Ellerime baktığımda hep kapkara
Dosya Haberleri —
- 1 Mayıs Dünya İşçi Bayramı vesilesiyle sömürüye maruz kalan Amed’te yer alan sanayi sitesinde çalışan çocuklara mikrofon uzattık. Yaklaşık iki yıldır sanayi sitesinde çırak olarak çalışan 13 yaşındaki R., "Benim hayallerim vardı, aslında bakarsanız hala var. Ama artık okula dair değil de buraya dair hayallerim var" diye vurguluyor.
- R. ile beraber çalışan 17 yaşındaki Ş. ise, "Sabah 7’de başlayıp akşama kadar çalışıyoruz. İş olmadığında da dükkanı temizliyoruz. Ben burası yerine okulda olmak isterdim ama artık istesem de gidemem" derken, daha 7 yaşındayken sanayide çalışmaya başlayan İ., ise, “Hayalim de yok hikayem de 1 Mayıs'ta bizim de hakkınızı savunun" diyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Sömürü düzenin en büyük mağdurlarının başında çocuklar geliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'ndan (UNICEF) derlediği bilgilere göre, dünya genelinde 160 milyon çocuk (63 milyon kız ve 97 milyon erkek) çalışıyor. Kurdistan ve Türkiye'de de milyonlarca çocuk çalışmak zorunda kalıyor. Resmi açıklamalara göre 720 bin çocuğun çalıştığı belirtilse de meslek örgütleri iki milyonun üzerinde çocuğun çalıştığına dikkat çekiyor. Kendi özgün yaşamlarından kopmak zorunda kalan çocuklar, geçim sıkıntısı çeken ailelerine katkı sunmak için çalışmak zorundan kalıyor. Bu çocukların "Çocuk işçi" olarak tanımlanmasına karşı çıkan çocuk örgütleri, "Çocuktan işçi olmaz çocuk çocuktur" vurgusu yapıyor. Ve bu çocuklar yetişkinlerin dahi zorlandığı ağır şartlarda günde neredeyse 14 saat çalışmak zorunda kalıyor. 1 Mayıs Dünya İşçi Bayramı vesilesiyle sömürüye maruz kalan Amed’te yer alan sanayi sitesinde çalışan çocuklara mikrofon uzattık.
'Sadece yemekte oturuyorum'
Sanayi sitesinde çırak olarak çalışan 13 yaşındaki R. yaklaşık 2 yıldır sanayide çalışıyor. Okul okurken yaşanan bir tartışma nedeniyle okuldan uzaklaştırılan R., ailesine destek olmak amacıyla sanayide işe başlamış. Küçük yaşında büyük işler yüklenen R., gün içinde hep ayakta oluyor. Saat sabah 7’de başlayan mesailerinin akşam 8’de bittiğini ve gün içinde sadece yemek molasında oturduklarını söyleyen R. “Benim hayallerim vardı, aslında bakarsanız hala var. Ama artık okula dair değil de buraya dair hayallerim var. Ben sabah uyanıyorum akşam eve gittiğim gibi uyuyorum. Kimi zaman ellerime baktığımda hep kapkara bir el görüyorum, sonra düşününce keşke benim elimde de bir top olsaydı. Keşke ben de yaşıtlarım gibi oynasaydım. Ama maalesef bir çocuk olarak oyun oynama şansım yok. Burada çalışıp aileme destek oluyorum. Burada iş öğreniyorum, yaptığımız çoğu iş ağır ama insan zamanla her şeyi öğreniyor. Ben büyüyünce kaportacı olmak istiyorum. Öyle işte burada çalışıyorum sonra da eve gidiyorum. Başka diyecek bir şey yok” diyor.
'Gaz tüpünden korkuyorum'
R. ile beraber çalışan 17 yaşındaki Ş. ise diğer çocuklara oranla kendini daha şanslı hissediyor. 5 yıldır aynı işi yaptığı için çalışırken çok zorlanmadığını söyleyen Ş. sadece işten sonra eve yorgunluktan bayılmış halde dönünce kendini kötü hissettiğine dikkat çekiyor. İşte çalışırken en çok gaz tüpünün patlaması ve askıda tutunan araçların üzerlerine devrilmesinden korktuğunu söyleyen Ş., “Günde bir kez mola veriyoruz. Sabah 7’de başlayıp akşama kadar çalışıyoruz. İş olmadığında da dükkanı temizliyoruz. Ben burası yerine okulda olmak isterdim ama artık istesem de gidemem. Buraya alıştım çalışma şartlarımız zor ama şu anki durumda başka iş de bulamam. Haftalık yevmiye alıyoruz ama kriz yüzünden aldığımız para bir tişört, bir pantolon parasına zor yetiyor. Bir gün izin günümüz var onda da akşama kadar yatıyorum. Böyle konuştuğumda aklıma hiç hayatımın olmadığı geliyor. Ama çalışmasam bu elimdeki de olmayacak. O yüzden mecbur çalışmak zorundayım. Ben çalışmasam kardeşim çalışacak o benden daha küçük onun çalışmasını istemiyorum. Eve ekmek götürmek de bana yetiyor. Zaten ne kazansak iki gün sonra bitiyor o yüzden ne kadar çok çalışsak da cebimize hep aynı para giriyor” diye ifade ediyor.
