Her biri bir roman, bir şiir...

Dosya Haberleri —

  • 1980’li yıllarda gerillayı ve Özgürlük Hareketi’ni onun gizlice dağıtılan kasetlerinde tanıdım. Onun sesi ve şarkılarındaki devrimci öz benliğime ulaşmamda bir köprü oldu. Adı Mizgîn'di... Heval Mervan, 15 Ağustos 1991 tarihinde düğün gününde gerillaya katılan Hebûn yoldaş, gençliğin efsane Komutanı Edip... Her biri bir roman, bir şiir, bir türkü...

 İlk kurşundan günümüze-3

ANDOK RONAHİ

 

Bu yazı, 40 yılını tamamlayan bir hamleyi farklı bir şekilde anlatmak için yazıldı. 40 yıllık amansız bir mücadelenin pek çok kazanımı olsa da bu kazanımların en önemlilerinden biri ve bu kazanımların asıl kaynağı bu mücadelenin kahramanları. Onlar Rêber Apo’nun felsefesinin en iyi takipçileri olmayı başarmış kişilikler. Her birisinin bir roman, bir destan konusu olan yaşamlarını 15 Ağustos Atılımı vesilesiyle anmak için yazıyorum. Anmak için yazmakla birlikte yazarak daha fazla yazılıp edebiyat ve sanatla topluma mal edilmeleri içinde bir kıvılcım olmayı diliyorum.

1980’li yıllarda gerillayı ve özgürlük hareketini onun gizlice dağıtılan kasetlerinde tandım. Halen çocuk yaştaydım. Ama onun sesi ve şarkılarındaki devrimci öz benliğime ulaşmamda bir köprü oldu. Tabii sadece sesini duymuş olduğum bir arkadaşı yıllar sonra pek çok arkadaştan dinledim. Sadece bir sanatçı değil ilk kadın gerillalardan biri olduğunu okudukça, dinledikçe öğrendim. Evet şimdi bu yazıyı okuyanlardan bazıları da benim gibidir sanırım. Okuduklarımı dinlediklerimi ayrıntısıyla anlatmanın imkanı olmasa da Mizgîn’in 15 Ağustos gerilla hamlesinin öncü militanlardan biri olduğunu ve 15 Ağustos denince bu arkadaşlardan bahsedilmesi gerektiğini düşündüm.

 

 

Mizgîna leheng

Mizgîn yoldaş, Êlih 'de 1962 yılında dünyaya gelmiş. Aslen Qûbîn'li olan ailesi 1957 yılında Êlih'e taşınıp oraya yerleşirler. O, Êlih'de sıradan bir aile kızı olarak büyürken, PKK adıyla henüz şekillenmemiş de olsa partimizin ideolojik-teorik düşüncesi Kurdistan'ı adım adım sarmaya; genç-yaşlı, kadın-erkek, kentli-köylü tüm halk kesimlerini etkilemeye başlaşmıştır. Mücadelenin en erken geliştiği ve en çok zemin bulduğu alanlardan bir tanesi, hatta denilebilir ki başta geleni de, bizzat Haki, Mazlum gibi önder yoldaşlarımızın da faaliyet yürüttüğü Êlih alanı olmuştur. Mizgîn yoldaş, Kurdistan'da işçi kesiminin en yoğun bulunduğu bu kentimizde parti düşüncesi ile 1980 yılında tanışır; tanışması ile profesyonel devrimciliğe adım atması bir olur. İlk çalışmalar grup eğitimi biçiminde olur. Daha sonra semt komite üyeliği, semt sorumluluğu ve giderek Êlih genel faaliyetlerine katılma biçiminde gelişir. Mizgîn yoldaş Gercüş ve Midyat alanlarında kırsal faaliyetlerde propaganda ve eğitim faaliyetleri yürütür. 1981 yılında Lübnan alanına geçer, burada siyasi ve askeri eğitim görür. 1982 yılı sonlarında Sefkan (Celal Ercan) yoldaşla beraber Avrupa'ya kültür-sanat faaliyetleri yönlendirmek için gider. Mizgîn yoldaş, Sefkan yoldaş ile birlikte Hunerkom'un kuruluşuna katılır. Çeşitli müzik çalışmaları olur. Kaset yapar. Kültür çalışmaları dışında kitle çalışmaları da yürütür. PKK 3. Kongresi'ne katılmak için Ortadoğu sahasına geçer. 1988 yılı Ağustos'unda Mahsum Korkmaz Akademisi'nde eğitim görür. 1989 yılında Mêrdîn Eyalet Komutanlığı üyesi olarak ülke pratiğine yönelen Mizgîn yoldaş, daha sonra Mêrdîn Eyalet Koordinatörlüğü'ne atanır. 1990 yılındaki ilk serhildanların örgütlenmesinde yer alır. 1990 yılının sonunda yapılan PKK 4. Kongresi'ne katılır. Yeni döneme Garzan Eyaleti şehir faaliyetleri ile başlar. Tûx, Bedlîs (Bitlis), Norşîn alanları, Mizgîn yoldaşın başarılı çalışmaları ile o alandaki mücadelede önemli gelişmeler yaşanır.

