Şam, Özerk Yönetim'i kabul etmeli

Kurdyar Direhî

Kurdyar Direhî

  • Rojava Stratejik Araştırmaları Merkezi'nden Kurdyar Direhî, "Şam yönetimi, hem girdiği krizden çıkmak hem de devam etmek istiyorsa Özerk Yönetim'i kabul etmeli; Suriye'nin parçalanmaması için Özerk Yönetim ile uzlaşmalı" dedi. 

Böylesi bir süreçte Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırmasının Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’deki gibi olmayacağını söyleyen Rojava Stratejik Araştırmaları Merkezi'nden Kurdyar Direhî, başka güçlerin de siper alacağını belirtti.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 28 Haziran'da Beşar Esad ile temas kurulmasının önünde herhangi bir engelin olmadığını söyledi. Erdoğan, "Geçmişte nasıl birlikteysek yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz ve Suriye’nin içişlerine karışmak gibi bir derdimiz olamaz" dedi. Erdoğan'ın açıklamalarından bir gün önce de El Bab yakınındaki Ebu Zêndin Sınır Kapısı ticarete açıldı. Erdoğan'ın açıklamaları ve sınır kapısının açılması, yıllardır Türkiye ile birlikte hareket eden paramiliter grupların bulunduğu alanlarda protesto eylemlerinin patlak vermesini de beraberinde getirdi. Türkiye'ye bağlı paramiliter gruplar, başta El Bab olmak üzere 16 ayrı bölgede protesto eylemleri düzenledi.

MA'ya konuşan Rojava Stratejik Araştırmaları Merkezi (NLSR) üyesi Kurdyar Direhî, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sıkıntılı süreci atlatmak için Şam ile ilişkileri geliştirmek istediğini söyledi. Türkiye’nin Ortadoğu’da yeniden ittifak peşine düştüğünü ifade eden Direhî, bölgedeki aktörlerin de Türkiye'ye dönük kimi politikalara sahip olduğunu kaydetti. 

Kürtlere statüyle korkutuluyor

Rusya'nın "Amerika, Kuzey ve Doğu Suriye’de yeni bir devlet kuracak" iddialarıyla Türkiye’yi korkutmaya çalıştığını söyleyen Direhî, "Rusya, Türkiye’ye ‘Eğer NATO ile beraber olursan Kürt devleti kurulacak ancak Rusya ile ilişkilerin olursa ve Suriye rejimi ile eskisi gibi olursan Kürt devleti kurulmayacak’ mesajını veriyor. Hakan Fidan, 11 Haziran’da Devlet Başkanı Putin başta olmak üzere Rusya’da birkaç görüşme yaptı. Hemen ardından bu haberlerin yayımlanması bunu bizlere gösterdi. Rusya, Suriye krizinden zaferle çıkmaya çalışıyor. Ancak Suriye’nin yandaşlarından İran da var. Suriye’nin bu görüşmelerde ya da olası anlaşmalarda kaybedecek hiçbir şeyi yok. O masada kaybedecek bir devlet varsa o da Türkiye’dir. Suriye rejiminin temel talebi, Türkiye’nin işgal ettiği topraklardan çıkması, rejimin ‘terörist’ olarak tanımladığı gruplarla mücadele edilmesi" dedi.

İkisinin görüşmesiyle bitmez

Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtlerin statüsüz bırakılmasının Türkiye'nin tek hedefi olduğunu vurgulayan Direhî, "Suriye rejimi ve Türkiye ortak bir diyalog oluşturabilir. Ancak aralarında bir sürü anlaşmazlık mevcut. En önemlisi Rusya ve Amerika gibi devletler var. O yüzden bu sadece ikisinin görüşmesiyle halledilebilecek bir şey değil. Eğer görüşmeler de olursa bu sadece bir-iki kez yapılabilecek görüşmeler olmaz. Süreci baz aldığımızda bunlar hiç kolay görüşmeler olmayacaktır.”

Suriye de güvenmiyor

Direhî, Rusya ve Amerika’nın yeşil ışık yakmaması halinde Rojava'ya saldıramayacağını bilen Türkiye'nin yeni yollar denedini belirterek, şöyle devam etti: "Irak ile yapılan görüşmeler ve Suriye rejimi ile yakınlaşma bunlardan birkaçı. Suriye’nin de isteği çetelerin ortadan kalkması ve Özerk Yönetim’in kendilerine bağlanması. Rejim tarafından Özerk Yönetim'in statüsüne dair gerçek adımlar atılmadı. İkisinin de ortak hedefi Özerk Yönetim ama istekleri farklı. Türkiye, ‘Misak-ı Milli’ sınırlarını hedefliyor ama Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı bir şey planlamadıklarını da söylüyorlar. Suriye rejimi Türkiye’ye güvenmiyor."

