Önderliksel Doğuş’un tarihselliği
Sara AKTAŞ yazdı —
- Önder Apo'nun doğuşu halklar açısından asla unutulmaması gerekeni hatırlatır bize; özgürlüğün bedeli özgürlük istemekten daha fazla bir şeydir. Büyük bir yürek kadar, büyük düşünmeyi ve büyük ve kesintisiz bir mücadeleyi şart kılar. İşte Önder Apo tüm bunları kendi kalbinde ve beyninde birleştirmiş, tüm faşist liderlere meydan okuyan bir önderlik olarak anlam kazanmaktadır.
Her yılın ilk Nisan haftasında olduğu gibi bu yılda Kürt halkı ve dostları Kürdistan'da ve dünyanın dört bir yanında, kitlesel olarak halkların önderi haline gelen Önder Apo'nun doğum gününü kutlamaya hazırlanıyor. Zira geldiğimiz evrede 4 Nisan, Kürt halkının öncülüğünde dünyada yükselerek belirginleşen, ezilenlerin direniş miladı olmuştur! Çünkü 4 Nisan Kürt halkı için olduğu kadar ezilen kimlikler için de özgürlüğe açılan bir kapı, bir yoldur! Çünkü nasıl ki her toplumsal devrimin bir çıkış miladı varsa Kürt halkı ve kadınları içinde özgürlüğe açılan bu yolun ilmek ilmek örülüşü temelinde Önder Apo'nun aldığı ilk nefes, ilk bakış ve ilk dokunuş, yani doğuş vardır.
Nitekim 4 Nisan 1949 tarihi Kürt halkının, varlığının bile tartışılmadığı, soykırıma mahkum edildiği ve varlık yokluk sınırlarında dolandığı bir zaman dilimine aittir. Böylesi karanlık bir zamanda dünyaya gelen Önder Apo, etrafındaki karanlığı dağıttıkça, halkının üzerinde dolanan karanlığıda dağıtmak için görkemli bir direniş geliştirmiştir. Önderliğimizin birinci doğuşu bu anlamda Kürt halkının da yeniden özgürlüğe adım attığı ilk an olmuştur. Dolayısıyla Kürt halkı için 4 Nisan küllerinden yeniden doğmanın ve anlamlı bir yaşamın devrimsel çıkışı için ilk adımdır. Apocu yaşam felsefesi ışığında hakikate doğru yürümenin başlangıcı olan bu tarih, bir halkın özgür yaşam umudunun doğuş anı olarak da tarihselleşmektedir. Dahası Önder Apo, kendi halkının kimlik sınırlarına hapsolmamış, halkının kimliğini bir çoğulluk alanına dönüştürmüştür. Zira Önder Apo için politik arena varolan kimlikler arasında dolaşabildiği, hatta yeni kimlik boyutları yarattığı bir uzam olmuştur.
Bu bakımdan Önder Apo'nun doğuşu halklar açısından asla unutulmaması gerekeni hatırlatır bize; özgürlüğün bedeli özgürlük istemekten daha fazla bir şeydir. Büyük bir yürek kadar, büyük düşünmeyi ve büyük ve kesintisiz bir mücadeleyi şart kılar. İşte Önder Apo tüm bunları kendi kalbinde ve beyninde birleştirmiş, tüm faşist liderlere meydan okuyan bir önderlik olarak anlam kazanmaktadır. Zira insanlık 20. yüzyılda Hitler, Mussolini, Franco, Suharto, Pinochet ve Salazar başta olmak üzere çok sayıda diktatör ve faşist rejim görmüştür. Bizzat merkezi hegemonik iktidar tarafından yetiştirilen bu diktatörlerin yerini 21. yüzyılda ise tüm dünyada ve özellikle Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’daki seçilmiş diktatörler almışken Kürdistan'da, Ortadoğuda ve giderek dünyada halkların umudu haline gelen bir paradigmanın ve önderlik çıkışının adıdır 4 Nisan! Faşizmin dincilik, ırkçılık, milliyetçilik, cinsiyetçilik, bilimcilik gibi özelliklerinin yükselişte olduğu çağımız versiyonlarının karşısında halkların radikal karekterli direnişlerini şekillendiren Önder Apo'nun kişisel doğuş tarihi kendisi olmaktan çıkmış ve tüm halkların yeniden doğuşu olarak anlam kazanmış ve tarihselleşmiştir. Zira o, Arendt'in deyişiyle "gerçek dünyanın yerine,...ötekilerin var olmadığı muhayyel bir dünyanın geçirilmesi"ne karşı mücadele etmiştir. Politik alanın dondurulmuş, hapsedilmiş kimliklerden arındırılması, çeşitliğin korunması için tüm ömürünü adamıştır.
Diğer taraftan; Önder Apo kadın özgürlüğü sorununu stratejik olarak ele almış olması kadar yine bizzat kendisinin geliştirdiği ideolojik, felsefi ve paradigmasal yaklaşım bu gün halklar kadar Kürt kadınları açısından da devrimsel gelişmelere yol açarken aynı zamanda kadınların da yeniden doğuşu anlamına gelmiştir. Daha açıkça belirtmek gerekirse Önder Apo, sadece sömürgeci güçlere değil aynı zamanda kadınların mahkum edildiği ebedi kölelik konumuna karşı da savaş açmış; kadınların özgürlük problemlerini temel önceliği haline getirmiştir. Öyleki Önder Apo, kadın özgürlük mücadelesinin felsefi ve pratik temellendirmesini yaparken çocukluğuna kadar uzanan bir arayıştan sık sık bahs eder. Zira o çocukluğundan itibaren kadınların içinde bulunduğu kölelik koşullarına duygusal ve sezgisel düzeyde de olsa tepki duymuştur. Mesela çok sevdiği ablasının bir kaç eşya karşılığında bir erkeğe verilmesi kendisinde derin bir iz bırakmış ve özgürlüğü önce onların nezdinde hayal etmiştir. Önder Apo'nun çocukluğundan beri gerek aile içinde gerek toplumsal normlarla yaşadığı çelişki ve çatışmalar kişiliğinin şekillenmesinde etkili olmuş, bu sebeple kadınların özgürlüğü ve halkın özgürlüğü sorunsallarına bir arada yaklaşmış, kadın özgürlüğünü tüm arayışlarının merkezine oturtmuştur. Dolayısıyla 4 Nisan Kürt kadınlarının da kendini yeniden yarattığı bir tarih olarak anlamlanmıştır.
Kürt halkına, Kürt kadınlarına ve tüm ezilen kimliklere özgürlük düşünü ve yeni bir dünyayı mümkün kılan önderliksel doğuş tüm halklara ve kadınlara kutlu olsun!