Şehid Hozan Serhed’in

"Keça dil şewat

Daket nav ciwat,

Destpêkir xebat

Xebata zêrîn

Şera me Kurda

Silav da Tetvan

Tevî hevala te kir tekoşîn

Mizgîna leheng

Mizgîna çeleng

Xwediyê nav û deng"

Parçasıyla halen Kurdistan gençliğinin dilindedir. Kalbe dokunan şarkıları ve mücadeledeki eşsiz emeğiyle devrimin, sanatın öncülüğünü yapmaya devam ediyor.

 

 

Komutan Otomatik Mervan

Gerilla da pek çok arkadaştan dinlemişimdir. Pek çok gerilla yazısında ismini okumuşumdur. İsminin önündeki "Otomatik" lakabı hepimizin ilgisini çekiyordu. "Otomatik Mervan" kimdi? Neden "Otomatik" lakabı takılmıştı? Heval Mervan, 1963 yılında Mêrdîn Mazıdağ’da doğar. 1977-78 yıllarında gittiği Dersim Endüstri Meslek Lisesi'nde Kurdistan devrimcileri ile tanıştığında, bir daha kopmamacasına bu mücadeleye bağlanır. Birinci sınıfı yüksek bir dereceyle geçtikten sonra kapasitesi daha güçlü olan Adana'daki 4 yıllık teknik meslek lisesine kaydını aldırır. Burada bir yandan bir grup Kurdistanlı öğrenci ile beraber kendisini yetiştirip geliştirmeye çalışırken, diğer yandan kendisi gibi düşünen arkadaş çevresiyle öğrenciler arasında Kurdistan devrimcilerinin propagandasını yürütmeye çalışır.

Eylem insanı...

1979 yılının sonu ile 1980 yılının başına gelindiğinde içindeki özlemi bastıramaz ve ülkeye yönelir. "Yaşı küçüktür" diye bölgede bulunan arkadaşlar tarafından fazla dikkate alınmasa da, o, bir yandan arkadaşları sıkıştırarak, görev üstlenecek durumda olduğunu ortaya koyar. Giderek özgürleşen, devrimci olgun kişilik kazanan, propagandacı, örgütleyici ve eylem insanı olur. Mervan yoldaş, artık mücadelenin aktif bir elemanı, nerede uygun görülürse orada görev alan, iradesini ve gönlünü tamamen parti iradesine katan ve onunla bütünleşen; oldukça  kararlı bir devrim çalışanı, bir kurtuluş savaşçısıdır. Nitekim 12 Eylül askeri faşist cuntaya kadar çeşitli görevlerde bulunur, faşist darbenin hemen sonrasında faaliyet yürüttüğü Hatay’ın bir köyünde, düşmanın geliştirdiği bir operasyon esnasında tesadüfen yakalanır. Düşman sorgusunda işkencelere maruz kalır, ardından tutuklanarak zindana atılır. 12 Eylül faşist uygulamaları altında Maraş ve Hatay olmak üzere üç yıllık bir zindan sürecini geçirir.

