Örgütlü cesarete ihtiyaç var
- Yazar Nesimi Aday, Kürt sorununun çözümü için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini vurgulayarak, barış için örgütlü bir cesarete ihtiyaç olduğunu söyledi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile cezaevindeki diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 32 aydır haber alınamıyor. Kürt sorununun demokratik çözümü ve İmralı tecridinin sonlandırılmasını isteyen 78 aydın, yazar, sanatçı, siyasetçi ve gazeteci 28 Ekim’de İstanbul’da “Barışa Çağrı” deklarasyonunu paylaştı. MA’dan Müjdat Can’a konuşan imzacılardan yazar Nesimi Aday, gelişmelere ve deklarasyonun önemine dair konuştu. “Barışı kurmaktan başka çıkar yolumuz yok” diyen Aday, barışı inşa etmenin bir zorunluluk olduğunun altını çizerek, “Barış talebini içeren ve Abdullah Öcalan’ın tecrit altında tutulmasına da itiraz eden çağrımız, Mezopotamya ve Ortadoğu barışına yönelik mütevazı bir olanak olarak görülmeli” diye belirtti.
Çok katmanlı bir sorun
Kürt sorununun çok katmanlı bir sorun olduğuna dikkat çeken Aday, “Türkiye’deki birçok sorunun kökeninde Kürt sorunu var. Çoklu etnik, inanç ve kültürler bileşkesi olan bu kadim topraklar üzerinde inşa edilen tek millet, tek dil, tek din paradigması ölümlü anomaliler yarattı. Bu anomalilerden en önemlisi de Kürtlerin hak, hukuk sorunudur. Siyasal, ekonomik ve toplumsal refah için çözüm odaklı düşünmeli ve çözüm üretmeliyiz. Aksi halde savaş ekonomisi kamusal dezenformasyona devam edecek, kriz dinamikleri hayatımızdan eksik olmayacaktır” şeklinde konuştu.
Savaşanlar barış da yapar
İmralı’da 2013-2015 yılları arasında sürdürülen “diyalog süreci”ni anımsatan Aday, Abdullah Öcalan’ın tekrar muhatap alınmasıyla sorunun çözülebileceğinin altının çizdi. Aday, “Savaşanlar elbette barış da yapar. Biz de onları tanıyoruz, onlar da bir birilerini. Sivil alana düşen, savaşın yıkıcılığını ve barışın kıymetini hatırlatmaktır. Dolayısıyla tekrar Abdullah Öcalan’la muhatap olup sorunu çözebilirler” dedi.
Hükümet duymak istemiyor
Güney Afrika Lideri Nelson Mandela’nın, uluslararası kampanyaların büyük etkisiyle 27 yıl sonra özgürlüğüne kavuştuğunu hatırlatan Aday, şöyle devam etti: “Benzer bir durum Öcalan için de yapılmalı, yapılıyor da. Türkiye’yi yönetenler, bu sesleri şimdilik duymak istemiyor. İhtiyaç duyduklarında ve siyasi çıkarları söz konusu olduğunda koşarak adaya gidip mektup getiriyorlar, ancak yurttaşlık hakkı kapsamında Öcalan’a TCK yasalarını uygulamıyorlar. Oysa Öcalan, en azından ailesi ve avukatlarıyla görüştürülse, meseleye dair görüşlerini dillendirebilse kısa zamanda bir iyileşmenin olacağı ortada.”
Konuşmasından korkuyorlar
Abdullah Öcalan’ın 7 Ağustos 2019’da avukatlarıyla yaptığı son görüşmedeki “Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklı da gereğini yapmalıdır" sözlerini hatırlatan Aday, “Öyle anlaşılıyor ki konuşmasından, sesinin duyulmasından bile korkuyorlar. Yoksa İmralı Adası ile siyasal hayat bağları koparılmazdı. Bu durumu, barış istemiyorlar diye de okuyabiliriz" diye değerlendirdi.
Bu yüzyıl da heba olmasın
Türkiye’nin Kürtlerle barışmasının zaruri olduğunu vurgulayan Aday, bunun ötesinin çıkmaz olduğunu belirterek, şunları ekledi: “25 milyondan fazla Kürt’ün, ulus olmaktan gelen siyasal hak talebi, ölüm, tehcir, tehdit ve tecritle durdurulamaz. Dêrsim için ‘Sefer olur, zafer olmaz’ denilmişti. Şayet Dêrsim soykırımı zafer sayılmıyorsa zafer kazanılamamıştır, çünkü çatışma sürüyor. Devletin kaynaklarında belirtildiği üzere ‘29. isyan’ devam ediyor. Barış sağlanmadığı takdirde, belki bir yüzyıl daha heba olacaktır. Bu bağlamda Türkiye’deki tüm demokrasi güçleri ve bireylerine büyük sorumluluk düşüyor. Barışı istemekten korkmamak gerekir. Bu, aydınım, sanatçıyım, yazarım diyen herkesin ahlaki ve vicdani sorumluluğudur. Barış için örgütlü bir cesarete ihtiyacımız var.” DÊRSIM