Tüketen festivalden üreten festivale
İlham BAKIR yazdı —
- Her yıl bir ya da birkaç dalda genç sanatçıların ve sürgündeki sanatçıların üretimlerini destekleyecek kurslar, atölyeler, farklı biçimlerdeki eğitim programlarından tutalım üretim için gerekli olan maddi desteğe varasıya kadar pek çok konuda yeni üretimlerin ortaya çıkmasını örgütleyebilmek mümkündür.
Geçtiğimiz hafta Frankfurt’ta 32. Uluslararası Kürt Kültür Festivali gerçekleştirildi. Festivalin ilki 1992 yılında Almanya’nın Bochum şehrinde yapılmıştı. Diaspora koşullarında bir festivalin otuz iki yıl boyunca istikrarlı bir şekilde yapılması, devam ettirilmesi son derece zor ve önemli bir iş. Yıllar içerisinde festival, kimi zaman zayıf geçse de, hakkettiği öneme haiz gerçekleştirilmese de bütün bu uzun yıllar boyunca hem diaspora koşullarında asimilasyona karşı bir direniş mevzii geliştirebildi hem de diaspora insanının ülkeyle bağının, ülkeye dönüş hayalinin canlı kalmasına çok önemli katkı sundu. Ülkede dil, kültür, sanat üzerinde baskıların çok ağırlaştığı dönemlerde Kürt kültürü, dili, sanatı için bir can suyu olmayı başardı. Kürt dili, kültür ve sanatı üzerinde baskı ve yasaklamaların adeta bir beyaz soykırıma dönüştüğü mevcut koşullarda bu ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerin, festivallerin düzenlenmesi çok daha fazla önem arz ediyor.
İster müzik, sinema gibi bir sanat alanına dair olsun isterse genel anlamda kültür sanat alanına dair olsun, festivaller genel itibari ile ortaya çıkarılmış bir sanatsal eserin seyirciyle, dinleyiciyle buluşturulmasına, yahut yemek, kıyafet ve benzeri kültürel ögelerin sergilenmesine dönük oluyor. Üretimlerin, sergilenecek, halka ulaştırılacak imkanlara kavuşmasında festivaller çok önemli rol oynuyor. Fakat ne yazık ki sanatçıların, dil, sanat, kültür alanında yeni üretimlerinin ortaya çıkması için üretim aşamasında üretime destek sunulmasına dair bir perspektif yoksunluğu çok uzun yıllardır süregelen muazzam bir eksiklik ve yetersizlik olarak devam ediyor. Hem müzik, sinema, edebiyat, halk dansları gibi bir sanat alanına özgü festivallerin hem de Uluslararası Kürt Kültür Festivali gibi bir bütünen Kürt kültürünün sergilenmesini, halkla buluşmasını sağlayan festivallerin mutlaka yeni üretimlerin ortaya çıkmasını, özellikle yeni, genç sanatçıların üretim aşamasında desteklenmesini hedefleyen bir perspektif geliştirmesi ve bunu pratikleştirmesi gerekir. Özellikle diaspora koşullarında üretim güçlüğü çeken yeni genç sanatçıların ve yaşanan baskılar, hapis cezaları nedeniyle ülkeden ayrılarak diasporaya gelmek zorunda kalan sürgündeki sanatçıların üretim olanaklarına kavuşturulması açısından bu son derece kritik ve elzem bir konudur.
Festivaller üretilmiş olan kültürel, sanatsal ürünlerin sergilenmesini, halkla buluşmasını esas aldığı kadar, yeni üretimlerin de merkezi, kaynağı, destekçisi olmayı başarabilmelidir. Halihazırda diaspora koşullarında yapılmakta olan ona yakın film festivalinden nerdeyse hiç birinde yeni üretimlerin yapılmasını sağlayacak bir destek söz konusu değil. Diğer sanat alanlarında da durum hiç farklı değil. Bu anlamda, bunca yıllık bir tarihe ve deneyime sahip olan Kürt Kültür Festivali’nin buna öncülük edebilme gücü ve kapasitesi vardır. Her yıl bir ya da birkaç dalda genç sanatçıların ve sürgündeki sanatçıların üretimlerini destekleyecek kurslar, atölyeler, farklı biçimlerdeki eğitim programlarından tutalım üretim için gerekli olan maddi desteğe varasıya kadar pek çok konuda yeni üretimlerin ortaya çıkmasını örgütleyebilmek mümkündür. Yeni ve özgün üretimlerin ortaya çıkmamasından ötürü pek çok festival yıllar içerisinde kendini tekrar etmeye ve güçten düşmeye, nitelik kaybetmeye başlıyor. Festivalin hazırlığı için geçirilen bir yıl içerisinde çeşitli alanlarda atölye çalışmaları geliştirilebilir, bu atölyelerin sonunda ortaya çıkacak üretimlerin festivalin ana ve özgün rengine dönüştürülmesi mümkün kılınabilir.
Üretimi desteklemeyi, üretim aşamalarını da festivalin bir parçası kılmayı başaramayan festivaller, ne yazık ki bir süre sonra bir eğlence festivaline dönüşmekte, Kürt kültür ve sanatına bırakalım destek olmayı, alan açmayı çoğu zaman Kürt kültürünün yozlaşmasına alan açması söz konusu olabilmektedir. İki binli yıllardan itibaren Kürdistan’da belediyeler bünyesinde yapılmaya başlanan kültür ve sanat festivalleri bu perspektifle işe başlamış ve hatırı sayılır sayıda üretimin ve sanatçının ortaya çıkmasına zemin sunmuştur. Ne zaman ki bu festivaller üretimi de festivalin bir parçası kılma perspektifinden vaz geçtiler, tıkanmaya, tekrara düşmeye ve giderek yozlaşmaya başladılar. Festivalde yer alsın diye büyük meblağlar ödenerek getirilen meşhur sanatçılar furyası herkesin aklındadır. Bu tip sanatçıların ve böylesi bir festival anlayışının Kürt kültürüne hiçbir katkısı olmadığı gibi, yozlaşmanın ve asimilasyon politikalarının önünün açılmasına ciddi katkı sundular.