Asinin Kliniği: Frantz Fanon

Dosya Haberleri —

Frantz Fanon ve 1953-1956 yılları arasında çalıştığı Cezayir'deki Blida-Joinville Psikiyatri Hastanesi'ndeki sağlık ekibi

Frantz Fanon ve 1953-1956 yılları arasında çalıştığı Cezayir'deki Blida-Joinville Psikiyatri Hastanesi'ndeki sağlık ekibi

  • Frantz Fanon'un psikiyatrik çalışmaları, yabancılaşmış öznelere failliklerini geri kazandırma tutkusunun en pratik tezahürüydü. Fanon'un düşmanları Fransız sömürge güçleriyle sınırlı değildi; iç iktidar mücadeleleriyle dolu bir örgüt olan FLN'nin içinde de düşmanları oldu.

ARVIN ALAIHG /  Çeviri: Serap GÜNEŞ

Frantz Fanon'un ünü 1950'lerin sonlarında, yeni doğmakta olan Üçüncü Dünya'yı dolaşarak Cezayir ulusal kurtuluş davasına destek toplamasıyla arttı. Cezayir'in Fransız sömürge yönetimine karşı bağımsızlık savaşı veren Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (FLN) bir üyesi olarak Fanon baş döndürücü sayıda sorumluluk üstlendi: FLN savaşçılarına psikiyatrik tedavi veriyordu; partinin resmi gazetesinin çıkarılmasına yardımcı oluyordu; cephedeki askerlere felsefe ve tarih dersleri veriyordu; ve sürgündeki geçici Cezayir hükümetinin resmi elçisi olarak Afrika kıtasını dolaşarak devrimci hareket için siyasi ve mali destek topluyordu.

Ancak böylesi büyük bir şöhret, büyük riskleri de beraberinde getiriyordu. Fanon FLN saflarında yükselirken, Fransız güçleri onu hedef tahtasına koydu. 1959 yılında, Fransız istihbaratı tarafından finanse edilen FLN karşıtı paramiliter ölüm timi La Main Rouge, Fas'ta geçirdiği bir trafik kazasının ardından tedavi olmak için gittiği Roma'da onu takibe aldı. Roma'daki bir FLN üyesinin arabasının altına yerleştirilen bomba, Fanon'u havaalanından almak üzere yola çıkmadan hemen önce patladı ve yakındaki bir çocuğu öldürdü. Patlamayla ilgili bir haberde nerede kaldığı bilgisinin de geçtiğini duyan Fanon, hastane odalarının değiştirilmesini talep etti ve terk ettiği odaya dalan silahlı bir suikastçıdan böylece kıl payı kurtulmuş oldu. Bu kıl payı kurtuluşun ardından Fanon Roma'dan kaçtı ve sürgünde yaşadığı Tunus'a döndü.

Fanon’un düşmanları

Fanon'un düşmanları Fransız sömürge güçleriyle sınırlı değildi; iç iktidar mücadeleleriyle dolu bir örgüt olan FLN'nin içinde de düşmanları oldu. Açıkça dile getirmese de liderliğe dönük eleştirileri, FLN'nin devrim sonrası tasfiyelerinde hedef alınmasına sebep olabilirdi; bu tasfiyelerde çok sayıda üye partiden atıldı ve birçoğu öldürüldü. Ancak Cezayir'in 1962'de bağımsızlığını kazanmasından aylar önce, 36 yaşında lösemiden öldü. Kısa ömrünün son eylemlerinden biri, ölüm döşeğindeyken sekreterine en etkili eseri olacak kitabı yazdırmak oldu. Stuart Hall tarafından "dekolonizasyonun İncil'i" olarak müjdelenen Yeryüzünün Lanetlileri, sömürge yönetiminin siyasi, sosyal ve psikolojik koşullarını, yayınlanana kadar (ve o zamandan beri) görülmemiş bir açıklık ve güçle teşhis ediyordu. Bu kitap aynı zamanda sömürgeleştirilenlerin sömürgeci zalimlere karşı devrimci şiddet kullanmasını da savunuyordu ki bu, eserinin orantısız ilgi gören ve aşırı indirgemeci yorumlara maruz bırakılan bir yönüdür.

