Evrensel kadın mücadele birliğine ihtiyaç var

Rojbin EKİN yazdı —

  • Kadın örgütleri, hareketleri daha örgütlü bir şekilde hareket edip tıpkı Hindistan’da olduğu gibi daha kitlesel bir şekilde Narin’i, Sıla’yı sahiplenebilirdi. Kadın mücadelesi böyle bir düzey kazanmadıkça değişim mümkün değil. 

Jin Jiyan Azadî serhildanının bugün ikinci yıldönümü. Son iki yıl içerisinde özgürlük uğruna kadınlar ve halklar büyük ve ağır bedeller ödedi. Ancak Kürt kadınları öncülüğünde Rojhilat Kürdistan’ında yakılan isyan ateşini söndürmeyi başaramadılar. O gerici, dinci erkek egemen devlet geleneğinde gözle görülür bir değişim henüz sağlanamadıysa da, o isyanın ruhu dalga dalga yayılıyor. Jin Jiyan Azadî devriminin diğer devrimlerden en büyük farkı da bu. Tüm dünya kadınlarının ruhuna dokunuyor, kendine çekmeyi başarıyor. Böyle bir sihri var bu felsefenin, bu devrimin. Ülke ülke, kıta kıta artık yayılıyor.

Erkek egemenlikli gericilik bu kadar yaygınlaşıyorken, insanlığı ahlaki, kültürel değerlerinden uzaklaştırıyorken ve kadınlara, kız çocuklarına her türlü kötülüğü, zulmü yapmayı meşrulaştırıyorken yüreği özgürlük için atan kadınları durdurmak mümkün mü? Bu felsefeyi umut edinen kadınlar susabilir mi, durabilir mi? Mümkün değil.

Bugün yaşadıklarımız bize şunu söylettiriyor; bu dünyanın, insanlığın kültürel kodlarına kadın özgürlüğünü işlememiz gerekiyor. Mevcut erkek egemenlikli gerici sistem, kadın kimliği ve varlığı üzerinden ideolojik, siyasal, toplumsal ve hukuksal olarak ciddi bir baskı oluşturuyor. Hem İran genelinde hem de tüm dünyada kadın direnişi yayıldıkça, erkek-devlet sisteminin de şiddet politikaları artıyor. Mevcut sistem erkek egemenlikli şiddet kültürüne çok fazla meşruluk kazandırıyor. Devlet, erkeği kadınlara karşı daha fazla tahrik ediyor. Toplumsal çürümeyi, yozlaşmayı kadınları yaşamın her alanında nesneleştirerek, sadece bir cinsel objeye dönüştürerek başarıyor. Buna kız çocukları da dahil...

Baksanıza Narin’e yapılanlara! Narin konuşulurken “İnsanlık Bu Haberle Utanacak!” başlığıyla Tekirdağ’da iki yaşındaki Sıla’nın uğradığı cinsel istismar duyuruldu. Bu olaylara yönelik tepkiler, tartışmalar, iddialar sadece medya üzerinden yürüdü. Ağırlıklı medya kuruluşları, haber kanalları bu olaydan daha fazla nasıl reyting yükseltirim derdindeydi. Güçlü bir toplumsal tepki, sahiplenme gelişmedi. Sanal medya mecraları üzerinden gelişen duyarlılık ve tepki ile yetinildi. Oysa Amed’de gerçekleşen yürüyüşün, tepkinin bir benzeri diğer tüm kentlerde, Türkiye genelinde gösterilmiş olsaydı olayın seyri değişecekti. Hiçbir güç hakikati örtemeyecekti. Böyle olmadı maalesef. Kadın örgütleri, hareketleri daha örgütlü bir şekilde hareket edip tıpkı Hindistan’da olduğu gibi daha kitlesel bir şekilde Narin’i, Sıla’yı sahiplenebilirdi.

Kadın mücadelesi böyle bir düzey kazanmadıkça değişim mümkün değil. Bu gerici, erkek-devlet sistemi, bu çağ, çocuklara, kadınlara, doğaya, hayvanlara yaptıkları karşısında gerçekten utanacak mı? Utanılabilecek kadar bir ahlaki değer, vicdan ve kültür bırakıldı mı? Hayır!

Bu yüzden kadınların son iki yıldır Rojhilat Kürdistan’ında başlattığı ve gittikçe dünyaya yayılan direniş daha fazla sahiplenilmeli. Unutmamak gerekir ki, Jin Jiyan Azadî serhildanı yeni bir direniş kültürü, mücadele birliği ve dayanışması açığa çıkardı. Kadın özgürlüğünü önceleyen bir toplumsal kültür ve yaşam anlayışı örülüyor. Kadınlar kendilerine addedilen, biçilen klasik, cinsiyetçi rolleri mücadeleleriyle parçalıyor. Şimdi hayatın her alanında, en ön saflarda olmalarının önünü kimse alamıyor. Toplumun tüm kesimleri değişim için, devrim için kadınlarla birlikte olmayı seçiyor. Buna erkek-devlet gericiliğinin, zulmünün farkına varan erkekler de dahil.

Şimdi değişim için, yaşamı, çocukları ve doğayı korumak için büyük bir birliğe, evrensel kadın ortaklaşmasına, mücadele birliğine ihtiyaç var. Bunu Jin Jiyan Azadî felsefenin gücü ve enerjisiyle başarmak mümkün.

Çünkü bu felsefe, bu direniş ezilen tüm halklar, dünyanın tüm kadınları için büyük bir moral kaynağı. Bu felsefenin ruhunu yakalayan kadınlar ve ezilen halklar geleceğe dair umutlarını böyle diri tutabiliyor. Özgürlüğe inanan herkes başarabilir, bu gerici düzeni değiştirebilir. Bu çağın ve tüm insanlığın değişime, özgürlüğe ihtiyacı var. Kadınların mücadele azmi, kararlığı ve özgürlük tutkusu bunu sağlayabilir. Yeter ki birlik olunsun ve dayanışma artsın...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.