Birimizi öldürüyorlar, bin kişi doğuyoruz

Dilan Kortak

Dilan Kortak

  • Türk polisinin 9 yıl Sancaktepe’de evlerini basarak katlettiği Dilan Kortak’ın babası İbrahim Kortak, “Birimizi öldürüyorlar, bin kişi doğuyoruz. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

Dilan Kortak’ı katleden polislerce kullanılan ve 38 adet kovanın tespit edildiği silahlardan biri, Emniyet envanterine kayıtlı değil ve hala kayıp.

İstanbul’un Sancaktepe ilçesine bağlı Atatürk Mahallesi’nde, 9 yıl önce 3 Aralık’ı 4 Aralık’a bağlayan gece evine yapılan baskınla 19 yaşındaki Dilan Kortak, katledildi. Dilan’ın cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) alkış, zılgıt ve “Şehîd namirin”, “Katil devlet hesap verecek” sloganları eşliğinde alındı. 5 Aralık’ta da cenazesi, İzmir'in Buca ilçesindeki Gökdere köyünde toprağa verildi. Törende, aile üyeleri de dahil yaklaşık 30 kişi gözaltına alınarak, yakalarına Dilan’ın resimlerini taktıkları gerekçesiyle haklarında “Örgüt propagandası yapmak” suçundan soruşturma başlatıldı. Yargılananlar hakkında 1-15 yıl arasında değişen hapis cezası istendi. 

Kovuşturmaya yer yok!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6 Aralık 2015’te Dilan’ın katledilmesiyle ilgili soruşturma başlatıldı. Dilan’ın cep telefonu kayıtları, katledildiği gece alınması gereken polis video kayıtları ile MOBESE kayıtları mahkemeye sunulmadı, hakkında “terör” suçlaması yapıldı. Dilan’ın katledilmesi medyaya ise “çatışma sırasında vuruldu” şeklinde yansıtıldı ve soruşturmaya jet hızıyla gizlilik kararı getirildi. Üzerinden 101 gün geçtikten sonra da “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. 

Suç duyurusuna da takipsizlik!

ATK’nin raporuna göre herhangi bir çatışmanın olmadığı kanıtlanmasına rağmen Dilan’ın “canlı bomba” olduğu iddia edildi. Dilan hakkında, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Çatışmaya girmek suretiyle adam öldürmeye teşebbüs” iddialarından yürütülen soruşturmaya takipsizlik kararı verildi. Dilan’ın yargısız infaz edildiğini vurgulayan ailesinin, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polisleri hakkında “Kasten öldürme” suçundan bulunduğu suç duyurusu da takipsizle sonuçlandı.

Avukatların itirazı reddedildi

Gizlilik kararının kaldırılması ardından dosya avukatları, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliğine, savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin verdiği karara itiraz etti. Mahkeme ise yapılan itirazı reddetti.

Silahları incelenmedi, ifadeleri alınmadı

“Kısıtlılık” kararı kaldırıldıktan sonra avukatlara ulaşan dosyada, hiçbir delil araştırması yapılmadığı ortaya çıktı. Soruşturmanın dayanağı, olay ardından polislerin hazırladığı tutanaklardan oluşuyor. Savcılık, soruşturma boyunca Dilan’ın kaldığı eve operasyon gerçekleştiren polislerin silahlarını incelemedi. Yine polislerin ifadesi, el swapları, parmak ve ayak izleri alınmadı, luminal inceleme de gerçekleşmedi. Dilan’ın otopsisini yapan ATK tarafından istenen kıyafetlerine ilişkin de savcılık tarafından herhangi bir işlem yapılmadı. Otopsi raporlarında, Dilan’ın vücudunda 25 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, 21 adet yaralanmanın her birinin tek başına öldürücü nitelikte olduğu, 4 adedinin ise öldürücü nitelikte olmadığına yer verildi. Bu atışlar içerisinde 27 ile işaretlenen atışın baş kısmına-ense bitişiğe yakın atış mesafesinden yapıldığına yer verildi.

68 adet kovana rağmen

Hazırlanan Balistik İnceleme Raporu’na göre parabellum tipi 68 adet kovan ve 32 adet deforme mermi çekirdeği, 4 adet mermi çekirdeği gömleğinin de olay yerinde tespit edildiği belirtildi. Raporda, olay esnasında kullanılan silahların gönderilmesi halinde hangi silahtan kurşunların atıldığının tespit edilebileceği belirtilmiş, ancak savcılığın bu yönlü bir girişiminin bulunmadığı da dosyada görüldü. Avukatlara verilen dosyada, olay yeri inceleme kamera kayıtları ile fotoğraflara ve operasyona dair kamera kayıtları ile parmak izi inceleme raporları da yer almıyor.

 

Avukat Ömer Çakırgöz

 

AYM’nin ihlal kararı sonrası

Hakimliğin 24 Mayıs 2016 tarihli ret kararı üzerine Dilan’ın aile avukatları Bülent Aşa ve Ömer Çakırgöz, 15 Ağustos 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) “Etkili soruşturma yükümlülüğü ihlal edildiği” gerekçesiyle toplam 7 başvuruda bulundu. AYM ise bu başvuruya “yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği” yönünde ve tazminat ödenmesine karar verdi. AYM’nin raporunda, fail polislerin ifadelerinin alınmadığı, kriminal raporun da yeterli olmadığına yer verildi. Daha sonra AYM’nin ihlal kararlı raporu ile dosya yeniden Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi ve takipsizlik kararı kalktı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu da 17 Mart’ta Dilan’ı katleden polisler hakkında “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçuyla yalnızca baskın esnasında evde silah kullanan polisler hakkında iddianame hazırladı.