Fanon'un yükselişi

Ölümünü takip eden yıllarda, Yeryüzünün Lanetlileri kitabı, Fanon'u sömürgecilik karşıtı aydınlar panteonuna yükseltti. Afrika, Asya ve Güney Amerika'daki radikal milliyetçi hareketler, örneğin ABD'deki Kara Panter Partisi, onun yazılarını savundu. 1980'lerde ve 90'larda kültür teorisyenleri ve post-yapısalcılar Fanon külliyatını ezoterik ve politik olarak atıl tartışmalara dahil ettikçe, çalışmaları akademi tarafından da benimsenmeye başladı. Bu arada, Fanon'un eserlerinin devrimci özünü boşaltma girişimlerine karşı haklı olarak temkinli olan aktivistler, "hangi Fanon'un gerçek Fanon olduğu" konusunda da mücadeleye giriştiler. Ancak "o" Fanon'u tanımlama arayışında, onu bu kadar olağanüstü yapan şeyi kaybetme riskiyle de karşı karşıyayız: Fanon'un tekil bir kimliği yoktu. Hayatını sürekli hareket halinde geçirdi, fiziksel, entelektüel ve politik olarak.

 

Frantz Fanon

 

Asinin Kliniği...

Fanon'un hayatını ve çalışmalarını anlatan çok sayıda İngilizce biyografi arasında Adam Shatz'ın The Rebel's Clinic: The Revolutionary Lives of Frantz Fanon (Asinin Kliniği: Frantz Fanon'un Devrimci Yaşamları) belki de entelektüel açıdan en zengin olanı. Günümüzün en iyi deneme yazarlarından biri olan Shatz, Fanon'un tek boyutlu bir şiddet savunucusu olduğu yönündeki yaygın efsaneyi karmaşıklaştıran, hem kusurlu hem de parlak bir şahıs sunuyor okurlara. Yirmi yılı aşkın bir süredir Fransa ve Kuzey Afrika'dan bildiren ve sömürge yönetiminin nasıl bir miras bıraktığı üzerine yazan Shatz, Fanon'u şekillendiren Négritude hareketi, savaş sonrası Frankofon felsefi ve edebi ortamı, devrim sırasında FLN'yi bölen çatlaklar ve ortodoks Fransız psikiyatrisinin yerini alan yeni gelişen klinik hareketler gibi çoklu entelektüel ve siyasi bağlamlara inanılmaz bir hakimiyete sahip.

Birlikte düşünmeye davet

Shatz'ın konusuna duyduğu hayranlık aşikar, ancak Fanon üzerine yapılan çalışmaların çoğunu yönlendiren hagiografik (yüceltici) dürtüden dikkatle kaçınıyor. Fanon'un devrimci şiddeti rahatsız edici ve zaman zaman çelişkili bir şekilde benimseyişini mercek altına alıyor; Fanon'un düşünce ve yazılarının Suzanne Césaire ve Simone de Beauvoir gibi kadın yazarlardan ne ölçüde etkilenip ilham aldığını daha derinlemesine ortaya çıkarıyor; ve psikanalizin kurucusundan miras aldığı pek çok şeye ışık tutarak Fanon'un Freud'u reddedişini eleştirel bir şekilde değerlendiriyor. Bu süreçte Shatz, Fanon'a yeniden hayat veriyor ve bizi mevcut dünyamızı anlamlandırmak için onunla birlikte düşünmeye çağırıyor.