Mevcut durumun farklılığı

Erdoğan’ın söylemleriyle Türkiye’nin Ortadoğu’da bağımsız olarak hareket ettiği imajı çizmek istediğine dikkat çeken Direhî, böyle bir durumun olmadığını ifade etti. Direhî, "Türkiye, istediği gibi Kuzey ve Doğu Suriye’de hareket edebileceğini sanıyor, ancak durumun öyle olmadığını iyi biliyoruz. Amerika için başkanlık seçimleri bu sene. Filistin-İsrail savaşı herkesin gündemi ve bu savaşın Lübnan’a taşmasından korkuyorlar. Ortadoğu’daki bu durum, Amerika seçimleri için çok önemli. Rusya için de hala Ukrayna ile aralarındaki savaş önemli bir mevzu. Böylesi bir süreçte Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırırsa bu Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’deki gibi olmayacak. Türkiye’ye ve politikalarına karşı olan pek çok kesim, bu saldırılara karşı siper alacaktır” şeklinde konuştu. 

Rejim ve Özerk Yönetim

Direhî, Kuzey ve Doğu Suriye ile Suriye rejimi arasındaki temaslara da değinerek, rejimin söz konusu temaslarda 2011 öncesi zihniyetinden vazgeçmediğini gösterdiğini kaydetti. Direhî, şunları paylaştı: "2022’de Özerk Yönetim ve rejim arasında resmi görüşmeler yapılmıştı. Bu zihniyet yüzünden pek çok konuda anlaşma sağlanmadı. Bunlardan biri Özerk Yönetim'in statüsüydü. Diğer konular ise sırasıyla ekonomi, askeri ve Özerk Yönetim güçlerinin gelecekteki konumlarıyla ilgiliydi. Rejim, 2011’den önceki süreç gibi Kuzey ve Doğu Suriye’de herhangi bir statünün yer almamasını istiyor. Sadece belediyeler nezdinden özerk yönetimlerin yer alması şartını koşmuştu. Bu yüzden de görüşmeler ilerlemedi. Suriye rejimi hem girdiği krizden çıkmak hem de rejimini sürdürmek istiyorsa Özerk Yönetimi kabul etmek zorunda. Rejim de Özerk Yönetim olmadan bu bölgelerin geleceği hakkında plan yapılamayacağının bilincinde. Rejim, Suriye'nin parçalanmaması için Özerk Yönetim ile uzlaşmalı." RIHA

 

* * *

Özerk Yönetim diyaloğa hazır

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Hesen Koçer, “Şam hükümeti, 'Biz anlaşmadan veya siyasi diyalogdan yanayız' derse biz zaten hazırız” dedi.

Koçer, Şam hükümeti ile Türk devletinin açıklamaları, aralarındaki görüşmeler ve işgal altındaki bölgelerdeki protestolara ilişkin ANHA'ya konuştu. Suriye’de 2011’de yaşananlardan sonra Türkiye'nin bölgede devreye koymak istediği tüm planlarını hayata geçirmediğini dile getiren Hesen Koçer, yürüttüğü politikaların yüzde 80’ini değiştirerek, şimdi de planlarını Şam hükümeti üzerinden hayata geçirmeye çalıştığını söyledi. Hesen Koçer, "Türkiye, Şam hükümetine 'Biz Suriye toprak bütünlüğünden yanayız. Birlik olup, Kuzey ve Doğu Suriye ile savaşmalıyız. O zaman ne istiyorsanız yaparız’ diyor” diye konuştu.

Şam ile Ankara anlaştı

Bana göre Şam ile Ankara anlaşmaya vardı. Nasıl bir anlaşma yapıldığı bilinmiyor. Güvenlik konularında daha önce de ilişkileri vardı, toplantılar yapılıyordu. Irak, Türkiye ile Suriye'yi bir araya getirmek istiyor. Irak'ta ve Suriye'de çok ciddi krizler çıkacak. Bir takım ittifaklar oluştuğunu biliyoruz. Umarım bu ittifaklar, Suriye halkının kanının dökülmesine, Suriye topraklarının bir kısmının Türk devletine teslim edilmesine zemin hazırlamaz.”

Suriyelileri uyarmıştık

Muhalif güçleri başından beri Türk devletinin oyunlarına karşı uyardıklarını, ancak dikkate alınmadığını söyleyen Hesen Koçer şöyle devam etti: "Bugün Türk devletine karşı ayağa kalkanlara ‘Türk devletini bizim kadar kimse tanımıyor. Türk devleti sizi kullanacak. Suriyeliyseniz, gelin sorunlarımızı birlikte çözelim. Türk devletinin komplolarına kanmayın, Türk devleti sizi çıkarları için kullanıyor’ dedik. İkna olmadılar. O gün söylediklerimiz bugün ortaya çıktı."

