Barzanilerin su vurgunu
Dosya Haberleri —
- Barzanilerin yolsuzlukları bugün tüm dünyanın diline düşmüş durumda. Milyar dolarlar ile oynayan Barzaniler, dört bir yanı suyla dolu olan Güney Kürdistan’da halka bir damla suyu bile çok görüyor.
MELTEM OKTAY/ALİ AMMAR
Güney Kürdistan’da özellikle uzun ve aşırı sıcaklıklar ile geçen yaz su krizi halk için bir yaz klasiğine dönüştü. Her yaz susuz kalan halk, sokaklara dökülüyor, en temel ihtiyacı olan su için eylem yapıyor. Barzaniler ise su sorunu üzerinden hem kendi ceplerini dolduruyor hem halkı tali gündemler ile oyalıyor hem de yandaşlarını besliyor. Bu çark nasıl dönüyor gelin hep birlikte bakalım.
Kürdistan bölgesinde su krizi
Kürdistan Bölgesi, su ihtiyacını yağmur suları, dışarıdan bölgeye akan sular, su kuyuları ve bölge toprakları içerisinde bulunan su kaynaklarından karşılıyor. Su ihtiyacının yüzde 40’ı bölge sularından, yüzde 60’ı da İran ve Türkiye üzerinden akan nehirlerden sağlanıyor. Bu yüzden de İran ve Türk devletinin barajlarını doldurmak için suları kesmesi, bölge için ciddi bir su tehlikesi barındırıyor. Suların kesilmesi ile birlikte Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde büyük bir su krizi yaşanması bekleniyor. Hal böyle iken, Kürdistan Bölgesi ve Irak yönetimlerinden bu konuda henüz gerekli adımlar atılmadı.
Kürdistan Bölgesel yönetiminin sınırları içerisinde üç önemli baraj yer alıyor. Dukan, Darbandikan ve Duhok barajları. Bu üç barajın toplam su depolama kapasitesi 9.85 milyar metreküp. Bunun haricinde Duhok’da birçok küçük baraj var. Bu barajların toplam su depolama kapasitesi ise 1.505 milyar metreküp. Söz konusu bu küçük barajlarla yaklaşık 850 hektar alan sulanabilir. Birçok baraj projesinin gerçekleştirilmeye başlandığı Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde ulaşılması hedeflenen depolanacak su kapasitesi 38.000 milyon metreküp.
Barajlardaki su halka verilmiyor
Güney Kürdistan’ın özellikle üç önemli büyük barajı tatlı su ile dolu olmasına rağmen halka su verilmiyor. Her yaz su krizi halk için adeta bir işkenceye dönüyor. Barzaniler için ise büyük bir rant kapısına dönüşüyor. Dolu olan barajlardan Güney Kürdistan halkına su haftada sadece bir gün ya da iki gün veriliyor. Verilen su ise bilinçli olarak arıtılmadığı için halk bu suyu ne içebiliyor ne de yemeğini bu suyla yapabiliyor. Haftada bir ya da iki gün verilen su halkın ihtiyaçlarını karşılamaya dahi yetmiyor. Susuz kalan halk mecburen tankerlerle su satın almak zorunda kalıyor. Ya da halk, evlerinin üzerine kurdukları su depoları ile ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.
Yandaşlar suyu halka satıyor
Peki bu tankerlerle gelen sular nereden çıkıyor? Güney Kürdistan’da her mahallede su kuyuları bulunuyor. Kuyulardan sorumlu olanlar ise KDP’nin yani Barzanilerin yandaşları. Kuyuları elinde bulunduran yandaşlar, kuyulardan çıkardıkları suyu arıtmadan tankerler ile halka satıyor. Tankerin en küçüğü 25 bin dinar, en büyüğü ise 100 bin dinar yani 75 Dolar. Tankerlerle satılan su arıtma sisteminden geçmediği ve daha önce mazot, benzin ya da çeşitli malzemeler taşınmış tankerlerde satıldığı için sağlıksız ve hijyen koşullarından da tamamen uzak. Banyo vs. ihtiyacını kuyudan gelen su ile gideren, yine yemeğini bu su ile yapıp, sebze meyvesini bu su ile yıkayan halk bir yandan da hastalıklar ile boğuşuyor. Her yaz özellikle Hewlêr’de bu sağlıksız tankerlerden satılan su nedeniyle kolera salgını yaşanıyor.
