Güncel

Değişmeyenler için tarih

Forum Haberleri —

DEM Parti

DEM Parti

  • Nietsche'nin cevabı açıktır. Kendi yolunu bulan, korkusuzca yeni ufuklara yelken açan, bağlı olduğu eski zincirleri kıran kişi gerçek anlamda özgürdür. Değişmeyenler içinse tarih, hiçbir zaman merhametli olmamıştır.

ŞAHİN KUCİN

Her çağ, kendi zincirlerini kırmaya cesaret edenleri önce reddeder, sonra anlamaya çalışır sonunda da onları devrimci veya peygamber gibi yüceltir. Bu tarihsel döngü, insanlığın temel çelişkilerinden biridir. Değişim önce kaos gibi görünürken, zamanla, eski dünyanın taşlaşmış hakikatlerini parçalayan zorunluluk olduğu anlasılır.

Friedrich Nietzsche'nin düşünceleri de salt bir filozofun entelektüel yolculuğu değil, aynı zamanda insan ruhunun zincirlerinden kurtulma mücadelesinin manifestosudur. Nietzsche yerleşik düzenlerin, kutsal kabul edilen hakikatlerin, alışkanlıkların taşlaşmış kalıplarını kırarak insanı özgürlüğüne kavuşturmayı amaçladı. O,nun felsefesi bir yere varmayı değil, sürekli hareket halinde olmayı savunur, çünkü durmak, çürümekle eşdeğerdir. İnsan, yaşadığı çağın gerçeklerini kavramadıkça, ona uygun şekilde evrilmedikçe, tarih sahnesinden silinmeye mahkumdur. Bugün, benzer sorgulamayı politik sahada görmek mümkündür.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yıllar içinde geliştirdiği düşünceler, barışa yönelik çağrılar eski reflekslerle reddedilerek anlaşılamaz. Tıpkı Nietzsche'nin çağdaşları tarafından yanlış yorumlanması gibi, Sayın Öcalan da değişimin kaçınılmazlığını göremeyenler tarafından eski kalıplar içinde değerlendirilmektedir. 1970’lerin, 80’lerin dünyası, silahlı mücadeleyi kaçınılmaz gerçeklik olarak şekillendirmişti. O dönemin koşulları, toplumsal hareketleri sert çatışmaların içine çekerken, devrimci değişim çoğu zaman silahların gölgesinde şekilleniyordu. Ancak değişen dünyayla beraber toplumların dinamikleri, siyasal mücadelelerin doğası ile devrimci dönüşümlerin araçları değişmiştir. Dün kaçınılmaz görünen yöntemler bugün anlamını yitirebilir. tarih yanlızca silahların gölgesinde yazılmaz, değişimi okuyamayan hareketler, kendi devrimlerini zamanla statükoya dönüştürerek çöküşlerini hazırlarlarlar. Nietsche, hakikatler taşlaşarak putlara dönüşür derken, aslında bütün devrimci hareketlere uyarıda bulunuyordu. Devrimci olan, zamanla kendini dogmalaştırırsa, kendi içindeki dinamizmi kaybederek statükonun parçası haline gelir.

Her büyük tarihsel mücadele, kendi icindeki devrimlerle var olur. Her hareket doğduğu koşullara, doğduğu zamana uygun stratejiler geliştirerek başlar. Ancak değişen dünyaya ayak uyduramasa, bir noktada kendi yarattığı çerçevenin içine sıkışıp kalır.

Kürt Özgürlük Hareketi, geçmişin mücadele biçimlerine saplanıp kalırsa kendi içinde taşlaşma riski taşır. Gerçek özgürlük, salt düşmana karşı verilen mücadelede değil, kendi içinde yeni yaşamı kurabilme iradesinde saklıdır. Bu yüzden, özgürlüğü sadece silahlı direniş olarak görmek yerine, siyasal, toplumsal ve ideolojik dönüşüm ile desteklenen yeni mücadele anlayışını geliştirmek zorunluluktur. Kürt halkı, inkar ve asimilasyon politikalarına karşı büyük kazanımlar elde etti, Kürt kimliği artık dünya sahnesinde tanınan, siyasal gerçeklik olarak kabul gören bir noktaya ulaşmıştır. Bundan sonra sorulması gereken soru şudur, yeni dünya düzeninde Kürtlerin rolü ne olacak? Özgürlük mücadelesi bundan sonra nasıl bir evrim geçirmelidir?

Önder Öcalan'ın ortaya koyduğu perspektif, sadece savaşmak değil, aynı zamanda barışı inşa etmek üzerine kuruludur. Bu teslimiyet değil, tam tersine büyük stratejik aklın göstergesidir. Devrim yalnızca yıkmak değil, yeniden inşa etmekle tamamlanır. Nietzsche'nin uyarısını tekrar hatırlayalım; Uzun süre uçuruma bakarsan uçurumda sana bakmaya başlar. Eğer mücadele sırf çatışma ekseninde şekillenirse, belli noktadan sonra kendi içinde tükenir. Çünkü geçmişin hakikatleri, bugünün dünyasında taş gibi ağırlaşarak hareketi engelliyor. Önderlik, özgürlük hareketinin salt silahla değil, diplomasi, demokratik siyaset, toplumsal örgütlenme ile güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

O, uçurumun kenarına yeni bir köprü kurarak, Kürt Özgürlük Hareketi’ni savaşın ötesine geçirerek siyasal ve toplumsal dönüşüm sürecini başlatmak istiyor.

Kürdistan’ın özgürlüğü, fiziksel varlıktan ziyade, zihinsel, ideolojik dönüşüm meselesidir. Yeni dünya düzeni eski mücadele biçimlerini sorgulamayı zorunlu kılıyor. Kürtler de kazanımlarını kalıcı hale getirmek istiyorsa, stratejik aklı, yenilikçi ruhu ve değişimi kavrayan vizyonuyla hareket etmek zorundadır. Şimdi Kürt halkının önündeki temel görev, yapılan çağrıyı doğru anlayarak, geçmişin ağırlığından kurtularak geleceğe cesurca yürümektir.

Eğer geçmişin kalıplarını yıksan, kim olurdun? Bu birey için olduğu kadar siyasi hareketler içinde hayati bir sorudur. Nietsche'nin cevabı açıktır. Kendi yolunu bulan, korkusuzca yeni ufuklara yelken açan, bağlı olduğu eski zincirleri kıran kişi gerçek anlamda özgürdür.

Değişmeyenler içinse tarih, hiçbir zaman merhametli olmamıştır.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.