ERNK ve YCK yılları

Mervan yoldaş 1983 yılları sonrasında tahliye olduğunda çok farklı bir ortamla karşılaşır. Toplum yılgınlık, korku dehşetli bir yalnızlık içindedir. Partiye ulaşmak, ait olduğu yere varmak için yoğun bir çaba ve emek sarf eder. Neticede yurt dışına çıkmaya karar verir. Ve gittiği Yunanistan’da partiyle ilişkiye geçer. Burada kaldığı süre boyunca, parti yayınlarını okumaya sarılır; olmazsa olmaz kabilinde inandığı yeni dönemin özelliklerini kavramaya, ona uygun bir formasyonu kendinde gerçekleştirmeye çalışır. Bir yandan verilen görevleri yürütürken, diğer yandan kendini bu temelde eğiterek daha da büyük görev ve sorumluluklar üstlenmeye hazırlar. Partinin talimatı üzerine Belçika’ya gider ve orada faaliyet yürütür. 21 Mart 1985 tarihinde ulusal kurtuluş cephemiz olan ERNK kurulur. Mervan yoldaş cephe örgütlerinin oluşturulması gündeme geldiğinde parti talimatı doğrultusunda hareket ederek YCK’nin (Yekitiya Ciwanen Kurdistan) kurucusu düzeyinde bir görev yürütür. Şahinleşecek Kurdistan gençliğinin kendi öz birliği içinde toparlanması için yoğun ve aktif bir emeğin sahibi olur.

'Kesinlikle romanı yazılmalı'

Mervan yoldaş 1987 sonlarına doğru Mahsum Korkmaz Akademisi'ne gider. Kabına sığmayan, coşkulu, atak, canlı özelliğiyle, artık daha beklemeye gerek yoktur ve 1988 yılının sıcak yaz aylarında bir grup yoldaşıyla birlikte ülke topraklarına ulaşır. Uludere, ilk görev alanıdır Mervan yoldaşın. Ardından Cudi ve Gabar alanlarında komutanlık düzeyinde sorumluluklar üstlenir. Yaşam, çalışma ve vuruş pratiğinde sürekli yükselen bir çizginin sahibi olduğundan, kısa sürede en çok sevilen, sayılan komutanlardan biri olur. Mervan yoldaş, kısa bir sürede kendisini kanıtlayan, taktiğe hakimiyet, şartlar ne olursa olsun başarılı eylemlerle güç büyütme, alan açma yetenekleriyle oldukça başarılı bir pratiğin sahibi olur. İşte böyle başarılı bir pratiğin sahibi olarak 4. Parti Kongremizde yeniden Parti MK üyeliğine ve aynı zamanda ARGK Askeri Konsey üyeliğine seçilir. Kongre sonrasında Garzan Eyalet Komutanı olarak görevlendirilir. Botan’dan Garzan’a gittiği her yerde büyük başarılar kazanan pratiğin sahibi olur. İsminin "Otomatik Mervan" olması da pek çok eyleminde olduğu gibi konuşmasında da çok hızlı olmasından kaynaklanmaktadır. O ve onun gibi binlerce yoldaşının yarattığı değerlerde, düşmana her yerde dünyayı dar eden gençlerin gözlerinde, yüreğinde, kavgasında yaşamaya devam ediyor. Şehadetinden sonra Önder Apo, "Kesinlikle romanı yazılması gereken bir yoldaşımızdı" diyor. Ve bu görev halen önümüzde duruyor.