Geceleri direnişçileri tedavi etti

Fanon'un naaşı Cezayir'in doğusundaki bir şehit mezarlığında yatıyor. Onursal bir Cezayirli olarak ölmüş olsa da, binlerce mil uzakta, küçük Karayip adası Martinique'de doğdu. Sömürge toplumunu yapılandıran ırksal hiyerarşiyi ilk kez burada yaşadı, ancak sömürge durumuna dair daha derin bir anlayış geliştirmesi yıllar alacaktı. Bu bilincin oluşmasına iki olay yardımcı oldu: Özgür Fransız Kuvvetleri'nin bir üyesi olarak savaştığı İkinci Dünya Savaşı sırasında beyaz Avrupalıların ırkçılığıyla karşılaşması ve 1940'ların sonunda Lyon'da tıp öğrencisi olarak yaşadığı deneyimler. İlk kitabı Siyah Deri, Beyaz Maskeler, sömürgeleştirilmiş siyahların toplumsal yabancılaşması ve bunun siyaset, edebiyat, felsefe ve psikanalizdeki tezahürleri üzerine geniş kapsamlı bir çalışmadır. Kitap, bölümünün konuyu reddetmesine kadar tıp tezi olarak başladı (boyun eğip sonunda nörodejeneratif bir hastalık olan Friedreich ataksisi üzerine -ancak yine de son derece titiz- bir tez sundu).

İhtisasının ve Martinique ve Fransa'da kısa bir süre psikiyatri pratiği yapmasının ardından Fanon, 1953 yılında Cezayir'de ülkenin en büyük psikiyatri tesisi olan Blida-Joinville'de klinik görev aldı. Zaten politize olan Fanon, ülkeye taşındıktan sonraki iki yıl içinde gizlice FLN'ye katıldı. Fanon, gündüzleri resmi klinik sıfatıyla işgalci Fransız polis ve askerlerini, geceleri ise FLN direnişçilerini tedavi etti.

Siyah ve kolonyal öznellik anlayışı

Yirmi yılı aşkın bir süre önce son büyük Fanon biyografisini kaleme alan David Macey'in aksine, Shatz, Fanon'un psikiyatrik yazılarının düzinelercesinin 2015'te yayınlanmasından bu yana yeniden dikkat çeken bir yönü olan psikiyatristlik kariyerine dair sağlam bir inceleme sunuyor. Shatz, Fanon'un psikanalizle olan zayıf ama biçimlendirici ilişkisini araştırıyor. Bilinçdışı, bastırma ve Lacan'ın ayna evresi kavramları onun siyah ve kolonyal öznellik anlayışlarını şekillendirmiş, ancak yine de Oedipus kompleksi gibi Avrupa aile yapılarına odaklanan psikanalitik fikirlerin eleştirel olmayan bir şekilde Cezayirli özneye uygulanamayacağını savunmuştur. (Ayrıca kişisel ilgisini de sürdürdü: Sekreterine "Cezayir Devrimi'yle işim biter bitmez analize gireceğim," demişti) Blida-Joinville'in başkanı olarak kliniğin tedavi yaklaşımında reform yapmaya çalıştı. Toplum ile hastane arasındaki sınırları bulanıklaştırarak hastalara öznelliklerini yeniden kazandırmayı amaçlayan radikal bir kurumsallaşma biçimi olan kurumsal psikoterapiyi denedi.

Tutkusunun en pratik tezahürüydü

Shatz'a göre Fanon'un psikiyatrik çalışmaları onun siyasi projesinin merkezinde yer almaktadır. Bu, Fanon'un temelde yabancılaşmış öznelere failliklerini geri kazandırma yönündeki daha büyük tutkusunun en pratik tezahürüydü. Tıpkı psikiyatri hastanelerinde olduğu gibi sömürgeleştirilmiş toplumlarda da özgürlük, yeni sosyal, politik ve psişik yapıların aktif bir şekilde yaratılması yoluyla bilincin geliştirilmesini gerektiriyordu. Fanon için bu özgürlük kapasitesi kritikti ve bu onu, sürrealizmin büyüsüne kapılarak deliliği "vizyoner" ya da özgürleştirici bir güç olarak romantikleştiren savaş sonrası Fransız entelektüel çevresinin bazı kesimlerinden ayırıyordu. Shatz, "Eski bir şeker kolonisindeki kölelerin soyundan gelen biri için, zihinsel ve fiziksel parçalanma durumunu [sözü edilen entelektüel çevrenin yapma hatasına düştüğü gibi] baskıcı bir toplumsal düzenden kurtuluşla karıştırmak, imkansızdı" diyor.

