Ana ağlatanların anası da ağlar…

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Diktatörler böyledir. Kötülüklerin sonsuz ömürlü olduğunu sanıyorlar. Suçlarını örtüp gözden kaçırmak için, işledikleri cinayet yangınlarının sonunda kapılarına dayanıp analarını ağlatabileceğini, hiç mi hiç akıllarına getirmiyorlar.

Recep Tayyip Erdoğan, Kürdistan’ın kuzey parçasından başlayarak, günü geldiğinde kendi anasının da ağlayabileceğini hiç düşünmeden, Ortadoğu boyunca fitne, fesat ekip kan ve gözyaşı biçiyor. Diktatör keyiflenmesi işte, analar ağlatıyor.

Diktatörler böyledir. Kötülüklerin sonsuz ömürlü olduğunu sanıyorlar. Suçlarını örtüp gözden kaçırmak için, işledikleri cinayet yangınlarının sonunda kapılarına dayanıp analarını ağlatabileceğini, hiç mi hiç akıllarına getirmiyorlar.

Oysa çağdaşı Arjantin generalleri hapishanede çürüdüler. Şilili Pinotche uluslararası polisçe aranan bir suçluydu.

Dünyayı bir zamanlar ateşe veren, kana boğan Hitler, çıkmazda sıkışınca kafasına kurşun sıkarak anasının ruhunu ağlatmıştı. Saddam Hüseyin anasının ruhu, oğlunu Kürt bir yargıcın kararıyla ipte sallanırken görüp ağlatmıştı.

Uç verip görünen döngü odur ki, Recep Erdoğan için de çanlar çalıyor. O artık, “İslamcı haydutların başkomutanı” olarak kahkahalar atan günlerinde değil.

Cizre’de, Şırnak ve Sur’da tuzağa çektiği Kürt gençlerinin kırımını keyifle seyrettiği günler geride kaldı. Bodrumlara sığınmış delikanlılar, çitil boylu kadınların diri diri yakıldığı günlerin keyfi de…

Erdoğan o kanlı günleri zafer olarak kutlarken sayısız ana gözyaşı döküyor, öte yandan evrenin vicdanı ölü gözüyle seyrediyordu, insanlık trajedilerini…

İnsanlar, salt Kürt oldukları için, Erdoğan’ın buyruklarıyla, bölge boyunca katlediliyor, katiller sınırsız bir özgürlükle sınırları geçip Serêkaniyê, Gire Spî ve Efrîn’i işgal ve talan ediyor, oraların sahiplerini söküp atıyor, evleri, mülklerine kiralık Çinli, Afganlı, Çeçen, Özbek katiller yerleştiriliyordu.

Oysa yer yüzü boyunca, ırkçılık ve soykırım insanlık suçuydu. Ama, katledilen Kürt’tü. Hal böyle olunca dünyalılar derin uykudaydı.

Ama zamanın ruhu, değişkendi. Irak diktatörü Saddam, 180 bin Kürt’ü topluca kurşuna dizerken kimse dönüp bakma gereği duymamıştı. Saddam Halepçe şehrini gazla zehirlerken cezasız kalmıştı.

Ancak aynı Saddam Kuveyt’teki petrol kuyularına saldırınca, nihayet uyuyan vicdanlar uyanmış ve katil ipine açılan kapıya revan olmuştu.

Zaman’ın ruhu işte! Nihayet Recep Erdoğan’ın insanlığa karşı işlediği suçlar da görülmeye başladı. İslamo Faşist teröristlerle ortaklıktan güç alan Türkler hedefe Kudüs’ü koyup İsrail’i de tehdit etmeye başlayınca, Erdoğan’ın anasını ağlatacak sesler duyulmaya başladı. İlk ses Amerika hükümetinden geldi:

“Kürtler ortağımızdır, dokunma’!..”

Ardından Amerikan senatosundan, Erdoğan’ı can evinden vuran bir ses duyuldu. Konuşan Senatör Kennedy’di. Senatör dolaylı yoldan giderek, Kürtlere yeniden dokunduğu taktirde Erdoğan’ın balya balya Amerika’ya taşıyıp bankalara istiflediği, bir kısmıyla Manhattan adasında gökdelen diktiği dolarları hatırlatarak, tehlike çanları çalıyor, “ekonomik ambargo uygularız” diyordu.

Amerikan hükümeti Türklere karşı Kürtlerin ardında durması ve İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın “Kürtlere sahip çıkma” çağrısından sonra, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve ardından Almanya “Kürtlere dokunma” diye ses veriyordu.

Erdoğan’a “sen de dur” diyenler, NATO’nun lider ülkeleriydi. Demek oluyor ki, darbeyle ülkeyi ele geçiren ve İslamcı çeteleri ardına alan Recep Tayip salt bölge için değil, NATO’da da “baş belası” kesilmeye başladı.

Bela çünkü, bu uyarılar ilk değildir. Daha önce Rusya’yla ilişkilerini dayanak yapıp çizmeyi aşınca Başkan Obama “Beyzbol sopası” göstererek susturmuştu onları. Trump ise Erdoğan’ı aklı ermeyen çocuk yerine koyup “akıllı ol” diye azarlamış, tehdit edilen Yunanistan’ın sınırına koruyucu yığınak yapmıştı.

Demek ki, “akıllanmaları için” analarının ağlatılması gerekmiş.

Ha bölgenin huyundan mı, suyundan mı bilinmez. İran da, “iyi laftan” anlamıyordu. Hizbullah’ı, Hamas’ı ve Yemen’deki Husi çetesini kullanarak İsrail’e saldırıyordu. Ancak Cumhurbaşkanları havada vurulduğu halde sözden anlamadılar. Öyle olunca Hamas’ın liderini Tahran’da koruma altında uyurken vurdular. Erdoğan’ın aklı ne der bilinmez ama, İsrail Hizbullah’ın, Hamas ve Husilerin tozunu atınca İran’ın anası ağlamışa benzedi gibi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.