Hatay’da yan sanayi yok oldu
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Depremden en çok etkilenen illerin başında Hatay geliyor. Neredeyse sağlam yapının kalmadığı kentte başta tarım olmak üzere yan sanayi tamamen çöktü. Depremin yerle bir ettiği kentte 1700 işletme yok oldu.
ERDOĞAN ALAYUMAT/HATAY
Hatay'da dağ yamacına kurulu iki ayrı sanayi tesisi var. Bu tesisler depremde az hasarla kurtuldu ancak yan sanayi diye tabir edilen iş sahaları neredeyse tamamen yok oldu. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası verilerine göre 2 bin işletmenin neredeyse 1700'ü yıkılmış durumda.
İnsan kaynağı kalmadı
Depremden sonra barınma ve sağlık problemlerinden kaynaklı on binlerce yurttaş kentti terk etmek zorunda kaldı. Bu da tarım ve sanayi üretimi açısından ciddi bir insan kaynağı sorununa neden oldu. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası’na göre kentten ayrılan mavi ve beyaz yakalılara güvenli alanlar yaratılamazsa kentteki üretimin canlandırılması mümkün değil.
Kentteki sanayiciler ise şehirde yaşamın normale dönmesi için yan sanayinin canlandırılmasının şart olduğu görüşünde. Aksi halde ana sanayinin de çalışamayacağını ifade ediyorlar.
Deprem kentte tarımı da vurdu. Hatay’da daha çok buğday, zeytin, maydanoz, erik, pazı, turunçgiller, marul, havuç, kabak, bezelye, bamya, pamuk, nane, patlıcan, sarımsak, soğan, şalgam, yenidünya ve Trabzon hurması gibi ürünler yetiştiriliyor. Ancak depremden kaynaklı bu alanda ciddi bir yıkım söz konusu.
Maliyeti kabarık
Maraş ve Hatay depremlerinin yol açtığı maddi zarar 104 milyar dolar düzeyinde. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yayınladığı raporda depremden zarar gören hayvanların telafisi için Tarımsal Destekleme Bütçesi’nin 580,3 milyon TL'ye ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Yine hayvan yetiştiricilerine dağıtılmak üzere 2023 Mart ayı başına kadar alınmış ve önümüzdeki süreçte alınacak olan yem için 1 milyar TL ödeneğe ihtiyaç olduğu belirtildi.
Hatay'da sanayi ve tarım sektörünün nasıl canlanacağı, kentin yeniden inşasının nasıl yapılacağına ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, depremden zarar görmüş yerel üreticiler ile dayanışmanın önemine dikkat çekti.
Üretim başladı ama…
Yüce, “Tarım bölgesiyiz ama üretim sürecinde ciddi bir sıkıntı var. İnsanlar ağaçlarını budamaya, bostanlarını ekme, kendilerine yetebilecek konuma gelme konusunda ısrarlı. İnsanlar bize, ‘burası bizim toprağımız, yerimiz yurdumuz, tarihimiz, anılarımız; burayı terk etmeyeceğiz. Burada kalmak için mücadele edeceğiz’ demesi bizi umutlandırdı” diye konuştu.
Kentte kısmen üretimin başladığını dile getiren Yüce şunları dile getirdi: “Ancak kent ekonomisini canlandırmak için çok yetersiz düzeyde. Bir kadınla karşılaştık hem tandır üretimi hem tandır ekmeği yapıyordu. Deprem bir ayı geçip biraz kendine gelebildikten sonra bir baktık tandır imalatına yeniden başlamış. Bir yandan peynir üretimine başlayanlar var. Kentimiz çok büyük bir yıkımla karşı karşıya ama ayakta kalan paylaşma ve dayanışma kültürü oldu.”
Dayanışmaya ihtiyaç var
“Bu süreçten sonra daha sürdürülebilir, insanların kendi kendine yetmesine olanak veren dayanışmalara ihtiyacımız var. İlk baştaki dayanışma seferberliği ayakta kalmamızı sağladı. Bundan sonraki dayanışma insanların kenti yeniden inşa etmesi ve yeni bir yaşam kurmaları açısından önemli. Örneğin domates patlıcan götürmek değil, insanların domates patlıcan yetiştirdikleri bostanları ekmesine yardımcı olmak lazım.”