Pan-Afrika projesi

Fanon hayatının sonlarına doğru FLN karşısında giderek artan bir hayal kırıklığına uğradı. Özgürlükçü bir toplumsal bilince dayanan bir ulus geliştirebilecek devrimci bir hareket vaadinden ilham almıştı o. Ancak şimdi, etnik ve dini azınlıkları dışlayan bir Cezayir kimliği oluşturmak için etnik-dinsel şovenizmi bir araya getirmeye hevesli, ileriyi göremeyen, ideolojik bağları kopmuş askerlerle dolu bir parti görüyordu. Fanon, bu deneyimlerinden yola çıkarak, Yeryüzünün Lanetlileri'nde, çoğu ulusal bağımsızlık hareketinin, zenginleşme dürtüleri yüzünden sömürge döneminden kalma sosyal ve ekonomik bölünmeleri kalıcı hale getirecek olan yerli elitlerin siyasi iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlanacağını öngördü. Bu arada, ulusötesi şirketler gibi yeni - sömürgeci güçler, eskiden sömürgeleştirilmiş ulusları yağmalamaya devam edecekti. Bu kasvetli geleceğe karşı, enternasyonalist dayanışmayı inşa etmek - Fanon'a göre bu bir Pan - Afrika projesi anlamına geliyordu - yeni bağımsız ulusları eski dünyanın iktidar yapılarından kurtarmak için kritik önem taşıyordu.

Yeni bir hümanizm

Bazı postkolonyal düşünürlerin aksine Fanon Batı modernitesini hiçbir zaman reddetmemiştir. Bunun yerine, Yeryüzünün Lanetlileri'nde yazdığı gibi, "yeni bir hümanizm"e dayanan evrensel bir bilinç yaratarak Batı modernitesini aşmaya çalışmıştır. "Eksiksiz bir insan [özgün metinde 'man', yani adam] icat etmek" için ilham almak üzere "Avrupa'dan başka bir yere bakmayı" gerektiren bu radikal proje, hayatının sonuna kadar onun hedefi oldu. Postkolonyal ulusal bilinç bu amaca giden bir kanaldı. Bunun yeni bir ulus-devlet için somut olarak ne anlama geldiğini söylemek zor.

Fanon postkolonyal bir toplum için, yerli burjuva ve yönetici sınıfların iktidarını parçalamak üzere zenginliğin yeniden dağıtılması da dahil olmak üzere bazı açık önerilerde bulundu. Ancak hiçbir zaman siyasi kurumların inşası için ayrıntılı modeller sunmamış ve yönetim mekanizmalarını ayrıntılı olarak tartışmamıştır. Edward Said'in Kültür ve Emperyalizm'de yazdığı gibi, Fanon "dekolonizasyondan sonrası geçiş için bir reçete" sunmuyor. Yine de Fanoncu çizgide yeniden düzenlenmiş bir postkolonyal ulusun ana hatlarını çizebiliriz: özgürleşmiş, demokratik, çoğulcu ve kolektivist, psişik onarımın gerekliliklerine uyum sağlamış ve kolonyal hiyerarşileri ortadan kaldırmaya kararlı bir toplum.

