Hepimizi ensemizden vurdular

Mustafa Özer ve Mehmet Emin Aktar

Mustafa Özer ve Mehmet Emin Aktar

  • Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’yi katledilmesinin 8. yıl dönümünde anlatan Mehmet Emin Aktar, şunları söyledi: “O kurşun hepimize sıkılmış gibi hissediyoruz. Hepimizi ensemizden vurdular. Tahir, Kurdistanlı hukukçuların şehididir.” 
  • Musta Özer de şunları ifade etti: “Televizyonda ‘PKK bir terör örgütü değildir’ söylemi üzerine kalemi kırıldı. ‘Ben söyleyeceklerimi söyleyeceğim, az yaşamışım, uzun yaşamışım çok bir anlamı yok' dedi. Söylemesi gerekeni söyleyebilendi.”

Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Devlet, işlediği cinayeti ‘faili meçhul’ bırakmak için uğraşıyor. 

Amed’in Sûr ilçesinde 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetinin üzerinden 8 yıl geçti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma, cinayetten 4,5 yıl sonra tamamlandı. Cinayetle ilgili olay yerinde olan ve görevlerine devam eden polis M.S., F.T. ile S.T. ile tutuklanan Uğur Yakışır hakkında Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın duruşması ise cinayetin yıl dönümünden bir gün sonra görülecek. 

Sokağa çıkma yasakları döneminde çatışmalarda zarar gören Dört Ayaklı Minare’ye ilişkin açıklama yaparken katledilen Elçi’yi hem meslektaşı hem de arkadaşı olan Amed Barosu eski başkanları Mehmet Emin Aktar ve Mustafa Özer, MA’ya anlattı. Elçi’yi 1993’te avukatlara yönelik operasyon sürecinde tanıdığını dile getiren Aktar, “O dönemde bir itirafçı beyanıyla Elçi ve 20 avukat tutuklanmıştı. Ben de onların davalarına bakıyordum” dedi. Elçi’nin faili meçhul/belli cinayetlerin aydınlatılması ve faillerin yargılanması için mücadele ettiğini hatırlatan Aktar, Elçi’nin birçok cinayet ve işkencenin faili Albay Cemal Temizöz ve korucu başı Kamil Atak’ın tehditleri nedeniyle Amed’e yerleştiğini hatırlattı. Aktar, “Buraya yerleştiğinde de birçok ortak davada bir arada olduk. Sonra bir dönem baro yönetiminde birlikte çalıştık. Her hafta sonu bir arkadaşımızın evinde bir araya gelirdik. Tahir de bu arkadaş grubunun arasında vardı. Dışarıda bir yerde gidip topluca oturmak, sohbet etmek imkanı güvenlik açısından riskliydi” dedi. 

 

Amed Barosu eski başkanı Mehmet Emin Aktar 

 

Büyük önem verirdi

Elçi’nin Cizîrli olması nedeniyle yolunun ‘faili meçhul’ cinayetlerle kesişmesinde etkili olduğunu ve bu meseleye büyük bir önem atfettiğini vurgulayan Aktar, “Cezasızlıkla mücadele, faili meçhul cinayetlerin araştırılması gibi bir alan seçti kendine. Cizre JİTEM davasının 2009’da soruşturması başladı. İlk defa bir soruşturmada görevdeki bir asker gözaltına alınmakla yetinmeyip tutuklanmıştı. Biz gerçekten bunu beklemiyorduk” diye konuştu. 

 

 

Bizi eksilterek gitti

Şehadetinden önce Elçi’yle bir arkadaşlarının cenaze töreninde görüştüklerini belirten Aktar, yemek için randevulaştıklarını ama başka taziyeye gitmek zorunda kaldığı için bir daha görüşemediklerini dile getirerek, “O günden sonra da hayıflanıyorum. Böyle bir ihtimal insanın aklına gelmiyor. Tahir bizi eksilterek gitti. O kurşun hepimize sıkılmış gibi hissediyoruz. Hepimizi ensemizden vurdular, aslında. Onun için Tahir bizim şehidimizdir, Kurdistanlı hukukçuların şehididir. Hep de öyle kalacak” dedi. 

Ömrünü ‘faili meçhul’ cinayetlerin aydınlatılmasına adayan Elçi cinayetinin de ‘faili meçhul’ kalması gibi bir olasılığın olduğunu vurgulayan Aktar, bu durumun üzüntü verici olduğunu dile getirerek, tek istediklerinin de faillerin ortaya çıkarılması olduğunu söyledi. 

