Tutmayın Uçum Memet uçuyor!

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Mehmet Uçum’un TKP’deki isimlerinden biri de “Uçtum Memet”ti. “Kapitalist vadiler”de geleceğini arayanlar kervanına katıldı. Gide gide dinci, ırkçı kulvarda yükselen AKP limanına demir attı.

Mehmet Uçum, Karslı fukara bir Kürt ailesinin oğludur. Hayır, “Kurda ra azadî” naralarıyla öne çıkıp sonra, “ben dümenime bakarım” diyen dönekleşenlerden değildir. Kürtlerin deyişiyle o, oldum olası “evin köpeği, ama başkasında havlayan”dı. Yani, sonradan Kürdistan hainlerine katılanlardan değildi. Hep öyle, neyse! Kürtlerin düşmanı saflardaydı.

Kars’tan kopup İstanbul kalabalığına karıştığında, geleceğini “göbek ve beyin bağıyla Moskova”ya düğümlü Türkiye Komünist Partisi (TKP) saflarına katıldı.

Siz, tabeladaki “Komünist” unsura bakmayın. TKP Kemalistti, hep Kemalist, yani ırkçıydı. Ermeniler, Rumlar, Süryaniler Lenin’in verdiği silahlarla kırılırken, Yahudiler talana uğrarken, TKP kördü, sağırdı. Ardından gelen Kürt soykırımı TKP’nin söyleminde “devrimci Mustafa’nın feodalizmle savaşıydı.”

Ama TKP’nin Kürt düşmanlığı, Atatürk dönemiyle bitmedi. Hayat boyu sürdü. Günümüzde ise kalıntılarıyla yaşıyor.

Mehmet Uçum’un TKP’deki isimlerinden biri de “Uçtum Memet”ti. Görevi ise Moskova rejiminin çökmesinden sonra, ortada kalan ve dönüp teslim olan TKP önderlerine avukatlık hizmetiydi. Moskova’nın tükenişi Türk tipi solun savrulmasını doğurmuştu. “İşçi sınıfının iktidarı” naralarıyla “devrim”e yürüyen panik içinde, sığınak arıyorlardı. Uçum Memet bu dönemde, “Kapitalist vadiler”de geleceğini arayanlar kervanına katıldı. Gide gide dinci, ırkçı kulvarda yükselen AKP limanına demir attı.

Göz dolduran manevralarla, ayağına yer etti. AKP’den aday oldu. Kürtlerin ağırlıkta olduğu Kars’tan milletvekili seçildi. Liderin gönlünü fethedince, bir dönemden milletvekilliğine heveslenmedi. IŞİD ve türevi tüm çetelerin “sevgilisi” liderin yanında, ardında durdu. Onun adaletine rehberlik, danışmanlık, akıldanelik üzere iş tutup Saray’a yerleşti. Şimdi orada “Baş danışman” sıfatıyla “Türk tipi adalet” çarkını dolduruyor.

Bu adalette anayasa yok hükmünde. Kanunla gereksiz. Kürtler ise her şeyden nasipsiz.

Ve Uçum Memet, reisinin izni dahilinde her Pazar, “Kürtlerin ne denli has ve de yaman birer Türk parçası” olduğuna dair, “sol parfümlü vaaz” irad eyliyor.

Geçenlerde O da, Alman Nazilerini aratan bir ırkçı aparattır. Kendisinden olmayan tüm halklar, gruplara düşmandır. Kürtler ise yenemedikleri tarihsel düşmandır, onlar için. Bu da nedensiz değildir. Türk devleti, Kürdistan’da işgalci. Kürtler esir ve bu işgali kırma savaşı veriyor, yüz yıldan beri. Buna rağmen Kürtleri devşirme, dönek monte edip eriterek bitiremedikleri için, ağızları köpüklü çıldırıktır, bunlar. O kinle daha çok saldırıyor, nerede bir Kürt varsa hedef alıyorlar. Çünkü Kürtler yeniktir, bunlara göre. Delilik halleri bundan.

Uçum Memet, geçenlerde Mihri Belli’nin “Milli Demokratik Devrim” sloganına takla attırarak, Türk devletinin demokratik bir cumhuriyete sahip olduğunu söylüyor, boyunu aşan bir yalanla Kürt-Türk kardeşliğinden dem vuruyordu. Öyle bir kardeş ki Kürtlerin tepesinde Azrail…

Aynı Uçum, geçtiğimiz Pazar günü, yeniden medyadaydı. Kaleminden fırlayan yalan dolan gırla gidiyordu. Yazdığına göre, Türk parlamentosunda Kürtçe, “bilinmeyen dil” değildi. Bir Kürt milletvekili “Kürtçe selama izin var mı?” deyince, oturumu yöneten başkan “evet” diyordu. Kürt dili “aniden" hürriyetine kavuşmuştu, Türk parlamentosunda…

Ayrıca, Türk devleti Türkler ve Kürtlerin ortak devletiydi. Vakti zamanında, Atatürk de böyle demiş, ertesi gün ölüm taburlarıyla Kürtlerin kapısına dayanmıştı. Uçum Memet’in ağzındaki bakla ne acaba?

Oysa Türklerin tarihinde Kürtler, insan bile sayılmadı. Kırımdan, yangın ve kandan arınık gün de görmediler. Muş’un Vartinis köyünden sonra Karakoçan Gökdere’de diri diri topluca yakıldı. Yüz yıllık Türk tarihinde, yalnızca soylarının tüketilmesi için yatırım yapıldı.

O nedenle gerçek olan şudur: Kürtler hiçbir zaman devletin ortağı olmadı. Onlar için, Kürtler düşmandı, hep düşman kaldılar. Onlar da ırkçılıkta Nazilere bile örnek oldular. Aynı utanca devam ediyorlar.

Kürtlerin yurdu işgal altında. Kürtler, Naziler tarafından kuşatılmış Yahudiler gibi esirdir. Ama buna rağmen işgali kırma savaşı veriyorlar. Kürtleri teslim alamadıkları için ağızları köpüklü çıldırıktır, bunlar. O kinle deli deli saldırıyor, nerede bir Kürt varsa oraya uzanıyor, İslamo Faşist katilleri, tecavüzcü ve kafa kesen caniler ve hırsızları bir araya getirip üniforma giydirerek, Suriyeli Kürtlere saldırıyorlar.  Kürtleri Ermenilerin, Rumların, Yahudi ve Süryanilerin akıbetine uğratamadıkları için çağın yabani kesiliyorlar.

Ama, “Uçum Memet”, hala kandırılacak Kürt varmış gibi, “kardeşlik, beraberlik” diye diye ortak devlet şarkıları söylüyor.

Kürt, öylesine bu devletin sahibi ki, Kürdün kendisinden başka mezar taşı, tek ağacı, ormanları düşman. Kürdistan tilkisinin adı suç.

Kürdün kültürü yasak. Kürtçe konuşan mahkûmun cezası sil baştan oluyor. Kürtçe yayınlar, tiyatro oyunları yasaklanıyor, Kürtçe kılam eşliğinde oynanan govendler suç ilan edilip kadınlar tutuklanıyor. Ama Uçum Memet, “beyin fesadı”nın kurbanı olarak hala, “Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti var” diyebiliyor, Pazar vaazlarında.

Oysa gerçek tektir. Türk devleti çağımızı kirleten bir ırkçı heyuladır. Mafya çetesi benzeri, suç aygıtıdır. Kürtler ise yurttaş bile değildir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.