'Bizim de hakkınızı savunun'
Bir diğer çocuk İ. ise henüz 7 yaşındayken başladığı sanayi işinde yaklaşık 8 yıldır çalıştığını söylüyor. Anlatacak bir hikayesinin olmadığını dile getiren İ. ise, “Hayalim de yok hikayem de” diyor. Çocukluğu çalınan İ.'nin bu sözlerinden sonra 1 Mayıs için söyledikleri yetişkinlere çağrı oluyor: "Biz o gün alanda olamayacağız ama alanda olacak kişiler bizim de haklarımızı korusun, savunsun. Biz buradayız. Çalışmaya devam ediyoruz. Sürekli kötüye giden bu koşullar düzelmeli. Bizim de hakkınızı savunun."
Çocuklar ucuz işgücü olarak görülüyor
Eğitim-Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Faruk Ercan, Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) uygulamasının temel amacını ucuz işgücü yaratmak olduğunu kaydediyor. Faruk Ercan, şunları vurguluyor: “Öncelikle ülkede yaşanan ekonomik kriz toplumdaki bütün insanları derin bir yoksulluğa sürüklemiş durumdadır. Çaresizlik içindeki aileler çözümü eli iş tutan herkesi çalıştırmakta bulmuştur. Mevsimlik işçi olarak öğretim çağındaki çocuklar özellikle bölgemizde yıllardır Mayıs ve Kasım ayları arasında öğrenimlerine ara verip Türkiye’nin birçok iline gitmekteydiler. Ancak özellikle mesleki ve teknik Anadolu liselerinde başlatılan MESEM uygulaması ile örgün eğitim çağındaki çocuklar 4 gün işyerlerine 1 gün okula gelecek şekilde bir planlama yapılmıştır. Uygulama ile işverene teşvikler uygulanmış ucuz işgücü olarak görülmüştür. Aileler ekonomik kriz nedeniyle bunu bir gelir kapısı olarak görmüşlerdir. Çocukların okulda olmaları gereken yaşlarda yoksulluk nedeniyle çalışmak zorunda kalmaları anayasal ve uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Temel neden ülkedeki ekonomik sistem içerisinde yoksulluğu derinleştiren gelir adaletsizliğidir.”
***
Çocuklar 1 Mayıs’ta da çalışacak
Kurdistan ve Türkiye'de çalışan çocuk sayısı günden güne artarken, yaklaşan 1 Mayıs'ta çocuklar çalışmaya devam edecek. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre geçtiğimiz yıla oranla "çocuk işçi" sayısı 3.5 puan arttı. İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Meclisi ise 2024 yılında Türkiye'de bir milyonun üzerinde "çocuk işçi" olduğunu tespit etti. Özellikle MESEM’lerle (Mesleki Eğitim Merkez) beraber bu oran günden güne artarken sömürü koşulları altında çalıştırılan 54 çocuk 2023 yılı içerisinde hayatını kaybetti. Sömürü düzenine karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacak milyonlarca kişi bu düzenin sona ermesi için taleplerini haykıracak. Farklı nedenlerle zorlu işlerde çalışmak zorunda kalan çocuklar ise 1 Mayıs’ı rutin bir şekilde karşılayacak.
Çocuk oranı Kurdistan’da yüksek
Yine TÜİK, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel “İstatistiklerle Çocuk” bültenini hazırladı. Bültende çocuk işçi, çocukların okullaşma, kız çocuk evliliği, gibi istatistiklere yer verildi. Türkiye nüfusunun yüzde 26’sının çocuk olduğu belirtilen raporda, 2023 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il, yüzde 44,4 ile Riha (Urfa) olurken, Riha’yı 40,5 ile Şirnex, yüzde 38,2 ile Agirî ve Muş izledi. Hanehalkı İşgücü Araştırması 2023 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 22,1 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oranın erkek çocuklar için yüzde 32,2 kız çocuklar için yüzde 11,5 olduğu görüldü. Hanehalkı İşgücü Araştırması 2022 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 18,7 olarak açıklanmıştı. Buna göre çocuk işçi sayısı geçen yıla göre 3.5 puan arttı.
Emeğinin karşılığını alamıyorlar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı 2024-2028 Stratejik Planı’nda, "Çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması" hedefinin yer aldığı bölümde, çocuk işçiliği riskini artıran faktörlere ilişkin tespitler yer aldı. Planda, bu tespitler "Ekonomik sebepler, eğitim hizmetlerine erişimde yaşanan sıkıntılar, geleneksel bakış açısı, düzensiz göç ve mevzuatta yaşanan eksiklikler ve çocuk işçiliğine yönelik denetimlerin yeterince olmaması” olarak sıralandı.
Hazırlanan raporlara rağmen çocuk işçiliğine dair etkili ve kalıcı bir çözümün bulunmadığı ülkede çocuklar özellikle sanayi, mevsimlik tarım işlerinde ve fabrikalarda çalıştırılıyor. Sağlıklı beslenemeyen yine dinlenme fırsatı bulamayan çocuklar emeğinin karşılığını ise alamıyor. Küçük yaşlarda gerek ailesinin maddi durumu gerekse okulda yaşanan tartışma nedeniyle okuldan uzaklaştırılan çocukların gönderildiği ilk alan ise sanayi siteleri oluyor. Neredeyse her dükkanda bir ya da iki çocuğun çalıştırıldığı sanayi dükkanlarında çocuklar hem sağlıksız koşullar hem de güvenli olmayan bir ortamda çalışmak zorunda kalıyor.