Rojava’da kayıp 9 bin kişi
Dosya Haberleri —
Kuzey ve Doğu Suriye Kayıplar Komitesi Sözcüsü Av. Xalid Omer’le, Rojava’daki kayıpları, yürüttükleri çalışmaları ve Guatemala Adli Antropoloji Vakfı ile temaslarını konuştuk:
- Kuzey ve Doğu Suriye’de 8 ila 9 bin arasında kayıp kişi var. Kayıpların akıbetinin bulunması için Ağustos 2023’te Kayıplar Komitesi kuruldu. Qamişlo, Hesekê, Şehba, Reqa ve Minbic’de olmak üzere 5 merkez açıldı. Şubat 2024’te kayıp yakınlarından ilk başvurular alınmaya başlandı.
- Kayıplar en çok DAİŞ’in daha önce işgal ettiği Reqa, Minbic ve Dêrazor’da var. Sadece Minbic’de 5 bin ve Efrîn’de ise 2 bin 800 kişi kayıp. Şu ana kadar kayıp 800 kişi belgelendi. Önceliğimiz DNA testinin yapılabileceği laboratuvarlar açmak. Bunun için SJAC ve FAFG’la çalışma yürütüyoruz.
FELEKXAN SERHAT
Kürdistan, Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinden kadınlar, gençler, enternasyonalistler ve devrimciler sınırları aşarak Rojava’da DAİŞ’e karşı savaştı, hayal olan devrimi gerçekleştirdi. 12 bin şehidin verildiği ve 13’üncü yılına giren Rojava Devrimi, hala ezilen halkların umudu. 13 yıl boyunca şehitleri uğurladık, hikayelerini yazdık, yaslarını tuttuk ve mücadelelerini devraldık. Hafızamız el verdiği sürece her birinin adını ve hikayesini ezberledik. Ancak bir de kendisinden haber alabilmek için yıllardır yollarını gözlediğimiz ve izini sürdüğümüz kayıplar var.
Kuzey ve Doğu Suriye’de en çok DAİŞ saldırıları döneminde insanlar kaçırıldı, kaybedildi, tutuklandı ve katledildi. Fakat Suriye’de kayıplar konusu daha eskiye dayanıyor. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Suriye’de 2011 yılında başlayan savaştan bu yana en az 100 bin kişi kaybedildi. Peki kayıplar nerede, kimler?
Şam hükümeti bölgeleri ile Türk devletinin işgal ettiği bölgelerde, kayıp kişilerin akıbetini araştırmak için bir mekanizma yok. Aksine iki bölgede de düşünen, sorgulayan ve muhalif olan herkes tutuklandı, kaybedildi. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi bölgelerinde ise kayıpların akıbetinin araştırılması için 29 Ağustos 2023'te Kuzey ve Doğu Suriye Kayıplar Komitesi kuruldu. Özerk Yönetim, komitenin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) 23 Mayıs 2023’de onaylanan kararı kapsamında kurulduğunu belirtti.
Kayıplar için 5 merkez
Komite, 6 ay boyunca bölge genelinde saha araştırması yaptıktan sonra Qamişlo, Hesekê, Şehba, Reqa ve Minbic’te merkezlerini açtı. İlk olarak 7 Şubat 2024’te Qamişlo ve Hesekê’deki merkezlerinde çalışmalarının startını verdi. Kayıp ailelerine merkezlerine gelip yakınları için başvuru yapması çağrısında bulundu. Ancak Rojava’da ilk olan bu komitenin yükü oldukça ağır. Çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için çatışma ortamının bitmesi, Türk devletinin saldırılarını durdurması ve Şam yönetiminin kendi bölgelerinde inceleme yapılmasına izin vermesi gerekiyor.
Guatemala koşulları olmalı
Kuzey ve Doğu Suriye Kayıplar Komitesi Sözcüsü Avukat Xalid Omer, çalışmalarını gazetemize anlatırken, “Uzun bir zamana, yoğun bir çalışmaya ve uluslararası desteğe ihtiyacımız var” diyor. Kayıpların bulunması için öncelikle savaş ortamının bitmesi gerektiğine işaret ederek, Guatemala örneğini veriyor: “Dünyada savaşlar bittikten sonra uluslararası bağımsız kurumların desteğiyle çalışmalar yapılır. Ötesi sağlıklı olmaz. Guatemala gözümüzün önünde; 1960’tan 1996’ya kadar iç savaş vardı. 96’da iç savaş noktalandı ve bugüne kadar bile hala kayıplar için incelemeler yapılıyor. Rojava üzerindeki ambargo ve saldırılar aynı şartları bizim için mümkün kılmıyor.”
