Säpo açıklasın, suçum nedir?
Kadın Haberleri —
- İsveç’te iki çocuk annesi Zozan Büyük’ün güvenlik soruşturması ardından ülkeyi terk etmesi isteniyor. Tüm itirazları sonuçsuz kalan Zozan’ın sadece 18 günü kaldı.
BARIŞ BALSEÇER
İsveç’in Örebro kentinde yaşayan Zozan Büyük’ün (30) İsveç Güvenlik Polisi’nin (Säpo) yürüttüğü 'güvenlik soruşturması' gerekçe gösterilerek ülkeyi terk etmesi isteniyor. Kararı yargıya taşıyan Zozan, son kararı veren Göçmen Yüksek Mahkemesi’nin (Migration Överdomstolen) kendisine savunma hakkı dahi tanımadığını, Säpo’nün kararını esas alarak terk kararını onayladığını söyledi. "İkiyüzlü bir siyasetin ortasında kala kaldık. Kurulu düzenimin, çocuklarımı ve eşimi bırakıp ülkeyi terketmem isteniyor" diyen Zozan, AİHM’e başvuracağını söyledi.
Belçika vatandaşı
Zozan Büyük, ailesiyle birlikte 1999 yılında Mêrdîn’in Midyad ilçesinden göç ederek Belçika’ya yerleşen bir Kürt. Belçika vatandaşı olan Büyük, 2015 yılında İsveç vatandaşı Veysi Ari (35) ile evlenerek, buraya yerleşti. İsveç Güvenlik Polisi’nin (Säpo) yürüttüğü güvenlik soruşturması sonrası İsveç’i terketmesi istenen Zozan, karara itiraz ederek mahkemeye taşıdı. Beş ve iki yaşlarında olan 2 çocuğu Zozan, itirazlarından da bir sonuç alamadı. Mahkeme, 26 Ocak’ta verdiği kararla Zozan’ın 1 ay içerisinde ülkeyi terk etmesini istedi. Mahkeme kararına göre 23 Şubat’ta İsveç’ten ayrılması beklenen Zozan’ın sadece 18 günü kaldı.
Kürt dernekleri soruldu
Zozan, yaşadığı mağduriyeti başından itibaren gazetemize anlattı. İsveç Güvenlik Polisi’nin (Säpo) görüşmeye çağırdığını belirten Zozan, orada güvenlik soruşturması ile karşı karşıya kaldığını öğrendiğini söyledi. Säpo soruşturmasında “Kürt Dernekleri’nde ne gibi çalışmalar yürütülüyor, derneklerde aktif çalışma yürüten kişileri tanıyor musun?” gibi sorularla karşılaştığını anlatan Zozan, özellikle Belçika’da kamuoyunca bilinen Kürt siyasetçilerin isimleri söylenerek, tanıyıp tanımadığına dair sorular sorulduğunu belirtti.
Demokratik eylemleri suç saydılar
Rojava’yı işgal saldırıları nedeniyle gerçekleştirilen, polisin izin verdiği demokratik eylemlere neden katıldığının sorulduğunu aktaran Zozan, HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili sosyal medya paylaşımlarının da suç unsuru gibi gösterildiğini, neden bu paylaşımları yaptığının da sorulduğunu ifade etti. Zozan, “HDP milletvekillerinin tutuklanması sonrası düzenlenen basın açıklamaları ve demokratik eylemlere neden katıldığımı da sordular. BDP ile HDP arasındaki ilişkiyi sordular, özellikle de BDP üzerinde çok durdular. Oysa sosyal medyada bile BDP ile ilgili tek bir paylaşımım söz konusu bile değil” dedi.
Kürt partileri İsveç’te yasaklı mı!
Säpo yetkililerine “Kürt siyasi partileri İsveç’te yasaklı partiler mi?” diye sorduğunu belirten Zozan, bahsedilen yürüyüşlere katıldığını, yürüyüşlerin izinli olduğunu ve hatta çok sayıda İsveçli vekilin de bu eylemlerde yerini aldığını söylediğini belirtti. Görüşmede Kürt halkının bir soykırım ile karşı karşıya kaldığını ifade ettiğini belirten Zozan, "Dünyanın dört bir köşesinde yaşayan Kürdistanlılar gibi bu duruma sessiz kalamayacağımı söyledim. Kürt partilerinin barış için mücadele ettiğini, Kürt sorununun çözümü için mücadele ettiğini belirttim. Bunları talep etmek suç ise Säpo’nun bunu açık olarak bunu belirtmesi gerekir" dedi.
Säpo, MİT rolüne soyundu
"Açıkçası Säpo, MİT’in soracağı soruları sordu" diyen Zozan şöyle devam etti: "İsveç’te değil de Türkiye’deymişim gibi bir güvenlik soruşturmasına tabi tutuldum. Demokrasi ve ifade özgürlüğünden bahseden bir ülkede, sabah işine akşam evine gelen bir Kürt bireyi olarak katıldığım demokratik eylemlerin tümü önüme getirildi ve kriminalize edildi” diyerek duruma tepki gösterdiklerini ifade etti.