 

 

Amed’in öncü komutanı; Hebûn

Dağda Hebûn (Welat Şehmus Kaya) adında pek çok arkadaş gördüm. Pek çoğu da Amedliydi. Sordum neden Hebûn diye durdular ve bana birini anlattılar: 1980’lerde Amed’de genç yaşına rağmen etrafına pek çok kişiyi toplayan biridir. Hem arkadaşları arasındaki uyumu, fark gözetmeksizin herkesle kolay diyalog kurması, örgütleyici bir yapıya sahip olması dikkat çeken yanlarıdır. Babası Hebûn yoldaşı, 11 yaşındayken nüfusa kaydettirir. Kayıt sırasında Hebûn yoldaş ısrarla adının önüne "Welat" isminin konulmasını ister. Bu isteğinde diretir ve uzun uğraşlardan sonra adı artık Welat Şehmus olur. Hebûn yoldaşın bu yaşta böyle bir ısrarda bulunması herkesi şaşırtır. Hebûn yoldaş, büyüdükçe içindeki yurt ve halk sevgisi de büyür. O'nun bu özelliği kısa sürede geniş bir sosyal çevre edinmesini sağlar. O'nu Amed'de tanımayan yoktur. Hebûn yoldaş, içindeki yurt ve halk sevgisini kültür ve sanat etkinliklerine girerek pekiştirmeye çalışır. Kürt kültürünü ve folklorunu araştırır. Amed'de bir kültür derneğinde öğretmenlik yapar.

Halkın çözüm gücü olur

Ulusal düşüncelerin ilk tohumlarının atıldığı, ulusal kurtuluş mücadelemizin kıvılcımlarının dört bir yana sıçradığı bir dönemde, Hebûn yoldaş bu gelişmelerden etkilenir. 12 Eylül faşist darbesi olur. Ülke çapında tutuklamalar, işkenceler, Kurdistan ve Kürt halkı üzerine kara bulut gibi çöker. Hebûn yoldaşın ailesi de tutuklanır ve aile sürekli düşmanın baskılarına maruz kalır. 15 Ağustos 1984 Atılımı Hebûn yoldaşın yaşamında bir dönüm noktası olur. Bu atılım Hebûn'u bir canlanmaya, aradığı soruların yanıtını bulmaya götürmüştür. Kısa sürede partiyle ilişi kurup Amed merkezde faaliyet yürütmeye başlar. Aldığı görevleri başarıyla yerine getirir. 1987 yılında tutuklanır. 2 yıl Diyarbakır Cezaevi'nde yatar. 1989'da zindandan çıkar çıkmaz tekrar partiyle ilişkiye geçer. Şehir faaliyetlerinde aktif görevler alır. Çalışmalarının büyük bir bölümünü illegal yaparken, legal çalışma alanlarını da ihmal etmez. Halkın her türlü sorunlarıyla uğraşır, acılarına, mutluluklarına ortak olur. Sadece Amed'de değil, çevre illerde de halkının yanında olur.

Düğün günü gerillaya katılır

15 Ağustos 1991 tarihi Hebûn yoldaşın düğün tarihidir. Düğünün tüm hazırlıklarını Hebûn yoldaşın kendisi yapar. Düğün binlerin katılımıyla 15 Ağustos zaferinin kutlanış gecesi olur. Sloganlar, zılgıtlar, halaylar şanlı Ağustos Atılımı'nın coşkusu dağlardan şehirlere indirmektedir adeta. Coşkulu kitlenin açtığı bayraklar düşmanı çıldırtmaya yeter de artar. Ve düşman düğünü basar. Damat ve gelini götürmek ister. Ancak Hebûn yoldaş, düşmanın hevesini kursağında bırakmış ve büyük sevdası olan dağların yolunu tutar. Gerillaya giderken annesinin "düğün kınasını sana yakamadım" sözleri üzerine, "Kınamı şehit düştüğümde yakarsın" der ve gerillaya katılır.