İzinsiz açılan binlerce kuyu var
Su Kaynakları Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre Süleymaniye ve Hewlêr’de içme suyu amacıyla açılmış toplam yasal kuyu sayısı 15.514. Tespit edilen yasal olmayan kuyu sayısı ise 17.530. Tarım amacıyla açılmış yasal kuyu sayısı 3.559’ken, yasal olmayan kuyu sayısı 2.230. Sanayi amacıyla açılan kuyu sayısı ise 320. Yeraltı sularının yoğun kullanımı bölgede su seviyesini 200 metreden 400 metreye düşürdü.
Hewlêr’de su Barzanilerin elinde
KDP yönetiminin hakim olduğu Hewlêr en büyük su krizinin yaşandığı yerlerin başında geliyor. Güney Kürdistan’daki su sorununa çözüm bulmayan KDP yönetimi, yandaşlarını beslemek üzerine kuyu üzerine kuyu açıyor. Sadece Hewlêr’de bin 700 kuyu bulunuyor. Hewlêr Su Dairesi Başkanı Rezan Saadi, Ocak'tan Haziran 2024'e kadar Hewlêr bölgesinde 20 kuyunun kuruduğunu ve yıl sonuna kadar 20 kuyunun daha kuruyacağını belirtiyor. Bölgenin yeraltı suları Barzanilerin yanlış politikaları yüzünden kurumak üzere. Bir zamanlar 200 ila 300 metre derinlikte su bulunabilirken, şimdi gereken minimum derinlik 550 metre olarak belirtiliyor. Su sektörü tamamen Barzanilerin elinde. Su pazarını elinde tutan Barzaniler, izinsiz kuyu açılmasına da göz yumuyor. İzinsiz kuyu açılışındaki artış nedeniyle yeraltı sularında da ciddi bir azalma yaşanıyor.
Neçirvan Barzani’nin Life Su şirketi
İhtiyaçlarını kuyulardan, tankerler ile satın aldıkları su ile gidermeye çalışan halk, içme suyu için de ayrıca para ödüyor. Belediyelerin bir ya da iki gün verdiği su da arıtılmadığı için halk içme suyunu marketlerden aldıkları pet şişeler ile gideriyor. Barzani ailesi buradada büyük bir rant alanı yaratmış durumda. Güney Kürdistan’da satılan Life Su en büyük su şirketlerinden biri. UB Holding’e ait olan su şirketinin merkezi ise İstanbul Levent’te bulunuyor. Sahibi Neçirvan Barzani olan şirketin Rûdaw’ın da sponsoru olduğu biliniyor.
Marketlerde halka pet şişelerde satılan suların fiyatı da her yıl düzenli olarak artıyor. Her yıl dolar bazında değerlendirilip, doların yükselmesine paralel olarak suya da zam yapılıyor. Eğer düzenli olarak halka su verilirse, su arıtma tesislerinde arıtılarak halka ulaştırılırsa Güney Kürdistan’daki su şirketlerinin kar oranı yüksek oranda düşecektir. Bu su şirketleri de iktidar ailesine bağlı kişilerin elinde olduğu için bu çark bilinçli olarak devam ettiriliyor. Büyük bir ekonomik kazanç elde ediliyor.
