İklimin korunması mı dediniz!
Elif SONZAMANCI yazdı —
- Doğa, insanlar tarafından hunharca kullanılıyor, kirletiliyor. Sonuçlarını da hep birlikte yaşıyoruz. Artık doğayı korumak sadece iklim aktivistlerinin işi değil, aynı zamanda siyasilerin de görevi.
Son günlerde sık sık karşımıza çıkan haberlerden biri de uzmanların sıcak havalara yönelik uyarıları.
Dünya Meteoroloji Örgütü, deniz yüzeyi sıcaklıklarının Mayıs, Haziran ve Temmuz’da rekor seviyeye ulaştığına dikkat çekiyor, El Nino hava koşullarının etkisiyle son aylarda yaşanan sıcaklık rekorlarının daha artacağını ifade ediyor.
Sıcak havalar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı da artıyor.
Nature Medicine dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, geçen yıl Avrupa genelinde 30 Mayıs - 4 Eylül tarihleri arasında aşırı sıcaklarla bağlantılı 61 bin 672 ölüm vakası yaşandığı belirtiliyor.
Yine aynı araştırmada Almanya’da ise 8 bin 173 kişinin sıcaklık nedeniyle yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. Raporda araştırmacılar, 2040 yılına kadar ortalama 94 binden fazla sıcaklığa bağlı ölüm olacağı ve 2050 yılına kadar bu sayının 120 binin üzerine çıkabileceğini dile getirmiş.
Bu rakamlar ve uzmanların uyarıları uzun bir süredir aslında savaş tartışmalarının gerisinde kalan bir tehlikeyi hatırlattı; İklim Krizi.
Dünya’nın güçlü ülkeleri savaş konseptlerini geliştirmek adına projeler planlarken iklimin korunması yine pas geçiliyor.
iklim kriziyle birlikte sıcak hava dalgalarını daha yoğun olarak görüyoruz. Günlük hayatımıza fırtına ve seller ile giren bu değişim, aynı zamanda yüzbinlerce insanın yaşamını yitirmesine neden oluyor.
AB, 15 Temmuz'u küresel iklim krizinin kurbanları için anma günü ilan etti. AB Komisyonu Perşembe günü Brüksel'de yaptığı duyuruda, bu günde iklim değişikliği kurbanlarının gelecekte anılması gerektiğini söyledi. 15 Temmuz 2021'de Almanya ve Belçika'da meydana gelen sel felaketlerinde 200'den fazla kişi hayatını, yüzlercesi evini kaybetti.
Bu günde ayrıca afetleri önlemek ve iklim felaketlerine daha iyi hazırlanmak için somut adımlar konusunda farkındalığı artırmanın önemine dikkat çekiliyor.
Fakat iklimin korunması için yeterli bir eylem planı yok.
Doğa, insanlar tarafından hunharca kullanılıyor, kirletiliyor. Sonuçlarını da hep birlikte yaşıyoruz. Artık doğayı korumak sadece iklim aktivistlerinin işi değil, aynı zamanda siyasilerin de görevi. İklimi korumak için yapılan eylemler ise artık daha gölgede devam ediyor.
İklim eylemleri Almanya’da Son Kuşak (Letzte Generation) isimli çevre hareketi ile gündemde. İklim için eylemler yapan grup, ülke genelinde otobanları trafiğe kapatma gibi sivil itaatsizlik eylemleriyle tanınıyor. Bu durum bir çok kesimi kızdırsa da, iklim sorunları bu eylemlerle gündeme geliyor.
Son olarak, Son Kuşak, Düsseldorf ve Hamburg Uluslararası Havaalanlarındaki uçuş trafiğini bloke etti. Eylemciler amaçlarını; “Federal Hükümet’in iklim krizine yönelik plansızlığı ve yasaları hiçe saymasına karşı bir tavır koymak“ olarak açıkladılar. Son kuşak üyelerine yönelik geçtiğimiz aylarda soruşturma açılmış ve ev baskınları yapılmıştı.
Dertleri iklimi korumak olan, kimi çevrelerde eylemleri radikal bulunan Son Kuşak üyelerine, eylemler için 1,4 milyon düzeyinde fon toplamak suçlaması da yöneltildi.
Oysa savaşa yapılan harcamalar gündem dışı kalmaya devam ediyor. Örneğin Rheinmetall’den yapılan açıklamaya göre Alman ordusu Leopard tanklarının mühimmatı için 1 milyar Euroluk bir sipariş verdi. Zira Almanya, ordunun modernizasyonu için 100 milyar euroluk bir fon oluşturmuştu. Geçtiğimiz günlerde NATO üyeleri savaş planlarını daha da detaylandırmak için bir araya gelerek yeni projelere imza attılar, iklimi korumak gibi bir dertleri olmadığı gibi, canlıları, çevreyi katleden güvenlik stratejilerini sağlamlaştırdılar. Gelinen aşamada Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktı. ABD ise Ankara’ya 40 F-16s tipi uçak satışına yeşil ışık yaktı.
Bir taraftan savaşa yatırım yapılırken, diğer taraftan iklimi korumak için mücadele edenlere dava açılıyor.