Dilek'in suçu kirli 'Milli Damarı' ifşa etmek

Dosya Haberleri —

Dilek Ekmekçi

Dilek Ekmekçi

Bürokrasi içindeki kirli ilişkileri deşifre ettiği için tutuklanan Av. Dilek Ekmekçi'nin avukatı Peren Sanrı ile konuştuk

  • Ceza hukukçusu Avukat Dr. Dilek Ekmekçi'yi anlatırken nefesim kesiliyor. Biliyorum elbette, bir haberci ile kaynağı arasında bir mesafe olması gerektiğini. Yine de bu genel ilke, onun hikayesinin kalbinde fırtınalar koparmasına engel değil. Haberci ile kaynağı arasındaki bu hassas dengede, maruz bırakılan ağır haksızlık dengeyi bozar...
  • Dilek Ekmekçi'nin avukatı Peren Sanrı, "Dilek, ablasını bulduktan sonra, yurt kızlarını fuhuşa sürükleyen emniyet görevlileri, bürokratlar, hakim ve savcılar ve diğer pek çok kamu görevlisinin varlığını fark etti. Karşısında bu düzenden menfaat sağlayan emniyet, yargı ve bürokrasi kademesinde şahıslar var. Dilek, işte bu insanların hedefinde" diyor.
  • Avukat Peren Sanrı, "Dilek'in çok iyi bir savunması var. Çok hakim zaten, yıllardır bu işin üzerinde çalışıyor. Birçok araştırma yaptı. Gerçekten de doğru veriler elde etti. Kendi başına kendini çok rahat savunuyor. Ama bireylerin güçlü olması yetmiyor. Bizim arkamızda kurumlar lazım, insanlar lazım, toplum lazım" vurgusu yapıyor.

GÜLCAN DERELİ

Ceza hukukçusu Avukat Dr. Dilek Ekmekçi'yi anlatırken nefesim kesiliyor. Onun hikayesini haberleştiren bir gazeteci olarak maruz kaldığı muameleyi görünce gerçekten içimde fırtınalar kopuyor. Biliyorum elbette, bir haberci ile kaynağı arasında bir mesafe olması gerektiğini. Yine de bu genel ilke, tabiri caizse feleğin çemberinden geçmiş bir hayattan etkilenmeye, onun hikayesinin kalbinde fırtınalar koparmasına engel değil. Haberci ile kaynağı arasındaki bu hassas dengede, maruz bırakılan ağır haksızlık dengeyi bozar. Hikaye, habercinin sınırlarını aşar, onu hem bir hikaye anlatıcısına hem de bu haksızlığın sesi olmak için çabalamaya iter. O hem etkilenen hem de etkileyen olur. Dilek'in hikayesi biraz öyle... Dilek, daha bebekken yetiştirme yurduna bırakılmış bir insan. Sonra evlatlık verilmiş. Büyürken biyolojik ailesini araştırmaya başlamış, ablasının yetiştirme yurdunda olduğunu öğrenmiş, annesine ulaştığında ise ölmüştü. Sonra ablasının buradan nasıl fuhuşa sürüklendiğini, bürokrasi içindeki kirli ilişkilerin döndüğü çarkları fark etmiş. O'nun deyimiyle "arı kovanına çomak sokmuş." İşte Dilek, bu arı kovanına çomak soktuğu için başına çöreklenen "arılarla" cezaevi ile akıl hastanesi arasında iğne yaralarıyla dolu bir döngüye hapsedilmiş. O derin gözleri, soruları, kuşkuları, görünenin ardındaki korkunç ilişkileri sezmesi nedeniyle suçlu! Bana tıpkı Ortaçağ'da gerçeği gören "cadı"ların uğradığı gaddarlığı hatırlatıyor nedense. Bu korkunç döngüyü kırmanın tek yolu da dayanışma. Dilek, 1 Eylül 2024 tarihinde ofisine yapılan baskınla gözaltına alındı ve tutuklandı. O günden beri bunları yaşar oldu. Dilek'in avukatı Peren Sanrı ile konuştuk; biz sorduk, o anlattı.

