriter gösterdiği insan hakları, demokrasi gibi temel kavramları, görece talep ettiğini gösteriyor.

Bildiğiniz üzere 6-9 Haziran tarihleri arasında 5 yılda bir gerçekleşen AP seçimleri var.

Öyle ki seçim sürecinde gündem maddelerine baktığımızda en belirleyici gündemler; savaşlar, artan mülteci sayısı-ki göç meselesi seçimin en belirleyici maddelerinden biri- yükselen aşırı sağ, AB ülkelerinde güçlü ekonomik kalkınma amacıyla daha fazla yatırım ve işbirlikleri…

Haliyle Türkiye ve AB ilişkileri açısında seçim sonuçları ile ilgili bir çok soru var.

Avrupa Birliği Seçimleri sonrası, oluşacak aritmetik Türkiye ile ilişkileri nasıl etkileyecek? Özellikle Yeni Göç ve İltica Paktı'nın kabul edilmesinin ardından mültecilere yönelik işbirliğinde Türkiye ile ilişkiler nasıl şekillenecek? Olası işbirlikleri artacak mı? Scholz’un da belirttiği üzere ‘önemli bir ortak‘ vurgusu sonraki süreci nasıl etkileyecek? Dolayısıyla Avrupa Parlamentosu’nda itirazların daha yüksek sesle dile getirilmesi bu süreçte önemli bir yerde duruyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.