Üçlünün Kürtleri imha pazarlığı
Forum Haberleri —
- Êzîdî toplumu üzerinde yapılan kirli pazarlıklar yeni bir aşamaya gelmiş ve Türk devleti bir fiil kendisi saldırmak istiyor. PKK varlığına dayandırılan yalan gerekçeler üretiliyor. Asıl amaç PKK varlığından ziyade Türk devletinin eski Misak-ı Milli sınırlarını tekrar işgal ve ilhak etmesidir.
ŞÜKRÜ GEDİK
Yeni ABD yönetiminin Türkiye ilişkileri hangi yönde seyredeceği çok net olmamakla birlikte, ilk gelen sinyaller pekte hayırlı olmadığını göstermektedir. Türk hükümeti olası yaptırımlara karşı şimdiden vaziyet almaya başlamıştır. Türk devleti dışarıya karşı kullandığı tehdit-şantaj dilinden, saldırganlık politikalarından istediği sonucu alamayınca Avrupa kapılarında diyalog arayışlarına girdi. AB ile yeni bir sayfa açmak, ilişkileri normalleştirmek istemlerini dillendirmeye başladı. Yalandan da olsa reformlar yapacaklarına kadar işi vardırdılar. Kendi içinde giderek daha fazla totaliter hale gelirken dış politikada esnemesi çelişik bir durumdur.
Dünyaya verilen mesajlar ile Kürtlere yapılan uygulamalar arasında ise tam bir tezatlık var. Kürt soykırım politikalarında hiçbir esmene olmazken, saldırı planlarını daha fazla devreye sokma arayışına girdiler. 2021 yılın ilk ayında Türk savunma bakanı ve genel kurmay başkanı Bağdat’a ve Erbil’e bir çıkarma yaptı. Dosyalarında Şengal ve Mexmûr öncelikli konu başlığı olarak masaya yatırıldı. Türk devleti askeri bir müdahalede bulunacağını diktatör Erdoğan’ın ağzından açıktan ifade etmiş oldu. Bağdat hükümeti nezdinde yapılan görüşmelerin içeriği basına yansımasa da havuz medyası Şengal’i işlemeye başladı bile. TV ekranlarında, harita üzerinden Şengal’e müdahale ve olası sonuçları üzerinden ahkam kesen çenesi düşük yorumcular, algı yaratma operasyonlarını çoktan başlattılar.
Türk devletinin Şengal’e saldırıları uzun süreden beridir sürmektedir. KDP’nin Şengal hesapları, bu konudaki kirli pazarlıkları da sır değildir. Türk devleti ve KDP bu konuda ortak hareket etmektedir. Amaç Êzîdî halkının iradesine boyun eğdirmek ve tekrardan KDP’nin denetimine almaktır. Bu konuda Bağdat hükümetini de bir ölçüde razı etmişlerdir. 9 Ekim 2020’de yapılan Şengal anlaşmasına BM ve ABD’de, Haşdi Şabi ve İran karşıtlığı üzerinden ortak olmuştur. Şengal üzerine çok geniş ve kapsamlı bir hesap yapıldığı muhakkaktır. Êzîdî toplumu üzerinde yapılan kirli pazarlıklar yeni bir aşamaya gelmiş ve Türk devleti bir fiil kendisi saldırmak istiyor. PKK varlığına dayandırılan yalan gerekçeler üretiliyor. Asıl amaç PKK varlığından ziyade Türk devletinin eski Misak-ı Milli sınırlarını tekrar işgal ve ilhak etmesidir. Benzer bir plan Mexmûr kampı için de devrededir. Türk devletinin saldırı planları için KDP’de savaş pozisyonunda durarak, PKK’ye karşı bir baskı unsuru olarak tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Şengal saldırısına benzer bir saldırı tehdidi Rojava için de devrededir. Hatta; Rojava daha da kapsamlı bir saldırının hedefi durumuna getirilmiştir. Bir yandan ENKS üzerinden, bir yandan Eyn Îsa’ya günü birlik yapılan saldırılarla Rojava özerk yönetimini ortadan kaldırmak, statüsüne son verilmek istenmektedir. Türk devletinin bu tehdit ve saldırılarını fırsat bilen Rusya’da, şantaja başvurarak Suriye rejimini Rojava’ya tekrardan hâkim olmasını dayatmaktadır. Rojava Rusya, Türkiye, Suriye rejimi ve ABD’nin kendisine doğru çekiştirdiği bir alan olmuştur. Türk devleti her ne kadar rejim karşıtı gibi görünse de alttan alta Suriye ile görüştüğü bilinmektedir. Rojava’da giriştiği işgal planları boşa çıkması halinde son kertede özek yönetimden ziyade rejimin denetimine girmiş bir Rojava’yı tercih edecektir. Yani “Kürt anasını görmesin” misali eğer Rojava’ya tümüyle hakim olamazsa, rejimin denetimine girmiş bir Rojava’yı kabullenecektir.
Türk devletinin Kürt politikası, bölgede istikrarsızlığı derinleştirmekte ve çatışma ortamını süreklileştirmektedir. Kaotik ortamın canlı tutulması dış güçlerin de arzu ettiği bir durumdur. Bölgenin çelişki ve çatışmalı durumundan beslenerek askeri ve siyasi nüfuzlarını artırmanın peşindeler. Sorunlara kalıcı çözümler üretme yerine kendi çıkarlarını esas alan yaklaşımlar içindeler. Rojava’nın işgaline yol açarak yeni sorunlar yaratmışlardır. Şimdi Şengal için düşünülen senaryo da benzerdir. KDP’yi PKK’ye karşı savaşa sokmak için Şengal’de bir çatışma ortamını yaratmak ve KDP’yi Şengal’e yerleştirmektir. ENKS ve KDP gibi işbirlikçi Kürt’e sonuna kadar alan açarken, özgür düşünen Kürt’ün kazanımlarına da saldırmaktadır.
Faşist AKP-MHP rejimi gerek Rojava, gerekse Şengal ve Mexmûr’u yayılma alanları olarak düşünmekte, buralarda kalıcı olmak istemektedir. Bunu adım adım gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Başvuracağı işgal saldırılarını iç kamuoyunda da kullanacaktır. Eriyen halk desteğini, kaybedeceği iktidarını yeniden kazanmak için işgal ve saldırı hesaplarıyla milliyetçiliği şaha kaldırmak ve bu temelde seçime de bir yatırım yapmış olacaktır. Bu plan sadece Kürtlere zarar vermekle sınırlı olmayıp uzun vadede tüm bölge halklarına ve hatta Avrupa çıkarlarına da zarar verecektir. Denetim kurduğu alanlarda DAİŞ artıklarını ve benzer radikal İslami gurupları aktif hale getirecek, eylem kapasitelerini arttıracak ve bölgeyi şiddet sarmalına çekecektir.
Dibe vurmuş AKP-MHP faşizmi işgal saldırılarıyla her ne hesaplıyorsa başarma şansı yoktur. Direnen halk bunun hesabını mutlaka bir gün soracaktır.