İran’da İbrahim Reisi dönemi
Forum Haberleri —
- İran bölgesel sorunların çözümü için kendi aktörünü seçmiştir. Sorunların nasıl çözüleceğini de aslında belirlemiştir. Radikal, uzlaşmaz, aşırı uçlarda seyreden birinin seçilmiş olması, nedeniyle bölgeyi ve dolaysıyla İran’ı nelerin beklediğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
ŞÜKRÜ GEDİK
İran’da ki cumhurbaşkanı seçimlerini İbrahim Reisi kazandı. 18 haziranda yapılan seçimlerde katılım oranı son derece düşük oldu. Seçilme şansı olan adayların elimine edilmesinden sonra, adeta zorlamayla ve önceden kazandırılmış göstermelik bir seçimle cumhurbaşkanlığı koltuğuna Reisi oturmuş oldu. Bu seçim sadece bir cumhurbaşkanlığı seçimi olmanın ötesinde bir anlam içermektedir. İran’ın geleceğini de belirleyen ve mevcut yönetim zihniyetinin de devamını garanti altına alan bir tercih yapılmıştır. Ali Hamaney’nin yerine geçmesi muhtemel bir adayın seçilmiş olması, İran İslam devriminin de bir nevi güvence altına alınması şeklinde yorumlanmaktadır.
Rejimin devamlılığı açısından düşünülen ve seçilen Reisi, İran içi muhalefeti sindirmede de aranan birisidir. Yargının başında yer almış biri olarak da kötü bir sicile sahiptir. İran ‘da ki reform istemlerini bastırarak her türlü değişimi engelleyecektir. İslam devrimini korumak ve rejimi ayakta tutmak Reisi’nin öncelikli görevi olacaktır. Tutucu muhafazakâr zihniyetin rejimi yönetmesinde giderek daha fazla otoriter hale gelecektir. Toplumu tam bir cendere içine alacaktır. Demokratikleşme ve insan hakları konusunda ise hak getire. Binlerce siyasi mahkûmun infazına imza atmış birinin ilgi alanına temel insan haklarının girmesi oldukça zordur. İran’da ki Kürt sorunu gibi sorunlar ağırlaşarak devam edecektir.
İbrahim Reisi’nin muhafazakâr kişiliğinden kaynaklı yaşanacak sıkıntılar daha şimdiden belirmeye başlamış oldu. Geçmiş pratiği de ortaya dökülerek hem İran içi muhalefet açısından hem de dış dünya açısından sıkıntılı bir sürecin yaşanacağına işaret edilmektedir. Bölgesel sorunların çözümünden ziyade çekişme ve çatışma öngörüleri daha fazla ağırlık kazanmaktadır. Günümüzde İran’ın izlediği bölgesel strateji açısından daha uzlaşmaz ve aşırılıkları ön planda olan birinin Cumhurbaşkanı olması demek, şimdiden öngörülemez tehlikeleri barındırmaktadır.
İsrail ve ABD ile daha gerilimli uzlaşmaz bir politika izleneceği, İbrahim Reisi’nin daha ilk demeçlerinde fark edilmektedir. İran’ın Yemen, Lübnan, Suriye ve Irak hattında faal olan askeri varlığı zaten yeteri kadar sorunları ağırlaştırmaktadır. Özelikle de Suriye ve Irak bu sorunlardan en fazla etkilenecek alanlar olacaktır. İran hiçbir şekilde Irak ve Suriye’de ki askeri varlığından vaz geçmeyecektir. Bu nedenle de sürekli İsrail ve ABD’nin saldırılarına hedef olacaktır. Irak ve Suriye’de karşılıklı saldırılar daha fazla artacağa benziyor. Irak’ta ki Haşdi Şabi güçlerinin hem Bağdat ve hem de Kürt bölgesindeki ABD üslerine zaman zaman yaptığı saldırıları çatışmanın ön ısınma hareketleri olarak değerlendirmek mümkündür. Haşdi Şabi tarafından yapıldığı söylense de aslında saldırıların arkasındaki akıl İran aklıdır. Benzer saldırılar ABD tarafından da yapılmaktadır. Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ve Haşdi Şabi güçlerine yapılan saldırılar çatışmalı durumu daha da nazik bir hale getirmiştir.
İran bölgesel sorunların çözümü için kendi aktörünü seçmiştir. Sorunların nasıl çözüleceğini de aslında belirlemiştir. Radikal, uzlaşmaz, aşırı uçlarda seyreden birinin seçilmiş olması, nedeniyle bölgeyi ve dolaysıyla İran’ı nelerin beklediğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Sadece İran değil bölge ülkeleri de etkileneceklerdir. Irak coğrafyası üzerinde İran ve ABD’nin tepinir olması bile Irak’ta muhtemel bir savaşın başlamasına kadar götürme ihtimali mevcuttur. Suriye sorununun çözümü konusunda da benzer sıkıntıların kaynağı olacaktır.
‘Nükleer programından vazgeçmeyeceğini, bunun için de güçlü bir rejime ihtiyaç duyulduğunu’ belirten Reisi, daha ilk günden ilgili yerlere, muhataplarına gereken mesajı vermiştir. Uzun süreden beridir ABD’nin uyguladığı ambargonun sürmesi ciddi ekonomik sorunlar yaratmış ve para biriminin aşırı değer kaybetmesine yol açmıştır. Yolsuzluk ve yoksulluk çözüm bekleyen sorunların başında gelmektedir. Ekonomiye dair verdiği mesajlardan ziyade dış politikaya ilişkin mesajları daha fazla yankı buldu. Reisi ile birlikte İran’ın geleneksel politikalarında ciddi bir değişim beklenmeyeceği gibi sorunların daha da ağırlaşacağı, içe büzülmenin artacağı, daha radikal, otoriter, dini muhafazakâr bir yönetim tesis edilecektir.
Çizilen senaryolara bakıldığında yaşanacak muhtemel gerilimlerden ve çatışmalı ortamlardan Kürtler de olumsuz etkilenecektir. İran Kürtleri seçimi boykot ederek kendi tavrını ortaya koymuştur. Reisi’nin hiçte hazmedemediği bu tavra karşı tutumun da sert olacağını beklemek gerekir. Irak’ta yaşanacak olası çelişki ve çatışmalı ortamlardan da Kürtler olumsuz etkilenecektir. En hassas yerlerin başında da Şengal gelmektedir. Suriye’de de ha keza Kürtler çözüm süreçlerinin dışında tutularak etkisiz hale getirilmek istenmektedir. Her halükârda Kürtler, bölgenin gerilimlere ve çatışmalara sürüklenmesinde olumsuz etkilenecektir. Riskli bir durumun oluşacağı ön görülmeli ve daha şimdiden hazırlıklı olunmalıdır.