Mahkeme Säpo’nun kararını esas aldı
Säpo güvenlik soruşturması sonrası kendisine “İsveç’i terketmek zorundasın” denildiğini söyleyen Zozan, avukatları aracılığıyla karara itiraz ettiklerini ve konuyu mahkemeye taşıdıklarını ifade etti. “Ama 4. mahkeme, somut bir delile dayandırmadan sadece Säpo’nun kriminalize çalışmasını baz alarak kararı onayladı” diyen Büyük, "Mahkeme bir ay içinde İsveç’i terk etmemi istedi" diye ekledi.
Savunma hakkı vermediler
Mahkemenin "İsveç’i terketme kararını neye dayandırdığını" açıklayamadığının altını çizen Zozan, "Savunma hakkı dahi tanımadılar" dedi. Büyük, davada üç avukat değiştirdiklerini söyleyerek, “İşlediğim suç nedir? Bunu açıklasınlar. Eğer somut bir suç gösteriliyorsa kendim bu ülkeyi terk ederim” diyen Zozan, kararın bir hukuk skandalı olduğunu söyledi.
'Säpo suçumu açıklasın'
Zozan, somut bir suç atfedilmemesinden kaynaklı belli olmayan bir suça karşı avukatların da nasıl bir savunma yapacağını bilemediğini ifade etti. “Säpo yürüttüğü güvenlik soruşturmasında somut deliller sunamıyorsa, mahkemeler Säpo talebi doğrultusunda karar veremez” diye konuşan Zozan, hakkındaki “ülkeyi terket kararının” nedenini sadece Säpo’nun bildiğini, mahkemeye de “Bu kişi, İsveç için tehlikelidir. Bu nedenle güvenlik soruşturması sonucunda tespit ettiğimiz suçu söyleyemeyiz” denildiğini ifade etti.
Vekillere 1500 mail gönderdi
Karar ile ilgili birçok milletvekiline yaklaşık 1.500 e-mail gönderdiklerini belirten Zozan, vekillerin çoğunun kendisine 'Säpo ne karar vermişse, biz de bunu dikkate alırız. Polisimize güveniyoruz’ cevabını verdiğinin altını çizdi. Zozan “Oysa güvendikleri polis, yıllarca Olof Palme’yi Kürtlerin öldürdüğünü söyledi. Yıllar sonra ortaya çıktı ki kendileri bu cinayeti işlemiş. İkiyüzlüce bir siyasetin ortasında kalakaldık. Kurulu düzenimi, çocuklarımı ve eşimi bırakıp ülkeyi terketmem isteniyor" diyen Zozan, kendisi şahsında Kürtlere ders verilmeye çalışıldığını belirtti.
AİHM’e başvuru yapacak
Davayı AİHM’e taşıyacaklarını belirten Zozan, “Benim gibi birçok Kürt’ün şu an İsveç’teki durumu bu. Hemen hemen birçok Kürt güvenlik soruşturmalarına tabi tutuluyor. Oturum verilmiyor. Säpo, Türk devletinin bir kurumu gibi Kürtlere yaklaşıyor” dedi. Zozan, İsveç kamuoyunun da Säpo’nun Kürtlere dönük yaklaşımını eleştirdiğini belirterek, yaşananlarla ilgili Sol Parti ve Sosyal Demokrat Parti milletvekillerinin girişimleri olduğunu ama sonuç alamadıklarını sözlerine ekledi.
Davamızın peşindeyiz
Zozan’ın eşi Veysi Ari ise terk kararına "Kürt olmak suç mu" diyerek tepki gösterdi.
Her gün işlerine gidip evlerine gelen bireyler olduğunu belirten Ari, "Kürtlere karşı her yerde saldırı var. Buna karşı Kürt bir aile olarak eylemlere katıldık" dedi.
İsveç’te büyüdüğünü belirterek, "Çalışıyorum, bu devlete vergi ödeyen bir vatandaşım. İsveç, Kürtleri katleden DAİŞ elemanlarıyla dolu. İnsanlığa karşı suç işleyen bu kişilere İsveç iş verdi, ev verdi. Bunu herkes biliyor. Şaşkın durumdayız” dedi. Ari, “Bir taraftan DAİŞ’e karşı savaşta Kürtlerle görüşüyorlar, diğer taraftan DAİŞ’lilere oturum verip, buradaki Kürtleri ise kriminalize ediyorlar. 'Ülkeyi terk et' diyorlar, Kürtleri Türk devletine teslim ediyorlar. Bu çifte standarttır, iki yüzlülüktür. Yıllarca Olof Palme suikasti nedeniyle Kürtler olarak suçlandık. İsveç devletinin biz Kürtlerden özür dilemesi gerekiyor” dedi.
“Kürtler DAİŞ’e karşı savaş verirken alkışlayanlar, toprakları işgal edildiğinde, Kürtler katledildiğinde susuyorlar” diyen Ari, "Bu katliam ve işgallere tepki veren biz Kürtler ise cezalandırılıyoruz" diye belirtti. “Davamızı bırakmayacağız” diyen Veysi Ari şu çağrıda bulundu: “Burada söz konusu olan Zozan veya ailemiz değil. Kriminalize edilerek Kürtlerin onuruyla oynanıyor. Tüm uluslararası mahkemelere taşımaya çalışacağız. Kürt halkı bu davamıza sahip çıkmalı."