 

 

Gerçeğe ulaştıkça hedef oldu

Av. Peren Sanrı, önce neden hedef haline geldiğini şu sözlerle özetliyor: "Dilek’in ablası yetiştirme yurdunda büyüdü. Dilek, ablasını bulduktan sonra, yurt kızlarını fuhuşa sürükleyen emniyet görevlileri, bürokratlar, hakim ve savcılar ve diğer pek çok kamu görevlisinin varlığını fark etti. Ablası da bu çete tarafından yıllardır kullanılıyordu. Ablasını bu çeteden korumak için büyük mücadele verdi. Ancak; karşısında yıllardır bu düzenden menfaat sağlayan emniyet, yargı ve bürokrasi kademesinde şahıslar var. Dilek, yapılanları ortaya çıkardıktan sonra bu insanların hedefi haline geldi. Hiçbir şekilde geri adım atmadı. Ayriyeten; Türkiye’de var olan uyuşturucu şebekesinin üzerine gitti. Tespitleri doğruydu, kendisini susturmak için FETÖ üyesi olmak iddiasını ürettiler ve Dilek’i haksız yere tutukladılar. 5 aydır özgürlüğünden mahrum. Dosyanın ihbarcılarından biri Kerim Altıay olup, FETÖ ile ilgili dosyaları bulunmakta. Diğer ihbarcı Mehmet Talat Ertürk ile Dilek’ in husumeti var. Mehmet Talat Ertürk, eline tutuşturulan evraklar ile Dilek’i şikayet etmiş."

Hakaretten tutuklanılır mı?

Dilek Ekmekçi'nin yetiştirme yurtlarında çocukların fuhuşa sürüklenmesini ortaya çıkardığı için çok bedel ödediğini dile getiren Av. Sanrı, "En son Ağustos ayının 30'unda Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse’ye hesap soran bir tweet attı. Bu tweetten bir ya da iki gün sonra 4-5 polis birden arama kararı ile baro görevlisini de yanlarına alarak ofise geldiler. Öylesine bir arama yaptılar. Ayrıntılı bir arama değil. Maksat Dilek'i oradan almaktı, aldılar. Vatan Emniyet'e götürdüler. Bu gözaltı ertesinde tutuklama yapıldı. Tutukladıkları dosya Gökhan Karaköse'ye hakaret dosyasıydı. İki gün geçtikten sonra şu an yargılandığı 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nin FETÖ dosyasının iddianamesi geldi. Yapılanlar, ona bir hazırlıkmış. Bakın arama kararı tiyatrosuyla iki gün tuttular, sonra idareten hakaret dosyasından tutuklandı. Hakaretten tutuklanılır mı, düşünün hakaretin ardından FETÖ geldi. 24. Ağır Ceza'nın tutuklama kararı ile tutukluluğu devam etti. Hakaret dosyasından bir hafta sonra zaten tahliye edildi. Hakaret dosyası Dilek’i ofisinden almak ve FETÖ yargılaması için tutuklamak maksatlı içi boş bir dosyaydı. 22 Ekim'de 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nden tahliye aldık. Ancak duruşma savcısının tahliyeye itirazı ile 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile Dilek yine tutuklandı” diyor.

Açlık greviyle protesto etti

Av. Dilek Ekmekçi, yurtlardaki çocukların fuhuşa sürüklendiğini, yargı, bürokrasi, mafya üçgenindeki kirli 'Milli Damar' iddialarını ortaya serdiği için tutuklandı. Dilek'in tutuklanması, kamuoyunda da büyük bir tepkiyle karşılandı. Tutuklama kararını mahkeme salonunda protesto eden Dilek, "Ben bu yola çıktığımda 13 yaşında babası tarafından satılan ve fuhuşa sürüklenen, hiç tanımadığım biyolojik annemin hakkı için kamu görevlilerinin içinde bulunduğu çeteyi... Fuhuşu sürüklenen ablamın hakkı için..." dedikten sonra cümlesini tamamlamasına dahi izin verilmeden kolundan çekiştirilerek götürüldü. Dilek, gözaltında ve tutuklandıktan sonra insanın içini sızlatan kötü muameleye maruz kaldı. Tüm bunları protesto etmek için de açlık grevine başladı. 27 gün açlık grevinde kalan Dilek, meslektaşlarının ikna çabaları sonucunda açlık grevini bıraktı. Ancak yapılan zulmün ardı arkası kesilmedi.