 

Amed Barosu eski başkanı Mustafa Özer 

 

Bütün gayretini gösteriyordu

Amed eski Baro Başkanı Mustafa Özer de Tahir Elçi'yle Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğu sırada, gözaltına alınması sonrası avukatlığını yaparken tanıştığını söyledi. Baro başkanlığı yaptığı dönemde Elçi’nin de yönetime girdiğini söyleyen Özer, Elçi'yi “Yurtsever bir insandı" dedi. Elçi'nin pozitif düşünen ve aktif bir insan olduğunu vurgulayan Özer, şunları söyledi: “İki sene bu süreci birlikte götürdük. Ben ikinci defa Baro Başkanı olduğumda o aday olmadı. TBB’ye delege olarak seçilmişti. Ağabey kardeş ilişkimiz oldu. Bir iki defa yönetime girdikten sonra Baro Başkanlığına soyundu. Baro Başkanı seçilmesinden sonra belli bir ivme kazanmıştı. Öyle bir canlı, diri çalışma gösterdi ki 5 aylığına İngiltere'ye giderek, İngilizce öğrendi. Bu uluslararası hukuk camiasında, insan hakları camiasında ona ivme kazandırdı."

Elçi'nin mezun olduktan sonra hukuk ve insan hakları alanında çaba sarf ettiğini dile getiren Özer, özellikle ‘faili meçhul’ cinayetlerin aydınlatılması için yoğun çaba gösterdiğinin altını çizdi. "Bir dönem Kamil Atak, Albay Cemal Temizöz onun çabalarıyla tutuklandı” diyen Özer, şöyle devam etti: “Onlara göz açtırmıyordu. Bir iki defa da kendisine katkı sunmak için beraber duruşmaya da katıldık. Yaşamı boyunca hep aktivitesi olan, hareketli ve yaşamı dolu dolu geçiren, kişisel bir doluluk değil, toplumsal bir doluluk olarak görmek lazım. Elçi’nin özel yaşamı hemen hemen yok denecek kadar azdı. Onun bütün aktivitesi, çalışmaları kamuoyunaydı. Gerçekten Kürt halkına yapılanları gün ışığına çıkarmak adına bütün gayretini sarf ediyordu." 

 

 

Karanlıkta bırakmak istiyorlar

Kürtlere yönelik baskı, inkar ve imha politikasının geçmişten beri süre geldiğini ve bundan dolayı işlenen suçların da üstünün örtüldüğünü hatırlatan Özer, Elçi'nin cinayetinin de böyle yapılmaya çalışıldığını, karanlıkta bırakılması yönünde çaba olduğunu vurguladı. Özer, "En son onu faili meçhule götürebilecek son damla ‘PKK bir terör örgütü değildir’ söylemini televizyonda söylemiş olmasıdır. Kalemi orada kırıldı. Kürt halkının mücadelesinde bence mihenk taşlarından biridir. Söylemesi gerekeni söyleyebilen bir insandı” diye konuştu.

Az ya da çok yaşamak

Katıldığı televizyon programı sonrası hakkında soruşturma açılması sırasında Elçi'yle görüşmelerinin sürdüğünü belirten Özer, şunları paylaştı: “Kendisi hiçbir tedirginlik hissetmiyordu. 'Ben söyleyeceklerimi söyleyeceğim, az yaşamışım, uzun yaşamışım çok bir anlamı yok' dedi. Bu memlekette eğer Kürtlük adına bir mücadele veriyorsan öyle tedirgin olmayı hafızandan atıyorsun. Kendinden emin, güvenen, ne dediğini bilen bir insandı. Devletin kuruluşundan bu yana imha, inkar politikası inşa edilmiş. Buna karşı duruş sergileyen hele hele eğilmeden, bükülmeden dik durmak çok zor bir mücadeledir. Eğer Tahir eğilip bükülmüş olsaydı belki yaşamı devam ederdi ama gerçekten zaman zaman birebir görüştüğümüzde de ‘Ağabey merak etme dik duracağız. Halkımıza doğru neyse onu söyleyeceğiz, onun ötesi bizim dışımızda bir şey. Yaşayacaksak yaşarız' diyordu. Kürt halkı adına da mücadelesine ciddi katkılar sunan, daha da sunabileceği yaşta katlettiler." AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.