Newroz serhildan û berxwedane
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Bu yıl Newroz coşkundu. Parçalar her zamankinden, birbirine daha yakın ve ulusal ruhla katışıktı.. Rojhilat, Başûr, Rojava ve Bakur’uyla, Kürdistan’ın dört parçası özgür Kürdistan özlemiyle ses seseydi.
Newroz, başka ülkelerde de kutlanıyor. Kürdistan’da ise kutsanıyor.
Çünkü yer “küre”nin en kadim ve en “bingeh” insan ırklarından biri ve Mezopotamya uygarlığının yaratıcı paydaşı Kürt milleti için, zalime başkaldırı, öteki anlatımla “ulusal gündür” Newroz.
O destansı başkaldırı, yani “serhildan u berxwedan” o nedenle, meydanlarda “zil u zengıl” ve “tembur” sesi eşliğinde “yad” edilip kutlanıyor.
Kürtler için olay, bir özgürlük kılamıdır, Newroz. Kadim zamanlardan beri, her yıl bağımsızlık özleminin govend figürüne bürünmesi…
Bu yıl, ilk Newroz ateşi “dinsiz dindarlar”ın işgalindeki Rojhilat’ta yakıldı.
Rojhilat, yıllar var ki büyük kanıyor. Bazı günler, 6 gencecik insan asılarak idam ediliyor. Türk devletinin yakın zamanlara kadar yaptığı gibi, bazı idamlar gün ışığında kalabalıklara da seyrettiriliyor.
Katillere karşı olmak suçtur, İran’ın terör rejiminde.
Ama İslamcı terör, yıldırmadı Kürtleri. Kürtler, tornadan çıkmış sopalarla sokaklarda düzenlenen vahşet gösterilerine inat, Urmiye’de tarihin en büyük Newroz buluşmasını gerçekleştirdiler.
Bunun için, günler önceden hazırlanmaya başlamışlardı. Urmiye şehri meydanını dolduran kalabalığı, ekranlarda seyrettik. Meydan rengarenk dalgalanıyor; özgür Kürdistan haykırışları göğe akıyordu.
Kamera, bir atlıya odaklandı. Işık topunu andıran bir genç kadın, at üstünde ilerliyor, kalabalık yarılarak ona yol açıyordu.
Genç kadın, “omıx” otlarının yel önünde dalgalandığı yaylada, rüzgara karşı at sürüyor gibiydi.
Önünde yarılan kalabalıktaki kadınlar düğün giyitleri içinde, govend kolunda diz kırıp yeri hınç ve öfkeyle topuklayan, göz alıcı birer ışıltıydı.
Onları seyrederken, yakın dünün Şırnak’ını, Cizîra Botan’ı, Nuseybin’i hatırladım. Barbarlar, Newroz giysileri içinde sokağa çıkan kadınların üstüne tanklar sürüyor, katillere yaraşırlıkla onları eziyorlardı. Kadın ve çocukları, Nuseybin köprüsünden, azgın sulara atılmaya zorluyorlardı, tanklarla.
Ama, Mafya’nın da kendine yakıştıramadığı her türlü vahşete rağmen, halkın direncini kıramadılar. Seid Rıza’nın deyimiyle “bu da onlara dert oldu.”
O nedenle, bu halkı bir kere daha saygıyla andım. Tank paletleri altında ezilen kadınlar için, tek yapabileceğini yaparak gözyaşı döken Ape Musa’yı sevgiyle, derin saygıyla andım. Ve Kürtçe düşünüp barbarın diliyle, “bunlara lanet gelsin” dedim…
Bu yıl Newroz coşkundu. Parçalar her zamankinden, birbirine daha yakın ve ulusal ruhla katışıktı..
Rojhilat, Başûr, Rojava ve Bakur’uyla, Kürdistan’ın dört parçası özgür Kürdistan özlemiyle ses seseydi.
Uzun aradan sonra, Başûr’un lideri Mesut Barzani’nin kardeşçe Kürtler için, dünyanın her köşesi birer Newroz alanıydı.
Ta Japonya’nın Tokyo, Avustralya’nın Sidney şehrinde “ala rengi” giyimli Kürt kadınları govenddeydi. Kutni fistanlarının eteği yerde, bellerindeki kemer altuni ışıltılıydı.
Düşmanı çatlatan bir şey daha oldu: Güneşin yedi rengini barındıran “Ala Kurdistan” dört mevsim, yedi bucak yer kürede dalgalandı. Avrupalıları, ilk kez bu Newroz’da, bu denli yoğunluklu olarak govend kollarında diz kırdı.
Ve ilk defa Kürdistan’ın dört parçası, Avrupa’nın orta yeri, Almanya’nın Köln şehri meydanında tek ses, tek yürekti. Köln’de ideolojiler, partiler yok, Kürt ve Kürdistan’a adanmış yürekler vardı.
Kürdistani ruh coşkun, renkler hare hare, “Bijî Kurd û Kurdistan” yedi kat göğün derinliklerine akıyordu.
Acılı, acılı olduğu kadar vefalı, ölesiye onurlu halkım!.. Newroz pîroz be!