Sömürgecilik ve ihanet burada metfundur

İlham BAKIR yazdı —

  • Tarih bu kez tekerrür etmeyecektir. Bu kez ihanet, uşaklık ettiği sömürgecilikle birlikte, Kürtler için kazılan o mezara gömülecektir. O mezar taşında şöyle yazacaktır. “Sömürgecilik ve ihanet burada metfundur.”

Cumhuriyet gazetesinin 30 Eylül 1930 tarihli nüshasında yayımlanan bir çizimde Ağrı Dağı’nın tepesine kondurulmuş bir mezar taşında şöyle yazar:” Muhayyel Kurdistan burada metfundur.” Bütün cephelerde Türklerle ve diğer halklarla birlikte işgale karşı savaşan Kürtler ve diğer halklar, savaş sona erdikten ve Cumhuriyet kurulduktan sonra, tarihte eşi az görülmüş bir ret, inkar ve asimilasyon politikası ile karşı karşıya kalmış, Kürtlüğün Türk kimliği içerisinde eritileceğine, asimile edileceğine, buna direnecek olanların imha edileceğine dair karar deklere edilmiştir. Birlikte savaşırken verilen sözlerin tutulmamasına, Kürt kimliğine dair onur kırıcı ve aşağılayıcı ve asimilasyoncu yaklaşımlara demokratik yollarla, müzakere yoluyla itiraz eden Kürtler bundan bir sonuç alamayınca ulusal kimliklerini, onurlarını ve yurtlarını korumak amacıyla bir meşru müdafaa savaşı başlatmışlardır. 1926’da başlayıp 1930 yılına kadar süren Ağrı isyanıyla, sömürgeciliğe asla boyun eğmeyeceğini ilan eden Kürtler tarihen muazzam bir direniş destanı yazmıştır. Bu isyan Kürtlerin kahramanlığını, yurtseverliğini ve destansı onur mücadelesini tarih sayfalarına nakşederken Türk sömürgeciliğinin barbarlığını, vahşetini ve katliamcılığını da başta Kürtlerin hafızası olmak üzere tarihin karanlık sayfalarında kayda geçirmiştir.

Ağrı İsyanının en kanlı etabı Zilan deresi katliamıdır. 16 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesi bu katliamı "Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk’ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur" şeklinde manşete çıkarır. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı’na ait bir rapor, Erciş ve Zilan yakınındaki savaş için ilan edilen Türk zaferinin, birkaç silahlı adama ve büyük çoğunluğu oluşturan silahlı olmayan sivillere karşı kazanıldığını aktarır. Gerçekten de sivilleri güvenli yerlere taşımak ve korumak için orda bulunan yüz kadar silahlı milisin dışındakilerin tümü yaşlılar, kadınlar ve çocuklardan oluşmaktadır. Tarihler 13 Temmuz 1930’u gösterirken Zilan deresinde tayyarelerin, ağır silahların ve yakalayıp kurşuna dizmenin de içinde olduğu pek çok vahşice yöntemle 15 bin sivilin öldürülmesi ile sonuçlanan büyük bir katliam yaşanır. 13 Temmuz’da gerçekleşen Zilan katliamından 52 yıl ve bir gün sonra 14 Temmuz 1982 yılında Diyarbakır 5 Nolu Zindanı’nda Kürt özgürlük savaşçısı dört tutsak bedenlerini ölüm orucuna yatırarak Diyarbakır zindanı şahsında yeniden toprağa gömülmek istenen Kürtlüğün onur ve özgürlük direnişinin kıvılcımını tutuştururlar. Direniş kararlarını Türk mahkemelerinde bir tokat gibi sömürgeciliğin suratına indirerek bir daha asla Kürtlere Zilan katliamlarının yaşatılamayacağını haykırırlar.

14 Temmuz Ölüm Orucu Direnişi; Ağrı, Zilan, Koçgiri, Dersim ve daha onlarca katliamla toprağa gömülen ve bir daha asla dirilemeyeceğine inanılan Kurdistan’ın üzerindeki ölü toprağının süpürülüp atılması, Kürtlüğün yeniden diriltilmesidir. 14 Temmuz, Ağrı Dağı’na Kürtler için kazınan mezarın sömürgeciler için kabristana dönüştürülmesidir. 14 Temmuz direnişi 52 yıl ve 1 gün önce işlenen Zilan katliamının öcünün alınacağının deklarasyonudur. 1970’li yıllardan itibaren yaşanmaya başlanan Kürt uyanışı 14 Temmuz direnişiyle birlikte Kurdistan kentlerinde, köylerinde, dağlarında Kurdistan halkının kurtuluş ordusunun tohumları ekilmeye başlanır. Artık, Kurdistan’ı işgal altında tutan hiçbir sömürgeci, ne Kurdistan’ın muhayyel olduğunu ne de bir mezarda metfun olduğunu dile getirebilir. Yüz yıldır özgür Kurdistan hiç bu kadar muhtemel ve hiç bu kadar gerçek olmamıştı. Fakat ne yazık ki Kürtlerin bu özgürlük şafağında tıpkı Ağrı’da, Dersim’de, Koçgiri’de yaşandığı gibi Kürtler yine ihanetin sinsi ve alçak yüzüyle karşı karşıyadırlar. Tarih bu kez tekerrür etmeyecektir. Bu kez ihanet, uşaklık ettiği sömürgecilikle birlikte, Kürtler için kazılan o mezara gömülecektir. O mezar taşında şöyle yazacaktır. “Sömürgecilik ve ihanet burada metfundur.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.