Amazon’un gizemli uygarlıkları
Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —
- Amazonlar Dünyada arkeolojik araştırmalar konusunda en bakir bölgelerden biri. Yeni yapılan bir araştırma bölgede karmaşık yollarla birbirine bağlanan çok sayıda küçük şehrin varlığını tespit etti. Bilim insanları bölgedeki araştırmaların büyük sürprizler ortaya çıkarabileceğini düşünüyor.
Amazon ormanlarında, devasa ağaçları gölgesinden hiç çıkmadan 3 bin kilometre yürüyebilirsiniz. Dünyadaki canlı türlerinin yaklaşık yüzde 10’unun yaşadığı bu devasa ekosistem, insan elinin değmediği bir bölge olarak kabul edilir.
Amazon bölgesindeki uygarlıklar uzun bir süreden beri tartışma konusu. Dünyada arkeolojik araştırmaların en az yapıldığı alanlardan biri olan Amazonlarda, bundan 3 bin yıl kadar önce gizemli bir uygarlığın olduğu yönünde bir dizi iddia gündemi işgal ediyordu. Son olarak havadan yapılan incelemelerde karmaşık bir yol ağıyla birbirine bağlanmış bir dizi şehir kalıntısı tespit edildi. Kalıntıların bundan 3 bin ila 1500 yıl önce bölgedeki gizemli bir uygarlığa ait olduğu düşünülüyor.
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nden Stephen Rostain’in liderliğindeki bir ekip 1990’lardan bu yana bölgede araştırmalar yapıyor. Ekvator sınırları içerisindeki Upano vadisinde LIDAR teknolojisi kullanarak havadan incelemelerde bulunan Rostain ve ekibi bölgenin üç boyutlu bir haritasını çıkardı. 300 kilometrekarelik bir alan içinde 6 bini aşkın anormal yükselti tespit eden ekip vadinin bir dönem çok sayıda şehre ev sahipliği yapmış bir merkez olduğu sonucuna ulaştı.
Üç boyutlu harita sadece evleri değil, 25 kilometre uzunluğunda ve şehirleri birbirine bağlayan yolların da varlığını tespit etti.
Upano Vadisinde yapılan kazılarda bulunan kalıntılar bölgedeki gizemli uygarlığın 1500 yıl kadar önce bölgeyi terk ettiğini gösteriyor. Bölgede tespit edilen volkanik kül tabakalarından hareket eden uzmanlar bir dizi volkanik patlamanın vadideki şehirlerin terk edilmesine neden olduğuna inanıyor.
İlk ipuçlarını Avrupalı işgalciler veriyor
Amazondaki uygarlığa ait ilk bilgiler 1540’lı yılların başında bölgeyi ziyaret eden bir rahip olan Gaspar de Carvajal’dan alıyoruz. Carvahal, Amazon bölgesinde çok sayıda kabilenin yaşadığını ve kadın savaşçıların bulunduğunu anlatmıştı.
Carvajal’in verdiği bilgilere göre nehir boyunca yaşayan kabileler, avcı toplayıcı bir hayat sürüyordu. Genel olarak kabileleri barışçıl ve nazik olarak nitelendiren Carvajal, bugünkü spekülatörlerin iddialarını destekleyecek herhangi bir büyük yapı ya da şehirden bahsetmedi.
Kolomb sonrası Amazon bölgesinde 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda büyük şehirler kuruldu ancak Kolomb öncesi Amazon’da büyük uygarlıkların varlığına işaret eden kalıntılar geçtiğimiz yüzyılın son dönemlerinde ortaya çıkmaya başladı.
1990’larda Peru’da Chachopayas uygarlığına ait 14’üncü yüzyılda inşa edilmiş ve yaklaşık 50 bin nüfusa sahip olduğu düşünülen bir şehrin kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bu şehir yüksek bir tepede inşa edilmiş ve çevresi surlarla çevrilmişti.
