Güncel

Çarşı pazar boş kaldı

Toplum/Yaşam Haberleri —

Ekonomik kriz

Ekonomik kriz

  • İstanbul’da bayram alışverişinin yoğun olduğu Eminönü ve Fatih semtlerinde konuştuğumuz yurttaşlar, yükselen fiyatlar ve düşen alım gücü karşısında tepkili: “Her şey ateş pahası, maaşlar yetmiyor. Bayramda bile yüzümüz gülmüyor. ” 

SELİM SONTAY/İSTANBUL 

 

Türkiye’de uzun süredir ekonomi politikaları, halkın gündelik yaşamını her geçen gün daha fazla zorlaştırıyor. Enflasyon karşısında eriyen maaşlar, artan gıda fiyatları ve derinleşen yoksulluk, özellikle bayram dönemlerinde daha da görünür hale geliyor. İktidarın savaş politikalarına ve güvenlik odaklı harcamalara ayırdığı bütçenin bedelini yurttaşlar, günlük yaşam giderlerini karşılamakta zorlanarak ödüyor.

TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon oranları, yurttaşların çarşıda, pazarda ve markette karşılaştığı gerçek fiyat artışlarını yansıtmıyor. Bayram öncesinde alışverişe çıkan yurttaşlar, artan gıda ve kira maliyetleri karşısında bütçelerini dengelemekte zorlanıyor; temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geliyor.

Geçim sıkıntısının yanı sıra ifade özgürlüğü, hukuk ve adalet gibi temel haklara yönelik baskılar da halkın gündeminde. İstanbul’da bayram alışverişinin yoğun olduğu Eminönü ve Fatih semtlerinde konuştuğumuz yurttaşlar, yükselen fiyatlar ve düşen alım gücü karşısında tepkisini dile getirirken, siyasi baskıların ve özgürlük alanlarının daralmasının toplumsal huzursuzluğu derinleştirdiğini belirtiyor.

 

 

Bayramda da yüzümüz gülmüyor
Adıyamanlı olan ancak 50 yılı aşkın süredir İstanbul’da yaşayan 70 yaşındaki Ahmet Akın, bayrama sayılı günler kala çıktığı alışverişten eli boş dönüyor. “Eskiden bayramda çocuklara harçlık verir, misafire ikramda bulunurduk. Şimdi elimiz kolumuz bağlı; ne alışveriş yapabiliyoruz ne de bayramı bayram gibi yaşayabiliyoruz” diyen Akın, “Her şey ateş pahası, maaşlar yetmiyor. Bayramda bile yüzümüz gülmüyor” diyerek rahatsızlığını dile getiriyor.

Zengin daha zengin, fakiri daha fakir
14 bin TL emekli maaşı ile geçinmeye çalışan Akın, aldığı maaşla temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığını belirtiyor. “Bu bayramda çocuklar kapıya gelir diye yarım kilo şeker aldım. Eşim ‘Bayram için bir kilo baklava al’ dedi ama çok pahalı olduğu için alamadım. 70 yaşındayım, çok şey gördüm, yaşadım ama böylesini hiç görmedim. AKP iktidarının dönemi kıyamet gibi. Erdoğan çok şey yaptı ama her şeyi kötü yaptı. Halkı unuttu, ekonomiyi çökertti; zengini daha zengin, fakiri daha fakir hale getirdi” diyerek iktidarın ekonomi politikalarını eleştiriyor.

 

 

Kiramı dahi ödeyemiyorum
Bayram alışverişine çıkan Şenay Cantürk de ülkedeki ekonomik krizin bayramı da etkilediğini söylüyor: “Gıda, kıyafet, pazar, market… Her şey çok pahalı. İnsanlar sadece günlük ihtiyaçlarını karşılayacak kadar alıp tüketiyor.”

Taksim’de yıllardır emek vererek işlettiği küçük butiğini, ekonomik kriz nedeniyle kapatmak zorunda kaldığını anlatan Cantürk, “İş yerim iki aydır kapalı. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum işi yapıyordum ama kapatmak zorunda kaldım. Tek başıma yaşıyorum. Kiram 20 bin lira. İşimi kaybettiğim için 2 aydır kiramı ödeyemiyorum. Ailem ve arkadaşlarım destek oluyor. Pazardan aldığım yapraklarla sarma yapıp bayramda satacağım. Aksi takdirde, ülkedeki milyonlar gibi ben de aç kalırım” diyor.

İnsanlar hayattan bıktı

Cantürk, sadece ekonomik değil, temel hak ve özgürlüklerin de kaybedildiğini söylüyor. Tüm bu olumsuzlukların sorumlusunun iktidar olduğunu ifade eden Cantürk, AKP iktidarı altında krizlerin çözülemeyeceğini belirtiyor: “Koltuklar sallanınca özgürlükleri kısıtlıyorlar; belediye başkanlarını tutukluyorlar. Bunların acısını da halk çekiyor. Herkes çığlık atıyor, ‘Bizi kurtarın’ diyor. İnsanlar iktidardan bıktığı kadar hayattan da bıktı. Zamanla her şey daha da kötüye gidiyor. Her şeye rağmen halkın direnişine küçük bir ışık, bir umut olarak bakmak istiyorum. Umut etmek istiyorum. Bayramı kriz içinde değil, mutlu ve özgürce karşılamak istiyoruz.”