 

 

 

Yargı ışık hızıyla ilerledi!

Av. Peren Sanrı, süreci şöyle anlatıyor: "Cezaevine girdikten sonra hakkında sürdürülen soruşturmalar ve kovuşturmalarla ilgili ifadelerinin bir kısmı SEGBİS ile cezaevinden alındı. Ancak 5-6 dosya için SEGBİS ile dahi ifade almadılar. Onların da ifadesini alın diye dilekçe vermemize rağmen ifadeleri almadılar. 22 Ekim’de tahliyeyi aldık, sevindik. Hemen arkasından bu 5-6 dosyanın ifadesi var diye Dilek'i gece Ataköy Polis Merkezi'ne götürdüler. O gün diyoruz ki nöbetçi savcı gelsin ifadesini alsın, biz adliyeye gidelim. Savcı telefonlara çıkmıyor, 'başsavcının emri var' dedi. 'Niye beni arıyorsunuz' diye avukatlara çıkışıyor. O gece Ataköy Polis Merkezi'nde kaldı. Ertesi gün Bakırköy Adliyesi'nde tüm gün ifade verdi. Bu arada 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tahliye kararı çıktıktan sonra aynı Ağır Ceza Mahkemesi'nin savcısı tahliyeye itiraz etti. 25. Ağır Ceza Mahkemesi hemen ertesi gün tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Ne kadar hızlı ilerliyor bakar mısınız?"

Kedi fareyle oynar gibi...

Önceki duruşma yaşananları aktaran Av. Peren Sanrı, "Aynı gün Bakırköy'de Osman Gökçek'le Dilek'in arasındaki savcılık dosyası için de ifade verdik. Ve aynı anda, hemen bu akıl muayenesi yapılması için gözlem altına alma kararı çıkarttılar o dosyada. 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutuklamaya yönelik yakalama kararı alması nedeniyle Dilek bir gece daha nezarette tutuldu. Ertesi gün tutuklandı yine. Kedi fareyle oynar gibi oynadılar. 22 Ekim'de tahliye. Ama bu bir tahliye değil yani. Eee 24 Ekim'de tekrar tutuklandı. Şimdi geldik bizim Ocak'taki duruşmamızda önceden tahliye kararı veren mahkeme başkanı pazartesi günü izne ayrılıyor. Yine bir planlama var. Onun yerine başkanlığı üyelerden biri yapıyor. Çok rahat bir duruşma geçirdik. Beş saat sürdü, her istediğimiz yazıldı. Ben zaten 20 yıllık avukatım, böyle rahat geçen duruşmalarda biz aleyhimize bir şey olacağını bekleriz. Bu şekilde oldu. Gene tutukluluğu devam etti. Upuzun bir savunma yaptı Dilek, avukatlar da öyle yaptı. Ama tutukluluğu devam etti. Şimdi yeni savcı mütalaası geldi. Terör örgütüne üye olmaktan değil de yardımdan ceza alsın diye" diyor.

 

 

Kaşı patladı

Kendi hikayesinin peşinde koşan ceza hukukçusu Avukat Dilek, bu hikayenin uzandığı kirli güçlerin ilişkilerine ulaşınca cezası "akıl hastanesi"ne gönderilmek oldu. Yetiştirme yurtlarında çocukların fuhuşa sürüklendiğini ortaya çıkardığı için "aklı dengesi bozuk" denildi. Birçok kez araştırmaları hakkında röportajlar yaptığım zaman Dilek kendisine çok sayıda kumpas davalar açıldığını dile getirmişti. Anlaşılan kumpas "akıl hastanesi"yle devam ediyor. 4 gün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde zorla tutuldu. Geçtiğimiz günlerde de tekerlekli sandalyede, elleri kelepçeli ve kaşı yarılmış olarak kamuoyuna yansıyan kareler Dilek'e yapılan zulmün kanıtı oldu. Şimdi Bakırköy Kadın Cezaevi’nde.

