Güncel

Bir fotoğrafın sosyal anatomisi

Selim FERAT yazdı —

  •  Âlâ’nın sosyal temsil gücünün Buldan’a, Kalın’ın sosyal temsil gücünün Önder’e yüklendiğini varsayanlar, tüm bu sosyal güçlerin, artı Öcalan’ın teslim ettiği güçle birlikte, fotoğrafın merkezinde duran Erdoğan’a yüklendiğini unutmamalıdırlar.
  • Bir yandan altın kaplamalı koltuklar, masa ve dolap, diğer yandan Kürdistan’ı andıran romantik resim, tablonun çözülmesi gereken şifresi.

"13 yıl sonra ilk yüz yüze temas“ olarak adlandırılan görüşmeden basına düşen fotoğraf karesiyle buluşuyor;

Tümü siyah renkteki ayakkabılarından yükselen, tarihe geçecek bu fotoğraftaki beş kişinin tasarlanmış bir plana dayalı duruşlarına yüklü sosyal tarihi momenti okuyarak, paylaşmak istiyorum:

Merkeze yerleşen Erdoğan.

Sol tarafında Pervin Buldan var.

Sağında Sırrı Süreyya Önder.

Buldan’ın solunda Erdoğan’ın vekili Efkan Âlâ ve Önder’in sağında MİT Başkanı İbrahim Kalın var.

Öcalan’ın çağrısının harekete geçirdiği tarihi çarkın evrileceği gelecek konusunda, önemli resim karelerinden biri.

Bir yerde Öcalan’ın da elçileri olarak kabul edilen Buldan ve Önder, Erdoğan’ın bu fotoğraftaki mesajıyla, MİT ve AKP’nin konukları.

Âlâ, duruşuyla, özel askeri müfrezeler tarafından korunan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kendinden emin, MİT Başkanı, bu tarihi ironinin kendisine havale ettiği, hala açık olmayan, bundan dolayı da riskler taşıyan gelişmelerden haberdar olan, bir istihbaratçının tebessümüyle poz veren, asıl aktör edasında.

Erdoğan, ben bilirim, ben yaparım, olsa da olur, olmazsa da olmaz. Yol açar, yol kapatırım; masa kurar, masa deviririm gibi bir çok opsiyonun yüklü olduğu, tercümesi kolay olduğu kadar çetrefilli bakışlarıyla, birçok planın kavşağında; yan ceplerine yerleşik hangi kartı oynayacağını düşünen, Külliye sahibi pozunda.

Buldan kendinden emin, Öcalan’ın mesajlarını avuçlarında koruyan, fotoğrafta elleri önünde, ayakları üstünde meditasyona endeksli tek portre.

Önder, bu fotoğrafın tiyatral yanının farkına varan bir oyuncu edasında; sol elinde tuttuğu kaplı defter ve muhtemelen incecik beyaz bir dosya taşıyor. Bu tarihi sahneden memnun olduğunu tercüme eden gülümsemesiyle, Kalın’a birkaç santim uzak, Erdoğan’la dirsek teması kadar yakın.

Külliye, Buldan ve Önder’i AKP ve MİT tarafından preslenen iki konuk olarak sahnelerken, Erdoğan’ın, mevcut durumda Öcalan’ın elçileri olan Buldan ve Önder tarafından bir nevi kuşatıldığının farkında değilmiş gibi.

Âlâ’nın sosyal temsil gücünün Buldan’a, Kalın’ın sosyal temsil gücünün Önder’e yüklendiğini varsayanlar, tüm bu sosyal güçlerin, artı Öcalan’ın teslim ettiği güçle birlikte, fotoğrafın merkezinde duran Erdoğan’a yüklendiğini unutmamalıdırlar.

Bu fotoğraf karesinde, Kalın ve Önder’in arka planında, çerçeveye yerleşik, Kürdistan’ın Cilo dağını andıran tablo, Erdoğan ve Âlâ’nin arkasındaki iki Türk bayrağına gülüp geçen atmosferin habercisi gibi duruyor.

Bir yandan altın kaplamalı koltuklar, masa ve dolap, diğer yandan Kürdistan’ı andıran romantik resim, tablonun çözülmesi gereken şifresi.

Bu fotoğrafın sosyal anatomisini tercüme ederken, dünyadaki yansımalarını okuyor ve dinliyorum:

Roma’daki Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Uluslararası Öcalan’ın Nobel Barış Ödülü alması gerektiğini sonuç bildirgesine yansıttı.

Aynı konferansa katılan Pervin Buldan, Külliye’deki görüşmeden sonra: "Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne kavuşması için, özgür çalışma koşullarının oluşması başta olmak üzere yasal koşulların oluşması için hızla çalışmaya başlanması gerekiyor" dedi.

Uluslararası Koalisyon Rojava’ya, askeri ve lojistik yardımın ikinci konvoyunu göndermiş.

SDG ve Suriye Yönetimi, Koalisyon güçlerinin gözetiminde Tişrin Barajı konusunda anlaşmaya varmış. Buna göre: Barajın idaresi Özerk Yönetim’e bağlı olacak ve Türkiye’ye yakın silahlı gruplar baraj çevresinden uzaklaştırılacak.

Ve Netanyahu, Türkiye'ye karşı olası bir askeri hamleyi kast ederek, "kendilerini savunmaktan çekinmeyecekleri" mesajını verdi.

Ve gelecekle ilgili olumlu bir varsayım olarak ekliyorum: Roma’daki konuşmasında Buldan: "Bu sürecin birkaç ay içinde tamamlanması öngörülüyor, yani Haziran sonuna kadar sürecin tamamı ile başarıya ulaşması bekleniyor. Bu, Sayın Öcalan açısından da, devlet yetkilileri açısından da böyle.’’…

Kürdistan kaynaklarından, hemfikir olduğumu aktarıyorum: Yaşam bizim yaşamımız, kader bizim kaderimiz; her şeye rağmen, mücadele daha da güçlü devam etmeli!

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.