DAİŞ’ten önce de DAİŞ vardı
Av. Xalid Omer, Rojava’da şüphesiz kayıpların en çok DAİŞ döneminde olduğunu ancak 2014’ten önce de çete saldırılarında onlarca kişinin kaybedildiğini belirtiyor. “Yani DAİŞ’ten önce de DAİŞ vardı” diyen Omer, şöyle devam ediyor: “Ehrar El-Şam, El-Nusra (şimdiki HTŞ), ÖSO gibi örgütler DAİŞ’ten önce saldırılar düzenledi. Onlarca kişiyi kaybettiler. Örneğin; Kasım 2012’deki Serêkaniyê saldırısı. O dönem ÖSO’ya bağlı yüzlerce çete Türkiye sınırından sızarak saldırı düzenlemiş, 10’dan fazla kişi hayatını kaybetmişti. İsimleri farklı ama zihniyetleri aynı olan çete yapılanmaları, halka ve coğrafyaya çok büyük zararlar verdiler. Sonuç ise sayısını bilmediğimiz binlerce kayıp. Bugün hala DAİŞ kaç kişiyi kaybetti bilmiyoruz.”
Minbic’de 5 bin kayıp
DAİŞ’in daha önce işgal ettiği Reqa, Minbic ve Dêrazor’da kayıp sayısının çok fazla olduğunu belirten Omer, “Bildiğiniz gibi Minbic hem sosyopolitik hem de coğrafik açıdan önemli bir yer. Fırat Nehri’nin batı ve doğu yakalarını birleştiriyor. M4 Uluslararası Karayolu’nu M5 Yolu’na bağlıyor ve bu yol ise sanayinin başkenti olarak bilinen Halep’e çıkıyor. Resmi olmayan verilere göre sadece Minbic'de 5 bin kişi kayıp. Öte yandan DAİŞ’in kalesi olarak gördüğü Reqa, Fırat’ın kıyısında. Dêrazor ise Suriye-Irak sınırını birbirine bağlıyor ve Suriye’nin en büyük petrol rezervi olan El Omer burada bulunuyor. Fırat’ın kıyısındaki bu üç bölgenin stratejik önemi göz önünde bulundurulduğuna DAİŞ’in neden en çok üç bölgeyi hedef aldığını ve kayıpların fazla olduğunu anlamış oluruz” diyor.
800 kişi belgelendi
Omer, şu ana kadar kayıp 800 kişiyi belgelediklerini söylüyor ve ekliyor: “Çalışmalarımız yeni ve belgeleme işi devam devam ettiği için net olarak kaç kişinin kayıp olduğunu söyleyemiyoruz. Resmi olmayan verilere göre, Kuzey ve Doğu Suriye’de 8 ila 9 bin arasında kişi kayıp. Kayıp yakınları, 5 bölgede bulunan merkezlerimize gelerek formları en ince ayrıntısına kadar dolduruyor. Biz de formaları hem yazılı ve hem dijital ortamda arşivliyoruz. Bunun için özel bir sistem kurduk. Ancak araştırma için uygun şartların oluşmasını bekliyoruz. Daha önce de söylediğim gibi birçok engelle karşı karşıyayız. Ekonomik ve güvenlik sorunlarımız var. Halkımızın da bu bağlamda bizi anlaması, destek olması gerekir. Kayıplar hepimizin kayıpları.”