Bu yaşananlara tepki gösteren Av. Sanrı, şöyle devam ediyor: "Geçtiğimiz hafta zorla Adli Tıp'a götürüldü. Kaşı patladı orada. Zorla götürdükleri için düştü mü, bilmiyorum. Adli Tıp, 'bizde yazılı talimat yok, mahkeme talimatı yok' deyip geri cezaevine göndermiş. Hemen aynı gün Ankara 2. Sulh Ceza da karar çıkardı. Karara itiraz edildi. Bu itiraz sonucu beklenmedi. Dilek dün (27 Ocak) tekrar Adli Tıp'a alındı. Şimdi bu sabah (28 Ocak) itiraz reddedilmiş. Onu öğrendik. Biliyorsunuz bir de aralık ayında bir açlık grevi süreci vardı Dilek'in Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yine bu Osman Gökçek dosyası nedeniyle götürüldü. 4 gün kaldı geri getirildi, orada kendisini görmeden rapor düzenleyen hekim aleyhine suç duyurusunda bulunmuştu. Kurumla arasında husumet var diye Bakırköy geri cezaevine yolladı. Şimdi bakın bu nedenle Adli Tıp'a gidiyor. 28 Ocak’ta Adli Tıp Kurumu, Dilek’i cezaevine geri gönderdi. Duruşmamızda Dilek’in tahliyesini ve beraatını bekliyoruz."

 

* * *

Desteğe ihtiyacı var

Dayanışmanın yeterli olmadığını ifaden eden Av. Sanrı, "Dilek'in çok iyi bir savunması var ve çok hakim zaten. Yıllardır bu işin üzerinde çalışıyor. Birçok araştırma yaptı. Gerçekten de doğru veriler elde etti. Her şeye hakim, Dilek kendi başına kendini çok rahat savunuyor, çok güzel savunmasını yaptı. Sayfalarca savunma getirdi. Tek tek okudu, yazdırdı. Hem kendi savunması hem de kurumsal destekler ve bireyler tek başına yetmiyor. Biz oraya yüzlerce avukatla gidiyoruz. Tamam Twitter'larda yazıyoruz. Ama unutulabiliyor da. Ama bireylerin güçlü olması yetmiyor. Bizim arkamızda kurumlar lazım, insanlar lazım. Tek tek insanlardan öte kurumlar lazım. Yani bize kurumların desteği lazım. Son aşamada İstanbul Barosu Dilek'i destekledi. Önceki yönetimde böyle bir şey yoktu. Antalya Barosu destek veriyor. Kadın hakları dernekleri arkamızda. Bunlar çok güzel gelişmeler. Ayrıca Fransa Barolar Birliği, Dilek'le ilgili açıklama yaptı. Londra'da, Dilek'in maskelerinin hazırlandığı bir gösteri yürüyüşü yapılacak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde de bu yönde açıklamalar yapılmış. Dilek'in yurt dışından da çok güzel desteği var" diyor.

Kamuoyunda güç oluşturulmalı

31 Ocak'taki duruşma için tüm kurumlara ve toplumsal kesimlere, muhalefet partilerine seslenen Av. Sanrı, şu çağrıyı yapıyor: "Herkesin desteğini istiyoruz. Tüm kadın derneklerinin, hukukçuların, duyarlı insanların, sivil toplum örgütlerinin ve partilerin. Hiçbir partiden biz doğrudan destek alamadık. Bireylerden alıyoruz. Ancak parti olarak destek sunan olmadı. Yurt dışından çok güzel destekler alıyoruz ama Türkiye'de partiler suspus. Parti üyesi bazı milletvekilleri ya da parti yöneticileri geliyor, destek veriyor ama yetmez parti lazım, kurum lazım. Kimse elini taşın altına sokmuyor. Bunun yanı sıra ama gerçekten gazeteciler, sivil toplum örgütleri, birçok baro destek çıkıyor bu da çok güzel ama yetmiyor. Bu şekilde kamuoyunda bir güç oluşturulması gerekiyor. Bugünlere yine iyi geldik ama daha çok olmalı."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.