Araştırmacılar surlarla korunan bu kadar büyük bir şehrin, kendisine tehdit oluşturabilecek birçok şehir toplumu ya da daha büyük yapılanmalar ile komşu olduğuna inanıyor.
Peru’daki bu bulguyu MÖ 1’inci yüzyıla inşa edildiği düşünülen San Augustin uygarlığına ait bir şehir takip etti. 20 binden fazla insanı barındırdığı düşünülen bir şehir de dağlık bir bölgedeydi ve taştan yapılmış heykellerle süslüydü.
El Dorado efsanesi
El Dorado, günümüzde Kolombiya sınırları içinde yer alan Musica yerlilerinin yaşam alanlarında bulunduğuna inanılan efsanevi bir şehirdir. Bu şehrin varlığına ilişkin söylentiler 1530lu yıllarda bölgeye gelen Gonzalo Jimenez de Quesada’nın aktardığı bilgilere dayanır.
Bu bilgilere göre Muisca yerlilerinin bölgesinde El Dorado adlı altınla kaplı bir şehir bulunmaktadır. Yerlilerin her sene bir kişiyi altın tozu ile kaplayarak tanrılara adamasından kaynağını alan bu hikaye hazine avcılarının ilgisini çekmiş ve bölge sürekli maceracıların akınına uğramış hatta birçoğu da bu seyahatler sırasında ölmüştür.
İngiliz asker ve coğrafyacı olan Percy Fawcett de Amazon bölgesinde Z adını verdiği bir şehri bulmak için 1911 yılında bir keşif gezisi düzenledi. Ancak Fawcett, oğlu Jack ve arkadaşı Raleigh Rimell ile birlikte ortadan kayboldu ve cesetleri hiçbir zaman bulunamadı.
Fawcett ve diğer maceracılar Amazon kabilelerinin inançları ve efsanelerinden hareket ediyordu. Efsanelerdeki tarifler ne yazık ki hiçkimseyi büyük şehirlere götürmedi.
Amazonlarda yaşamın sırrı Terra Pata
Amazonlarda geçmişte büyük bir uygarlığın varlığına işaret eden deliller sadece kısıtlı arkeolojik çalışmalar ve yerlilerin efsanelerinden kaynağını almıyor.
ABDli arkeolog Betty Meggers 1940lı yıllarda bölgeyi keşfettiğinde Amazon’un hiçbir zaman büyük bir insan nüfusuna ev sahipliği yapmadığını öne sürdü. Megger’in bu konudaki en büyük dayanağı ormanlık arazideki toprağın çok asidik olması nedeniyle tarıma elverişsiz olduğu ve milyonlarca insanı besleyebilecek bir tarım üretiminin burada gerçekleştirilemeyeceği yönündeki düşünceydi.
1990lı yıllarda bölgede incelemelerde bulunan arkeolog Michael Heckenberger başkanlığındaki ekip 1993 yılını Brezilya'nın Yukarı Xingu bölgesindeki Kuikuro halkının bir köyünde yaşayarak geçirdi. Heckenberger bu süre içinde Amazon’daki köylerden 10 kat daha büyük birçok köyün kalıntısına ulaştı. Bütün bulgular Amazon’da büyük bir insan nüfusunun varlığına işaret ediyordu.
Peki bu nasıl mümkün olabilirdi?
Aslında bilim insanları bu konudaki ipucunun 1870li yıllardan beri farkındaydı. Amazon’un hemen hemen her tarafında şaşırtıcı bir şekilde verimli olan kara özel bir toprak bulunuyordu. Terra Pata adı verilen bu toprağın insanlar tarafından yapay olarak üretildiği düşünülüyor.
Brezilya'nın Manaus kentindeki Ulusal Amazon Araştırmaları Enstitüsü'nden Carolina Levis'e göre, balık kılçıkları ve tohumlar gibi birikmiş atıklardan elde edilen bu topraklar, odun kömürü üretmek için yakılıyordu. Levis’e göre insanlar zamanla bu toprağın verimli olduğunu fark ederek üzerinde tarım yapmaya başladı.