Yanlış çeviriler

Bu iddialı vizyon, Fanon'un şiddet meselesiyle olan meşhur ilişkisi nedeniyle büyük ölçüde gölgede kalmıştır. Jean-Paul Sartre'ın Yeryüzünün Lanetlileri'ne yazdığı ve şiddet eyleminin erdemini yücelten önsöz, Fanon'un daha incelikli olan konumunu gölgede bırakmış ve bir anlamda yanlış bir çerçeveden vermiştir. Fanon'un bazı okurları, eserindeki devrimci şiddet öğesini, [indirgemeci biçimde] eylemliliğin ve kendi kaderini tayin etmenin en önemli ifadesi ve dolayısıyla Fanon'un devrimci bağlılığının değerlendirilebileceği tek önemli vektör olarak görmüştür. Bunu yaparken, ezilenlerin ezenlere karşı her türlü şiddet eyleminin (ahlaki, siyasi ya da başka türlü) meşruluğunu savunurlar. Shatz'a göre Fanon'un şiddetle daha karmaşık bir ilişkisi vardır ve bu ilişki kısmen çeviri sorunu nedeniyle karmaşıklaşmıştır. Örneğin, Yeryüzünün Lanetlileri'nin bazı İngilizce versiyonlarında "la violence désintoxique" ifadesi "şiddet arındırıcı bir güçtür" olarak çevrilmiştir, oysa daha çok "arındırıcı şiddet" gibi bir anlama gelir, yani sömürge durumunun bir tür uyuşukluğa neden olduğu ve şiddetin sömürgeleştirilenleri uyandırmaya hizmet edebileceği ima edilir. Bu tür yanlış anlamalar önemsiz görünebilir, ancak Fanon'u bugün nasıl hatırladığımızı orantısız bir şekilde bu yanlış çeviriler ve anlamalar şekillendirdi.

Kan banyosu

Shatz, 7 Ekim'den iki hafta sonra London Review of Books'ta İsrail ve Gazze'deki şiddeti değerlendiren bir makale kaleme aldı. Yazının büyük bir kısmı İsrail işgalinin yol açtığı acıları ölçülü bir şekilde yansıtıyor ve Gazze'deki insanları bekleyen kan banyosuna dair korkunç bir öngörü sunuyordu. Shatz ayrıca "Hamas'ın şiddetinden neredeyse büyülenmiş gibi görünen ve bunu Fanon'un savunduğu türden bir sömürge karşıtı adalet biçimi olarak nitelendiren" bazı "sömürgecilik karşıtı" solcuları da hedef alıyordu. Makale, Filistinlilerin özgürlüğünü savunanların şiddet kullanımıyla nasıl ilişki kurmaları gerektiği konusunda şiddetli ve verimli bir tartışmanın fitilini ateşledi.

The Rebel's Clinic'te olduğu gibi, Shatz daha çok-boyutlu ve nüsanslı bir Fanon sunarak onun indirgemeci okumalarına karşı koymaya çalıştı. Fanon, FLN'nin bir partizanı olarak, şiddet taktiklerini aktif olarak desteklemiştir. Aynı zamanda, bir psikiyatrist olarak, şiddetin yol açabileceği kalıcı ruhsal ve toplumsal yaralar konusunda da endişeliydi. Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri'ni savaşın yol açtığı akıl hastalıklarından muzdarip Cezayirliler ve Fransızlarla ilgili vaka çalışmalarıyla bitirir. Shatz, "Fanon'un vaka incelemelerinin bıraktığı hakim izlenim, şiddetin sarhoşluk giderici etkilerinin en iyi ihtimalle geçici olduğudur" diye yazıyor. Şiddet şok terapisine benzer ve nasıl şok terapisi tek başına bir hastayı iyileştiremezse (ve yeni zararlara neden olabilirse), şiddet de tek başına adil bir toplum doğuramaz. Fanon'u şiddet içeren bir direnişin simgesi haline getirme eğilimine karşı Shatz, özgürleşme arayışındaki en acil sorularla boğuşurken aldığı pozisyonlar evrilen bir adamın portresini sunuyor.

* Kaynak: dissentmagazine.org

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.