 

 

Huzur yoksa bayram da yok
66 yaşındaki Öner Yiğit de ülkenin içinde bulunduğu halden memnun değil. “Huzurun olmadığı yerde bayram da olmaz” diyen Yiğit, gerçek bayramın barışla, özgürlükle, refahla geleceğini söylüyor. Tek adam rejiminden çözüm beklemenin zor olduğunu sözlerine ekleyen Yiğit, şöyle devam ediyor:
“Belediye başkanlarının, siyasetçilerin, gazetecilerin tutuklandığı bir ülkede huzur mu kalır? Kayyumlar neye çözüm olacak? Bu politikalarla ekonomi çöküyor ama acısını saraydakiler değil, halk çekiyor. Ülke uçurumda. Asgari ücret 22 bin, kira 25 bin. Pazar, market, çarşı, giyim… Her şey pahalı. Beş şey alırken şimdi bir tek şey alıyoruz. Bir portakal, bir domates alıyoruz. Her gün fiyatlar değişiyor. Durduran, engelleyen var mı? Hayır. Hayat bitmiş, ülke bitmiş. Özgürlük yok, demokrasi yok, hak yok, hukuk yok… Konuşan, itiraz eden, protesto eden, hak arayan tutuklanıyor. Bu ülkede bayramı bayram gibi yaşamıyoruz.”

 

 

‘Mağdurum’ dedi, herkesi mağdur etti
Emekli maaşıyla geçinmeye çalışan Dilek Samsa da bayramı buruk karşılayanlardan. Maaşının ancak ayın ortasına kadar yettiğini söyleyen Samsa şöyle konuşuyor: “Bayramlar eskisi gibi değil diyoruz ama biz de eskisi gibi değiliz ki… Her şey kötüye gidiyor; hayat pahalı, ülkede özgürlük yok, kadınlar her gün katlediliyor. Halk olarak da her şeyi çabuk unutuyoruz. Büyük olaylar oluyor ama hemen alışıyoruz. Toplumda derin bir kutuplaşma, ötekileştirme var. Yıllarca Erdoğan ve AKP’yi destekledim. ‘Mağdurum’ dedi, şimdi herkesi mağdur ediyor. Yürüttüğü hiçbir politikayı desteklemiyorum. Temel hak ve özgürlükler konusunda her geçen gün daha geriye gidiyoruz. Özgür değiliz. Bayramı da bu duygularla ve yaşananlarla karşılıyoruz. Umarım değişir ama bu koşullarda çok zor.”

 

 

Bir kilo şekerin hesabını yapmak
Aslen Kayserili olan ama yıllardır İstanbul’da yaşayan Mustafa Deli de hayat pahalılığına tepki gösteriyor. Bir yıl öncesine kıyasla bile çok ciddi fiyat farkı olduğunu dile getiren Deli, şöyle devam ediyor: “Esnaf satamamaktan, yurttaşlar alamamaktan şikayetçi. Çoğu insan bakıp geri gidiyor. Ama ben bir birey olarak, bunları hak ettiğimizi düşünüyorum. Her yapılanı alkışlarsak, ses çıkarmazsak acısını biz çekeriz. Yalana kanarak, başını kuma gömerek olmaz. Bu iktidar çok kötü yönetiyor. Gelecekte de iyi yöneteceklerine dair umudum yok. En kötü şey umutsuz olmak. Bayramı da umutsuz karşılıyoruz. Halkın yüzü gülmüyor. Özgürlüğü, hakkı, hukuku konuşmak varken, bilimi, eğitimi konuşmamız gerekirken, biz bir kilo şekerin hesabını yapıyoruz. Artık her yapılanı alkışlamayı bırakmalıyız. Karşı koymalıyız. Kabul etmemeliyiz.”

 

* * *

Fiyatlar ateş pahası

Türkiye’de bayramlık şeker pazarı 2,5 milyar TL hacmine ulaşırken, fiyatlar geçen yıla göre yüzde 50 artış gösterdi. Geçen yıl 120-220 TL arasında değişen şeker fiyatları bu yıl 250 ile 350 TL arasında değişiyor. Çikolatanın kilosu geçen yıl 350 iken bu yıl ise 550 TL'den başlıyor. Baklava çeşitleri şambali, şekerpare ve tulumba tatlıları ise geçen yıl 400-600 TL arasında iken bu yıl fiyatları da 800 TL ile 1200 TL arasında değişiyor. Fındıklı, meyveli lokum gibi çeşitlerin fiyatları geçen yıl 100-150 TL arasında değişirken, bu yıl ise 150 TL ile 350 TL arasında değişiyor.

Yüzde 50-80 artış

Kuruyemiş fiyatlarında da geçen yıla oranla büyük bir artış yaşanıyor. Esnaf, kuruyemiş fiyatlarının geçen yıla oranla yüzde 50-80 arasında artış yaşandığını belirtti. Bayram alışverişi için kuruyemiş almak isteyen yurttaşlar da fiyatlardan şikayetçi. Bayram öncesinde kuruyemiş fiyatları yerden yere dükkandan dükkana değişse de ortalama şöyle: “Antep fıstık bin 444 TL, tek kavrulmuş fındık içi 990 TL, badem içi bin 200 TL, tuzsuz kabak çekirdeği 874 TL, fıstık içi 570 TL, karışık kuruyemiş bin 450 TL, ceviz içi bin 200 TL, leblebi 450 TL, kurutulmuş üzüm 500 TL, kaju 700-900 TL.” 

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.