Kayıp aileleri umutsuz
Komite bir yılını geride bırakmasına rağmen başvuruların istediklerini gibi olmadığını vurgulayan Omer, bunun nedenini ailelerin umutsuz olmasına bağlıyor: “Aileler Kayıplar Komitesi’nin olduğunu biliyor ama başvuru yapmıyorlar. Çünkü daha önce farklı örgütlere ulaşıp başvuru yaptılar, umuda kapıldılar ve hayal kırıklığına uğradılar. Sonuç alamadılar. Bazı aileler yakınlarının Baas rejiminin elinde olduğunu söylüyor. Bu noktada elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Rejim, Özerk Yönetim’i tanımadığı için o bölgelere geçip çalışma yapamıyoruz. Burada BM’ye bağlı örgütlerin destek ve aracı olması gerekmektedir. Dikkat çekmek istediğim önemli bir diğer nokta ise Türk devletinin işgal bölgelerinden kaçırdığı kişiler. Bu kişilerin aileleri hala bize başvuru yapmadılar. İnsanların o bölgelerde kaçırılması başlı başına suç. Suriye krizinin başından bu yana terör güçlerine destekten işgale kadarki süreçlerde binlerce kişinin kaybedilmesine neden olan Türk devleti bu insanları ne hakla kaçırıyor?”
DNA laboratuvarı açılması öncelik
Kayıplar Komitesi’nin şu anki önceliği Özerk Yönetim bölgelerinde DNA testinin yapılabileceği laboratuvarlar açmak. Çünkü toplu mezarlarda da katledilen herkes onlar için birer kayıp ve bu kişilerin kimliğinin netleşmesi gerekiyor. Uluslararası desteğin elzem olduğunu ve herkese kapılarının açık olduğunu söyleyen Omer, şu bilgileri paylaşıyor: “BM’ye bağlı Suriye Adalet ve Hesap Verebilirlik Merkezi (The Syria Justice and Accountability Centre-SJAC) ile çalışıyoruz ve Guatemala Adli Antropoloji Vakfı’yla (Forensic Anthropology Foundation of Guatemala-FAFG) da temas halindeyiz. Bu işbirliğiyle katledilenlerin kimliklerinin netleşmesi için laboratuvar açmaya çalışıyoruz. Ekonomik desteğe ve uzmanlara ihtiyacımız var.”
Xalid Omer, daha yolun başında olduklarını ve ne olursa olsun kayıpların akıbetinin belirlenmesi için çalışmalarına devam edeceklerini belirterek sözlerini noktalıyor: “Kürdistan’ı parçalayıp, bizi soykırımdan geçirenler ölülerimizi gömme hakkımızı dahi elimizden alıyor. Bugün bir mezar taşı olmayan, kemiklerini bulunmayan ve yası tutulmayan binlerce kişi var. Devrim için binlerce şehit verdik. Şehitlere verdiğimiz sözü tutmak ve geride kalanlara destek olmak için kayıplarımızın unutulup gitmesine izin vermemeliyiz. Çünkü her birinin ismi, sesi, yüzü ve hikayesi var. Hikayelerini tamamlamak bizim elimizde.”
* * *
Efrîn’de 2 bin 800 kişi kayıp
Türk devletinin 20 Ocak 2018’de çete gruplarıyla işgal ettiği Efrîn, son 6 yıldır dünyada en çok hak ihlallerinin yaşandığı yerlerden biri. 6 yılda 700’den fazla kişi katledildi, 9 binden fazla kişi ise kaçırıldı ve binlerce kişinin akıbeti bilinmiyor. Suçlara her gün bir yenisi eklendiği için net bir rakamı vermek mümkün değil.
Kayıp dosyasını hazırlarken görüştüğümüz Efrîn İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü Îbrahîm Şêxo, Efrîn’de işgalin başından bu yana 2 bin 800 kişinin kayıp olduğunu söylüyor. Aynı zamanda Kayıplar Komitesi’nin Efrîn-Şehba Koordinasyonu üyesi olan Şêxo, “Elimizdeki veriler bunlar. Ancak bir kez daha altını çizmek istiyorum; Efrîn işgal altında ve çetelerin her gün suç işlediği bir yerde insanların yarını bile belli değil. Bağımsız heyetler buralarda inceleme yapmıyor, suçluları yargılamıyor. Çetelerin hapishanelerinde kaç kişi tutuklu, kaçı serbest bırakıldı net rakam veremiyoruz. İnsanlar kaos içinde kaos yaşıyor adeta. Ancak şunu söyleyebilirim; Kayıplar Komitesi’nin belgelediği kayıp 800 kişinin 25’i Efrînli” diyor.