OPCW kendini feshetsin

Meral ÇİÇEK yazdı —

  • Suriye ve Rusya gibi güçlere gelince pek duyarlı OPCW, bu durumda kendini feshetse daha iyi. Hiç olmazsa kimyasal silahları yasaklamak adına bunların kullanımına zemin olup modernitenin algı oyunlarının içinde yerini almaz. 
  • OPCW, küresel hegemonya çerçevesinde hareket eden bir oluşumdur. TC’nin kimyasal silah suçları karşısında susup Suriye’de incelemeler yürütmesinin – ve bunun için 2013’te Nobel Barış Ödülüne ‘layık’ görülmesinin sebebi budur.
  • OPCW bu durumda bırakalım kimyasal silahları denetleme, imha ettirme, yasaklama, kullanımını önleme ve yargılama ‘görev ve misyonunu’, üye devletlerinin herhangi bir soruşturma ve yaptırımdan çekinmeden savaş suçu işleyebildiği bir zemin oluyor.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) – güya – dünya çapında kimyasal silahların kullanımını önlemek amacıyla kuruldu. Sitesinde gururla dünya nüfusunun yüzde 98’inin Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin koruması altında yaşadığını belirtiyor. Kürtler herhalde geriye kalan yüzde 2’nin içinde yer alıyor. O yüzden kimyasal silahlar söz konusu olduğunda her türlü uluslararası korumadan mahrumlar. Son 100 yılda hiç değişmeyen bu gerçek, OPCW’nin kurulduğu 1997’den sonra da öyle kaldı. 

Çünkü OPCW, devletlerarası sistemde oluşturulan birçok mekanizma gibi, taşıdığı isimden çok uzak, hatta zıt bir işleve sahip. Her ne kadar 4 istisna ile dünyadaki bütün devletler OPCW’ye üye olsa da, esas alınan çıkarlar – örgütün sitesinde ‘Batı Avrupalı ve diğer devletler’ kategorisi altında sayılan üyeleridir. Yani Batı Avrupa artı ABD, Yeni Zelanda ve Türkiye. 

OPCW, küresel hegemonya çerçevesinde hareket eden bir oluşumdur. TC’nin kimyasal silah suçları karşısında susup Suriye’de incelemeler yürütmesinin – ve bunun için 2013’te Nobel Barış Ödülüne ‘layık’ görülmesinin sebebi budur. Bizzat Türk Savaş Bakanının itiraflarına (savaşta göz yaşartıcı gaz kullanımı yasaktır) rağmen üç maymunu oynamasının nedeni budur. Geçen yıl Berwarî Bala’da hastaneye kaldırılan sivillere, IPPNW’nin raporuna, HPG tarafından yayımlanan görüntülere rağmen suskunluğunu sürdürmesinin sebebiyeti budur. 

Protesto ve çağrılar karşısında iç tüzüğüne sığınıyor. Devlet düzeyinde başvuru yapılmadığında inceleme başlatamazmış! Yani ortada çok ciddi bulgular olsa bile bir devlet tarafından kendisine başvurulmadığı müddetçe, devletsiz halklar kendini yırtsa bile, elini kıpırdamayacak, vicdanını da böyle rahatlatacak! Adı Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü olacak, üye devletinin yasadışı bir biçimde kimyasal silah ürettiği ortaya çıkacak ama o bunların peşine düşmeyecek, gerekli mekanizmaları harekete geçirmeyecek, en ufak bir araştırma yapmayacak çünkü ortada ‘resmi’ bir başvuru yok. Sorumluluk kendisinde değil, iç tüzükte! Onun elinden bir şey gelmiyor çünkü ‘örgüt işleyişi’. 

Böyle bir şey olabilir mi? Bunu kime yutturmaya çalışıyor? OPCW bu durumda bırakalım kimyasal silahları denetleme, imha ettirme, yasaklama, kullanımını önleme ve yargılama ‘görev ve misyonunu’, üye devletlerinin herhangi bir soruşturma ve yaptırımdan çekinmeden savaş suçu işleyebildiği bir zemin oluyor. Dolayısıyla kimyasal silahların kullanımına bizzat zemin sunuyor. TC şahsında yaşanan budur. 

Bu oyuna Batı devletleri de etkin destek sunuyor. Alman Dış İşleri Bakanlığının konuyla ilgili bir soruya verdiği yanıtta PKK’nin Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer aldığını vurgulamasını bu açıdan okumak lazım. Faşist TC NATO ortağı, özgürlük hareketi PKK ise ‘terör örgütü’. Dolayısıyla Hitler’in Yahudi soykırımında kullandığı yöntemlerin bugün TC tarafından özgürlük gerillasına karşı kullanılması karşısında üç maymunu oynamak, küresel hegemonyanın özgür Kürt çizgisi karşısındaki zımni uzlaşısı kapsamındadır. 

Suriye ve Rusya gibi güçlere gelince pek duyarlı OPCW, bu durumda kendini feshetse daha iyi. Hiç olmazsa kimyasal silahları yasaklamak adına bunların kullanımına zemin olup modernitenin algı oyunlarının içinde yerini almaz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.