Ekonomik yaşamın canlandırılması için çalışmalara başladıklarını aktaran Yüce, “Şimdi üreticilerin ürünlerini İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla, Antalya gibi yerlerdeki kooperatiflerden almak isteyenlerle buluşturmaya çalışıyoruz. Bu çok hayati bir çalışma. İnsanlar ürünlerini satabilmeli ki yeni ürünler ekebilecek gelirleri olsun” diye konuştu.
Kültürel çalışmalar yapıyoruz
Yüce, kültürel anlamda da çalışmalara yaptıklarını söyledi ve ekledi: Yıkılmayan bazı yerlerin koruma altına alınması, yıkılan yerlerin de tarihi dokusuna uygun yeniden inşa edilmesini planlıyoruz. Hem Hristiyanlar, hem Arap Aleviler hem Museviler hem de Sünniler açısından kentin o çok kültürlü yapısının ruhuna uygun yeniden inşa edilmesini hedefliyoruz. Bu kadar belirsizlik içinde ayakta kalmaya çalıştığımız bir dönemde iktidarın yarattığı talanla da mücadele etmek durumundayız. Bir yandan deprem bir yandan sel varken hala doğayı dikkate almayan projeler üretiliyor. İhtiyaçlara uygun, kar odaklı değil, insan ve doğa odaklı kentler inşa etmeye yönelik çeşitli çalışmalar da yapmaya çalışıyoruz.”
Ürün var satış yok
Hatay’da bulunan üreticinin ürünlerini dışarıya satabilmesi için lojistik ve taşıma probleminin çözülmesi gerektiğine dikkat çeken Yüce, “Şu an üreticinin elinde ürün var ama bunun bir paketlemesini, iki lojistiğini yapamıyor. Bunu İstanbul’a nasıl gönderecek? Orada bizlere, kooperatiflere görev düşüyor. Türkiye’deki kooperatiflerle bir çalışma yapmalıyız. Antakya’da herkes üretici listesi yapıp bu listeleri bu topluluklara bölüştürmeliyiz. Hala belediyeden tırlar geliyor, ama dönerken niye boş dönüyor? Neden burada üretilen şeyleri, örneğin zeytinleri, zeytinyağları bu tırlarla gönderemiyoruz? Şimdi elimizde 20 kişilik bir çiftçi listemiz var, ellerinde zeytinyağı var. Yaza doğru elinde salça olan üretici sayısı artacak. Böyle böyle 20 sayısını 40’a ve daha fazlaya artırmayı hedefliyoruz ve bu üreticileri kooperatifler ile buluşturmak istiyoruz” diye konuştu.
Paralar nereye harcandı?
Yüce, devlet mekanizmasını kamuoyu oluşturarak ve toplumsal muhalefeti örgütleyerek harekete geçirebileceklerini ifade etti. Depremden hemen sonra milyarlarca lira para toplandığını ancak bu paraların nereye harcandığının bilinmediğini aktaran Yüce şöyle devam etti: “Biz sahadaki insanlar bu paranın nereye gittiğini bilmiyoruz. Hatay Deprem Dayanışması olarak sadece Samandağ ilçesinde 40 bin aileye yardım ulaştırmışız. Biz bu kadar insana temas ederken devletin hiçbir yardımını görmedik. Hatay valisi istifa etmiş, ama yönetemedim diye istifa etmemiş, AKP’den milletvekili adayı olmak için istifa etmiş. Bu iktidarın odağında ne insan ne deprem var. Seçim sürecine giderken depremin gölgede kalmaması için devleti zorlayan çeşitli işler yapmamız gerekiyor.”
Seçimlerin gölgesinde kalmamalı
Depremde yıkılan kentleri iktidar gitse de gitmese de halkın istediği gibi inşa etmek için mücadele edeceklerini ifade eden Yüce son olarak şunları söyledi: “Bu iktidar kesinlikle gitmeli, çünkü felaketin yaralarını sarmak bir yana, yeni felaketlere yol açan rant projeleri ile karşımıza çıkıyorlar. Örneğin enkazların zeytin bahçelerine dökülmesi bunlardan biri. İnsanların sağlığı ile ilgili önlemler alınmaması bunlardan biri. Hala ihmaller yüzünden çocuklarımız salgın hastalıklarla karşı karşıya. Bizim seçim çalışmasıyla deprem felaketi meselesini birlikte götürmemiz gerekiyor. Asla deprem felaketinin ve bu yıkımların gölgede kalmaması gerekiyor, bu bizim seçim sürecindeki temel görevimiz. Depremin gölgede kalıp halkın kendi kaderine terk edilmesine izin vermememiz gerekiyor. Seçim de deprem de politik bir konu.”