Ateşten iz bırakan kadınlar
Kadın Haberleri —
- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla İmralı Adası’nda rehin alınması 25 yılı geride bıraktı. Selamet Menteş’ten Nesrin Teke’ye, Viyan Soran’dan Elefteria Fortulaki ve Serpil Polat’a kadar bedenini ateşe veren kadınlar, ‘Güneşimizi karartamazsınız’ şiarıyla Öcalan’ın etrafında ateşten çember oldular.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası güçlerin işbirliğiyle 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkışıyla başlayıp 15 Şubat 1999’da Türkiye’de rehin alınmasıyla sonuçlanan komplo 25 yılı geride bıraktı.
O zamanlar dünyada yankı uyandıran uluslararası komplo karşısında milyonların katıldığı protestolar gerçekleştirilirken, bunlardan biri de “Güneşimizi karartamazsınız” eylemleri oldu. Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılışıyla başlayan eylemler, bugüne dek sürdü ve “Güneşimizi karartamazsınız” diyen çok sayıda kadın, geride bıraktığı mektupla amacını, çağrısını tarihe not düştü.
"Öcalan'ın etrafında ateşten çember olalım. Güneşimizi karartmasınlar" diyen 100’ü aşkın kişi, 1998-2008 yılları arasında Öcalan’a yönelik komployu protesto etmek için bedenini ateşe verdi.
Tek bir ses, tek vücut
Jinnews’in derlediği haberle bir kez daha hatırladığımız bu kadınlardan ikisi Selamet Menteş ve Aynur Artan. 23 Ekim 1998 gecesi Midyat Cezaevi'nde bedenlerini ateşe verenlerden Menteş cezaevinde, Artan ise kaldırıldığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. İki kadın, geride şu notu bırakmıştı: "Önderliği korumak; kendini aşmak ve anlaşmakla mümkündür. Önderliği korumak; tek bir ses, tek bir vücut olmakla mümkündür. Önderliği korumak; özgürleşen alevlere ulaşmakla mümkündür."
Zincirin güçlü halkası gibi
Êlih’te (Batman) köyleri yakıldıktan sonra İstanbul’a yerleşen Hatice Falay, Öcalan’ın 9 Ekim’de Suriye’den çıkarıldığı komployu televizyonda gördükten sonra 13 Aralık 1998'de bedenini ateşe verdi.
Eylem sınırları aştı
23 Aralık 1999'da Rusya’da bedenini ateşe veren Hükmiye Seyhan, Kürt halkına hitaben yazdığı notta şu sözlere yer verdi: “Yıllardır çok büyük acılar ve ıstıraplar çektiniz. Katmerli bir sömürüye uğradınız. Yokluğu, sefaleti, sürgünü, yurtsuzluğun acısını siz yaşadınız. Uygarlığın beşiği Kürdistan'da tarihin en acımasız zoruna siz göğüs gerdiniz. Ve tarihte ilk defa sahip olduğunuz Başkan Apo komploya getirilerek Önderliksiz bırakılmak istendiniz. Kürdün, eski köle yaşamına karşı çıkarak, yol gösteren biricik ve tek Önderimiz Başkan Apo'yu, uluslararası komployla Türkiye'ye teslim eden gerici ve emperyalist çevreler, tarihte ilk defa yolumuz aydınlanmışken, Başkan Apo'nun şahsında geleceğimizi karartmak istemiştir. Güneşimiz O'dur.”
Düşmana öfkesiydi eylemi
Bedenini ateşe veren kadınlardan biri Sakarya Cezaevi'nde tutulan Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği (MLSPB) Onur Üyesi Serpil Polat oldu. 17 Şubat 1999’da eylemini gerçekleştiren Serpil, mektubunda eyleminin amacını şöyle kaleme aldı: “Emperyalizmin, oligarşinin Devrimci Önder Abdullah Öcalan şahsında genelde halklara, özelde Kürt halkına yönelik saldırılarını kınıyor, Devrimci Önder Abdullah Öcalan'ın yargılanamayacağını belirterek öfkemin büyüklüğünü bedenimdeki ateşle düşmana kusmanın hazırlığını tamamlıyorum.
Önce Nesrin, sonra Esen
1981 yılında doğan ve 9 Temmuz 2000 gününde bedenini annesinin gözleri önünde ateşe veren Özgür Halk dergisi temsilcisi Nesrin Teke, annesine “Eylemimin anlamını daha sonra anlayacaksın” dedi. Ardından da yine Özgür Halk dergisi çalışanı Esen Aslan 3 Ağustos 2000’de bedenini ateşe verdi.
Heftanîn’de kelebek oldu
Viyan Soran, 1 Şubat 2006'da Medya Savunma Alanları'ndaki Heftanin bölgesinde bedenini ateşe verdi. HPG ve YJA STAR Meclis Üyesi Viyan Soran bıraktığı mektupta şu mesajı verdi: “Her 15 Şubat gecesinde, Mazlum Doğan, Zekiye Alkan, Berivan, Ronahi, Rehşan, Sema, Fikri Baygeldi, Serdar ve binlerce şehit yoldaşımın kalbi kalbimle atıyor. Onların 'Biji Serok Apo' sloganı her zaman kalbimde atıyor. Eylemimi kabul etmeyebilir, eleştirebilirsiniz. Ama biz sizden öğrendik ki, bedel verilmeden özgürlük sağlanamaz.”
Kararlılıkları Kurdistan’ı yüceltti
Elefteria Fortulaki, 24 Mart 2006’da Yunanistan’ın başkenti Atina’daki Aios Agios Milanos Kilisesi’nin bahçesinde bedenini ateşe verdi. Yunanistan’ın uluslararası komplodaki rolüne dikkat çeken Elefteria, Öcalan’ın kadın özgürlükçü paradigmasının bütün dünya kadınlarını kapsadığına dikkat çekerek, bıraktığı mektupta şunları belirtti: “Bu yıl Newroz'u kutluyorum ama biraz geç, Zekiye Alkan gibi, Sema Yüce gibi, Ronahi, Berivan ve Rahşan Demirel gibi ve diğer yüce eylemlerde bulunanlar gibi. Kararlılıkları Kürt halkı ve Kürdistan'ı yüceltti. Kürtlerin tarihini büyüttü... Saygım var size ve sizin gibi Kürdistan için mücadele edenlere. Hoşça kalın sağlıcakla kalın. Kimse Güneşimizi Karartamaz! Kürt halkı ve Başkan Apo'nun özgürlüğü, tüm dünya halklarının özgürlüğüdür! Yaşasın halkların kardeşliği!”
Güneşlerini karartmadılar
Komplo süreci ve sonrasında çok sayıda kadın gerçekleştirdikleri eylemlerde yaşamlarını yitirdi. Fatoş Sağlamgöz (Sema), İsveç'in Göteborg kentinde Gustaf Adolf Meydanı'nda 11 Kasım 2003’te; Aynur Yaşlı, 30 Mart 2006’da Antalya’da; Evrim Demir, 14 Temmuz 2011’de Mûş’un Kop (Bulanık) ilçesinde; Hadika Doğru (Hêvîdar Serhed), 15 Şubat 2016’da Kobanê’de; Nazelin Korkut, 14 Şubat 2018’de İzmir’de; Yonca Akıcı, 9 Mart 2019’da Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde; Ayten Beçet, 23 Mart 2019’da Gebze Cezaevi’nde; Zehra Sağlam, 24 Mart 2019’da Oltu’da cezaevinde; Medya Çınar, 5 Mart 2019’da Mardin’deki cezaevinde bedenini ateşe vererek yaşamını yitirdi. AMED