Zulmün artsın Recep!

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Recep, uluslararası bir karma olan haydutları, önce Atatürk'ün askerlerine benzetip "Kuvvayi Milliyeci", son kertede ise "devrimci" ilan ederek, alışıla gelen devrimci kavramı da kirletti. Hırsızdan, tecavüzcüden, talancı ve kafa kesenden İslamo Faşist devrimci!.. Öyle mi?
  • Benim IŞİD'e diyecek sözüm yok. Benim sözüm sizedir: Cenevre’de savaş hukukunu inşa edip yürülüğe koyan sizleredir. Ortada yoksunuz ama Kürtler, evrenin düzeni adına, hukuk düşmanlarıyla savaşıyorlar.

Tişrîn barajı enerji üretim kaynağı ve su ihtiyacının karşılanması konusunda, Özerk Rojava'nın "can suyu", ruh damarıdır. Türk rejimi ve IŞİD ortaklığının da başlıca hedefidir. 

İkili ortaklık başından itibaren, Suriye’de kader bağı haline geldi. IŞİD'lilerden, Türk ordusuna bağlı ve bağımlı üniformalı ve "Allahu ekber" naralı bir "Milli Suriye Ordusu" bile kuruldu. Recep Erdoğan da bu orduların başkomutanı oldu. Hep bilikte, ülkede soyulmadık yer bırakmadılar. Mağazaları boşalttılar, evleri soydular, fabrika aksanını, işlenmiş zeytinleri çaldılar. Geride bir şey kalmayınca, zeytin ağaçlarını da söktüler. 

Sahiplerini kovup mala mülke kondular. Yüzbinlerce Kürt bir anda yersiz yurtsuz kaldı.

Recep, uluslararası bir karma olan haydutları, önce Atatürk'ün askerlerine benzetip "Kuvvayi Milliyeci", son kertede ise "devrimci" ilan ederek, alışıla gelen devrimci kavramı da kirletti. Hırsızdan, tecavüzcüden, talancı ve kafa kesenden İslamo Faşist devrimci!.. Öyle mi?

Erdoğan "devrimcileri"nin barbarlığı gün gün yeniden ivmeleyip yürürken, "yer yüzünün iyi kalpli insanları", "Baas diktatörlüğü devriliyor" diye keyifleniyordu. Oysa "devrilip yıklan" insanlık değerleriydi. 

Bu dönemde, "barbarların birleşmiş ordularına karşı" duran tek güç, 30 kişiyle yola çıkan, kısa zamanda ordulaşan Kürtlerdi. Ana yurtları Rojava'yı ve halkının onuruyla birlikte, onlarla yaşayan, komşuluk eden farklı inançları, halkların insanlarını savundular. Barbarlara karşı bir oldular. Kürt savaşçılar öncülüğünde, hep birlikte direnen mazlumlar cephesini kurdular.  

Evet, elbette bu dar günde Amerika'nın, Fransa'nın, Almanya başta olmak üzere Batı bazı ülkelerin Türklere dönük insani dilekleri ve de "çoban armağanı" niteliğindeki yardımları yadsınamaz. Kürt halkı, unutamadığı bu katkıları "teşekkür"le karşıladı, karşılıyor. Ama yetmez.

Baksanıza, İslamo Faşist birleşik cephe, NATO standartlı silahlar ve çağın en gelişmiş uçaklarıyla saldırıyor.

Harcını canları ve kanlarıyla kararak Özerk Rojava'yı inşa eden Kürt savaşçılar, iki aydır Tişrîn barajı cephesinde Türk ordusu ve üniforma giydirilmiş IŞİD ikilisinin birleşik ordularına karşı savaşıyor.

Bu bir eşitsizlerin savaşıdır. Kürtlerin uçakları yok. Türkler ise bu silahların en modernine sahip. Hava sahası da onlara hala açık.

Kürtlerin düne kadar Dronları da yoktu. Onları edinip üretmeye başladılar nihayetinde. 

Kürtler, Dronların desteği altında  Tişrîn'i can feda savunuyorlar. Çünkü orası, enerji ve su kaynağı olarak, Rojava'nın hayat suyu, can damarı.

Genç Kürt savaşçılar, mevzilenip düşmanı karşılarken, analar, babalar ve savaşamayacak durumda olan yakınları da moral gücü olarak yanlarına akıyor. Dudaklarında, Osmanlı'dan beri dudaklarında eksik olmayan bir dileği "zamanın ruhuna" uydurarak mırıldanıyorlar: 

"Zulmün artsın Gürcü Recep, artsın ki boynun altında kalıp çabuk zeval bulasın!.."

Türk savaş uçakları, iki gün önce de  Tişrîn'de, toplanan sivil insanları topluca katletmek için havalandı. 6 kişi parapamparça edildi. Onlarca yaralı kaldı yerde. Katledilenlerden biri de, dört parça Kürdistan'ın hüzünlü yüzünü, gülümsemeyle aydınlatan, "Bavé Teyar" adıyla ünlü tiyatro sanatçısı Cuma Xelil İbrahim'dir. Yıllar yılı, Kürtlerin yüzünü yıllar yılı güldüren Bavé Teyar Kürt özgürlük savaşında, onur abidelerinden bir olarak yerini aldı.

Bir kaç gün önce, aynı yerde yine savaş hukuku çiğnenerek değerli Kürt gazeticileri Nazım Daştan ve Cihan Bilgin tasarlanarak katledildi.

Katil, kafa kesen IŞİD ruhudur. Onlar geride soykırım tarlalarını bırakarak geliyorlar. Kendilerine yakışanı yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. Benim IŞİD'e diyecek sözüm yok.

Benim sözüm sizedir: Cenevre’de savaş hukukunu inşa edip yürülüğe koyan sizleredir. IŞİD'çi İslamo Mafya düzeni, hukuku çiğneyerek sizlere nanik yapıyor.

Ortada yoksunuz ama Kürtler, evrenin düzeni adına, hukuk düşmanlarıyla savaşıyorlar. Ayrıca Özerk Yönetim’in Başkomutanı Mazlum Abdi ile görüşen Federal Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın tepe isimlerinden Tobias Tunkel'in de ifade ettiği üzere "Müreffeh bir yapı"ya kavuşuyor. Bunda beis yok. Batı dünyası, kendi insanlık değerlerini savunmak için savaşan Kürtlere somut destek çıkmalıdır. Unutmamak gerek Kürtler bölgede, İsrail’den sonra Batı’nın en direngen ve de sözünün eri ortağıdır.

Ama onlar, düşmana açık hedef...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.