8 yıl sonra dava açıldı

Savcı davayı açarken olay günü baskına giden bir kısım polisler hakkında “ek takipsizlik” kararı verdi. Buna karşı ise avukatların itirazı reddedildi. Haziran ayının ilk haftasında da avukatlar konuya ilişkin tekrar AYM’ye başvuruda bulundu. Böylelikle, İstanbul Anadolu 68. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 8 yıl sonra ilk kez faillerin yargılanması için dava açıldı. Davanın 15 Haziran’da ilk, 3 Ekim’de ikinci duruşması görüldü. Mahkeme, “görevsizlik kararı” vererek, davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar verdi. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılması durumunda fail polislerin yeniden ifadeleri alınacak.

Babası anlattı

Katledilişinin 9. yıl dönümünde JINNEWS’ten Marta Sömek’e konuşan baba İbrahim Kortak, yaklaşık 50 yıl önce Mêrdîn’den İzmir’e göç etmek zorunda kaldıklarını; 6 çocuğunun en küçüğü Dilan’ın 1995’te İzmir’de doğduğunu; Dilan katledilmeden 5 yıl önce annesinin mide kanseri nedeniyle yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Kortak, Dilan’ın, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürütülen imza kampanyasına katıldığı için liseden atıldığını belirterek, “Dilan siyasi çalışmalar yürütüyordu. Kadınlar için mücadele yürütüyordu, gençlik çalışmalarında yer alıyordu. Aynı zamanda Kürtçe eğitim de veriyordu, ana diline karşı çok duyarlıydı” dedi. 

Fotoğrafı için yargılandı

Takvimler 3 Aralık’ı gösterdiğinde ise HDP üyesi arkadaşlarının akşam saatlerinde Dilan’ın katledildiğini söylemesi ile öğrendiğini kaydeden Kortak, şunları dile getirdi: “Sabah erkenden İstanbul’a geldik. Cenazeyi alıp İzmir’e getirdik, 7-8 saat beklettiler bizi. 25 kurşunla taramışlardı Dilan’ı. Cenazesine bakmak istedim, sadece yüzünü gösterdiler. Ölüm raporunda da 25 tane kurşun sıkıldığı yazıyordu. Cenazeye katıldıkları için çok sayıda kişi ile 9 yıldır yargılanıyorduk. Daha yeni cezam sonuçlandı. Cenazede fotoğraf astığımız için yargılandık, ‘terörist’ damgası vuruyorlar. Cenaze sonrasında da defalarca eve baskın yaptılar. Dilan katledildiğinden beridir İzmir’de Anadolu Yakınlarını Kaybedenler Dayanışma Derneği’nde (ANYAKAYDER) görev alıyorum. 

 

 

Devlet kendisi yargılatmaz

Devletin yaptıklarına her gün şahit oluyoruz. Sadece Dilan değil, yüzlerce kadını öldürdüler. Bu devlet kendisini yargılatmaz. Bir sürü cinayet aynı şekilde cezasız bırakılıyor. ‘Ya hiçbir şeye sesini çıkartmayacaksın ya da çıkartırsan sizi öldürürüz’ diyorlar, mantıkları bu. Biz barış dedikçe onlar bizi öldürüyor. Biz de bundan vazgeçmiyoruz, elimizden geldiğince mücadelemizi veriyoruz. Birimizi öldürüyorlar, bin kişi doğuyoruz. Onlar da bizi bitiremeyeceklerini çok iyi biliyor. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.” 

Kayıtsız silah kullanılmış

Dilan’ın aile avukatlarından ÖHD’li Bülent Aşa da dosyadaki en çarpıcı durumun, polislerce kullanılan silahlardan birinin Emniyet envanterine kayıtlı olmaması ve bu silah halen kayıp, yani bulunamaması olduğunu söyledi. Bu silahın bulunmasını ve başka bir olayda kullanıp kullanılmadığının tespitini istediklerini, ancak henüz bir netice alamadıklarını kaydeden Aşa, şunları paylaştı: “Olay yeri inceleme raporunda Dilan’a ait olduğu iddia edilen 2 ayrı silah bulunduğu ve bu silahlardan birinin Dilan tarafından operasyon esnasında polislere karşı kullandığı belirtilmesine rağmen ele geçen silahlar üzerinde yapılan parmak izi araştırmasında her iki silah üzerinde de Dilan’a ait parmak izi tespit edilemedi. Bu da olayda Dilan’ın güvenlik güçlerine silahla ateş ettiği ve çatışma çıktığı iddialarını tamamen çürütmektedir. Sanık polisler hala görevdeler. Delilleri karartma ihtimali her zaman mümkün. Katledilmesinin 9. yılına giriyoruz, ancak dosyada henüz bir ilerleme sağlanamadı.” İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.