Halkın eylemleri
Hewlêr’in Daretû, Badawe ve Tozawa mahallesi aylardır protesto eylemleri düzenliyor. Mahalle halkı, Hewlêr’e giden 100 Metre yolunu her zaman trafiğe kapatıyor. Sıcaklıkların genellikle 40 ile 45°C'yi aştığı kavurucu yaz sıcağının ortasında, Hewlêr’in yoksul bölgelerindeki insanlar su kıtlığından kaynaklı iki haftada bir banyo yapabildiklerini söylüyor. Bunun için de sürekli yolu trafiğe kapatarak eylemler düzenleniyor.
Barzani ailesi bu ve benzeri yaşamsal sorunları bilinçli olarak çözmüyor. Barzaniler su, elektrik, maaş, benzin vb. gibi yaşamsal ihtiyaçlar üzerinden halkın gündemini sürekli meşgul ederek kirli politikalarının halk tarafından sorgulanmasını engelleniyor. Tüm bu sorunlar üzerinden Barzaniler hem siyasal, hem örgütsel hem de ekonomik olarak devasa bir rant çarkı kurarak büyük bir kazanç elde ediyor. Böylece toplum karşıtı oluşum ve siyasetiyle iktidarı elinde tutan Barzani ailesi liderliğindeki KDP, suyun merkezi Kürdistan’da halkı susuzluğa mahkum ediyor.
***
Türk devletinin özel savaş politikası
Türk devleti, yıllardan bu yana Irak’a karşı Basra Körfezi’ne dökülen Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunu bir koz olarak kullanıyor. Irak hükümeti, Ankara yönetimini, 80’li yılarda yapılan saniyede 500 metreküp su salımı anlaşmasına uymamakla suçluyor. Irak ve Kürdistan Bölgesi su sorunundan kaynaklı ciddi sorunlarla karşı karşıya.
Bu yılın Nisan ayında Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, 13 yıl aradan sonra Irak’a bir ziyaret gerçekleştirmişti. Ana gündem PKK’ye karşı savaş olsa da Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ve Başbakan Muhammed Şiya es Sudani’yle yapılan görüşmelerde su sorunu da ele alındı. Görüşmede "Irak Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Su Alanında İşbirliği Çerçeve Anlaşması" imzalandı. Bu antlaşmaya göre Türkiye sınırları dışındaki Küçük Zap Suyu üzerine ortak baraj inşa edilecek. Görüşmelerde; Irak'a hidro elektrik santrallerinin kurulması ve atık su arıtma tesislerinin yapılması kararı da alındı.
***
Derbendîxan barajı
Güney Kürdistan dağlarında, Sirwan nehri üzerine inşa edilen Derbendîxan barajının devasa rezervuarı bu yıl yoğun yağışlar sayesinde doldu. Derbendîxan barajının üç milyar metreküplük bir depolama kapasitesi var. En son 2019 yılında tamamen dolmuştu. Bağdat hükümeti, düşen yağışlar ve artan sıcaklıklara ek olarak, Irak topraklarına ulaşan nehirlerin akışını büyük ölçüde azaltan İran ve Türkiye'deki baraj inşaatlarına tepki gösteriyor. Ancak bu kış yağışlar, dünyada iklim değişikliğinin bazı yansımalarına en çok maruz kalan beş ülkeden biri olarak kabul edilen Irak'ı biraz olsun rahatlattı.
***
Kolera salgını endişe verici durumda
Kolera, Irak ve Güney Kürdistan’da birçok bölgesinde salgın boyutuna vardı. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Kerkük’te 335 vaka ve 3 ölüm, Süleymaniye’de 220 vaka ve 1 ölüm, Hewlêr’de 442 vaka, merkezi Irak'taki Bağdat-Rasafa ve Karkh’da 42 vaka, Diyala’da 178 vaka ve 2 ölüm ve güneydeki Nasiriye’de 52 vaka ve 1 ölüm görüldü. Ayrıca, Bağdat Sağlık Bakanlığı, Basra, Misan ve Muthanna'yı su kalitesi koşullarındaki yetersizlikler nedeniyle kolera salgını açısından yüksek riskli iller olarak ilan etti.