Hebûn yoldaş, bir süre Haydar Karasungur Eğitim Okulu'nda kalır. Eğitimi sırasında oldukça gelişir ve yetkinleşir, bir süre de eğitmen olarak okulda kalır. Üç ay sonra da Amed Eyaleti 3. Bölge sorumluluğuna getirilir. Gelişen mücadeleyi halka taşırmada yoğun çaba ve emek sarf eder. Parti kişiliği ve çizgisinin yılmaz savunuculuğuyla halkının gönlünde "Komutan Hebûn" olarak taht kurar. Halkla kurduğu sıcak ilişkiler O'nu halkın gözdesi, moral kaynağı durumuna getirir. Düğününde yakılmayan kınası şahadeti sonrasında düzenlenen büyük bir merasimle yakılır. Şehadetinden sonra Amed’den Kobanî’ye pek çok Hebûn katılır bu kavgaya…

***

Gençliğin efsane komutanı; Edip

İsmini ilk duyduğum zaman sanırım bundan 23 yıl önceydi. O yıllarda gençlik çalışmaları içerisindeydim. Gençlik çalışmalarında da dilden dile aktarılan efsanelerin başında Edip (Cafer Demirel) arkadaş vardı. İsminin Edip olduğunu yine o süreçte gençlik çalışmalarından gerillaya katılan arkadaşların bu ismi kullanmasıyla öğrendim. Aslında Cafer Demirel arkadaş hakkında dinledikçe YCK’yi, Avrupa’dan, Türkiye metropollerinden üniversitelere hem bir başkaldırı hareketini gördüm hem de bu başkaldırı hareketinin merkezi olan dağlara akışın öyküsünü dinledim. Evet, kısaca tanıtmak zorunda kalsam da metropollerden, Avrupa’ya üniversite kampüslerine düşmana yaşamı zehir eden bir pratiğin sahibi bir örgütün temel taşlarını kuranlardan biridir Cafer yoldaş.

Peki Cafer Demirel kimdir?

1970’de Koçgiri’nin İmranlı ilçesinde doğar. Öğretmen olan babası 1980 sonrası sürgün edilir. Kurdistan’dan sürgün dolayısıyla ayrılan aile bir daha Kurdistan’a dönmez. Ancak Kurdistan’da gelişen mücadele Edip arkadaşın sürekli ilgi odağı olur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni okurken partiye katılır. Kurdistan’a gitme kararı vermiş olmasına rağmen öncelikle Yunanistan’a gitmiş oradan da Mahsum Korkmaz Akademisi’ne. Akademide bir dönem eğitim gördükten sonra YCK’nin İstanbul’da örgütlenmesi için tekrardan İstanbul’a görevlendirilir. Edip yoldaş bir taraftan da öğrencilere Kurdistan’da yürütülen büyük savaşı anlatıyor, örgütlüyor, gerilla saflarına katıyor. Bu süreçte yüzlerce üniversite öğrencisi Kurdistan’da gelişen serhildanlar ve gerilla savaşından etkilenerek parti saflarına katılır. Edip için bu yetmez. Düşman her yerdedir; düşmanı vurmak için sadece dağda olmak gerekmiyordur. İstanbul’da düşman hedefleri daha yakındır. Bu bilinçle çalışma yürüttüğü süre zarfında TC güçlerine karşı pek çok eylem örgütlemiş bazılarında da bire bir kendisi öncü düzeyde katılmıştır.

Bir keresinde 1 Nisan 1992’de İstanbul-Silivri-kapı mevkiinden geçmekte olan askeri servis otobüsüne karşı yapılan eylemde 1 astsubay, 1 çavuş öldürülmüş. 1 'i binbaşı, 2'si astsubay toplam 6 kişi de yaralanmıştır. Süren takip sonucu meydana gelen ikinci bir çatışmada Edip yoldaş şehadete ulaşmıştır. Bir PKK militanı, bir Kürt gencinin nerede olursa olsun halkına karşı yürütülen soykırımın intikamını alabileceğini herkese göstermiş ardından gelen binlerce gencin yolunu aydınlatmıştır. Alişer ve Zarife Dersim dağlarında şimdi gülümsemekteler. Ardılları Sinan, Baz, Ekin ve Serhildanlar, farklı isimlerde olsalar da aynı ruhla nerede olursa olsun bu halkın umudu olmaya devam ediyorlar.

 

Yarın: Adil'ler çoğalıyor çoğaldıkça halklaşıyor...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.