Şam'in ilk tutumu iyiydi

Şam hükümetinin Türkiye'nin planlarına karşı ilk tutumunun iyi olduğuna dikkat çeken Hesen Koçer, "Suriye, açık bir şekilde ‘Türk devleti Suriye'den ayrılmazsa müzakere etmeyeceğiz’ diyordu. Bu tutum netti ve eğer bu tuttum devam etmezse Suriye'ye zarar verir. Türk devletiyle anlaşma yaparsa topraklarının işgalini haklı çıkaracaktır" dedi.

Şam'ın görmesi gerekiyor

Özerk Yönetim olarak Şam'ın Ankara'nın istediği gibi anlaşmayacağını umduğunu belirten Hesen Koçer, şunları anlattı: "Türk devletinin amacı görüşmeleri ya da olası bir anlaşmayı Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırmak için kullanmaktır. Böyle bir durumda Suriye'de hiçbir şey kalmayacak. Şam, Suriye'nin büyük bir bölünmeye doğru gideceğini görmeli. Türk devleti, Irak ve Suriye ile çıkara dayalı ilişkiler geliştirerek, onları kendi planlarına dahil etmeye çalışıyor. Eğer iki devle,t Türk devletiyle anlaşırsa her iki devlet de kaybedecek.

Deklarasyonumuza bağlıyız

Hesen Koçer, Nisan 2023’te Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak Suriye’deki sorunların çözümü için bir deklarasyon paylaştıklarını dile getiren Hesen Koçer, hala bu deklarasyona bağlı olduklarını söyledi. Hesen Koçer, şunları ekledi: “Ekonomik, siyasi ve güvenlik sorunlarını birlikte çözebiliriz. Şam'dan kopmuş değiliz ve hala gidip geliyoruz. Şam'ın da ‘Özerk Yönetim tehlikelidir’ gibi yaklaşımları bırakması gerekiyor. Biz Suriye için ne tehdidiz ne de düşmanız. İşgal altındaki yerleri Suriye ordusuyla özgürleştirebileceğimizi söyledik. Şam hükümeti, 'Biz anlaşmadan veya siyasi diyalogdan yanayız' derse, biz de hazırız, deriz.”

 

* * *

İşgale neden sessizler?

YNK Politbüro Üyesi Şanaz İbrahim Ahmet, Dihok’ta işgalin izleri olduğunu, komşu ülkelerin kurduğu kontrol noktalarına kimsenin ses çıkarmadığını söyledi.

Türkiye, Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerini yoğun bir şekilde bombalıyor. KDP desteğiyle bölgede çok sayıda askeri üs kurarak, yeni yollar yapıyor. Türkiye'nin en son birçok noktada kontrol noktası kurarak, kimlik kontrolüne başladığı görüntülendi. Yine son haftalarda Amediyê kırsalına yoğun zırlı araç sevkiyatı yapılıyor. Yaşanan gelişmeler, yeni bir saldırının olabileceğine işaret.

Kurdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Politbüro Üyesi Şanaz İbrahim Ahmet, Türk devletinin Başûrê Kurdistan topraklarına yönelik işgali hakkında X hesabından bir mesaj paylaştı.

Uluslararası hukuk konusunda büyük bir ihlal yaşandığını, komşu ülkeye ait silahlı güçlerin Dihok’ta kontrol noktaları kurup kontrol gerçekleştirdiğini kaydeden Şanaz İbrahim Ahmet, “Irak’ın egemenliği tehdit altında ve hiç kimse buna ses çıkarmıyor. Bölge halkı bombalamalar ve patlamalar nedeniyle korku içinde. Bölge halkı kendilerine 24 saat içinde evlerini boşaltmaları gerektiğinin söylendiğini ve evlerini boşaltmamaları durumunda ise evlerinden zorla çıkarılacakları ve bombalanacakları tehditleri ile karşılaştıklarını ifade ediyor” dedi.

Şanaz İbrahim Ahmet, mesajının devamında şu ifadelere yer verdi: “İşgalin izleri Dihok’ta açıkça görülüyor. ABD liderliğindeki Koalisyon Güçleri’nin Irak’taki varlığına karşı çıkanlar neden şimdi sessiz kalıyor? 300’den fazla zırhlı aracın ve yüzlerce yabancı askerin Dihok’a sevk edilmesi Irak’ın egemenliği hakkında soru işaratleri yaratmıyor mu? Bağdat ve Hewlêr’in göçmen kamplarını tamamen kapatmaya ve göçmenleri evlerine dönmeye ikna etmeye çalıştığı bir dönemde Dihok, yeni bir göç krizinin eşiğinde.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.