Amazon toplumlarının tarım ürünleri
İnsanların Doğu Asya’dan 17 bin ila 13 bin yıl öncesinde Amerika kıtasına geçiş yaptığı düşünülüyor. Kısa bir süre önce Şili’deki Monte Verde’de bulunan bir arkeolojik alandaki bulgular üzerinde yapılan incelemelerde insanların öngörülenden daha önce bölgeye geldikleri tespit edildi ama hala ana akımın bilinen tarihler arasında gerçekleştiğine inanılıyor.
Amazonlarda bundan yaklaşık 4 bin 500 sene önce insan topluluklarının meyve üretmek için seçici olarak ağaç diktikleri tespit edildi. Aşağı yukarı aynı dönem de pirinç de evcilleştirildi. Amazon topluluklarının patates, tütün, ananas, acı biber gibi birçok bitkinin de üretimini yaptıkları günümüzde biliniyor.
Artan gıda çeşitliliğinin bölgedeki nüfusu arttırdığı ve 1492 yılında 8 milyon civarında olabileceği ifade ediliyor. Bu nüfusun çok büyük bir bölümü Avrupalı işgalcilerin getirdikleri hastalıklar ve katliamlar nedeniyle yok oldu.
Amazon’un eski sakinleri konusunda neler biliyoruz?
Amazon'un en eski sakinleri hakkında çok az şey biliniyor. Genetik kanıtlar, az sayıda erkeğin çok sayıda dişiyi tekelinde tuttuğunu ve çok eşli şeflerin egemen olduğu toplumlarda yaşadıklarını gösteriyor. Bu toplulukların yaşamları, nasıl örgütlendikleri, birbirleriyle olan ilişkileri ve nasıl bir sonla karşılaştıkları ise büyük bir gizem.
*****
Amazonlardaki bilinen uygarlıklar
MÖ 10.000-MÖ 2.000
- Arawak: Güney Amerika'nın en yaygın yerli halklarından biridir. Arawaklar, MÖ 10.000 civarında Amazonlara göç etti ve burada tarıma, balıkçılığa ve avcılığa dayalı bir yaşam tarzı geliştirdi.
- Tumaco-La Tolita: Kolombiya ve Ekvador'da yaşayan bir uygarlıktı. MÖ 5.000 civarında ortaya çıktı ve MÖ 2.000 civarında yok oldu. Tumaco-La Tolitalılar, gelişmiş bir sanat ve mimariye sahiplerdi.
MÖ 2.000-MÖ 1.000
- Marajoara: Brezilya'nın Marajó Adası'nda yaşayan bir uygarlıktı. MÖ 2.000 civarında ortaya çıktı ve MÖ 1.000 civarında yok oldu. Marajoaralılar, büyük pirinç tarlaları ve karmaşık bir sosyal yapıya sahipti.
- Chavín: Peru'da yaşayan bir uygarlıktı. MÖ 2.000 civarında ortaya çıktıl ve MÖ 1.000 civarında yok oldu. Chavínliler, gelişmiş bir sanat ve mimariye sahipti ve bölgedeki diğer kültürleri etkiledi.
MÖ 1.000-MS 1.500
- Nazca: Peru'da yaşayan bir uygarlıktı. MÖ 1.000 civarında ortaya çıktı ve MS 1.500 civarında yok oldu. Nazcalar, çömlekçilik, dokumacılık ve metal işçiliğinde ustaydı. Ayrıca, dünyanın en ünlü jeogliflerinden bazılarına sahiptiler.
- Mochica: Peru'da yaşayan bir uygarlıktı. MÖ 1.000 civarında ortaya çıktı ve MS 1.500 civarında yok oldu.
- Tiahuanaco: Bolivya'da yaşayan bir uygarlıktı. MÖ 1.000 civarında ortaya çıktı ve MS 1.500 civarında yok oldu.