Başımı asla eğmedim
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Yaşamı boyunca devletin her türlü baskısına maruz kalan, 4 kez göçe zorlanan, evi bombalanan ve bir oğlu kurşuna dizilen Halit Tekçi, direnerek yaşama tutunuyor. Tekçi, 82 yıllık yaşamını, "Dimdik ayaktayım, direnmeye devam ediyorum " dedi.
MAZLUM ENGİNDENİZ - MA/COLEMÊRG
Kurdistan’da 90’lı yıllarda uygulayama konulan köy yakma ve faili meçhul cinayetler sonucu binlerce insan zorla göç ettirilirken, binlerce insan ise faili meçhul bir şekilde katledildi. Bu devlet politikasının mağdurlarından biri de Halit Tekçi. 82 yaşında olan Tekçi’nin hayatında devletin zulmü asla eksik olmadı. Yaşadığı köylerde 4 kez zorunlu olarak göç ettirilen, oğlu katledilen Tekçi, bir yandan onurlu bir yaşam için mücadele ederken, diğer yandan tüm baskı ve saldırıya rağmen ölmemek için adeta direndi.
Devlet baskısı ve zorunlu göç
Halit Tekçi, 1941 yılında Federe Kürdistan Bölgesi’nin Sîdekan şehrine bağlı Bêruş köyünde dünyaya geldi. Tekçi, ailesiyle birlikte 1951 yılında Colemêrg’in Gever ilçesine bağlı Oremar köyüne göç etti. 7 yılın ardından Tekçi ailesi Oremar köyünden taşınıp, 1958 yılında Gever ilçesine bağlı Mêdê köyüne geçerek burada yaşamlarını idame ettirmek için ev yaptı.
Mêdê köyünde 30 yıl yaşayan Tekçi ailesi devletin baskısına maruz kaldı. “PKK’liler buraya geliyor” bahanesiyle köyleri boşaltılmak istenen Tekçi ailesi, karakol komutanının; “Köyü boşaltmazsanız köyünüzü bombalayıp hepinizi öldürürüm” tehdidine maruz kaldı. Tekçi ailesi yapılan tehditlerin ardından 1988 yılında Mêdê köyünü boşaltmak zorunda kaldı. Köyleri boşaltıldıktan sonra Zêre köyüne taşınan aile, 3 yıl kaldıkları köyden bir kez daha devlet baskısı nedeniyle göç ederek, bu kez de 1991 yılında Gever’in Çemê köyüne taşındı.
Tekçi ailesine burada da rahat vermeyen devlet bir kez daha köyü boşaltmalarını istedi. Çaresiz kalan Tekçi ailesi bu kez de 1993 yılında çözümü Colemêrg’in Gever ilçesine göç etmekte buldu.
Oğlu kurşuna dizildi
Tekçi ailesinin yaşadıkları bununla da sınırlı kalmadı. Çobanlık yapan çocuklarından Nezir Tekçi, 27 Nisan 1995’te Gever ilçesine bağlı Yêkmala Jori köyünde askerlerce kurşuna dizilerek katledildi. Oğlunun ölümünden 3 yıl sonra Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinden geçici görevle Gever’e gelen Wanlı bir askerin anlatımıyla oğlunun nasıl öldürüldüğünü öğrenen baba, sorumlular hakkında Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcısı’nın, “Sen nasıl Türk askerine iftira atarsın” diyerek kovduğu baba Tekçi, bir kez daha suç duyurusunda bulundu. Yapılan başvuru üzerine askeri savcılık soruşturma başlattı ancak kısa bir sürede “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar vererek soruşturmayı kapattı.
Katiller cezasız bırakıldı
Oğlunun katillerinin peşini bırakmayan baba Tekçi, 1995 yılında Çanakkale’den Yüksekova Tabur Komutanlığı’na geçici görevle gelen Wanlı er Yunus Şahin’in 2010 yılında zorunlu askerlik yaptığı sırada Nezir Tekçi’nin öldürüldüğünü gördüğünü söyleyerek, yaptığı tanıklık sayesinde, soruşturma yeniden başlattı. Soruşturma sonucu emekli Albay Ali Osman Akın ile Yarbay Kemal Alkan hakkında, “Canavarca bir his ile veya işkence ve tazip ile kasten öldürme” suçlamalarıyla Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Güvenlik gerekçesiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilen davada, savcılık mütalaasında şüpheden uzak ve kanaat uyandırıcı delil elde edilmediği gerekçesiyle sanıkların beraatlarına karar verilmesi talep edildi. 11 Eylül 2015 tarihinde görülen karar duruşmasında ise mahkeme sanıklara isnat edilen suçun sabit görülmemesi nedeniyle emekli Albay Ali Osman Akın ve Yarbay Kemal Alkan’ın oy birliğiyle beraatlarına karar verdi.
Tanık askerlerin anlatımı
Baba Tekçi, 1995 yılında oğlunun yaşadığı akıbeti o dönem asker olan Yunus Şahin’den öğrenmesi ile ilgili şunları dile getirdi: “O asker bana; o dönem orada olduğunu söyledi. Albay Ali Osman Akın, oğluma PKK’lilerin silahlarının yerini göstermesini istemiş. Oğlum da bu konuda hiçbir bilgisinin olmadığını ifade etmiş. O an Ali Osman Akın, oğlumu 10 metre askerlerden uzaklaştırıp, tehdit ederek öldüreceğini söylemiş. Oğlum öldürüleceğini anlamış. Albay Akın o sırada, ‘İçinizde Kürt olan asker var mı?’ diye sormuş bunun üzerine 20’ye yakın kişi ellerini kaldırmış. Kürt askerlerin oğluma ateş açmasını istemiş. Orada bulunan Kürt askerler ateş açmamışlar. Bunun üzerine orada bulanan Yarbay Kemal Kalkan adlı biri ‘Ben ateş ederim’ diyerek oğlumu 10 metre öteye götürmüş ve silah sesleri duyulmuş. Bunu o olaya tanık olan asker bana anlattı.”
Oğlunun öldürmesinden sonra orada bulunan komutanın tüm askerlere talimat vererek herkesin ateş açmasını söylediğini ifade eden Tekçi, “Sonra orada askerlerin büyük bölümü oğluma kurşun yağdırmış. Oğlum öldürüldükten sonra bu kez Yarbay Kemal Alkan, orada bulunan mayın uzmanını çağırıyor ve oğlumun vücudunda bu kez de mayın patlatıyor” diye anlattı.
Evi de yakıldı
Tekçi’nin 2016 yılında sokağa çıkma yasaklarında evi bir kez daha devlet tarafından bombalandı ve yıkıldı. Evleri yıkılan aile önce Colemêrg, ardından ise İstanbul’a taşınmak zorunda kaldı. İstanbul’da yoksullukla boğuşan aile ilan edilen sokağa çıkma yasağının son bulmasının ardından tekrar Gever’e döndü.
Başımı asla eğmedim
Yaşadığı bu durum karşısında asla susmadığını ve yapılanlar karşısında mücadele ettiğini belirten Tekçi, “Başımı asla eğmedim ve adalet için mücadelem devam ediyor. Her ne kadar 4 kez köyümden çıkarılmak zorunda kalsam ve oğlum bu şekilde öldürülse de ben dimdik ayakta durmaya ve direnmeye devam ediyorum. Ben, ölünceye kadar mücadelemi devam ettireceğim” diye konuştu.